22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bilmesi demektir. Yani, her türlü detcrminizmin clışına taşabilen tek canlı yaratık olan insan, kendi tarihini kcndi yazdıgı sürccc özgürdür. Ne var ki, tek başına yaşamayan insan, kendi tarihini yine kendine benzemeyen başkaları ile birliktehareketederek.yaniinsanlararası kamu alanında siyaset sanatını icra ederek yazar. Bir maestro, orkestradaki degişik enstriimanların birbirlcri ile uyıım içerisindeçalmalarınınasılsaglıyorsa, siyaset de o şckildc vücut bulıır. Kamu alanı sadece uyum unsuru içcrmez elbet. Ancak Arendt erk denince akla hemen baskının gelmcsini de kabul etmez; berikinin adını "şiddet" olarak koyar. Erk pozitif bir olgudur, bir şeylerin engellenmesine değil, ter sine bir şeylerin yaratılmasına yarar. Erk.insanlarınbiraradaharckctctmelerinden dogan güçtür; onu dejenere eden insatılar birlikte hareket cttiği sürece vardır ancak. Giinümüzdeki iktidar boşluğu/iktidarsızlık, artık erk yaratacak güçte inanç ve irade ile örgüt lenilememesinden kaynaklanmaz mı zaten? Bu kavramlar vc onlara tekabül edcn toplumsal pratikler, Antik Yunan'dan beri çeşitli deformasyonlara uğramışlardır. Düşünce alanında Platon'dan yola çıkan, Hıristiyan düşününden geçen ve Heidegger'e değin uzanan, insanlardan ve insan çoğulhığundan metafiziğc ve Tek Dogru'ya kaçış hareketi, dünyayı olduğu şekliyle görme yeteneğimizi zedelemiştir. Pratikte ise "sosyal" dediğimizolgunun, "siyasal"ı yutmasıyla beraber gereksinimler ön plana çıkmış; siyaset, ckonominin idaresine indirgenmiştir. Bunun bir anlanıı şudur: Ekonomi uzmanlık işi olduğuna göre ve ancak birtakmı merkezî kararlar vasıtasıyla yönlendirilebileceğınegöre, vatandaşlarınyönetımekatı lımı soz konıısu olamaz. Teknokrasinin doguş nedeni de budur. tkinci anlamı: Homo economicus zihniyetinin uzantısı olarak insanların istatistikî açıdan ölçülebilen yaratıklar haline dönüştürülmesi gerekmektedir. Eylemin yerini "davranış" alır ve davranış lann manipülasyonıı yolııyla özcl yaşama mudahalenin yolıı açılmışolıır. Arendt,temsilîdemokrasiyivepartiler sistemini, edilgen bir yurttaşlık anlayışını husule getiren yönetim şekille ri olarak On Revolution (Devrim Üzerine)adlıeserindeenineboyunaeleştirir. Eylem, aracısız, dolaysız olarak gerçekleştirildiginde eylemdir ancak. "Parti kurumu başından beri, yurtdaşııı kamu işlerine katılımının başka kamu organları tarafından güvence altına alındığını, veya böyle bir katılıma ihtiyaç olmadtgını, nüfıısun (siyaset meydanına) yeni kabul edilen kesimin (proletaryanın) temsiledilmekleyetinınesi geıektiğini veyahut, refah devletindeki tüm siyasi sorunların son aşaC U M H U R İ Y E T mada ıızmanlarca ele alınıp karara baglanacak idari sorunlar olduğunu varsayar ki bu durumda halkın temsilcileri bile gercek bir eylem ortamına sahip değildirler neredeyse; kamu yararına olsa dahi, özel şirketlerin yönetilmesi işinden özde farkh olmayan bir işlc ıığraşan idarî amirdirler sadece" diyeyazarArcndt. Ama o halde katılımcı bir demokrasi nasıl olmalıdır ki bu tiirden tuzaklara düşmesin? Arendt'in savunduğu tartışma ve eylem özgürlüğünü sağlayan tek siyasal oluşum, Antik Yunan'daki şehirdevlet midir yalnızca? Hayır, der Arendt; o çağdan beri dünya tarihinde birkaç kezgerçek "özgürlük deneyimleri" vukubulmuş, ancak ömürleripek kısa olmuştur. Atıfta bulunduğu oluşumlar, halk konseylcri dcneyimlcridir: 1871 Paris Komünü, Rosa Luxemburg dönemi Almanyası'ndaki Konseyler, 1917 Rus Devrimi'ni ve 1956 Macar Devrimi'ni gerçeldeştiren işçi konseyleri. Devletsiz bir yönetim şekli olma özelligiyle Marx'ı da yakından ilgilcndirmiş olan Paris Komünü ve onu örnek alan diğer oluşumlar, Arendt'e göre çagımız için hâlâ çözümün anahtarını barındıran siyasal örgütlenme sistemleridir. Halk konseyleri, devrimin kendi ba&rından çıkmış, eylem ve düzen organları olarak halktan kaynaklanmıştır. Onu Antik Yunan nostaljisi yapan bir düşünür, Isviçre gibi küçük ülkeler dışında başka hiçbir yerde uygulanamayacak türden katılımcı demokrasi düşü gören ütopist bir siyaset bilimcisi olarak eleştirenlerin, düşüncesinin özünü ne denli yanlış anladıkları ya da hiç anlamadıkları bellidir. Arendt konseyleri modei olarak önermez, iize rindc düşünmeye çağınr bizi. Model olarak öneremezdi zaten, çünkü halka kendisi için "iyi" olanı ne siyasctçi ya da kendini halkın temsilcisiymiş gibi göstermeye çalışan teknokrat ne de düşünür söyleyebilir. Kimsenin kendi "doğru"larını başkalarına empoze et meye hakkı yoktıır. Hakkımız olan tek şey, insanları düşünmeye ve sorgulamayadavetetmektir. Filozol olarak tanımlannıaktan nelret eden, bu yüzden de ga/eteciliğin akıcı diliyle yazan bir siyaset felsefeci sidir Arendt. Kafka, Walter Benjamin, Rene Char vc Rosa Luxemburg hayranı bir yazar, insanlara olan güvenini kaybetmemiş bir düşünürdür. Jaspers'dan etkilenen, Habermas'ı etkileyen bu kalıplarüstü kişiligi benzersiz kılan bir neden daha vardır: Kadın ol ması. Düşiin rarihindebu denli sesgetirmış kaç kadın felsefeci tanıyorsulnsanlık Durumu Seçme Eserlcr 1 / Hanmıh ArJerıt / lletıştm Yaymları / 444 v Cemal Süreya Şiir Ödülü, Hulki Aktunçun Alacakaranlıktaki ışık... Hulki Aktunç, bu yılın Cemal Süreya Şiir Ödülü'nü "Istıraplar Ânsiklopedisi" adını taşıyan kitabıyla kazandı. Kitap üzerine bir başka şairimizin yazısı hayli ilginizi çekecektir sanırız. ŞÜKRU ERBAŞ stıraplar Ansiklopedisi'ni kapattım. İnsan Aşklarının Külüdür'e döndüm yeniden. Sır Kâtibi'ni okudum. Kirpiklerimde binlerce görüntüyle rüzgârh bir yolculuktan dönmüş gibiyim. Yazmak yoktu aklımda. Birden, "însanı huzursuz eden bir şiir" diye düşündüm. Sonra sürdürdüm düşünmeyi. Yatıştırmıyor, kanştırıyor. Uyumu ve uysallıg'ı sarsıyor. Elinden tuttuğu yabancıyı, kentin en işlek caddesinde, ilk değilse de ikinci köşe de bırakıp gidiveriyor, kolaya ve tembelliğe alışmasın diye. Oyle zengin bir bıçkın ki aynı ıslıkla ikinci kez geçmiyor sokaldardan. Balık tutmak için olta ya da ag kullanmıyor, denizi çekiyor geriye. Rüzgâr bulutlara hükmeden değil, bulutlar rüzgârla eğleniyor. Külü vc asfaltı, ipi ve neşteri aynı inccliklc takıyorgöğsüne. Kısa, kesik adımlarla yollara düşmüş bir ev bu şiir, "uykusu düşle çiftleşen". üdaları terli ve kösnül, bahçesindekediler, bacasından ay ışiğı sızıyor. Bir penceresi deniz, bir penceresi dağiarla tutkun, cşiğinde sabah çırpınıyor, akşam bunalıyor. Alaeakaranlıgın ilmelderi arasında gezinen bir ışık bu şiir diyorum. Yağmuru ve martıyı, ahşabı ve ateşi, aşkı ve gücenikliği, eceli ve çocuğu kol kola vermiş çağdaş bir büyiicünün mutluluk içinde yazdığı birer muska. "Bir harfe ayna takıp dolaşıyor bütün çarşıları." Yaşam için yeni olanaklar arıyor. l'anık olduğu, hemen her yerde bir mutsuzluk merasimi. Umutsuz değil ama. Hem lirik hem hırçın. Rahatını kendi eliyle bozuyor. Alışmaktan korkuyor. Her sözcüğü tedirginliğe bir çağrı. tki uysal sözcügü (çeşme ve peçe örneğin) bu denli asi kılan kim bilir nerelerden sürüp gelen bir duygu hüneridir. "Yaşamak gibi bir düzgünlüğü" buruşturup duruyor, karmaşada yatan zenginliği ve coşkuyu duyurabilmek için. "Ödemeli Istıraplar"ı, "sapa yollar, unutkan ulaklarla" bize ulaştırmayt başaran meczup. Ort ışıkları üstüne ve uyu. Nene gerek senin, alışkanlığın si Özgürlük deneyimleri I yah beşiğinde uyuyanları uyandırmak. Rahatsız ettiğin saldınr, koruduğun küçümser, bilmez misin. Bilir elbet. Bildiği bir başka şey vardır; "Ağuyla kurtulan ağuya köle olur." Ve " rehnedilmiş şiir"i, kurtarmak şairimizin kendi kendine üstlendiği asil ve asıl bir görevdir. Çünkü o inanır: "Herkes şairdir çünkü rüya görür/ Herkes mâhirdir çünkü âşık olur". Hulki Aktunç'un şiiri mi? Şiire ilişkin bütün alışkanlıkfarınızı bir kenara bırakıp, bıçkın, çocuk ve bilge bir lirizmin nasıl bir tat verdiğini görmek istiyorsanız alıp okuyun. Bir kentin coğrafyasından insanın ve zamanın tarihine bir türlü yatışmayan, yaralarken onaranbiryolculuğaçıkacaksınız. Nelerle mi döneceksiniz: "Bakışlarından kalan neyse gördüklerin de odur / Ahlâk ve battaniye yapayalnız birbirini örtüyor / Satranç tahtalarında Dilârâm'ın özel kalçaları var Nasıl tanımlanabilir bellektc bıçak yarası /1 Iırpalanıyor ve açılıyor ve dönüyor ve ıslak / Bir alay ankalar ki kanat rüzgârlarıyla sönüyor." • yınlart/Ekim 1994/136s. Istıraplar Ânsiklopedisi/ Oglak YaS AY F A 11 L KİTAP SAYI 2 6 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle