24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKiSLER A. M. Celal Şengör çok istikrarlı olduğu için, sadece plankton gibi küçük canlıları veya plastik atık veya petrol gibi yabancı cisimleri taşıyan bir araç görevini görmekle kalmayıp, çevrede belli bir tuz içeriğine ve sıcaklığa sahip olan ve çevredeki sudan farklılık gösteren suyu da yutuyor. BeronVera ve Haller bunu düzenli olarak Afrika’nın güney ucundaki okyanuslarda oluşan ve sıcak ve tuzlu suyu kuzeye doğru taşıyan Agulhas halkalarıyla kontrol etmişler. Araştırmacılar karadelik tipinde yedi Agulhas halkasını inceleyerek, bunların içlerindeki suyu, etraftaki suyla karıştırmadan taşıdıklarını görmüşler. bir tür moleküler saat olarak yararlanılır. Fakat bu araştırma larla kesin sonuçlara ulaşılama dı. Sınıflandırmalar tebeşir döneminden Trias’a kadar uzanıyordu. Son araştırma çiçekli bitkilerin kökeninin tebeşir döneminin gerisine uzandığını kanıtlıyor. Yeni fosiller, İsviçre’deki kayaçlardan elde edilen karot örneklerinde bulundu ve bunlar 252247 milyon yıl öncesine tarihlendirildi. Zürih Üniversitesi’nden Peter Hochuli ve Susanne FeistBurkhardt’ın elde ettikleri üç boyutlu görüntüler altı farklı bitki türünün polenlerine ait ve çiçekli bitkilerin polenlerine ait tipik özellikleri yansıtıyor. Yani bunlar bu bitki grubunun doğrudan ataları. Daha önce de Barents Denizi’nde orta Trias’a ait benzer polenler bulunmuştu. Orta Trias’ta, Barents Denizi ve günümüz İsviçre bölgesi, subtropikal bölgede yer alıyordu. Fakat günümüzdeki Alpler bölgesinde, Barents Denizi bölgesine kıyasla çok daha kurak bir iklim hakimdi. Bu da çiçekli bitkilerin daha o tarihlerde bile birbirinden çok farklı yaşam alanlarına sahip olduklarını gösteriyor. Gelmiş geçmiş en büyük bilim filozofu addedilen Avusturyalı Sir Karl Raimund Popper (19021994), Britanya Akademisine verdiği bir felsefe konferansının adını «Bilginin ve cehaletin kaynakları üzerine» koymuştu (bkz. «On the sources of knowledge and of ignorance»: Proceedings of the British Academy, c. 46, ss. 3971, 1960.. Sir Karl, bu konferansın daha sonraki baskılarına yeni notlar ekledi; «cehalet» kelimesini İngilizce «ignorance» kelimesinin karşılığı olarak kullanıyorum). Ülkemizdeki Gelecek Cehaletin Temel Kaynağı Özel uzay gemisi Cygnus Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) ulaştı. İnsansız uzay kapsülü 29.9.13’te UUİ’ye geldi UUİ’deki astronotlar kapsülü robot kollarıyla yakaladıktan sonra aralarında giysi ve yiyeceğin de bulunduğu altı yüz kiloluk “paketi” açmaya başladı. 18 Eylül’de Amerika’nın Virginia eyaletindeki Wallops Island uzay istasyonundan Antares roketiyle uzaya fırlatılan Cygnus için NASA şefi Charles Bolden, bu uçuşu “tarihi bir kilometre taşı” olarak değerlendirdi. Latince kuğu anlamına gelen Cygnus, bir ay kadar UUİ’ye kenetli kaldıktan sonra 750 kiloluk atıkla birlikte Pasifik’e düşürülecek. Özel nakil aracını geliştiren Orbital Sciences şirketi 2016 yılı için sekiz uçuş planlıyor. Bu uçuşlarda toplam olarak 20.000 kiloluk yük taşınacak UUİ’ye. Cygnus nakil aracı, UUİ’ye kenetlenen ikinci özel uzay aracı. SpaceX firması tarafından geliştirilen Dragon aracı bugüne kadar 12 kez yük taşıdı UUİ’ye. Ve 2016 yılına dek en azından 12 uçuş daha var planda. Firma bu anlaşma sayesinde toplam olarak 1,6 milyar dolarlık kazanç elde edecek. Özel uzay gemisi UUİ’ye kenetlendi Bilimsel olarak Angiospermler olarak isimlendirilen çiçekli bitkiler, günümüzdeki eğrelti otlarına, iğne yapraklılara veya mabet ağaçlarına (Ginkgo Biloba) benzeyen öncü bitkilerden gelişti. Fakat bu gelişmenin tam olarak ne zaman yaşandığını belirlemek zor. Çiçekler çabuk kaybolan bitki organlarıdır ve bugüne kadar çok az fosil bulundu. Çiçekli bitkilere ait en eski izler polen tanecikleridir. Polen fosilleri erken tebeşir devrinin kayaçlarında bulunduğu için çiçekli bitkilerin yaklaşık 140 milyon yıl önce oluştukları varsayılıyordu. Çiçekli bitkilerin yaşı kalıtım araştırmalarıyla saptanmak isteniyordu. Evrimsel gelişimin zamansal olarak sınıflandırılabilmesi için, bazı genlerdeki mutasyon oranlarından Çiçekli bitkiler 100 milyon yıl daha erken çıktı Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com CBT 13877 / 18 Ekim 2013 Plastik ambalajlarda, otomobillerde ve elektroteknikte kullanılan polipropilen, gündelik yaşamımızın ayrılmaz bir ürünü. Astronomlar bu plastiğin temel yapıtaşını şimdi Satürn’ün uydusu Titan’da bile buldu. Polipropilenin dünyamız dışındaki bir gökcisminde bulunuşu, uzun süredir var olan kimyasal bir boşluğu dolduruyor. Titan atmosferinin hidrokarbür biçimin de organik moleküller içerdi ği uzun b i r süredir biliniyordu. Bu uydunun atmosferinin büyük bir kısmını oluşturan metan, güneş ışığıyla bölünerek, iki ve üç karbon atomlu bileşimler olarak reaksiyon gösteriyor. Uzay sondası Voyager 1980 yılında üç karbon molekülünün ilk temsilcilerini saptamıştı ve bunların arasında hidrojen zengini propan ve daha hafif olan propin de yer alıyordu. Fakat orta sınıftaki üçlü bileşim yani propilen eksikti. Bu molekül dünyamızda en çok kullanılan plastiklerden biri olan polipropilenin temel yapıtaşıdır. Bu plastikten yiyecek kapları, otomobil tamponları, makine parçaları, kablo kaplamaları ve bisiklet kaskları üretilir. Titan’da plastiğin yapıtaşı Konferansın açış kısmında, bilginin kaynakları sözlerinin okuyucuda herhangi bir sürpriz yaratmayacağı, ama cehaletin kaynakları ifadesinin onu belki şaşırtabileceğini söyler. Öyle ya, cehalet, yani bilgisizlik kelimesi olmayan bir şeyi ifade eder. Olmayan bir şeyin kaynağı olur mu? Popper burada cehaletin kaynağı olarak kontrol edilemeyen ifadeleri göstermekte, bilimsel yöntemin cehaletten korunma mekanizması olarak ise söylenilen şeylerin gözlemle kontrol edilebilmesi, daha da doğrusu, yanlışlanabilmesi şartını önerir. 9 Ekim günü sabaha karşı internetteki gazete haberlerine bir göz atıp yatağıma çekilmek niyetindeyken, Recep Tayyip Erdoğan Beyefendinin tarihimizin en başarılı milli eğitim bakanlarından biri olan andımızın yazarı Dr. Reşit Galip’e (18931934) «sözüm ona bilim insanıydı» dediğini gördüm. Haberin gerisini okuyunca ne göreyim? Beyefendi buyurmuşlar ki, Reşit Galip insanları kafataslarına göre sınıflayan sözümona bir bilim insanıymış! Şimdi buna güler misin, ağlar mısın? Dr. Reşit Galip’in fiziksel antropoloji uzmanı olduğu malumum değilse de, sayın başbakanımızın söylediği şöyle bir cümle ile karşılaştırılabilir: “Stephen Hawking, kuvvetleri etkilerine göre sınıflayan sözde bir bilim insanıdır.” Bu söz ne kadar abes ise , sayın başbakanın dile getirdiği cümle de aynı özelliğe sahiptir. Kuvvetler gibi, insanlar da bilimin incelediği şeylerdir ve bilimin incelediği her şey gibi özelliklerine göre sınıflanabilirler ve sınıflanmışlardır da. İnsanlar mesela kan gruplarına göre de sınıflanırlar. Eğer bu sınıflamayı bilmeyen bir doktor çıkarsa, ilk kan naklinde hastasını öldürebilir. O zaman bunun nedeni cehalet olur. Tayyip Bey, bir gün kendisine kan nakli yapılması icap6 etse, onu yapacak doktorun insanların kan gruplarına göre nasıl sınıflandığını bilmeyen bir doktor olmasını ister mi? Şimdi gelin de insanları kan gruplarına göre sınıflayan tabiplere sözde bilim insanı deyin. Zenci iskeleti, beyaz ırkın iskeletinden bazı farklılıklar gösterir ki bunu kadın doğum doktorları iyi bilirler (ör. bkz. Handa ve diğerleri, 2008, Obstetrics & Gynecology, c. 111, ss. 914920). Şimdi bu farkı anlatmaya çalışan bir jinekolog için siz gelin sözde bilim insanı deyin. Bu kadar büyük, bu kadar açık, bu kadar korkunç bir cehalet olur mu? Bu sözleri dile getiren Sayın Başbakınımız nerede okumuştur? Hangi dünyada, hangi gezegende yaşamıştır? Kendisini başkan seçen AKP‘liler hiç mi tahsil görmemişlerdir? Aralarında tıp diploması olanlar var: Bunlar bu dediklerimi bilmezler mi? Bilirlerse, böylesine pervasız bir yalan karşısında dürüstlükleri, meslek ve hatta insan haysiyetleri nerededir? Başkanlarının bu mesnedsiz sözlerini nasıl dinlemekte, itiraz etmeyerek bu sözleri nasıl sineye çekerler? Tabip olarak ettikleri yeminden de mi utanmazlar? Bu sütunda, sayın başbakanın bir başka konuşmasında antropoloji bilimine karşı yönelttiği suçlamaların ne kadar bilgisizce edilmiş Featherstohaugh beyanlar olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Belli ki ne o, ne de çevresinde ona konuşma yazanlar beni ciddiye aldı. Sevgili vatandaşlarım: Size burada anlatmaya çalıştığım cehalet kaynağı, bilgisiz halkımıza bu şekilde gerçekle alâkası olmayan şeyleri her gün haykıran ve bundan hiç sıkılmayan bir kaynaktır. Bu kaynak çok büyük bir tehlikedir, çünkü 21. yüzyılda eğitimimize, enerji kaynaklarımıza, nüfus politikamıza ve eninde sonunda yaşamımızla ilgili en hayati şeylere karar veren kaynaktır. Bu kaynağın bu şekilde köpürerek akmasına izin vermek demokrasi falan değil, milletçe intihar demektir, her vesileyle açıkça belirttiğim gibi cehalet bir insan topluluğunun en büyük düşmanıdır. Belli ki Sayın başbakanımız, her türlü rasyonal davranıştan uzaklaşmıştır. Bunu teessürle tespit ediyorum. İnsan ümid ediyor ki AKP‘de en az birkaç aklı başında, eğitimli insan bulunsun ve bu kişiler doğruları ve gerçekleri görerek bu konuda çaba sarfetsinler. Yoksa hem ülkenin ve onunla beraber kendilerinin de geleceği pek korkunç olacaktır. Oy veren halkımızı uyaracak politikacılar bekliyoruz. Zaman, ucuz politik polemiklere girme değil, cehaletle mücadele etme zamanıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle