24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DİLİN TARİHİ ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak:?İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Türk ABECE’sine Takılan Çengeller W, Q, X harflerinin işaret ettiği sesler, Türkçenin sesleri değildir. Türkçe olmayan sesler Türkçeye ne kazandıracak? Barış mı getirecektir. Bunu umalım. İki dil arasında bir uzlaşma mı sağlanacak? Türkçe de Kürtçe de farklı diller. İki dil arasında ortak bir abece’ye gitmek anlamsız. Zeki Arıkan T ürkler tarih boyunca çok çeşitli abece’ler kullandı. İslam uygarlığına geçince de Arap elifbasını aldı. Bunu bir iki Farsça harf ve işaretle zenginleştirdiler. Bu elifba’nın etkisiyle dil, giderek Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı karma bir yapıya dönüştü. Öyle bir dil ki bunu ne Arap ne İranlı ne de Türk anlıyordu. Arap elifbasındaki harflerin yetersizliğini ilk sezen Kâtip Çelebi oldu. Bundaki güçlük ve sorunlar yüzyıllarca devam etti. Tanzimat’tan sonra bir alfabe sorunu çıktı. Çünkü Tanzimat aydınları bu yazıyla halkı aydınlatamayacaklarının bilincine vardılar. Gazetelerin çıkması, dilin sadeleşmesinde bir anahtar ödevi gördü. Bu arada Latin yazısının alınması ya da Arap elifbasının düzeltilmesi gündeme geldi. Namık Kemal bu değişikliğe karşıdır. İkinci Meşrutiyet döneminde bu konuda çalışmalar yoğunlaştı. Bu dönemde Celal Nuri, Abdullah Cevdet, Hüseyin Cahit, Kılıçzade Hakkı gibi aydınlar, Arap yazısının düzeltilemeyeceği kanısına vararak Latin harflerinin alınıp bir Türk abecesinin yaratılmasının zorunlu olduğunu gördüler. Bu tarihlerde Hürriyetifikriye dergisinde çıkan bir yazı dizisinde şöyle deniyordu: “… Latin harfleri her şeye rağmen galebe edecektir… Buna muhalefet sunidir, arizidir, muvakkattır”. (Erişirgil), İhsan (Sungu) seçilmişti. Atatürk, yeni harflerin kabul edileceğini 9 Ağustos 1928’de Sarayburnu’nda halka duyurdu. Kısa bir süre sonra yeni harflere geçildi. Bütün ülkede yeni harfleri öğrenmek için bir seferberlik başladı. Böylece Türkçe artık basit, doğal ve en doğru biçimde yazılacaktı. Kimi harflerin Türkçe sesleri tam olarak karşılamadığı dedikodularına karşı Atatürk şu tarihsel açıklamayı yaptı; “K ve G harfleri Türkçenin bütün ihtiyaçlarını tamamen temin ve tatmin etmektedir. Lisanımıza karışmış ve fakat atılmaları zaman meselesi olan yabancı kelimelerin hatırı için Türk alfabesine birtakım harfler ilavesini asla münasip görmem. O takdirde Arapça ve Acemce kelimelerin imlalarını teshil edelim (kolaylaştıralım) derken asıl Türkçe yazıda zihinleri teşviş etmiş (karıştırmış) oluruz. Ha ve Hı’dan asırlarca çektiğimiz müşkülata benzer güçlüklerden çekinmelidir…” (Anadolu, 26 Eylül 1928). O günden bugüne bu konuda hiçbir sıkıntı yaşanmadı. Ama şimdi yaşanıyor. Niçin? Çünkü Kürt okur yazarları farklı görünmek için adlarına w.q.x koymak istiyorlarmış.. Bugün demokratikleşme paketinden W, Q, X yasağının kalktığını ve Türk alfabesinde değişiklik yapılacağını öğreniyoruz. Bunun ne yarar getireceğini bilmiyorum. Bu harflerin işaret ettiği sesler, Türkçenin sesleri değildir. Türkçe olmayan sesler Türkçeye ne kazandıracaktır? Barış mı getirecektir. Bunu umalım. İki dil arasında bir uzlaşma mı sağlanacaktır? Türkçe de Kürtçe de farklı dillerdir. İki dil arasında ortak bir abece’ye gitmek anlamsızdır. Kürtler istiyorsa bir alfabe yapar ve buna da istedikleri harfleri koyabilirler. Bugünkü ortamda bu hiç de zor değildir. Bu olsa olsa Türk abecesinde yeni ve kaçınılmaz bir kargaşaya yol açacaktır. Yer adları konusunda ise ektiğimizi biçiyoruz. Akılsızlığımızın, bilgisizliğimizin cezasını çekiyoruz. 1960’lı yıllarda Ankara’daki yönetim sözde karışıklığa yol açıyor gerekçesiyle bütün yerleşim yerlerinin adlarını masa başında değiştirdi. Bunu yaparken Anadolu’ya ilk gelen Oğuz Boylarının adlarını yabancı kökenli sanarak yok etti. Bununla da yetinilmedi. Sıra nehirlere, dağlara, ovalara geldi. Bu çılgınlığı Ecevit durdurdu. Şimdi de daha büyük çılgınlıklar yapılacağından kaygı duyuyorum. Evet bütün Balkan ülkeleri bunu yaptılar. Türkçe yer adlarının hepsini temizlediler. Bizim de aynı yanlışlığı yapmamız gerekmiyordu. HA VE HI’DAN ÇEKTİKLERİMİZ Cumhuriyet BİLİM?VE?TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1387 18 Ekim 2013 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL?YAYIN?YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN?YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU?MÜDÜR Aykut Küçükkaya GÖRSEL?YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE?MERKEZİ?VE?YAZIŞMA?ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET?REKLAM Genel Müdür: Özlem Aydan, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü, Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya, Reklam Müdürü: Ozan Altaş, Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dil devriminden sonra vatandaş Türkçe öğreniyor CBT 1387 2 /18 Ekim 2013 XX. yüzyıl, çok geniş ölçüde Türk dünyasında abece değişikliğine sahne oldu. 1922’de Azerbaycan YAN ELİF adıyla Latin alfabesine geçti. Fakat bundan çabucak vazgeçildi. 1926 yılında Baku Türkoloji kongresinde bütün Türk ve Tatar dünyasının Latin harflerine geçişini öngören bir karar alındı. Bu iş çok uzun sürdü. Kaldı ki bir süre sonra Sovyetler’in baskısıyla Kiril alfabesine geçildi. 1928 yılında Türkiye Latin harflerine geçmek için hazırlıklara girişti. Maarif Bakanı Mustafa Necati idi. Dil Encümeni’ne ise Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Mehmet Emin TARİHİ GÜN www.cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle