Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cem EroguVun 'DemokratParti'si uzun süresonra yeniden yayımlandı 46 ruhundan icraatın eserlerine Demokrat Parti: Tarihi ve tdeolojisi / Cem Eroğul / İmge Kitabevi / 191 s. / 9000 TL / CKKKodNo: 308.050 Doç.Dr.CEMÇAKMAK* Cem Eroğul'un kitabının yeniden basılması benı iki yönden sevındirdi. Birincısı, öğrencılere sık sık atıfta bulunduğum bu güzel çalışma uzun süredir bulunamıyordu, tükenmişti. Bu pratik nedenin yanı sıra daha da önemlisi, 1980'lerin ikinci yarısından bu yana uluşan siyasal ortamda birilerine bu yakın geçmişin hatırlatılması gerekiyordu. Onlar ve de bizleriçin DP olayını yeniden ele almanın tam zamantdır, diye düşünüyordum. Cem Eroğul'un DP çalışmasınt bugün yeniden okuyunca güncelliğini koruyan bazı temel sorular akla gclmektedir. İttihad ve Terakki'den bu yana, İttihad ve Terakki dahil, dcmokrasi ve özgürlük teziyle ortaya çıkan sıyasal girişimler neden bir süre sonra demokrasiye ve karşı bır uygulamanın sahipleri olmuşlardır? DP iktidarına gelinceye kadar, bu tutumun çeşitli ncdenleri olabılır. Ancak 1950'lerde dünya oldukça değişrnış, Türk sıyasal hayatı uzun sayılacak bir tekparti dönemini yaşamış ve çeşitli iç ve dış koşulların zorlamasıyla Türkiye'de önemli bir iktidar değişimi gerçekleşmiştir. Bu önemli birikim ve deneyim DP'ye, Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi için tarihsel bir fırsat yaratmıştı. Eroğul'un çalışması, bir anlamda, DP'nin neden bu sınavı başarıyla veremediğinin ibret verici DEMOKRAT T*Klllt VT PARTİ hikâyesidir. Oysa DP, 19461950 yılları arasında demokratik taleplerle toplum önüne çıkmış, özclliklc, ülkenin ekonomik yönden daha gelişmiş kcsimlerinde ilgi ve destek görmüş, örgütsel yapısını sağlamlaştırmış ve siyasal rekabetin herkes için eşit koşullarda cereyan etmesini sağlayacak yasal değişiklikleri gerçekleştirme olanağına kavuşmuştu. Sonuçta 14 Mayıs 1950'de, o günlerin deyimiyle "beyaz devrim", "silahsız devrim" yoluyla iktidara gelmişti. Çünkü CHP'nin 27 yıllık tekparti iktidarı dürüst bir seçimle tarihe karışmıştı. Tarihe karışmıştı, çünkü o tarihten günümüze kadar CHP bir daha tek başına iktidara gelememiştir. Buna karşılık 14 Mayıs'tan bu yana iktidara gelen tüm öteki "demokrat partiler" de ancak silahlı devrimlerle iktidardan uzaklaştırılmışlardır. Bu nedenle, 27 yıllık iktidarın "Milli Şefi"nin 1950'de bir genel seçimle siyasal iktidarı muhalıflerine bırakması müstesna bır olaydır. DP bu "müstesna" başlangıca katkıda bulunacak tarihsel fırsatı kaçırmıştır. Tarihte eşine pek rastlanmayan bu barışçı "devirteslim"i demokratik bir geleneğe dönüştürebilecek yiğitliği, DP yöneticileri göstcrememişlerdir. tnönü bu yönde de ilerici bir dönüşümün devlet adamlığına çıkarken DP yöneticileri bir büyük tarihsel fırsatı kullanamamışlardır. (İnönü ve temsil ettiği yönetim anlayışı 10'lık yengisini sürdürmektedir). 14 mayısta tek dereceli seçimle iktidara geçen DP, sadece iktidarın devri konusunda değil, iktidarda bulünduğu on yıl boyunca dcmokrasi yoîunda tek taş döşememiştir. Oysa "DP'nin bütün muhalefet döneminde kullandığı başlıca ideolojik araç 'demokrasi' kelimesi olmuştur" (Eroğul, s.48). O zaman DP'nin gcrçek ideolojik temelinin ne olduğunu saptamak gerekir. DP, as Iında türdeşlikten yoksun bir koalisyonu temsil ediyordu. Bu yapısal niteliğiyle partinin, son tahlilde, CHP'ye karşı olmaktan başka ciddi bir amacı olmamıştır, denilebilir. Gerçekten de Eroğul'un titiz çalışmasından DP'nin tarihini anlamak mümkündür de ideolojisini saptamak o kadar kolay değildir. Bir bakıma, CHP ve DP'nin 1950'lerdeki ideolojik yönelimleri konusunda sistematik, belirgin tezler ileri sürmek kolay değildir. Her iki parti de 194660 döneminde fazla bir ideolojik tutarlılık göstermemis ve siyasal mücadele fonksiyonel farklılaşmaların ateşlediği bir uğraştan çok "bürokratik" nitelikli kalmıştır. Ancak DP'ye yakıştırılan bir "misyon" söylemi, onun mirasçısı olmak iddiasıyla siyaset sahnesine çıkan çeşitli gruplarca günümüze kadar sürdürülmüştür. Değişik bağlamlarda "46 ruhu", "liberalizm misyonu" tezleriyle ortaya çıkan bu gırişimlerin, bir idaılojik yapılanmadan kaynaklandığı izlenimi verilmeye çalışılmıştır. Oysa bu yapılanmanın sağlam bir ideolojik temelden kaynaklanîlığını söylemek zordur. Daha kuruluş yıllarında DP'nin, iyi tasarlanmış ve açıkça ifade edilmiş, bir düşünce bütününe sahip olmadığını görüyoruz. Sonraki "icraat" yıllarında da sistemli bir ideoloji geliştirdiği söylenemez. Yukarıda da belirtildiği gibi, parti, seçmenlerine sağladığı hizmetlere karşılık, onların oyunu istiyordu. Öte yandan, DP libcral ekonomik politikalara yatkın görünmekle birliktc, ekonomide "özel girijimin meşru rollerini" vurgulamakla birlikte, devletin en büyük yatırımcı olması geleneğıni sürdürmüştür (Eroğul, s.163). Öte yandan, DP ikidarı, uluslararası düzeyde, soğuk savaş yıllarının iktidarı olmuştur. 2. Dünya Savaşı sonrası, bağımsızlık savaşı veren sömürgeler dünyasının özgürlük yıllarıdır. DP, uluslararası ilişkilerde yaşanan bu tarihsel dönüşümü görememış, çağı izleyememıştir. DP iktidarı, TürkAmerikan ilişkilerinin ülkeyi kıskıvrak kuşattığı bir dönemin iktidarıdır. (Eroğul, s.6772) DP olayının günümüz için ders alınması gereken en önemli yanı, siyasal partilerin varlıklarını iktidarda kalmalanna bağlamaları, seçimleri bir ölümkalım savaşı olarak görmeleri ve seçimleri kazanmak için de her yola başvurmayı olağan saymalarının yol açtığı talihsizlikleri simgelemesidir. DP yöneticileri, 1957 seçimleri sırasında ve sonrasında, seçmen desteğini yitirdikten sonra iktidarda kalabilmek için; izleri günümüze kadar süren antidemokratik uygulamaların mimarları olmuşlardır (Eroğul, s.l 17121). Devlet radyosunun insafsızca parti propagandası aracına dönüştürülmesi, "Anayasa bir kere ihlal edilmekle kıyamet kopmaz" tavrının tohumları o dönemde atılmıştır. Üniversiteleri dcnetim altına almak, yasalarla bağımlı bir devlet bürokrasisi yerine keyfi tutumlarla oradan oraya savrulan bir hizmetkârlar kadrosu yaratmak, cumhuriyetin en temel ilkesi laikliği sinsice kemirmek uygulamaları DP iktidarınca başlatılan (ve bugün de alabildiğince sürdürülen) 'tcraat"ın "eserleridir. Siyasi iktidarın denetiminde bir yargı organı düşüncesi, DP'nin çığrından çıkardığı bir başka uygulamanın örneğidir. Cem Eroğul'un çalışması tüm bunların unutulmaması ve yaşadığımız günlerin nerelere varabileceğini göstermesi bakımından yeniden okunması gereken ve Türk siyasal hayatının benzerlerıne bugün büyük gereksinim duyduğu, değerli bir "monografi" olarak güncelliğini korumaktadır. D *D<){. Dr. Cem Çakmak, (htadoğu leknik Ümversıtest öğrctım uyelertndcmlır. 194650 yılları arasında demokratık taleplerle toplum önüne çıkan OP, özellikle ekonomik yönden daha gelişmiş kesimlerde ilgi ve destek gordü. (Üstte: Adnan Menderes ve Celal Bayar.) CUMHURİYETKİTAPS^V/48 S A Y F A 7