Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Kısa haberler CBT 1435/19 Eylül 2014 Kutup başlıklarının yok olmaya devam ettikleri bilinen bir şeydi. Fakat Klimanjaro’nun dünyaca ünlü karları bile artık iklim değişiminden etkileniyor, yıldan yıla azalıyor. Oysa Doğu Afrika’nın buzulları tüm ekosistemler için önem taşımakta, hatta birçok insan için de. Doksanlı yıllarda dağcılar son kamp yerinden ayrıldıktan sonra hep karların üzerinde yürüyordu. Oysa bugün kayaların üzerinde yürüyorsunuz diyor 52 kez Kenya Dağı’na (Mount Kenia) tırmanan Nikunj Shah. Kenya Dağı, Tanzanya’daki Klimanjaro ve Uganda’daki Ruwenzori dağları yüz yıllardan bu yana turistler için bölgedeki en gözde uğrak yerleriydi. Kenya’daki dağ turizmi gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 12’sini oluşturuyor. SimonGitau Ulusal Park müdürünün açıklamasına göre Kenya Dağı’nı her yıl aşa Klimanjaro’nun karları eriyor korunagelen örnek. Bir ev büyüklüğündeki gövdesi, bir fil sürüsü kadar olan ağırlığı ve silah olarak kullanılabilecek kuyruğuyla “Dreadnoughtus schrani” hiçbir şeyden korkmamış olmalı. Bu dinozor, otçul sauropodlara, Titanozor grubuna ait. Bu gruba Güney Amerika’daki örneğin Argentinosaurus gibi diğer dev dinozorlar da girer. Fakat diğer dinozorlarda sadece tek tük kemik bulunurken son fosilin en az yüzde kırk beşi sağlam. Hatta kafa da dahil edildiğinden yüzde yetmiş beşinin korunageldiği söylenebilir. Gün ışığına çıkarılan kemiklerde, çok sayıda boyun omuru ve kafadaki bazı parçaların eksik olmasına rağmen tüm iskeleti “tamamlamak” yine de mümkün. Fosil 8466 milyon yıllık. don ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nden William Martin (The Lancet Respiratory Medicine). Duman, kurum dışında beden için zararlı olan çok sayıda bileşimler içeriyor. Mesela solunum yollarını tahriş eden ve kanserojen bileşimler gibi. Hindistan’da gerçekleştirilen analizler, bazı bölgelerde ev içi hava kalitesinin dışarıdan çok daha kötü olduğunu göstermiş. Buna göre bu bölgelerdeki ev içi hava kirliliği Lond Ev içindeki kötü hava öldürüyor ğı yukarı 30.000 kişi ziyaret ediyor. Fakat ne var ki bölgedeki karlı alanlar yıldan yıla küçülüyor. Bu alanların tamamen yok olması da mümkün diyor Unep’ten (Birleşmiş Milletler Çevre Programı) Keith Alverson. Kenya Dağ’ında 18 buzuldan 8’i yok olmuş durumda. 2011 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, geriye kalan en büyük buzullardan biri olan Lewis buzulunun 1934 yılından bu yana hacminin %90’ını kaybettiğini gösterdi. IPCC’ye (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) göre dünyanın tüm bölgelerindeki buzullar eriyor. Özellikle de ABD, Batı Kanada ve Orta Avrupa’dakiler çok hızlı erimeye devam ediyor. Doğu Afrika’daki buzulların yok oluşuyla ilgili iki teori var. Bunlar ya artan sıcaklıklar yüzünden eriyor ya da buharlaşma, değişen hava ve yağış döngüleri yüzünden artıyor. Ama iki durum da insana bağlı iklim değişimiyle ilgili diyor Alverson. Buzulların erimesi, ekosistemleri ve yıllık kar eriyiğine bağlı olan tarla tarımını da etkiliyor. Sadece trafiğin yoğun olduğu bölgelerde değil, kırsalda yaşayan milyarca insan da kendi evlerindeki hava kirliliğinden etkileniyorlar. Evlerdeki hava kalitesi bazen dışarıdan bile kötü olabiliyor. Evlerdeki hava kirliliği yüzünden milyonlarca insan yaşamını yitiriyor. Dünya genelinde her üç kişiden biri, kömür veya bitkisel yakıtın yanmasına bağlı olarak, yaşadığı evin içinde oluşan kötü havayı soluyor. Bu yakıtlar açık ateş yerinde ya da basit sobalarda yakıldığı için az havalandırılan mekânların havası aşırı derecede kirleniyor diyor Liverpool Tropikal Tıp Okulu’ndan Stephen Gor ra’daki sıradan bir sokaktakinden üç misli fazla. Bu da Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) tarafından önerilen limit değerinin çok üzerinde. Evlerdeki hava küf ve sigara dumanıyla da kirlenmekte. Tahminlere göre 2010 yılında aşağı yukarı 3,5 ila 4 milyon insan ev içi hava kirliliği yüzünden yaşamını yitirmiş. Ve bilim insanları dünya genelinde 600800 milyon ailenin de örneğin, akciğer enfeksiyonu, astım veya akciğer kanseri riskiyle yaşadığı konusunda uyarıyor. Yoksul bölgelerde ev için hava kirliliğinden daha çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. ginç canlıları geçici olarak Dendogramma olarak isimlendirdi. Kopenhag Üniversitesi bilim insanları bu alışılmışın dışındaki çok hücrelileri, 1986 yılında Tasmanya adası (Güney Avustralya) yakınlarındaki sularda 4001000 derinlikten toplanan örnekler içinde bulmuşlar. Birkaç milimetre büyüklüğündeki mantar biçimindeki hayvanların ağızları, sapın ucunda bulunuyor. Hayvanların besleyici maddelerini de dağıttıkları sindirim sistemi buradan cilde kadar uzanıyor, Dış deri ve iç deri arasında yer alan mide hücrelerinde saframsı bir tabaka yer almakta. Yeni hayvan şubesinin örneğin deniz lalesinin de ait olduğu ısırgan hayvanlar grubuna dahil olduğu sanılıyor. Bunlar gerçek medüzlere (denizanaları) benzeseler de bu gruba ait değillerdir. Bugüne dek iki Dendrogramma türü belirledik ve bugüne kadarki kanıtlar, bunların soy ağacının ilk dallardan biri olduğunu gösteriyor diyen araştırmacılar, yeni canlıların Ediakara devrine ait olan ve 600 milyon yıl önce soyları tükenen örneklere benzediklerini de söylüyor. İki Dendrogramma türünün gerçekten de yeni bir şubeyi oluşturup oluşturmadıkları yeni analizlerle belli olacak. Hayvanlar dünyasında yirminin üzerinde şube bulunuyor. Örneğin eklem Avustralya’da yeni bir canlı türü Görünüşleri mantara benzese de onlar hayvan. Ve bir olasılıkla da bugüne dek bilinmeyen bir hayvan şubesine aitler. Hiçbir şubeye sınıflandırılamayan yeni deniz canlılarını PLOS ONE dergisinde yayımlayan bilim insanları, bu il Ekonomik başarı, dilleri öldürüyor 26 m. uzunluğunda dev dinozor fosili Bilim insanları Arjantin’de bir fil sürüsü ağırlığında dinozor türü buldu. Bugüne dek bilinmeyen Titanozor’un 26 m uzunluğunda ve 60 ton ağırlığında olduğu tahmin ediliyor (Drexel Üniversitesi’nden Kenneth Lacovara). Nature Scientific Report dergisindeki araştırma yazısına göre fosil Titanozor grubundaki en iyi Uzmanların tahminlerine göre dünya genelinde konuşulan dillerin yarısı önümüzdeki yüzyıl içinde yok olacak. Bir araştırmaya göre bunun başlıca nedeni ekonomik büyüme: Ekonomik başarı dil çeşitliliğini tehdit ediyor. Tahminlere göre iki haftada bir, yeni bir dil kayboluyor. Buna rağmen bu kültürel kaybın nasıl önleneceğiyle ilgili çok az fikir var. Cambridge Üniversitesi’nden Tatsuya Amano’ya göre bu durum, dil ölümlerinin hangi faktörler tarafından tetiklendiğinin ve hangi bölgelerin daha çok etkilendiğinin bilinmemesiyle ilgili. Kaybolan dillerin oranını ve dağılımını belirlemek isteyen bilim insanları, tehdit altındaki türler için hazırlanan “Kırmızı Liste”de kullanılanlara benzer kriterlerden yararlandı. 3 önemli risk faktörü şöyle: Küçük popülasyon (bir dilin az kişi tarafından konuşulması), coğrafi dağılımının kısıtlı olması, popülasyonun ulaştığı mesafe ve popülasyonun küçülmesi. Bu hesaplamaya göre dillerin %25’i büyük bir tehdit altında. Verilerin değerlendirilmesi öte yandan kişi başına düşen GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) oranı ve dillerin kayboluşu arasında bir ilişkinin bulunduğunu da ortaya koymuş. Bir bölgedeki ekonomik başarı ne kadar büyükse, dil çeşitliliğindeki kayıp da o kadar büyük oluyor. Ekonomik gelişmeye bağlı olarak genelde bir dil hâkim oluyor ve tüm resmi dairelerde, okullarda vb. yerlerde bu dil konuşuluyor. Mesela Kuzey Amerika’nın kuzeybatı köşesindeki yerli halkların dilleri alarm verici bir tempoda kaybolmaya devam ediyor. Doğu Alaska’da konuşulan dili 2009 yılında sadece yirmi dört kişi kullanıyordu ve çocuklar bu dili öğrenmediler. Kuzey Avustralya’da da bazı Aborjin dilleri tehdit altında hatta Margu gibi diller çoktan yok olmuş. Fakat dillerin “Kırmızı Listesi”nde Avrupa dilleri de var. Örneğin İskandinav Ume Sami ve Fransız Auvergnat gibi. Dünya genelinde ayrıca tropikal bölgeler ve Himalaya bölgesi, Brezilya ve Nepal’deki bazı bölgeler de tehdit altında. Bilim insanları lisan kaybı için acil önlemlerin alınmasını istiyorlar. Nitekim dillerin yok oluş hızı, biyoçeşitlilikte görülen kayıptan daha büyük.