Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Karikatürle yarışmak zorundayım' Usulcacık/ Atilla Atalay / Papirüs Yayınları / 184 s. / 9.500 TL. / CKK Kod No: 176 013 ATİLLA ATALAY ADNAN ÖZER Mizah yazarı AtillaAtalay, yapıtı "Usulcacık"ı anlattı Hıbır Dergisi mizah yazarlarından Atilla Atalay 10 yılda yazdığı 1000'i aşkın mizah yazısından seçtiği 85 tanesini "Usulcacık" adıyla kitaplaştırdı. Atalay, "Haftalık mizah dergisinde yazıyorum. Karikatürle yarışmak zorundayım. O nedenle de çabuk algılanabilir olmayı deniyorum" diyor. Atilla Atalay'la genel olarak mizah anlayışını ve kitabı "Usulcacık"ı konuştuk. Köklü bir mizah geleneğimiz olduğu gibi mizah yazınımız da var. Seyirlik köy oyunlarımız, Türk Temaşa Sanatı ve fıkra yazarlığımız. Gelenek göz önüne alındığında siz kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelenek benim için önemli. Sözlü dönemdeki her şey başta olmak üzere ta Bektaşi fıkralarına varıncaya mizah geleneğimizi izlemeye çalıştım ve etkilendim. Ama bunların içinde Bektaşi fıkralarını özellikle belirtmek isterim. Lakırdu Lukurduların her an tuluata dönüşebilecek bir özelliği var zaten. Tuluat geleneğinin bir devamı da denilebilir. Eğretilemeler, spontane anında patlayan espriler ağızlar, efektler.. benim de yazılarımda kullandığım mizah öğeleri... Mizah veyerellik konusunda bir şey söylemek istiyorum: Mesela hep denır, ışte yoksul ülkelerin mizahı zengindir. Ben buna tümüyle katılamayacağım. Buna göre Hindistan'ın mizahtan kırılıyor olması gerekirdi. Ama bakıyorsunuz yok böyle bir şey. Türkiye'de zengin bir mizah ve geleneği var. Ben bunu Türklerîn zeki olmasına bağlıyorum. Mizah zekâ işi... Ben kendimi daha yakın dönemden bir mizah hareketine bağlı görüyorum. Süavi Sualp, Ferit Öngören ve tsmet Çelikler'in devamı sayıyorum. Bağlı olduğunuz anlayışın, sürdürücüsü olduğunuz türün geniş bir okuyucu kitlesi bulduğu bir gerçek. Ama yeterince anlaşılabiliyor musunuz, anlık etkisi dışında yazınsal değeri veriliyor mu? Bu türe Amerıka'da standby show dıyorlar. Yani oradaki karşılığı bu. Bu türün en büyük adlarından biri de Woody Allen. Ve Woody Allen nedense bizde çok cıddıye alınıyor. Yanı bir Süavi Sualp'ten daha ciddiye. Bu bir özenti bana kalırsa. İşte ne bileyim, Nike ayakkabı gibi. Sınıflandırma yapılıyor. Çünkü Batı mizahı sinemasıyla geliyor, medyayla geliyor. Ertem Eğilmez'in filmlerinin, tekniği dışında Woody Allen'ınkilerden, Blake Hdwards'ınkilerden bir farkı yok mizah yükü açısından... Burada yine Süavi Sualp'i vurgulamak istiyorum. Bize ait olandan nefis bir mizah yaptı. Şaşırtıcı, absürd. Şehir ağızlarını kullandı. Türk okuyucusunun ondan mutlaka haberli olması gerek. Ben bu noktada bir özeleştiri yapmak istiyorum; onu kitaplaştıramadık. Bu öncüyü ilk fırsatta kitaplaştırmak gerekli... Bizler Gırgır ekolünün öğrencileriyiz. Gırgır'ın atası da Süavi Sualp. Burda bir başka düzlemde başarılı olan, usta olan Aziz Nesin'i anımsamamız gerek. Haftalık bir zaman aralığında yayımlıyorsunuz. Yeriniz de sınırlı. Öykülerinizdeki tempo yüksekliS A Y F A 1 6 Atalay: "Ûykülerimde genış bir toplumsa' yelpaze var " ği ve ritm baskınlığı bu yüzden mi? Neyle yarışıyor "Usulcacık" nasıl doğdu? Yılların ardından sasunuz? yısız yazının arasından... Bir kere çabuk algılanabilir olmak zorundayım. fO yılda 1040 civarında yazı. Bunlardan 85 tane Diyalog tarzını seçmemin nedeni de bu. Konuşma çiz seçtim. Nasıl doğduğuna gelince, benden önceki ustagileri tempoyu arttırıyor. Sözcüklerin mizah yükü fazla larımın düştüğü bir yanılgı var; unutulmayı hesaplamave ritmli bir şekilde akıp gidiyor... Haftalık mizah dermak. Ben zamanın vefasız belleğine karşı kitapla karşı gisinde yazıyorum. Karikatürle yarışmak zorundayım. koymayı düşündüm. Bu kitapla yazarlık serüvenimi Şimdi onun algılanabilirlik süreci çok daha çabuk. La kronolojik olarak gözleyebilir okuyucu. tif Demirci bir kulak, bir burun çiziyor ve komik du Sadece sizin yazarlık serüveninizi değil, ülkemirum anında patlıyor. Benim aynı değeri elde etmem birzin belli bir dönemdeki serüvenini de... kaç cümleyle olabiliyor. Kredili ANAP dönemi, Bedrettin Dalan'dan Da Bir mücadeleden söz ediyorsunuz. Nasıl başlalan'sız döneme kadar yazılı bir mizah tarihi, mizah tudı bu mücadele? tanakları. Evet bu dönem kitabımla birlikte izlenebi Gırgır'da espriciler vardı. Karikatürcülere zaman lir. zaman konu bulan. Espriciler yazar potansiyeli olan Edebi mizah konusunda neler diyeceksiniz? ınsanlardı. Ben de bunlardan biriydim. Ayrıca kibrit Iyi bir edebiyat okuru olmaya çahşıyorum bir kekutusu kadar köşecıklerde yazılı mizah yapılıyordu. re. Şimdi edebiyat ve mizah denince geniş bir konu. Ben 1978'den başlayarak bu kibrit kutusu kadar yerleBaşta bütün olarak mizah edebiyatı var, hiciv var, bir ri büyüttüm. Bir vinyetle birlikte sunulan fıkralardı de satır aralannda yapılan nıizan var, metnin bütünübunlar. Bu, benim için kazanılmış bir savaştı. 1981'de ne sinsice yayılmış mizah var. Ben hepsiyle ilgileniyoise ilk köşe yazımı yayımladım... Şimdi mizah dergilerum ve doğal olarak da etkileniyorum. Mesela Oğuz rıne bakıldığında yazılı mizah açısından kazanılan çok Atay'ın Tutunamayanlar'ı bunların arasında en çok şeyin olduğu görülüyor. sevdiğim ve etkilendiğimdir. Yine bizden Hüseyin Siz de tıpkı tuluattaki gibi ağız kullanıyorsunuz. Rahmi Gürpınar'ın bütün eserleri. Medyanın büyük Ancak bu ağız, karakteristik olarak belli bir yöreyc yanılgısı onun eserlerinin unutturulması. Bugün niye ait değil. Deformasyonla birlikte gerekli komikliği gündemde değil. Kafka'daki daha grotesk kara mizah sağlıyor, ancak kültürel espriyi fazlaca kullanmıyorbeni çok etkiliyor. Kafka'ya tiyatro ilgimle birlikte mesunuz, neden? raklıyım; Çehov' da öyle. Çehov'un mizahı da beni et Belli bir yörenin özelliklerini taşımasını istemiyokilıyor. runı. Bir tipin çizgîlerini tekrarlamak olur bu. Herke Oldukça klasik bir soruyla bitirelim dilerseniz. sin anlayacağı bir bozulmayı gösteriyorum; sonradan Kendinizi başarılı buluyor musunuz? Bıından songörme zengin dılı de denebilir buna. Güncel bozulmuşlukları veriyor, çarpıcı, İngilizce sözcükleri var. Ama ra neler yapmak istiyorsunuz? tör yayın yapan radyolardaki spikerlere bir kulak ve Başarılı olup olmamak ayrı bir konu. Ama size şurin kan ve kayıp ilanı okuyan spikerlere bir kulak venu yaptım diyebiürim: Yazılı mizahın mizah dergilerın... Oykülerimde geniş bir toplumsal yelpaze var. Berinde doğrudan yer almasını sağlamada bir adım attım... lediye memuru, müteahhit, her kesimden, her meslekBundan sonra da daha rahat algılanmayı kırmak istiten insanlar. Teatral olmak gerekiyor. Jargon tipe, çev yorum. Okuyucuyla birlikte mizah kültürünü geliştirreye göre değişiyor. meyi düşünüyorum. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A y M t