17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim ve Düşünce Tarihi CBT 1493/30 Ekim 2015 12 OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Amerikan devrimine daha dikkatlice bakınca yeni şeyler görme imkanı olabilir mi? Amerikan devrimi ile Aydınlanma hareketi arasında bağ var mıydı? Amerikan devrimi Osman Bahadır [email protected] A merikan Kongresi, 2 Temmuz 1776’da Amerika’nın bağımsızlığını onayladı ve 4 Temmuz 1776’da da Bağımsızlık Bildirgesi’ni kabul ettiğini açıkladı. G. Washington’un önderliğindeki Amerikan kuvvetleriyle Britanya kuvvetleri arasındaki savaş 3 Eylül 1783 tarihinde imzalanan Paris Antlaşması’na kadar devam etmekle birlikte, gerçekte yakın çağın ilk büyük devrimi, Bağımsızlık Bildirgesi’nin bu tarihteki ilanıyla gerçekleşmişti. Amerikan devriminin temel özellikleri nelerdir? Amerikan devriminin öncü ve temel gücünü, Amerika’nın keşfinden sonra yeni bir hayat kurmak için bu kıtaya gelen İngilizler, İrlandalılar, İskoçlar, Almanlar, Fransızlar, Hollandalılar, Afrikalı vb.nin yeni kuşak torunları oluşturuyordu. Bu insanlar Amerika’da 18. yüzyılda Britanya’ya bağımlı koloniler halinde yaşıyorlardı. Virginia geniş toprakları ve yarım milyon nüfusuyla kıtadaki en büyük koloniydi. Her altı Amerikalıdan birisi Virginia’da yaşıyordu ve her beş Virginia’lıdan ikisi köleydi. Bazı kolonilerdeki büyük plantasyonlar dünya pazarı için pamuk, pirinç, tütün vb. üretmek üzere köle emeği kullanıyordu. Çok farklı nüfusa, ekonomik sisteme ve toplumsal yapıya sahip olan bu koloniler (18. yüzyılın ortasında 13 koloni vardı), onları birbirine bağlayan Londra dışında resmi bir iletişim sistemine sahip değildi. Koloniler, ithalat ve ihracat bakımından çok büyük ölçüde Britanya’ya bağımlı olmakla birlikte ekonomik bakımından 18. yüzyılda hızlı bir gelişme gösterdiler. Bununla birlikte 1750’li yılların ikinci yarısında Fransa ve Britanya arasında Amerika üzerinden çıkan savaş birçok durumun değişmesine yol açtı. Bu savaşta büyük gelir kaybına uğrayan Britanya açığını kapatmak için 1760’lı yıllarda Kolonilerde uygulanmak üzere birçok vergi çıkardı. Özellikle Pul Vergisi, 1765’te halkın protesto için sokaklara çıkmasına neden oldu. Koloniler Britanya Parlamentosu’nun ticareti düzenleyebileceğini kabul ediyor ama kolonilerin ancak kendi rızalarıyla seçtikleri meclislerin kararıyla vergilendirilebileceğini ileri sürüyorlardı. Britanya’nın Amerikan kolonileri üzerindeki denetiminin bir aracı olarak 1766’da getirilen Bildirim Yasası, boykotların ve direnişlerin şiddete dönüşmesinin başlangıcını oluşturdu. Benjamin Franklin, Boston’da düzenin sağlanması için 1768’de iki Britanya alayının şehre sokulmasını, “barut deposuna demirci ocağı sokmak” olarak nitelendirdi. 1770’de ayaklanmalar başladı. Yıllarca süren savaşların ve çatışmaların ardından 1776’da Amerikan bağımsızlığı ilan edildi. Bağımsızlık Bildirgesini hazırlayanlar, ünlü bilim insanı (paratonerin mucidi), siyasetçi ve diplomat Benjamin Franklin, büyük bir hukukçu ve entelektü el (sonradan ABD başkanı) olan Thomas Jefferson ve yine sonradan ABD başkanı olan hukukçu John Adams idi. Amerikan bağımsızlığının (devriminin) dinamiklerini nasıl açıklayabiliriz? Öncelikle belirtmeliyiz ki, kolonilerdeki köleler ve yerliler dışındaki insanların eğitim düzeyi oldukça yüksekti. (köleler ve yerliler devrime birçok kolonide ya hiç katılmadılar ya da çok az katıldılar). Nüfusun büyük çoğunluğu okuma yazma biliyordu. Öte yandan kolonilerdeki nüfusun dinsel ve mezhepsel çeşitliliği çok yüksekti. Bu durum belirli bir din veya mezhep grubunun diğerleri üzerinde egemenlik kurmasını zorlaştırıyordu. Jefferson, “bütün insanlar dinsel konularda kanaatlerini tartışmaya özgür olacaklardır ve bunlar hiçbir şekilde onların vatandaşlık konumlarını eksiltmeyecek ya da etkilemeyecektir.” diyordu. Öte yandan Amerikan koloni halklarının Avrupa’daki İngilizFransız aydınlanma hareketinden çok büyük düzeyde etkilenmiş olduklarını söyleme Geleceğe Kesin Dönüş Otuz sene önce kurulan hayallerin bir kısmı gerçekleşmiş, bugün kullanımda olan bazı teknolojiler ise otuz sene önce bile hayal edilememiş. Peki otuz sene sonra neler icat edilmiş olacak? Beklenen tarih geçtiğimiz günlerde geldi. İlki 1985’te çekilen Geleceğe Dönüş filminde geleceğe yapılan seyahat 2015 yılında geçiyordu. Tam tarihini vermek gerekirse 21 Ekim 2015’te. Dolayısıyla 2530 sene öncesinden hayali kurulan gelecek ile ilgili tahminlerin ne kadarı gerçekleşti? Filmin konusu gereği kıyaslama yapılacak şeyler daha ziyade teknolojik icatlarla ilgili. Yoksa kimse toplumsal yapı, yönetim sistemi vb. nasıl hayal edilmişti diye pek merak etmiyor. Filmde hayali kurulan teknolojilerden bir kısmı bugün hayata geçmiş durumda. Örneğin video konferans sistemleri Skype gibi imkânların evlere girmesiyle sağlanmış oldu. Ancak interneti ve akıllı cep telefonunu işaret eden bir teknoloji filmde yok. O nedenle video konferansları TV ekranından yapılmakta; bilgisayar ekranından değil. Yine de konuşulmakta olan kişi ile ilgili bazı bilgilerin (hangi yemeği sever, hobileri nedir vb) ekranın altında görülmesi, sosyal medya sitelerindeki kişisel bilgilerle kıyaslanabilir. Filmde telefon görüşmeleri için hâlâ telefon kulübelerinin kullanılması da akıllı telefonların ıskalandığının bir başka göstergesi. Keza faks cihazlarının varlığı da eposta sisteminin (ve genellersek internetin) öngörülememiş olduğuna bir işaret. Akıllı telefonlar ıskalanmış olsa da örneğin tabletler ve dijital gözlükler ıskalanmamış. Filmde yer alan akıllı gözlüklerin ilk örnekleri Google Glass gibi ürünlerle piyasaya çıkmış durumda. Konsol oyunlarında kişinin vücut hareketlerinin kumanda yerine geçmesi sağlanmış durumda. Artık giderek, konsol oyunlarında komut vermek için klavye, joystick vb gibi harici bir alete gereksinim kalmamakta; vücut hareketleri yeterli! Parmak izi ile evin kapısını açma ya da para verme gibi imkânlar günümüzde mevcut. Oldukça yaygınlaşmadı ama eli kulağında. Nesnelerin interneti altyapısı yaygınlaştıkça biyometrik tanıma sistemlerinin gündelik hayatımıza daha fazla girdiğine şahit olacağız. Benzer şekilde kart ile ödeme imkânları da temassız ödeme türleri ile geniş bir spektruma yayıldı. Artık cebinizdeki kartı bir cihaza yaklaştırarak ödeme yapabilirsiniz. Aynı anda birden çok kanalı gösteren, düz ekran televizyonlar da filmde hayal edildiği gibi günümüzde kullanıma sunulmuş durumda. Hatta uydu sistemleri sayesinde artık izlenebilecek kanal sayısı yüzlerden binlere ulaştı. Ancak yine de bu liste özellikle filmin fanatiklerini tatmin etmekten oldukça uzak. Çünkü filmde en çok kullanılan teknolojiler ne yazık ki bugün hayata geçebilmiş değil. Nedir bunlar? Uçan otomobiller, havada giden kaykay, bağcıklarını kendi bağlayan ayakkabılar ve belki biraz da havada asılı durabilen yol tabelaları. Bu imkânların hayata geçmesi için bir otuz yıl daha beklemeyeceğiz gibi görünüyor. Bazıları ile ilgili deneysel çalışmalar var. Bazıları ise belki de daha ileri modelleri ile yaşamımızda yerini alacak. Bilim kurgu eserlerin (roman, film vb.) teknolojik ilerlemeye etkin bir katkıda bulunduğunu gözardı etmemek gerek. Bunlar yeni teknoloji icat etme sevdasında olan bireyler (ve firmalar) için adeta birer tasarım hazinesi. Hem de bedava. miz gerekir. Hatta daha da ileri giderek Aydınlanma hareketinin kıta Avrupası’ndan önce kapsamlı bir biçimde Amerika’yı etkilemiş olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü bireysel haklar ve özgürlükler bilincinin, Amerikan Bağımsızlık Savaşı yıllarında bağımsızlıkçıların ideolojilerinin en önemli öğesi olduğu çok açıktır. Benjamin Franklin Paris’e geldiğinde Voltaire’le dostluk yaptı. Thomas Paine’in 10 Ocak 1766’da yayımladığı Common Sense (Sağduyu) kitapçığı iki ay içinde 120.000 adet sattı. Aynı yılın sonunda bu sayı 500.000’e ulaşmıştı. Paine kitapçığında “..Eski dünyanın her noktası zulmün etkisi altındadır. Yerkürenin her yerinde özgürlük kovalanmaktadır.” diyordu. Thomas Jefferson özgürlükleri savunma çabalarının yanı sıra Virginia Üniversitesi’nin kuruluşunu da gerçekleştirmiştir. Amerikan devrimi, ekonomik bağımsızlık ile siyasi özgürlük ve insan hakları kavramlarının insanlık tarihinde biraraya gelmiş olduğu ilk devrimdir. Devrimin öncüleri arasında birçok bilim insanı ve entelektüel bulunmaktadır. Bu devrim sırasında köleciliğe karşı da fikir hareketleri ve mücadeleler ortaya çıkmıştı. Fakat köleciliğin ABD’de ortadan kaldırılması ancak 90 yıl kadar sonra oldu. Aydınlanma hareketinin Amerikan devrimindeki rolü genellikle gözardı edilmekte veya küçümsenmektedir. ABD’nin bilimde ve üniversite eğitiminde daha sonraki yıllarda elde ettiği başarılarda, Aydınlanma hareketinin kuruluş aşamasındaki etkisinin de rolü olduğunu söyleyebiliriz. Amerikan devrimi, büyük Fransız devriminin de öncü etkenlerinden biridir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle