17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Akademi Günü ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: smet Giritli, Kemalist Devrim ve deoloji, .Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1263 3 Haziran 2011 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Türkiye Bilimler Akademisi’nin yıllık Akademi Günü, bugün (3 Haziran Cuma) İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında yapılıyor. Programa bakıyorum: 2010’da Akademiye seçilen üyeler beratlarını alacak ve konuşma yapacaklar. Genellikle, uzmanlık alanlarında yaptıklarını anlatıyorlar. Ayrıca, bu yıl ödüllendirilen Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanları (GEBİP) da beratlarını alacaklar. Sonra da, sanırım 3 yıldır sürdürülen ve teşvik amacı güden Üniversite Ders Kitapları Telif ve Çeviri Eser Ödülleri verilecek. Akademi Günü’nün Cumartesi geleneksel konferansını ise, Eğitim ve Üniversite başlığıyla, Bozkurt Güvenç verecek, saat 10’da, yine aynı binada! TÜBA bu yıl başkanını değiştiriyor. Dört yıl çabuk geçmiş! Aralık’ta seçim var. Yücel Kanpolat’ın dönemi bitiyor, yaşı nedeniyle de seçilemiyor yeniden.. Kanpolat, “bence başkanlık bir dönemden fazla sürmemeli” görüşünde.. Çok aday çıkması arzu ediliyor ki TÜBA Genel Kurulu iyi bir tercih yapsın! Kanpolat’ın seçiminde, üyeler adaylara 40’dan fazla terletici sorular yöneltmişlerdi! Sonuçta, TÜBA üyeleri, bakıyorlar, tartıyorlar ve iyi bir başkan seçiyorlar! Kanpolat diyor ki, toplumun, siyasetin, dünyanın, biraz daha çok bilim insanlarını dinlemeye ihtiyacı var; “dünya genelinde yaygınlaştırabilirsek bilim insanlarının toplumda daha etkin ve dinlenir bir konuma gelmelerini, çok temel sorunlarımızın bir kısmına daha rahat çözümler bulabiliriz..” Şüphesiz bu dilek, Türkiye için fazlasıyla geçerli! Peki, siyaset ile bilim dünyamız, ve akademi arasında geçtiğimiz dönem, bu bağlamda duyarlı ve iyi ilişkilerden bahsedebilir miyiz? Hayır diyor Kanpolat, “ama burada bizim de kusurlarımız olduğu düşüncesindeyim..” Ama daha çok, herşeyi iyi bilen siyaset kültürümüz buna engel. Herkes herşeyi kendisiyle başlatıyor! Bu noktada Kanpolat’ın, kendisinden önce başlayan iyi projeleri sonuçlandırdığını belirtelim. GEBİP (Genç Bilim İnsanlarının Ödüllendirme Programı) bunlardan biri, artık rayına iyice oturdu, Akademi, daha sonra bu programın en başarılılarını da içine alarak gençleşiyor! Bütün üniversitelerde büyük bir GEBİP havuzu yarattı!.. Diğer eski bir program da İstanbul Envanteri. Bu da bitti ve internetten ulaşılabilir oldu. Türkiye’nin diğer bölgelerinden de envanter çalışması için büyük talepler var, ama Kanpolat’a göre konuyla uğraşacak insan kaynağımız yeterli değil.. Başka neler yapıldı? Yücel beyin önem verdiği diğer bir proje de bilim eğitimi. Eller Hamurda başlıklı, Fransa’da geliştirilen programın bir ayağı da Türkiye’de başarıyla sürüyor. Bu bir deneyerek ve yaparak öğrenme, eğitim modeli.. En azından ilköğretimde ezbercilikten kaçış.. Hem öğretmenler yetiştiriliyor hem de program desteği veriliyor. Bu yıl Fransa’ya 9 öğretmen gönderilmiş, Paris’te Eller Hamurda programına katılmışlar ve oradaki geliştiricilerle görüşmeler yapmışlar! Bilim eğitiminin bir diğer parçası olarak, bilim insanlarını tanıtan röportajlar TÜBA’nın sitesinde yayımlanmaya başladı. Kanpolat diyor ki, “sokaktaki çocuk ‘ben bilim adamı olmak istiyorum,’ dese önünde pek örnek yoktu, bunu başlattık, TÜBA üyelerinden 25 bilimciyle, onları tanıtan ve düşüncelerini aktaran röportajlar yaptık ve siteye koyduk, mesela Halet hanımı merak eden onu öğrenebilir artık.. Bilimi Aydınlatanlar başlığıyla yayınlanıyor, “bu özgün bir çalışma” diyor Kanpolat.. Fransız bilim akedemisinin hazırladığı bilim insanlarını ve bilimi anlatan bir kitap da çevriliyor, amaç iyi örnekleri topluma, gençlere sunmak. TÜBA’nın bilim insanlarına desteğinin arttığını öğreniyoruz. Ayrıca Elmadağ’da çam, badem ve diğer ağaçlardan oluşan bir TÜBA Ormanı kuruldu. 110 dönümde 20 bin fidan dikilmiş.. Uzun zamandır süren bilim dili sözlük çalışması son aşamaya gelmiş. Sosyal Bilimler sözlüğü bir ilk olarak, bu yılın sonuna kadar çıkacak. Sonra sırayla diğerleri.. “Hepimiz 2023 Türkiyesi ilan ediyoruz ama doğru dürüst bilim dilimiz yok,” diyor. Diğer önemli bir çalışma da, açık ders malzemelerinin yayını! Bu programı ABD’nin ünlü teknoloji enstitüsü MIT başlattı, sonra dünyada yaygınlaştı. Bilgisayar teknolojisi hızla geliştikçe, de program giderek daha geniş bir kamuoyu ile paylaşılmaya başlandı. TÜBA Ankara Üniversitesi ve ODTÜ bir anlaşma yaptı, belki bu iki üniversite veya biri bunun sürdürücüsü olacak. Türkiye’den 50 üniversite ile bir konsorsiyum olarak program sürdürülüyor.. Açık Ders Malzemeleri’nin ilk örnekleri yayımlandı, bu malzemelere TÜBA da destek veriyor, zaman içinde öğretim üyesi bulunmaya yerler için hazır derslere ulaşılmış olacak.. WEB’ten bu dersler izlenecek, eleştiriler yapılabilecek.. Kanpolat “geleceğin üniversitesini düşünüyorum,” diyor.. Bir tür açık üniversite, üniversite dışından insanlar da yararlanıyor! “Üniversite dışından kimseler de bu programları izleyip, belli alanlarda gerekirse sınavlara girip birer sertifika alabilecekler mi” soruma, “gelecekte niye olmasın” yanıtını veriyor.. Bilgi Toplumu’nun bir gereği bu, aynı zamanda! “Çarşamba Ovası’na Gaziantep çarşısına inememiş üniversiteyi ben ne yapayım,” diyor Kanpolat, kastettiği, üniversitenin Türkiye’nin sorunlarıyla çok yakından ilgilenmesi gereği! “Bilim adamının misyonu da buna uymalı!” Tabii, sürdürülebilirlik, sürdürülebilir bir dünya, yaşam ve ekonomi de TÜBA’nın ilgi alanı içinde! “Üretimtüketim ve sürdürülebilirlik, bu üçlü nasıl gidecek ele ele gelecekte?” diye soruyor.. Dünya durmadan kirleniyor, çocukları hızlı tüketici yapmak eğiliminde toplum.. Bu amaçla reklamların ahlaklı kullanılmadığı görüşünde! TÜBA’nın sitesine arada sırada göz atın.. Orada iyi şeyler bulacaksınız... Gelecek hafta yeniden görüşünceye kadar, Akademi Günü kutlu olsun diyelim... [email protected] http://orhanbursali.blogspot.com Paran Kadar Sağlık Türkiye’de Sağlığın TicarileşmesiMustafa Sönmez zmir Tabip Odası ve Yordam Kitap ortak yayını, 160 sayfa, 10 TL Cumhuriyet gazetesi ekonomi yazarımız, araştırmacı Mustafa Sönmez’in Türkiye’de sağlığın ticarileştirmesi üzerine yaptığı araştırma, kitaplaştı... Sönmez, 1) Sağlık hakkı ve dünyada sağlığın ticarileşmesi; 2) Türkiye’de sağlık hakkı ve sağlığın ticarileştirilmesi; 3) Sağlıkta endüstrileşme ve özel sektör; 4) Sağlık elemanları ve çalışan hakları olarak konuyu 4 bölümde tepeden tırnağa inceliyor.. Tüm dünyada ve ülkemizde sağlığa yapılan harcamalar artıyor. Bunu olumlu bir gösterge olarak görebilir miyiz? Sağlık talebinin ne kadarı “ihtiyaç”, ne CBT 1263/ 3 3 Haziran 2011 kadarı “kışkırtılmış” ya da “üretilmiş” talep? Dünya egemenleri, temel bir insan hakkı olan sağlık hakkını, sermaye birikimi ve kâr sağlamanın aracı haline getirmek için sistemli bir uğraş veriyorlar. 1990 sonrasında Dünya BankasıIMF telkinleriyle başlatılan bu süreç, özellikle neoliberal AKP iktidarında hızlandırıldı. Özel hastaneciliğin, özel sağlık yatırımlarının teşvik edildiği bu sürece, kamu kaynakları ile destek veriliyor. “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında kamu sağlık çalışanlarının ekonomikdemokratik hakları budanıyor, hastane şartları “fabrika” şartlarına dönüştürülüyor. Vergi ve sigorta primi ile sağlığın finansmanına zaten katkıda bulunanlar, cebinden biraz daha sağlık harcaması yapmaya mecbur bırakılıyor. Kısaca sağlığın bir meta, yani alınır satılır bir “şey” haline getirilmesi, ticarileştirilmesi, piyasalaştırılması ile tesis edilen “Kapitalist tıp modeli” hızla hayatımıza egemen kılınmaya çalışılıyor. Bu sürecin Türkiye koşullarında gerçekleşme biçimini sergilemek, yeni mekanizmaları açıklamak ve ortaya çıkardığı sonuçları irdelemek bu çalışmanın ana konusu. zmir Tabip Odası ve Yordam Kitap’ın ortaklaşa yayınladığı bu kitap, güncel sorulara tatminkâr cevaplar veriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle