Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HUKUK POL T KASI Hayrettin Ökçesiz NTERNET ME DOKUNMA ! Sansürsüz nternet Platformu Ankara Grubu’nun Basın Açıklaması okcesizhayrettin@gmail.com http://okcesizhayrettin.blogspot.com Hayatı olmak istemeyen bir hayat sürmek toplumları, devletleri, insanı ve doğayı, acınası ve ölümcül noktaya getiriyor... B Çıktı: Muharrem Kılıç, Özsellik ile Olgusallık Arasında Hukuk Kavramı. St. Thomas’ın Hukuk Kuramı Örnekleminde Doğal Hukuksal Bir Analiz, Ankara 2011; Kasım Akbaş, Avukatlık Mesleğinin Ekonomi Politiği, Ankara 2011 CBT 1263/9 3 Haziran 2011 lar anlamını yitirmektedir. nternet tüm dünizler Sivil Toplum Kuruluşları, nternet yaya açılan bir pencere ve sokaktır. Tüm yurtGirişimcileri, Blog Yazarları, web sitesi taşların nitelikli ve güvenli internet kullanımısahipleri, kısaca internet kullanan yurt nı teşvik etmek, bunun ortamını oluşturmak taşlar olarak BTK’nın hazırladığı ve 22 Ağus tüm toplumun görevidir. nternetin sorunlarını tosta yürürlüğe girecek “Güvenliği nternet” bir yönetmelikle çözmeye kalkmak, gerçekçi yönetmeliğini ülkemiz internetine zarar vere değildir. Çözüm insan odaklı, dinamik, öğrenen ceğini, internet üzerinde kapsamlı bir izleme ve ve esnek olacaktır. sansür yapısı kuracağını düşünüyoruz. DemoÖnerilen, çocuk, aile ve yurtiçi çözümlekratik haklarımızı kullanarak BTK’yı protesto ri, BTK’nın dünya internet literatürüne katkıediyoruz, tüm toplumu da uyarıyoruz. sı olacaktır; bir şeyin nasıl yapılmamasının güBTK’nın internet konusunda uygulama zel örnekleri olacaktır. BTK, kendi görev alanı larını, tutarsız, hukuka aykırı, çoğunlukla pire dışına çıkınca, internete ciddi zarar vermekteiçin yorgan yakmak olduğunu; internetin önü dir. Tanımı hiç yapılmayan, yurtiçi profili, tinü açmak yerine ona sürekli zarar verdiğini dü careti düzenlemek demektir; ülkemizin taraf olşünüyoruz. duğu uluslarası anlaşmaları çiğnemek demektir. Kanımızca, BTK internetin ne olduğunu Adil rekabeti sağlamakla görevli bir kurumun, anlayamadığı için, eline aldığı balyozla, çaka rekabeti yok etmesidir. cak çivi arayan bir görüntüyle, kendi kafasınca Çocuk profili, çocukların girebileceği web zararlı bulduğu her şeyi her ne pahasına olursa adresleri listesidir. Dünya üzerinde şu anda 325 engellemek azmiyle hareket ediyor. Bu arada milyon web var. BTK hangi insan gücüyle, Anayasamızın temel ilkeleri, evrensel hukuk il hangi bilimsel yetkinlikle, hangi demokratik keleri, Avrupa nsan Hakları Sözleşmeleri’nin yetkiyle, bizim çocuklarımızın sadece buralara çiğnemiş umurunda değil. BTK’nin temel gör girebileceğini belirleyecek, bunları güncelleyeevi, ülkemiz telekom sektöcektir? Ülkedeki, değişik ründe adil rekabeti sağlamaksosyo kültürel grupları tır. BTK’nın bunu sağlayamafarklı gelişme seviyesinde“Güvenli internet” yödığı devlet denetleme ve Avkilere nasıl hitap edecek? netmeliği demokratik rupa Birliği raporlarında, fiyat Hangi dilleri esas alacak ? bir süreçte hazırlanve kapasite karşılaştırmalarınÇocuk profilinin pedofilda görülmektedir. Düzenleyici ler için bir av ortamı olmamıştır. Bunun gebir kuruluş olan BTK’nın, ması tehlikesinin sorumrekçesi, işleyişi, yapıgünlük operasyonlara girmeluluğunu alacak mı ? labilirliği, bilimin ışımesi gerekirdi; girince de Gençler, bilgisayar camcı dükkanına giren fil gibi konusunda anababalardan ğında açık ortamlarda ortalığı yıkıp duruyor. daha yeteneklidir. Şifreletartışılmamıştır. “Güvenli internet” yöri kırıp, anababalarını atnetmeliği demokratik bir sülattıklarında, BTK anabareçte hazırlanmamıştır. Bunun gerekçesi, işle balara ne diyecektir. BTK bu konuda bir şeyler yişi, yapılabilirliği, bilimin ışığında açık ortam yapacaksa, MEB ile işbirliği yapıp, Türkçe içlarda tartışılmamıştır. Sivil toplum kuruluşları 4 eriğin artmasına katkıda bulunsun, portallar yıldır 5651 ve bu bakış açısıyla mücadele edi oluşmasına yardımcı olsunlar. Kişisel bilgisayoruz. Sağır kulaklara seslenip duruyoruz. yarlarda kullanılabilecek filtre yazılımları açık Ülkemiz, dünya deneyimlerini dışlayarak, kaynak olarak üretsin, yarışmalar yapsın, ortakendi başına dünya internetine kurallar getir ya çıkan iyi seçenekleri ücretsiz dağıtsın, eğimeye çalışıyor. Youtube yasağının 3 yıla yakın timlerini versin. Anababaları bu konuda eğitsürmesinin ana nedeni buydu. 5651 çıkarken mine katkıda bulunsun. “kirli bilgi”yi temizleyip, yurttaşa sunmayı heSorunun çözümü insanı temel alıp, diyadeflemişti. Demokratik hukuk devletinde dev log, öğrenme ve kendini geliştirmekten geçiyor. let kendi bakış açısını, kendi normlarını vatan Devletin yasakçı refleksinden kurtulup, insana daşa empoze etmeye çalışmaz. Vatandaşın ken güvenen, fikir ve ifade özgürlüğünü temel alan, di fikrini oluşturmasının ortamını sağlar; va farklı ve aykırı düşünceleri yeşerten, bir toplum tandaş neyin temiz neyin kirli olduğuna, neyin yaratmaya çalışmalıyız. Merakı, bağımsız daviyi neyin kötü olduğuna kendi özgür iradesiyle ranmayı, sorumluluk almayı, sorgulamayı, girikarar verir. Bunun için de temel koşul basın ve şimciliği teşvik etmeliyiz. Bilgi toplumunun biifade özgürlüğünün tam olmasıdır. reyleri böyle bireyler olacaktır. BTK’nin temsil nternet, sanayi devrimi boyutlarında bir ettiği sansürcü bakış açısı, Türkiyenin AB progelişmeyi temsil etmektedir. Bütün dünya, in jesiyle, dünya ile bütünleşme çabalarına, “bu ne ternetin başı çektiği bilgi toplumuna geçişin perhiz, bu ne lahana turşusu” dedirtecek kadar sancılarını çekiyor; sektörler yeniden yapılıyor, ters düşmektedir. bazıları çöküyor, yeni sektörler, yeni meslekler Gelin, interneti kendimizi geliştirmek, doğuyor. Böyle köklü bir değişim sancılı ve birbirimizi anlamak, daha katılımcı, saydam bir uzun süreçle gerçekleşecektir. toplum oluşturmak, toplumsal denetimi artırnternet yaşamın tüm boyutlarını etkile mak, demokrasimizi geliştirmek, ülkemizi gelişmekte, sınırları yok etmektedir. Bunun sonu tirmek için kullanalım! cunda internette “milli”, “yurtiçi” gibi kavramnternet Yaşamdır, Sansürlenemez! Halit Çelenk’in anısına… Altı yıldan beri bu köşede, beş yüz sözcük çerçevesinden çoğun taşarak, içime dışıma bakmaya çalıştım. Buradaki yazılar benim hukuk felsefesi yazılarımdı. Hukuk felsefesi benim gözümde giderek farklı bir anlam taşımaya başlamıştı. Felsefeci ve hukukçu dostlarıma ona verdiğim anlamı her söyleyişimde, bakışlarında hafif bir kaygı gördüğümü sandığım bir dikkatle dinlediler. Hukukla felsefe arasında yersiz yurtsuz birinin bu sözlerine doğrusu ne demeliydi? Hukukla felsefenin yalın halleri rahatsız ediciydi. Tüm felsefe, ne denli özgür olduğunu sanırsa sansın, bir kafesin içerisinde tutsak bulunduğunu ancak hukuk felsefesiyle anlayabilirdi. Hukuk felsefesinin sorularıyla, nelerin düşünülüp düşünülemeyeceğinin sınırlarını görebiliyorduk. Şu halde önce hukuk felsefesiyle başlamak daha özgürce, daha gerçek felsefe yapmanın ön koşulu gibi geliyordu bana. Hukuk da ancak bununla adaletinin hesabını vermeye çağrılabiliyordu. Felsefeye de hukuka da hayata bakışın iki zıt yönünden yalnızca birine hizmet etmek görevi verildiğini görüyordum: Onlara “hayat sürme”nin anlam ve norm dünyasını kurmak işi yükleniyordu. Bunlar da çoğun bu yönde çaba harcıyorlardı. “Nasıl bir hayat?” temel soruydu. “Nasıl bir hayatım olsun?” ve “istediğim hayata nasıl kavuşabilirim?” sorularıyla; hayatı tüketmenin sorularıyla doğuyor, didiniyor ver ölüyorduk. Tüm alet edevat, devrimler, karşı devrimler bu sorularla biçimleniyor; onlar da hayata yeniden bu soruların sorulacağı başka sorunlar getiriyorlardı. Hayatı olmanın, başarıldığında, anlamı ve normu yoktu. Tek olan (olunan) şey onun kendisiydi. Olunduğunda ulaşılan bilincin hangi anlam ya da normla zapt edilebileceğini söylemek doğrusu çok zordu. Bu farklı kavrayış yeni bir dünyanın coşkusu ve bilinci olsa gerekti. Zengin, bilgili, güçlü, muteber, mutlu, adaletli ve daha pek çok şey olmayı istemek; siyasal kuramların hedefine bunları koymak; ahlak ve hukuk normlarını bu hedeflere yöneltmek bu güne kadar felsefenin ve hukukun söyleye geldiği şeyler olmuştu. Hayatı olmayı isteyenin bir siyasal düzeni hiç olmamıştı. Ama şimdi tam da o noktaya gelmiştik: Hayatı olmak istemeyen bir hayat sürmek toplumları, devletleri, insanı ve doğayı bu acınası ve ölümcül noktaya getiriyordu. Hayatı olmanın taşıyıcılarını biliyorduk. Atmamız gereken safranın ne olduğunu biliyorduk. Bu yolda, yoldan çıkaracak pek çok şey bulunduğunu biliyorduk. Geldiğimiz bu yerde, ancak hayatı olmakla insan olunabileceğini görüyor gibiydik. Tasavvuf ehliyle Marks’ı, Şeyh Bedreddin’le Nazım’ı zihnimizde buluşturan şeyin onların bencil mutlu bir hayat istenci olmayıp, hayatın kendisi olmak düşüncesi değil miydi? Hayatı olmak çekirdeğin parçalanması gibi bir şeydi! Bu bilince ulaştıktan sonra hangi başka bir güç insanı bundan alıkoyabilirdi ki! Ama bu bilincin zihinlerde uyanmasını engellemek için insansız düzenlerin, düzeneklerin pek çok hüneri vardı. Doğal ve olağan gibi görünen pek çok yaşam koşulunun yaşamı ne denli zorladığını, onu büsbütün yabancılaştırdığını bilmek; bunlardan kurtulmakla yaşamanın ne denli temiz ve derin bir soluk gibi, benliğimizi saracağını duyumsamak hâlâ çok zordu. Bu yolda ilk adım korkularımızdan arınmaya başlamaktı. Savaşmak, direnmek gerekiyordu insansız, insafsız, sapı bizden kör baltalara karşı! Heidegger’in “Düşünmek ne Demektir”de “Kaygı verici bu zamanda en çok kaygı veren şey, bizim henüz düşünmediğimizdir” dediği gibi, kaygı verici bu zamanda en çok kaygı veren şey aslında bizim henüz yaşamadığımızdı. Hayatı olmayı öğrenmek bir bakıma düşünmeyi öğrenmekti. Bağışlayabileceğimiz bir hukuk bunun için gereken özgürlüğün ve bilincin önüne duvar örmeyen bir hukuktu. “Hayatı olmak” bundan böyle yeryüzü aklıyla düşünmek cesaretini göstermekti. Bu da bir Kant’ça ”sapere aude”ydi. Hayatın sürebilmesi için hayatı olmamız gerekiyordu. *** Hayatı Olmak