26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Avrupa’nın en eski kemik aletlerini Neandertaller üretmiş denizden yaşanan yoğun göçlerle ortaya çıkmıştı. Bazı araştırmacılar ise bu değişimlerin depremler veya savaşlarla da meydana gelmiş olabileceğini sanıyorlar. PLOS One dergisinde yayımlanan son araştırmada Fransız bilimciler o devre ait fosil bitki tozlarını inceledi.. Örnekler Kıbrıs’taki bir tuz gölünden sondaj çalışmasıyla çıkarıldı. Polenler eski dönemlerde yaygın olan bitki türleri dolayısıyla da iklim değişimi hakkında bilgi verir. Araştırmacılar işte bu verileri arkeolojik buluntular ve Suriye’de elde edilen verilerle birleştirdi. Daha önce gerçekleştirilen diğer araştırmalarla da Maya kültürünün çöküşü kuraklık dönemleriyle ilişkilendirilmişti. Maya kültürü özellikle de 1020 ve 1100 yıllarında yaşanan çok şiddetli kuraklıklarla son buldu, diyordu Amerikalılar. le birkaç yıl içinde uzayda dünya benzeri gökcisimlerin ne sıklıkta bulunduğu öğrenilecek. Kepler, dört yıllık arayışının ardından 3500’ü aşkın gezegen adayı buldu. Şimdiye dek 135 ötegezegenin varlığı kanıtlanmış bile. Yaklaşık 600 milyon dolara mal olan program çok başarılı bulundu. Uluslararası araştırma ekipleri farklı tekniklerle bugüne dek 900’ü aşkın ötegezegen keşfettiler. Leipzig MaxPlanck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü ve Leiden Üniversitesi bilim insanları, güneybatı Fransa’daki bir kazı yerinde günümüzde halen deri işlemede kullanılanlara benzer kemik aletler buldu. Shannon McPherron, bu aletleri, Neandertal insanının da kendine ait bir teknolojiye sahip olduğunun kanıtı olarak görüyor. Bu tür teknolojiler bugüne dek hep modern insana mal ediliyordu. Araştırmacı, modern insanların bu teknolojiyi belki de Neandertallerden öğrenmiş olabileceklerini düşünüyor. Hayvanların kaburga kemiklerinden üretilen aletlerle Neandertaller deriyi yumuşatıyor ve su geçirmez hale getiriyordu. Bu amaçta kemiğin bükülebilir ve esnek özelliklerinden yararlanmışlar (PNAS). Modern insan Avrupa’ya geldiğinde sadece sivri aletlere sahipti. Ama bir süre sonra deri işleme aletleri de üretti; bilim insanları bu gelişmeyi kültürel aktarım olarak yorumluyor. Ama, modern insan, sanılandan daha önce Avrupa’ya gelip, Neandertalleri etkilemiş de olabilir. Fakat bunun kanıtlanabilmesi için Orta Avrupa’da diğer buluntu yerlerinin incelenmesi gerekiyor. “Kepler” daha fazla dayanamadı İklim değişimi Ege’de kültürel çöküşe neden olmuş Uzay teleskopu “Kepler” dünya benzeri gezegen arayışını bir teknik arıza yüzünden yarım bıraktı. Sorun birkaç denemeden sonra da giderilemeyince NASA geçen hafta misyonun sonlandırıldığını açıkladı. “Yeni gezegenler hakkında yüzlerce, hatta binlerce yeni bulgu bekliyoruz” diye konuştu misyonun yöneticisi William Borucki. Ötegezegenler ve diğer astronomik bağlantılarla ilgili çok önemli yeni bilgiler sunan teleskop, “ikinci bir dünya” arayışında Mart 2009’dan bu yana 100.000150.000 kadar yıldız gözlemledi. Diğer verilerin değerlendirilmesiy Onlar yeraltında, toprak üstünde veyahut da ağaçlarda yaşıyordu. Günümüzde soyu tükenmiş olan Multituberculata’lar gezegenimizde çok sayıda yaşam alanları kazanmışlar. Bilim insanları bu grubun Mezozoik dönemde niçin bu kadar başarılı olduğunu araştırdı. Multituberculata’lar sayıca daha fazlaydı ve diğer memelilerden daha çok tür geliştirmişti. 160 milyon yıllık bir fosil sayesinde uzmanlar bu memelinin ne şekilde bu kadar çeşitli yaşam alanları kazanabildiğini öğrendi. Buna göre Multituberculata’lar evrimin başlarından itibaren farklı bölgelerde yaşamaya yardımcı olacak özellikler geliştirdi. Mesela dişleriyle hem et hem de bitkisel gıdaları parçalayabiliyordu diyor Çinli ve Amerikalı bilimciler. 165 milyon yıl önce orta Jura devrinde ortaya çıkan Multituberculata, tebeşir devrindeki toplu ölümleri atlatarak yaklaşık 35 milyon yıl öncesine kadar varlığını korudu. Bu nedenle dünya tarihindeki en başarılı memeli grubu olarak kabul edilir. Multituberculata’lar küçük memelilerdi. Mesela Çin’de son bulunan tür (Rugosodon eurasiaticus), Multituberculata’nın erken dönemini temsil eden bir örnek. Gece etkin olan bu hayvanan beden yapısı fare Dünyanın en başarılı memelileri ye benziyordu ve sadece 17cm uzunluğunda ve 6580g ağırlığındaydı. Diş analizlerinden anlaşıldığı üzere bunlar evrim sürecinde etçilden, daha çok bitki yiyen grup olarak gelişmiş. El ve parmak kemiklerinin değerlendirilmesine göre Rugosodon yerde yaşıyordu ama ayakları engebeli zemin veya ağaçlarda hareket etmek için gerekli esnekliğe de sahipti. Bu özellikleri sayesinde Rugosodon daha sonraları ağaçta yaşayan etçil grubun yolunu açmıştı. Multituberculata’lar birçok özellikleri bakımından kemirgenleri hatırlatsalar da daha sonra ortaya çıkan bu memeli sınıfıyla akraba bile değildi. Hatta kemirgenler aynı yaşam alanlarını paylaşarak bu memeli türünün yok oluşuna bile sebep olmuş olabilirler. Mutlituberculatalar tüm Avrasya kıtasına yayıldılar diyor Chicago Üniversitesi’ndan ZheXi Luo Science dergisinde. Küresel ısınma elmaların tadını ve yapısını değiştirdi. Japonlara göre gerçi elmalar artık daha tatlı ama buna karşı daha az sulu ve yumuşaklar. 1970’li yıllardan bu yana Nagano ve Aomori bölgesinde yetiştirilen Fuji ve Tsugaru elma türleriyle ilgili veriler incelenmiş. Bu bölgelerde ortalama hava sıcaklığı her on yılda 0,310,34 derece artmış, ama ekim yöntemleri ve yetiştirilen türler aynı kalmış. Isınma elmaları da değiştirdi Meşrubat çocukları saldırgınlaştırıyor mu? Çok tatlı limonatanın pek sağlıklı olmadığını hemen herkes bilir. Fakat Amerikalı bilim insanları şimdi Cola, Fanta ve benzeri içeceklerin çocukların davranışları üzerinde bile etkili olduğunu saptadı. Okulöncesi çocuklar ne kadar çok meşrubat içerlerse o kadar saldırgan davranıyor. Çok fazla tüketildiğinde ise çocukların konsantrasyonu bozuluyor ve çeverelerinden uzaklaşıyorlar (Journal of Pediatrics). Meşrubat üreticileri genelde “Hayatı yaşa”, “Hayatın tadı” veyahut da “Mutluluğu yakala” gibi sloganlarla tüketiciye ulaşmaya çalışıyor. Burada insanlar kişi başına yılda 170 litre civarında meşrubat içiyor. Türkiye yılda 31 litre ile orta sıralarda yer alıyor. Oysa bilim meşrubatın ne kadar zararlı olduğunu çok uzun süre önce kanıtladı. Gençlerle gerçekleştirilen araştırmalar aşırı meşrubat tüketiminin saldırganlık, depresyon ve intihar girişimiyle ilgili olduğunu gösterdi. Amerikalı bilim insanları şimdi ilk kez sistematik bir araştırma yaptı, %52’si erkek, beş yaşındaki 2.929 çocuğun verileri değerlendirilildi. 20 Amerikan büyükşehrinde yaşayan çocukların anneleri çocukların doğumundan hemen sonra, 12 ay sonra, 16 ay sonra ve 5 yıl sonra kendi durumlarını, çocukların durumlarını, yaşam biçimlerini ve eş ilişkilerini değerlendiren bir araştırmaya da katıldı. Son olarak da annelerden çocukların meşrubat tüketimi ve son iki aydaki davranışları hakkına bilgiler alındı. Beş yaşındaki çocukların %43’ü günde en az bir kez meşrubat içiyor. Hatta %4’ü, dördü günde dört veya daha fazla. Saldırgan davranışların içilen her meşrubatla biraz daha arttığını gördük, diyor Columbia Üniversitesi’nden Shakira Suglia. Söz konusu çocuklar eşyalara daha fazla zarar veriyor, daha fazla kavga ediyor veya diğer çocuklara saldırıyor. Konsanstrasyon bozukluğu sadece en çok meşrubat tüketen çocuklarda saptanmış. Günde iki kez veya daha fazla meşrubat tüketen çocuklar ise kendilerini çevrelerinden soyutluyor. Bununla birlikte meşrubatın bu etkisinin neye dayandığını bilim insanları henüz kesin olarak bilemiyorlar. Tahminler arasında yüksek şeker oranı var ama bazı meşrubatlar kafein ve aspartam veya fosforik asit gibi birçok katkı maddesi içeriyor. Diğer olasılık da, söz konusu çocukların kan şekeri seviyesi düşük olduğu için saldırgan olmaları ve bu yüzden de daha fazla meşrubat içmeye ihtiyacı duymaları olabilir. Araştırmanın zayıf noktası, meşrubat tüketimi için sadece annelerin sözlerine güvenmek. Fakat uzmanlar bir konuda hemfikir. Çocuğuna Cola yerine su verenler hem çocuğun sağlığını korur hem de kendi sinirlerini. CBT 1380 6 / 30 Ağustos 2013 Yaklaşık 3200 yıl önce meydana gelen önemli bir iklim değişimi, Doğu Akdeniz bölgesindeki krallıkların çöküşüne mi neden oldu? Toulouse Üniversitesi’nde David Kaniewski ve ekibi, fosil bitki tozlarını inceleyerek Yunanistan’nda üç yüz yıl kadar devam eden bir kuraklık döneminin izlerine ulaştı. Bu kuraklık Geç Tunç devrinde önemli siyasi ve ekonomik krizlere hatta savaşlara ve göçlere sebep olmuş olabilir.. O tarihlerde özellikle de Miken, Tiryn ve Pilos sarayları yangınlar nedeniyle harap olmuş ve kraliyet toplulukları yok olmuştu. Anadolu’da ise Hitit krallığı çökmüş, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’in diğer bölgeleri de denizci halkların istilasına uğramıştı. Geç Tunç devrindeki devletlerin çöküş nedenleri bugüne dek pek açıklanamamıştı. En yaygın görüşe göre, krizler karadan ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle