Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ Google bir arama motoru olmanın ötesine çoktan geçti. Ancak gözlerden uzak Google X adlı laboratuvarında geliştirdiği projeler dudak uçuklatacak türden. Cumhuriyet ve müzik Cumhuriyeti kuranlar, müziğin ulusların oluşmasındaki önemli rolünü biliyorlardı. Google X ve Biber Gazı CBT 1387 12 / 18 Ekim 2013 Google’ı nasıl bilirsiniz? İlk akla gelen cevap doğal olarak internette bir bilgi ararken kullanılan arama motoru olacaktır. Hatta biraz araştırılırsa ücretsiz eposta hizmeti olan Gmail’in de Google’a ait olduğunu, “Google Translate” sayesinde kelime ve basit cümlelerin herhangi bir dilden diğerine çevrilebildiğini, Google Earth sayesinde dünyanın herhangi bir yerinde coğrafik geziye çıkılabileceğini, hatta Google Books ile dünyadaki pek çok kütüphanede yer alan kitaplar içinde Google Scholar ile akademik çalışmalara arasında da arama yapmanın mümkün olduğunu da tespit edebilebilir. Ancak Google son yıllarda irili ufaklı farklı projelere de yatırım yapıyor. Örneğin http://zygotebody.com sitesine gidilirse eski adı Google Body olan proje ilk etkileşim kurulabilir. Bu site insan vücudunu yakından tanıma olanağı sağlıyor. Eğer Latin harfleri dışında bir alfabe kullanan dil ile Latin harflerini kullanan bir dil arasında tercüme yapılmak istenirse google.com/ transliterate sitesi kullanılabilir. Öte yandan Google’ın gözlerden uzakta geliştirmeyi tercih bazı projeler de var. Google X adlı özel bir laboratuvarda geliştirilen bu projeler içinde en popüler olanı malum Google Glass isimli özel gözlük. Bu gözlüğü takan kişi çevresini görmenin yanısıra aynı anda internete de erişebilecek ve “hava boşluğunda” bir ekran üzerinde çalışır gibi çalışabilecek (tuşa basabilecek, bilgi ya da fotoğrafları görebilecek). Böylece kişi o an bulunduğu mekân ya da çevresindeki nesnelerle ilgili olarak anında bilgiye erişebilecek, sosyal medya etkileşimi kurabilecek. Bu gözlüğün bir başka özelliği de sesli komutlara duyarlı olması. Bu gözlükle ilgili bir video şu linkten izlenebilir: tinyurl.com/a4ucl95 Google’ın bir başka ilginç projesi ise “sürücüsüz otomobil”. Üzerinde olumlu olduğu kadar olumsuz spekülasyonlar yapılan “cadde görüntüsü” (Google Street View) imkanından sonra Google’ın trafik ile ilgili bu ikinci projesi üzerinde çok konuşulacağı benziyor. 2010 yılında geliştirilen bu proje sayesinde bildik bir araca monte edilen ekstra cihazlar sayesinde otomobil şoför gerektirmeden trafikte yol alabiliyor. ABD’de 2011 yılından itibaren bu tür araçların kullanımına eyalet bazında izinler çıkmaya başladı. İlk izni Nevada eyaleti verdi. Florida ve California’da araçlar test amaçlı kullanılma iznine sahip. Şoförsüz otomobilin ne tür faydası olurmuş diye düşünüyorsanız bir de şu videoyu izleyin: tinyurl.com/7xcsg56 Google’ın bir başka çılgın projesi de internet erişimini tüm dünyaya götürebilme amacını taşıyor. Bunun altyapısını kurmak için de sıradışı bir altyapı bileşenini kullanıyor Google; balonları. Firma yerden kablosuz teknoloji ile almış olduğu sinyali birbiri ardısıra bir hat boyunca havada süzülmekte olan balonlar arasında yine kablosuz teknoloji ile ileterek mesafeleri aşmayı ve bu sayede internet bağlantısını dünyanın en ücra köşesine kadar götürmeyi hedefliyor. Google Loon adı verilen bu proje sayesinde bugün dünyada ortalama her üç kişiden ancak bir kişiye ulaşan internetin, öteki iki kişiye de ulaştırılması hedefleniyor. Projenin pilotu bu yıl haziran ayında Yeni Zelanda’da 30 balon ile yapıldı. Google’ın ilk amacı güney yarıkürede 40. paralele 300 balon yerleştirerek Yeni Zelanda – Avustralya – Şili – Arjantin hattına internet erişimi sağlamak. Daha sonrasında ise bu sayı artacak. Stratosfer Google’ın balonları ile dolacak. O sırada ülkemizde biber gazını yerli imkânlarla üretmek için TÜBİTAK’tan onay alınmaktaydı. M Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com üziksiz ulus olmaz. Ancak müziğin ulus Büyük Alman bestecilerinden ve müzikologlarınlaştırıcı bir rol oynayabilmesi için dini dan Paul Hindemith, Türkiye’de bir müzik reforve yerel olanın ötesine geçmesi gerekir. munun temellerini atması için Türkiye’ye çağrılAtatürk bu gerçeği görüyordu. Bu nedenle sade dı. Hindemith 193537 yıllardında dört kez gelce sözüyle ve ezgisiyle değil, fakat aynı zamanda diği ülkemizde toplam beş ay kadar kalarak inceicra tekniği ve metoduyla da Cumhuriyet’i sim lemeler yaptı ve bir rapor hazırladı. geleyecek ulusal bir müziğin yaratılmasını ve yaHindemith’in raporunda önerdikerinin önemyılmasını istiyordu. li bir bölümü yerine getirilemedi. Ancak Alman Atatürk’ün müzik anlayışının üç temel özelliği ve Avusturyalı uzmanların desteğiyle 1946 yılına olduğunu söyleyebiliriz; birincisi, çok sesli müziği kadar müzikte önemli gelişmeler sağlandı. Ekim savunuyordu. Çünkü ona göre müzikte çok seslilik, 1936’da Ankara Devlet Konservatuarı açılmış ve duyarlılığın, yaratıcılığın en yüksek bir ifadesidir. eğitime başlamıştı. Eski Musiki Muallim Mektebi Ulusal müziği çoksesli müzik olan bir ulus, olgun 1938’de yeniden düzenlenerek ayrı bir bölüm halaşmış bir ulustur. İkincisi, Atatürk çok sesli mü linde Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bağlandı ve burada ziğin en yüksek aşamasınınn da opera olduğunu Eduard Zuckmayer’in yönetiminde eğitim verdi. düşünüyordu. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Orkestbir Türk operasının oluşrası Haziran 1936’da özerk masının yeni Türk müziğibir kurum haline getirildi ve nin ulaşabileceği en yüksek Dr. Ernst Praetorius yönetimertebelerden biri olacağıminde çok başarılı çalışmalar na inanıyordu. (Atatürk’ün yaptı. 1937’de bilimsel yönbu hedefi, 1934 Haziran’ıntemlerle yürütülen en büyük da gerçekleşti. Türk sanatezgi derleme çalışması başçıları tarafından hazırlanmış latıldı. Artık özgün orkestolan ve Türk ve İran halk A. Adnan Saygun Gülsin Onay ra eserleri yaratılabiliyor ve larının kardeşliklerini simgedinleyiciler düzenli bir biçimleyen Özsoy operası, bu tarihte Atatürk ile konu de müzik izleme olanağı bulabiliyorlardı. ğu İran şahıRıza Pehlevi’nin huzurunda Ankara Birinci müzik atılımı sırasında Konservatuar’da Halkevi’nde sahneye kondu. Bu eserin librettosu Klasik Türk müziği eğitiminin kaldırılması uyguMünir Hayri Egeli’ye, bestesi ise Ahmet Adnan laması 1943 yılına kadar devam etti. İkinci müSaygun’a aitti.). Üçüncüsü, ona göre “müzikten zik atılımı sırasında da radyoda klasik Türk müzibeklenen şey, ulusun maddi, fikri ve hissi uyanık ği eserlerinin yayınlanmasına getirilmiş olan yalığını ve çevikliğini takviye etmesiydi”. sak, yaklaşık 20 ay kadar sürdü. Bu uygulamalaCumhuriyet’in kuruluş yıllarında müzikle il rın hatalı olduğu anlaşıldı, fakat özellikle de resgili yaşanan gelişmelere bu düşüncelerin damga mi müzik okullarında klasik Türk müziği eğitimisını vurmuş olduğunu söyleyebiliriz. nin kaldırılması süresinin uzunluğunun müzik ya1925 yılında açılan sınavlarla sanatçı ve öğ şamımıza olumsuz etkileri oldu. retmen olarak yetiştirilmek üzere Paris’e, Berlin’e, Klasik Türk müziğinin ulusal bir niteliği varBudapeşte’ye ve Prag’a gençler gönderildi. 1926 dır. Ziya Gökalp’in bu müziği bizim (ulusal) müyılı sonlarında Darülelhan’ın klasik Türk müziği ziğimiz olarak görmemesinin bu hatalı tutumda bölümü kaldırıldı ve okulun adı İstanbul Beledi etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Oysa klasik Türk ye Konservatuvarı yapıldı. Birçok şehir ve ilçede müziğinin seçilerek geliştirilmesi tutumunun bebelediye bandoları oluşturuldu. Çok sesli müziğin nimsenmesi gerekirdi. temellerini açıklayan yayınlar yapıldı. 1932’den Müziğin devlet tarafından desteklenmesi ve yönbaşlayarak tüm ülkede çok sesli müzik eğitimi doğ lendirilmesi politikası, 1950’de Demokrat Parti’nin rultusunda koro çalışmaları ve mandolin kursları iktidara gelmesiyle sona erdi. Bu partinin iktidar düzenlendi. Cumhuriyet’in ikinci on yılına giril döneminde, müziğin ülkemizde geliştirilmesi için diğinde Ankara ve İstanbul’da birer müzik okulu, gerekli önlemlerin hiçbiri alınmadı. Çok sesli müİstanbul’da bir yaylı çalgılar orkestrası, birçok bele ziğin ülke çapında benimsetilmesine ve yaygındiye ve dernek bandosu, çok sayıda okul ve halke laştırılmasına yönelik uygulamalar da son buldu. vi korosu kurulmuştu ve Avrupa’ya eğitime göndeAdnan Saygun, Leyla Gencer, İdil Biret, Suna rilen öğrenciler ülkelerine dönmüş bulunuyordu. Kan, Gülsin Onay gibi uluslararası müzik değerİşte tam bu sırada ikinci bir hamle yapılarak lerimiz, sanatsal varlıklarını Cumhuriyetin kuruyabancı uzmanlardan yararlanma yoluna gidildi. luş yıllarındaki büyük müzik atılımına borçludur. 2425 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan 5. Biyolojik Antropoloji Sempozyumu Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda yapılacak. Sempozyumun 24 Ekim tarihli ilk günü üç oturum düzenlenecek. Prof. Dr. Mehmet Özbek’in başkanlığını yapacağı 1. Oturum’da İnsan Evrimi ve 5. Ulusal Biyolojik Antropoloji Sempozyumu Yayılımı konusu ele alınacak. Bu oturumda Oktay Kaynak, “Doğal seçilim iki ayaklılığı ve büyük beyni seçiyor mu?” başlıklı bir sunum yapacak. 2. Oturum’un konusu BeslenmeBüyüme ve Gelişme, 3. Oturum’un konusu ise Paleopatoloji. 25 Ekim tarihli ikinci gün de ise üç oturum düzenlenecek. 1. Oturum’un konusu Moleküler Biyolojiİnsan Genetiği, 2.Oturum’da ise İskelet Biyolojisi konusu ele alınacak. 3. Oturum’un konusu Adli BilimlerDental Antropoloji.