Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KT SAT PENCEREMDEN Oktay Yenal yenal9@gmail.com 2) Çılgın Projenin Matematiği Çılgın Proje’nin ODTÜ’lüler tarafından hesabı kitabı çıkartıldı! Doğrudan hesaplamaya başlayalım, kafamızda kanalı tasavvur ederek: Ortalama kesit deniz geçiş kesitinin 200m. en x 50m. derinlik olacağını varsayalım. Sadece deniz seviyesinin 50m. altına inmek için ortalama 100m. derinlikte hafriyat yapılmalıdır. Deniz kotunun ortalama 50 metre üstünde bir arazi varsayalım. Bu durumda kesitin 200m. en x 100m. derinlik hafriyat yapılacak. 0.2 km2lik kesit eder. Yan eğimler şu bu derken 0.25km2 kesit eder. 50 km. boyunda kanal açılacağına göre 50km. x 0.25km2 kesit = 12.5 milyar m3 kadar kanal hafriyatı olacak. Kaya toprak özgül ağırlığı 2.8ton/m3 dersek toplam hafriyat ~35 milyar ton. 350 ton kapasiteli dev açık havza maden kamyonlarıyla 100 milyon sefer eder. Kendi ağırlıklarıyla 500 tonu asan kamyonların gideceği yollar açılacak, belki trenlere yüklenecek. Kamyonların ortalama 50 km. katedecekerini düşünelim. Toplam 50 milyar km. katedilecek demektir. Bu kamyonlar arazi yollarında ilerleyeceğine göre km. başına 15 TL mazot yakacaklarını düşünürsek 1 Projenin yakıt kalem maliyeti 750 milyar TL edecektir. (Devlet projesi olup vergilerin tümü düşüldüğünde bu mebla 250 milyar TL kadar olacaktır.) 2000 kamyon alınacağını ve bunların günde 20 sefer yapacağını düşünürsek, günde 40000 sefer ile 2500 gün boyunca çalışacaklar. 2 Projenin hafriyat kısmı 7.5 yıl sürecektir. Kamyon fiyatı 20 milyon TL olsa sadece kamyon makine parkı 40 milyar TL olacaktır. 3 Aynı anda 20 yerden hafriyat başladığını düşünürsek 20 dev bant taşımalı/taşımasız ka “Anne sevgisi, elmalı çörek ve şevrole” söylemi, Şevrole kötü günlere düşmeden önce Amerikalı’ların her yöne yaranan anlamsız sözlere taktıkları bir addı. Seçim Bildirileri Ne Kadar Anlamlı? Buna güncel bir örnek de seçime gittiğimiz bu günlerde büyük partilerimizin yayımladıkları seçim bildirgeleri. AKP’nin seçim bildirgesini (kendi ifadeleri ile beyannamesini) internette bulmak zor. Haberlerin % 98’i başbakanın bu konuda açıklamaları üzerine. Bu bile asıl sorunun ne olduğunu göstermiyor mu? Büyük gayretler sonunda başbakanın veciz (?) sözlerini değil de asıl dokümanı bulunca bakıyorsunuz 153 sayfa. Öbür partilerin bildirgeleri de çok daha kısa değil: CHP’nin bildirgesi 134 sayfa, MHP’ninki tam 195 sayfa. Bu marifet mi yani? Allah bunları okuyanların yardımcısı olsun. Anlaşılan her bölümü ayrı gruplar yazmış, bunlar da fazla titizlikle gözden geçirilmeden bir araya koyulup propaganda malzemesi yapılmış. Ne kadar dikkatsizce hazırlandığına bir örnek: AKP beyannamesinin 48’inci sayfasındaki ARGE rakamları: Cümle aynen şöyle: “Özel sektör ARGE harcamalarının GSMH içerisinde 2002 yılında %28.7 olan payı, 2007 yılında dört kat arttı ve %40’a ulaştı” Ne muazzam bir teknoloji ülkesi imiş Türkiye, milli gelirinin %40’ını, neredeyse yarısını ARGE için harcıyor ve AKP bunu daha da arttırmak istiyor! Ayıp değil mi? Bu bildirgeler aynı zamanda eğitim düzenimizin de ne kadar bozuk olduğunu göstermiyor mu? Pek az anlamlı söz söyleyerek sayfalarca tıraş. Verimlilik arttırılacak, özgürlükler sağlanacak, demokrasi güçlendirilecek gibisinden bir sürü boş laf. Bir de 2023 modası çıkmış: 2023, yani yeni Türkiye devletinin kurulduğunun 100’üncü yılında her parti vizyonunu belirtiyor, yani kafadan atıyor. İşte bildirgelerdeki 2023 hedefleri: zar kepçenin her biri günde 100 kamyon yüklemesi yapabilir. 14 dakikada bir kamyon yüklemesi makul görünüyor. Bu dev kepçelerin her birinin 150 milyon, ikinci el olanlarının 100 milyon olduğunu düşünürsek (imalat, nakil, montaj, bakım vs) 4 Kazar kepçe bantlıbantsız dev yükleyici makine parkı 2.5 milyar dolar olacaktır. Kanalın tüm yüzeyini yaklaşık 100+200+100m. kesit x 50000m = = 20milyon m2 = 20 km2 kabul edelim. Öyle veya böyle m2 başına 1 m3 beton, 100kg. demir bir şekilde kullanılacak diyelim. Beton m3 maliyeti her şey dahil vergiler hariç 100 TL, her şey dahil demir kilosu 2 TL olacak dersek m3 başına betonlama maliyeti 300 TL olacaktır. 5 Toplam betonlama maliyeti 6 milyar TL olacaktır. Projede sürekli çalışacak ortalama 50000 işgücü ortalama 8 sene boyunca 24 saat 3 vardiya görev yapacaktır. Bunlarin sadece 10000 kadarı 2000 kamyonun çifter şöforleri, bakım ekibi vs. 100 ay boyunca ortalama 4000TL herşey dahil maaşlar ödenecek diyelim. 6 20 milyar TL işgücüne ödenecektir. 7 Toplam 8 milyar TL köprüler, mekanik, elektromekanik, deniz girişleri, ~15000 dönüm kanal+50000 dönüm şehirleşme amaçlı kamulaştırma bedelleri, sigorta, diğer kalemlere gidecektir. 250 + 40 + 2.5 + 6 + 20 + 8 = ~325 milyar TL toplam maliyet ortaya çıkıyor, birtakım indirimler sayesinde toplam maliyet 300 milyar tl olacaktır diye kabul edelim.. Ortalama 200000 TL den 200000 konut 40 milyar TL eder. Proje bitiminde kanal geçişinden günde 200 gemi ortalama 20000 TL geçiş ücreti öderse günde 4 milyon TL gelir ile yıllık gelir ~1.5 milyar TL olacaktır. Sonuç: Projenin kendini geri ödemesi 200 yıl kadar sürer. Haydi hayırlısı, kolay gelsin. D Ü NY A G Ö S T E R G E L E R İ Anlaşılan Devlet Planlama Teşkilatı’na da artık lüzum yok. Partilerimiz 2023’de milli gelirimiz ne olacak, dünya nereye gidecek, dolar paritesi ne olacak falan hepsini hesaplamışlar. MHP dayanamamış 2019 için de rakamlar vermiş. AKP ise başka rakamlar da veriyor: Doktor sayısını 130 bine çıkaracak, dünya çapında 10 marka oluşturulacak, 2023’de Türkiye’ye gelen turist sayısı 50 milyona çıkacak v.b. İstanbul civarında iki de yeni şehir kurulacakmış. Yoksa şehirlerden büyüğüne eski Türklerde yaygın olduğu gibi, (örneğin Ahmadabad gibi) Tayyipabad adı mı verilecek? İlkokuldaki kompozisyon yazılarından doktora tezlerine kadar kafaların nasıl yanlış işlediğinin, eğitimin ne hallere düştüğünün en mükemmel örneklerini görmek isteyenler bu bildirgeleri okusun. Parti arasındaki farkları görmek de olası değil bu bildirgelerde. Hepsi demokrasiyi yerleştirecekler, hepsi kişisel hakları koruyacaklar, hepsi adalet sistemini etkin kılacaklar, hepsi güç ayırımını destekleyecekler v.b. Ama bunları nasıl yapacaklar? Ben ise umuyordum ki bu seçim bildirgelerinde yeni anayasada neye önem verecekleri somut örneklerle tartışılsın, yeni dünya düzeninde işsizlikle, yoksullukla, kötüleşen gelir dağılımı ile nasıl başa çıkacakları konularında bazı ipuçları versinler. Örneğin kamu maliyesi bölümlerine bakalım. Aman ne iyi, bütün partiler kayıt dışı ekonomiyi azaltacaklar. Galiba dolaylı/dolaysız vergi oranının da yüksek olduğu kabul edilmiş. Fakat AKP dünyanın gidişinden habersiz gibi görünüyor. Hâlâ devlet sektörünü küçültmek peşinde. Vergi düzenlemelerini de 2023 hedeflerine bırakmış gibi. MHP başka bir yönde milliyetçiliği itmeye çalışıyor. CHP bir sosyal demokrat parti olduğunun farkında, fakat o da bu milletle nasıl başa çıkacağını bilmez durumda. Benim gönlüm isterdi ki partiler seçime giderken seçmenlere seçenekler sunsunlar. Vergi sistemini daha adaletli yapacağız demekle olmaz. KDV’lerin hangi mallardan kaldırılacağını, vergi oranlarının hangi alanlarda arttırılıp, muafiyetlerin nerelerde azaltılacağını söylesinler. Özellikle de fakirlere nasıl yadım edecekleri, işsizliği nasıl giderecekleri, hiç olmazsa işsizlere nasıl yardım edecekleri konusunda soyut şeyler söylesinler. Gerçi bu konuda en cesur olan CHP, Aile Sigortası programı ile öne çıkıyor. Fakat devlet gelirlerinin kaynakları ve harcama nitelikleri konusunda sosyal demokratların yapacağı o kadar şey var ki ve bu bildirgelerde böyle somut öneriler o kadar az ki. Güler misin, ağlar mısın? Serbest piyasa ekonomisine sıcak bakan ülkeler Dünyanın en büyük serbest piyasa ekonomisinde piyasalara güven düşük düzeylerde seyrediyor. 2010 yılında kamuoyu araştırma şirketi GlobeScan’in serbest piyasalara duyulan güven ile ilgili yürüttüğü araştırmada, Amerikalıların yalnızca %59’u, serbest piyasanın dünyanın geleceği için en iyi sistem olduğu yönünde görüş bildirdi. Kaldı ki bu %59’luk kesimin de bir kısmı sistemi kuvvetli bir şekilde desteklerken diğer kısmı biraz destekliyor. Aynı oran 2002 yılında %80 civarındaydı. Ayrıca yıllık geliri 20.000 doların altında olan daha yoksul Amerikalılarda bu oran bir yıl içinde %76’dan %44’lere düştü. Görüşlerine başvurulan 25 ülkenin içinde serbest piyasaya en büyük destek Almanya’dan geldi. Almanya’yı Brezilya ve komünist Çin izledi. Son iki ülkede serbest piyasalara duyulan güven son yıllarda yükselişe geçmişti. Hintlilerin güveni son yıllarda büyük oranda artmış olsa bile %59’u aşmış değil. İtalya şaşırtıcı bir şekilde serbest piyasa ekonomisine güven duyuyor; oysa bu ülke pek çok sektörde rekabet işlemiyor. Fransa’da halkın üçte biri serbest piyasanın en iyi seçenek olduğunu söylerken bu oran 2002’deki %42’den %30’ların altına düşmüş durumda. Türkiye ise %30’un altındaki oran ile serbest piyasalara kuşkuyla yaklaşıyor; üstelik bu kesimin yalnızca %3’ü serbest piyasaya güçlü bir şekilde inanıyor. CBT 1259/8 6 Mayıs 2011