02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kim kime ne muamelesi yapıyor? Başbakan’a tarihten bir hatırlatma ODTÜ olayları münasebetiyle, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan Bey açıklama ardına açıklama yapmaktadır. «Açıklama» dediği şeylerin doğru olmadığını pek çok gazete yazdığı gibi televizyonlarda gösterilen videolar, Başbakanın doğru konuşmayarak halkı aldattığını ve yanılttığını göstermiştir. Başbakan hiç sıkılmadan «yıllarca bize zenci muamelesi yaptılar» diyor. Beş paralık tarih bilse bu sözüne dikkat ederdi. A. M. Celâl Şengör arih 7 Mart 1965: Student Nonviolent Coordinating Committee (SNCC: Şiddeti Reddeden Öğrenci Eşgüdüm Komitesi) ile Southern Christian Leadership Conference (Güneyin Hıristiyan Liderlik Konferansı) üyeleri ABD’nin Alabama eyaletinin Selma şehrinde toplanarak, Montgomery’de bulunan eyalet merkezine doğru yürüyüşe geçiyorlar. Amaç, siyahların da seçimlerde beyazlara eşit haklara sahip olmasıdır. Yürüyüş 600 kişiden ibarettir ve yolda Edmund Pettus köprüsünü geçmek icap etmektedir. Protestocular köprüye ulaşmadan karşılarında binbaşı John Cloud’un komutasındaki eyalet askerleri ile başlarında İkinci Dünya Savaşı’nda bir bombardıman uçağı mitralyözcüsü olan mahalli şerif Jim Clark’ın Şekil 1 Göstericileri bekleyen polis topladığı mahalli ler: Selma, Alabama, 7 Mart 1965 polisi buldular. Jim Clark’ın «topladığı» polis dememin sebebi, o gün Clark’ın bulabildiği her kavga edebilecek ve 21 yaşın üzerindeki beyaz erkeğin göğsüne bir şerif yıldızı takarak onu otomatikman şerif yardımcısı ilân etmiş olmasıdır. 80 numaralı otoban üzerinden Edmund Pettus Köprüsü’ne yürüyen göstericiler silâhsızdır. Buna karşı polis coplar, kalkanlar ve gözyaşı gazı ile silâhlandırılmıştır. Ayrıca eyalet politi atlıdır. Göstericilerle polis gücü karşılaşınca, göstericiler geri dönerek dağılmaları için ikaz edilirler (Şekil 1). Göstericiler bunu reddederek yürüyüşlerine devam etmek isteyince polis, bu siâhsız insanların üzerine saldırır (Şekil 2): Gözyaşı bombaları (40 kutu), bulantı bombaları (8 teneke) ve duman bombaları (12 teneke) atılır; göstericiler insafsızca coplanır. Atlı eyalet askerleri göstericiler arasına dalar, bu zavallı insanlar atların ayakları altında kalır, at üzerinden halkı coplar. Orada bulunan politik aktivist Amelia Boynton Robinson isimli zenci bir kadın öldürülecek kadar gazlanır ve dövülür (bkz. Şekil 3 ve 4; bunların alındığı site: http://www.schillerinstitute.org/conficlc/2001/Labor%20Day/confsep2001mw.html). Şans eseri, polis kendisini öldü sanarak bıraktıktan sonra, göstericilerden bazıları tarafından hastaneye götürülür ve iki gün komada kalır. ODTÜ OLAYLARI İLE AMERİKAN KANLI PAZARI T Şekil 4 Cumhurbaşkanı Lyndon B. Johson daha sonra Bayan Robinson’a oy verme hakkı yasasının çıkmasına gösterdiği kahramanlık ve hizmetleri için teşekkür ederken. Şekil 2Amerikan tarihinin kapkara bir anı: Alabama eyalet polisi ve mahalli şerifin polisleri göstericilere karşı saldırıya geçiyorlar. Tek farkla: Bu filmleri seyreden Başkan Johnson şoke olmuş, derhal bu tür protestolara federal koruma verdilmesini emretmiş, üstelik kongreye derhal bir yasa teklifi vererek göstericilerin istediklerinin yapılmasını temin etmiştir. Bizde ise, başbakan, saldırgan polisi korumuş, barışçıl bir gösteri yapmak isteyen öğrencilere tüm milletin gözleri önünde «saldırdılar, lastik yaktılar, molotof kokteylleri attılar» diye iftira etmiştir. Johnson ile Erdoğan arasındaki fark uygar, Amerika ile uygarlaşamayan Türkiye arasındaki farktır. Türkiye’nin uygarlaşamamasının nedeni de karşı olduğu demokrasi, herkes için eşit hukuk, fikir ve söz hürriyeti gibi kavramları sanki sahiplenmiş gibi yaparak aslında Şekil 3 Bayan Robinson komaya gi onları yok etmerinceye kadar gazlanıp dövülmüş ve ğe azimli, halkı öldü sanılarak bırakılmış. Bir gösteri sürekli aldatan politikacılardır. ci onu sürükleyerek hastaneye yeTarihte götiştirmeye çalışıyor. rülen, ileride ODTÜ’deki öğrenciler ve ODTÜ’nün hocalarının alınları ak, Erdoğan ve emrindeki güvenlik güçlerinin ise alınları kara olarak görülecekleridir. O tarihi okuyanlar kimlerin aslında zenci muamelesi gördüğünü açıkça görecektir. Sayın Başbakan’a tavsiyem bir de İngilizce bilen bir dostuna rica edip, kendisine George Santayana’nın «Reason in Common Sense» (Aklı Selimde Muhakeme) adlı kitabını okutturuversin. Orada büyük felsefecinin «Tarihi unutanlar onu tekrar etmeğe mahkumdurlar » dediğini görecektir. O lâfa dikkat etsin. Uydurma ecdad hikâyeleriyle uğraşacağına işine yarayacak gerçek tarihi okusun. Bu konuda beğenmediği üniversite öğretim üyeleri kendisine hiç kuşkusuz zevkle ders verirler. Ancak bütün bunlar olurken polisin gözünden kaçan bir şey vardır: Cesur bir yerel televizyon muhabiri orada olan herşeyi filme almaktadır. Muhabir daha o gün filmleri New York’a yollar, televizyon kanallarının hepsi, ellerine geçer geçmez bu korkunç görüntüleri günün gece haberlerinde, normal haber akışını keserek breaking ABD çapında göstermeğe başlar (İngilizce «b news» tâbiri bu olayla ortaya çıkmıştır). O tarihte Amerikan ailelerinin %70’i televizyon sahibidir. Gösterilen film, tüm ülkede seyredenler üzerinde şok etkisi yapar. Halk polisi kınar ve göstericilerden yana sesler yükselmeye başlar. 22 eyaletten 800 kişi gönüllü olarak bundan sonra yapılacak gösterileri korumak amacıyla Selma’ya gider. Ağır yaralanan 17 göstericinin taşındığı hastanelerdeki doktorlar polisin şiddetini belgeleyerek polis aleyhine şahitlik yaparlar. Televizyon filmini seyredenler arasında kendisi de Teksas’lı bir güneyli olan Amerikan Cumhurbaşkanı Lyndon Baines Johnson (19081973) da vardır. Johnson polisin ve aslında bir polis gücü olan eyalet askerlerinin gösterdiği insanlık dışı şiddet karşısında şoke olmuştur. Johnson derhal bundan sonra yapılacak gösteri yürüyüşlerine federal koruma verilmesini emreder. Bir hafta sonra, 15 Mart 1965’te Amerikan Kongresi’ne oy verme hakkı ile ilgili bir kanun teklifi veren Başkan Johnson’un Kongre önünde yaptığı konuşma ABD’nin tarihindeki önemli dönemeç noktalarından biridir. Johnson’un verdiği teklif hızla kabul edilerek «Voting Rights Act» olarak yasalaşır ve ABD’de yaşayan her zenci, beyazlara eşit oy hakkına kavuşur. Kanlı 17 ağır yaralıya karşın ölen olmadığı halde, «K Pazar» da denilen 7 Mart 1965’te Edmund Pettus Köprü’sü önünde olan arbedenin filmlerine bir bakın, sonra da ODTÜ’de olanların filmlerini inceleyin. Benzerliğin bire bir olduğunu göreceksiniz. AMERİKA ŞOKE OLUYOR ERDOĞAN İLE JOHNSON FARKI CBT 1346/ 3 4 Ocak 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle