27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Eğitimde Transfer (aktarım) Sorunu Celil Altın Kültür Koleji Emekli Türkçe öğretmeni E ğitimde aktarım (transfer) sorunu, bugüne değin ülkemiz eğitimcileri tarafından ele alınıp üzerinde uzun uzadıya düşünülüp tartışılmış bir konu değildir. Bu yargıya belirgin bir kanıt göstermek gerekirse, ne haftalarca süren eğitim şuralarında, ne eğitbilim kitaplarında, ne de müfredat programlarında bu sorun bugüne değin ele alınabilmiştir. Olsa olsa ancak, gençlerimizin yetişme biçimlerine, okuldan hayata götürebildiklerine bakılarak dolaylı bir şekilde aktarım sorunu kendini göstermiş, kimi eğitimcilerimizi bu terime bağlı kalmaksızın rastgele düşündürmüş olabilir. Bu nedenle eğitimde aktarım konusunda doğrudan doğruya yerli bir kaynaktan yararlanma olanağı yok. Çeviri eğitim yapıtları da kaynak olmak bakımından bu konuda yetersiz. Eğitimde transfer sorunu bir ölçüde salt Prof. Hasan Tan’ın çevirisi, Psikoloji ve Yeni Eğitim adlı yapıtta ele alınmıştır. Denilebilir ki bu konuda bizim tek kaynağımız yukarıda adı geçen çeviri olmuştur. yardım edebilmekte midir? Cebirgeometrinin iyi bilinmesi, fizikte, kimyada başarı sağlamamıza yaramakta mıdır? Ülkemizde yapılmış eğitim deneme ve çalışmalarıyla bu sorunlara somut olarak karşılık verme olanağı elimizde değildir. Çünkü bu konular uzun zaman içinde, değişik koşullar altında on binlerce öğrenciye çeşitli yöntemlerle, çeşitli testler uygulayarak aydınlığa çıkarılabilir ancak. Bu çalışmalar ise ülkemizde henüz yapılamamıştır. Bununla beraber Batı ülkelerinde eğitimde transfer sorunu, eğitimcileri çok eskiden beri uzun uzun düşündürmüş, uğraştırmış, çeşitli denemeler yapmalarına neden olmuştur. Yabancı eğitimcilerin transfer konusundaki bulguları oldukça ilginç sonuçlar vermiştir. Psikoloji ve Yeni Eğitim adlı kitapta yer alan bir denemeyi, konumuzu aydınlatması bakımından aşağıya alıyorum. Öteden beri geometri dersinin düşünce eğitimi üzerinde en büyük etkisi olan bir ders olduğu kabul edilmektedir. Bu yargıyı nedenlemek üzere şu deneme yapılmıştır: “Birden fazla orta öğretim öğrencisi arasından eş yetenekli üç grup öğrenci seçilmiştir. Başlangıçta grupların üçüne de bir genel usa vurma testi uygulanmış, puanları saptanmıştır. Sonra üç aylık bir sömestr süresince birinci gruba hiç geometri dersi okutulmamıştır. İkinci gruba klâsik geometri dersi okutulmuştur. Üçüncü gruba ise konuların gereğine göre iyi düşünme ilkeleri üzerinde durularak bir çeşit özel geometri okutulmuştur. Sömestr sonunda her üç gruba da yine bir genel usa vurma testi uygulanmıştır. Alınan sonuçlarda hiç geometri okumayan grup ilk teste göre 4.9 puanlık, klâsik geometri okuyan grup 9.3 puanlık bir artış göstermiştir. Fakat düşünme ilkeleri üzerinde durulan özel bir geometri dersi okutulan grubun puanı, ilk teste göre 26.7’ye yükselmiştir.” Bu hayret verici sonucu yorumlarsak, bütün derslerde okuttuğumuz konuları işlerken öğrencilere her şeyde usa vurma alışkanlığı kazandırmanın yararı açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçtan çıkan bir başka yargı da, hangi ders olursa olsun konuların hayata transferi konusu gözden ırak tutulursa, okulun hayattan kopuk birtakım çalışmalar yapmakla yetinmiş olacağı meydandadır. Eğitimde bu terime: “Bir işten, bir eylemden, bir dersin bir konusundan ya da tüm konularından, bir deneyden ya da bir olaydan elde ettiğimiz bilgi, beceri, görüş, düşünüş, anlayış, tutum ve yaşantıların; başka bir işte, bir eylemde, başka bir derste ya da konuda kısacası başka yaşam sorunlarında sağladığı etkilere aktarım, frenkçe adıyla transfer denmektedir.” Bu tanım genel bir tanımdır. Konumuz eğitim olduğuna göre, bizi de ilgilendiren, eğitimde transfer sorunudur. Genel olarak transfer kavramını bu biçimde ortaya koyduktan sonra eğitimde transfer kavramını açıklığa kavuşturmak artık kolaylaşmaktadır. Eğitimde transfer denince, okullarda okuttuklarımız, ne dereceye kadar yaşam sorunlarımızda bize ışık tutabilmektedir? sorusu akla geliyor. Bu konuda gerek bizde, gerek yabancı ülkelerde hatta Milattan önceki Eski Yunan’da yerleşmiş bir kanı vardır: Genel olarak fen dersleri, transfer gücü en yüksek olan derslerdir. Bu derslere ilişkin konuların, öğrencilerde dikkat alışkanlıklarını, düşünce ve anlayış düzeylerini, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma yetilerini geliştirdiği kanısı aşağı yukarı yerleşmiştir. Bu derslerde başarı sağlayan öğrencilerin öteki sorunlar üzerinde de en olumlu tutum ve davranışları gösterebilecekleri kanısı, uzun yıllar değişmez bir kural gibi egemenliğini korumuştur. Bugün de çok yaygın olan görüş budur. EĞİTİMDE TRANSFER TANIMI GEOMETRİ VE DÜŞÜNCE EĞİTİMİ kındaki eski görüşler tamamen geçerliliğini yitirmiştir. Bu noktayı nedenleyen, bir raslantı sonucu elde edilmiş bulgulardan birini aşağıya alıyoruz: “Geometrinin, içerik ve eğitsel değer taşıdığı müfredat programlarının uygulandığı okullarda bile sanıldığı kadar yararlı olmadığı, yıllar önce bir mühendis okulundaki meşhur olay ile ortaya çıkmıştır. Olay şudur: Mühendis okuluna girebilmek için daha önceki okullarda geometri dersinin okunmuş olması şart koşulmuştur. Fakat bir yıl kazara bu şart gözden kaçmış, bu mühendis okuluna hiç geometri okutulmayan okuldan da öğrenciler alınmıştır. Öğrencilerin mezuniyetinden sonra kayıtların incelenmesi sırasında, bu öğrencilerin geometri okunmayan okullardan geldikleri anlaşılmıştır. Bunun üzerine uygulanan mühendislik programının herhangi bir dersinde bu öğrencilerin geometri okuyarak gelmiş öğrencilerden daha başarısız duruma düştükleri görülmemiştir. Buna dayanarak da bu mühendislik okulunun öğretim üyeleri, büyük bir cesaretle, geometri okumuş olmayı, bu okula girme şartı olmaktan çıkarmışlardır.” Bu olay da bize gösteriyor ki, kimi dersler öğrencilerde gelişmesini istediğimiz nitelikler için gerekli iş görmemektedir. Amacımız ne ise bir dersin konularını da o amaca yönelik olarak işlemek zorundayız. Örneğin, amacımız iyi yüzücü yetiştirmek ise öğrencilerimize yaptıracağımız bütün beden eğitimi çalışmalarında, iyi yüzebilmeyi sağlayan çalışmalara ön planda yer verilmeli, bunun dışındaki eylemlerin bizi amacımızdan uzaklaştırdığını unutmamalıyız. TRANSFER GÜCÜ EN YÜKSEK DERS CBT 1390 13 /8 Kasım 2013 Oysaki Eski Yunan’dan bu yana herkes için geçerli olan bu kanı, XX. yy.’ın başında yapılan denemelerle sarsılmıştır. Gerçekten bir derste elde edilen bilgi, ilgisi olan öteki derslerde başarıya ne değin etki edebilmektedir? Örneğin, ana dil gramerini iyi bilmek, bir yabancı dili öğrenmede ne derece yararlıdır. Sosyal bilgiler derslerinde (tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, felsefe, sosyoloji, mantık, psikoloji, sanat tarihi) kazandığımız bilgiler, bugünün sosyal olaylarını yorumlamaya Konuya bu açıdan bakılınca, eğitimde transfer sorunu artık öğretmen olarak hiçbirimizin bir kenara atmakta bağımsız olamayacağımız, tam tersine, her şeyden önce tutmak zorunda kalacağımız bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sonuçtan giderek eğitim etkinliklerinin yapıldığı her yerde “Transfer”in de kaçınılmaz bir öğe olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü eğitimin amacı, bireyleri yaşam için hazırlamaktır. Okulda kazandırılan bilgilerin, yaşam sorunlarına transferi sağlanmadıkça, o okul görevini yapamıyor demektir. Transfer konusunda Batı ülkelerinde uzun uzun incelemeler, denemeler yapmışlardır. Bu çalışmalar sonucunda yukarıya alınan denemenin de gösterdiği gibi transfer hak TRANSFER KAÇINILMAZ BİR ÖĞE Batı eğitimcileri tarafından transfer konusunda çeşitli denemeler yapılmıştır. Bu denemelerden çıkarılan genel sonuç şöyledir: Bir kere eskiden beri zannedildiği gibi kimi derslerin hayata transferi konusunda öteki derslerden daha büyük bir önem taşıdığı kanısı denemeler sonucunda geçerliğini yitirmiştir. Başka bir deyişle, bazı derslerin, transfer konusunda sihirli ve özel bir etki derecesine sahip olduğu kanısı doğru değildir. İstenirse bütün dersler bir ölçüde genel eğitimin bu amacına hizmet edebilecek duruma getirilebilir. Bu konuda biraz daha ileri gidersek şu da söylenebilir: Aslında çeşitli dersler ve bunlarda okuttuğumuz çeşitli konular transfer için kullanılacak basit birer araç olmaktan ibarettir. Transferden gereğince yararlanmak için araçların iyi öğretilmesinden çok, uygulanacak yöntemin önemi daha önde gelmektedir. Bilgi ve becerilerin hayata transferi konusunda çok çeşitli araçlar ve konular vardır. Fakat bunlar, transferi sağlayabilecek bir öğretim yolu ile işlenmedikçe amaca ulaşılamaz. Sonuç olarak bu konuda şunu söyleyebiliriz: Öğretim yöntemini iyi uygulamak koşulu ile bütün derslerde önemi küçümsenmeyecek transfer değerleri vardır. Öğretmen bu noktayı gözden kaçırmayıp bütün çalışmalarını bu amaca yönelttiği sürece okuldan beklediğimiz bilgi ve becerilerin yaşama aktarılması yerine getirilmiş olacaktır. BÜTÜN DERSLERİN TRANSFER DEĞERİ VAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle