Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR ANT MADDE ARAŞTIRMALARINDA ÖNEML B R ADIM Avustralya’ya daha fazla yağış düşmekte. Güney kutbu üzerinde ilk kez geçen yüzyılın ikinci yarısında görülen ozon deliği, aşırı miktarda kullanılan flüor hidrokarbürlerinin atmosfere ulaşarak ozon tabakasını inceltmeleri sonucunda oluşmuştu. Bilim insanları bugüne kadar saptanabilen en ağır atom çekirdeklerini ürettiler. Brookhaven Ulusal Laboratuvarı’nda (BNL) gerçekleştirilen deneyler sırasında anti helyum4 atomu, altın iyonlarının neredeyse ışık hızında birbirleriyle çarpıştırılması sonucunda elde edildi. Nature’da yayımlanan makaleye göre, deneyler sırasındaki enerji yoğunluğu, neredeyse 13 milyar yıl önceki büyük patlamadaki kadar yoğundu. Bu patlama sırasında oluşan madde ve anti maddeler, teoriye göre bir araya geldiklerinde enerjiye dönüşerek hemen yok oluyorlar. Bu yüzden büyük patlamanın ardından niçin, yıldızları, gezegenleri, ağaçları ve en sonunda da insanları meydana getiren maddenin geriye kaldığı açıklanamıyordu. Fizikçiler parçacık hızlandırıcılarında yoğun enerjili atom çekirdeklerini çarpıştırarak küçük miktarlarda anti madde üretebiliyor. Bugüne kadar bilinen en sağlam anti madde atom çekirdeği olan anti helyum3, 1970’li yıllarda keşfedilmişti. Anti helyum4 uzun bir süre en ağır anti atom çekirdeği olarak kalacak, deniyor. Nitekim daha ağır anti madde çekirdeklerinin üretilmesine izin verecek teknik donanımlar bulunmuyor henüz. ÇOK FAZLA TELEV ZYON BEDEN AĞIRLIĞIMIZ ZLEMEK KALBE ZARARLI BAĞIRSAK T P NE Televizyon ve bilgisayar önünde çok fazGÖRE DEĞ Ş YOR la vakit geçiren küçük çocukların, yetişkinlik döneminde kalp hastalığına yakalanma olasılıkları daha fazla. Sydney Üniversitesi Göz Hekimliği Enstitüsü’nden Bamini Gopinath, çok uzun süre ekran başında kalan altı ve yedi yaşındaki çocukların ağtabakalarındaki atardamarlarında daralma tespit etmiş. Açık ha Kızıl gezegenin güney kutbunda bulunan kuru buzu değerlendiren Amerikalı astronomlar, Mars’ın bir zamanlar daha kalın ve tozlu bir atmosfere sahip olduğunu söylüyor. Mars Reconnaissance Orbiter ile alınan radar görüntülerinden, Kızıl gezegenin güney kutbunda bugüne kadar bilinenden 30 misli donmuş karbondioksitin (kuru buz) bulunduğu saptanmış. Bulgu, Mars’ın bir zamanlar uzun bir süre için yoğun bir karbondioksit atmosferine KURU BUZ, MARS’TA DAHA KALIN ATMOSFER T ABAKAS INA ŞA RET ED YOR CBT 1259/ 4 6 Mayıs 2011 Amerikalı bilimciler, Science dergisinde, Antarktika üzerindeki ozon deliğinin güneydeki tropikal bölgeleri etkilediğini yazıyor. Güney Kutbu üzerindeki delik yüzünden çok sayıda iklimsel süreç değişince, sonunda subtropikal bölgelere daha fazla yağış düşmeye başlamış. Subtropikal bölgelerde yaz aylarında on yıllardan bu yana daha fazla yağmur yağıyor. Columbia Üniversitesi’nde Sarah Kang ile çalışan araştırmacılar şimdi bu gelişme ve ozon deliği arasında bir ilişkinin bulunduğunu saptadı. Bilim insanları dört farklı iklim modeliyle, ozon deliğinin sadece kutup bölgesindeki havayı değil, tropikal bölgeleri de etkilediğini buldu. klim modellerine göre, ozon deliği, troposfer ve stratosfer arasındaki sınır tabakayı yukarı kaydırmakta. Bu değişimse, batıdaki şiddetli rüzgârları kutuplara taşıyor. şte tüm bunlar subtropikal bölgelerinin yaz aylarında daha fazla yağış almasına neden oluyor; özellikle de güneybatı Hint Okyanusu ve doğu OZON DEL Ğ YÜZÜNDEN DAHA FAZLA YAĞIŞ ve sıvı suya sahip olduğunu gösteriyor, diyor Boulder Güneybatı Araştırma Enstitüsü’nden Roger Phillips, Science dergisinde. Dönüş ekseninin önemli derecede eğik olduğu zamanlarda Mars’ın kutuplarına buzu eritecek kadar güneş ışığı düşmüş olmalı. Eriyen karbondioksit daha fazla toz fırtınalı daha yoğun bir atmosfer ve sıvı suyun bulduğu daha fazla bölge yaratmış olabilir diyor bilim insanları. vada koşup oynayan çocukların atardamarları, evde ekran başında oyalananlara kısayla ortalama olarak 0.0022 mm. daha geniş. Yetişkinlik döneminde ağtabakadaki atardamarların durumu, olası kalp sorunları için bir gösterge olarak kabul edilir. Sonuçlar, küçük yaşta sağlıksız yaşam biçimi sürdürmenin, mikro sirkülasyonu etkileyerek, kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon riskini yükselttiğini gösteriyor. Araştırmacı, ekibiyle birlikte Sydney’deki 1492 çocuğun yaşam biçimini anne babalarının da yardımıyla incelemiş. Ayrıca beden ağırlığı, beden boyu, cinsiyet ve tansiyon gibi faktörler de dikkate alınmış. Araştırmaya göre bedensel etkinlikler kan dolaşımı ve atardamar cidarları üzerinde olumlu etki yapıyor. Çocuklar ortalama olarak 1.9 saat ekran başında vakit geçirirken, 36 dakika açık havada geçiriyorlar. Bir saatten fazla açık havada hareket eden çocukların atardamarları, 30 dakika veya daha az hareket edenlere göre çok daha geniş. Bilim insanları okullarda haftada en az iki saat beden eğitimi dersinin zorunlu olması gerektiğini söylüyorlar. Bağırsak bakterileri, sindirim sırasında besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde yardımcı olur. Bakteriler bu süreç sırasında ne kadar etkili olursa, o kadar çok enerji alır insan. Ve son bir araştırmaya göre de fazla kilolarla da daha iyi savaşabiliyor. Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’ndan (EMBL) Peer Bork ve arkadaşlarına göre, insanlar üç farklı bağırsak tipine göre sınıflandırılabilir. nsan bağırsağında bir milyarın üzerinde bakteri bulunduğu tahmin ediliyor. nsan bağırsağındaki mikrop bileşiminin rastlantısal olmadığını keşfettik diyor araştırmacılar. Bağırsakta bulunan belli başlı bakteri türlerinin miktarına göre bağırsak florası üç farklı tipe ayrılabilmekte. Burada üç farklı ekosistemden de söz edilebilmekte. Bağırsak tipleri coğrafyaya, diyete, cinsiyete veya yaşa göre değişim göstermiyor. Her insan tıpkı kan gruplarında olduğu gibi bu üç bağırsak tipinden birine sahip olabilir, diyor Jeroen Raes. Bilim insanları ilk önce Avrupa, Asya ve Amerika’dan 39 kişinin dışkı örneğini incelemişler. D a h a sonra ise diğer 300 örneğin analizi yapılmış. Bağırsak tipleri, bakteri çeşidi ve bakteri miktarına göre farklı şekillerde işliyor. Mesela bazı bakteriler çeşitli maddelerin işlenişinde daha etkili ki bu da ilaçların veya besleyici maddelerin insanlar üzerinde niçin farklı etkidiğini açıklamakta. Bilim insanları yeni sonuçlar sayesinde bireysel terapi olanakları geliştirebilmeyi umuyorlar. Bu şekilde tedaviler ve ilaç dozları bağırsak tiplerine göre ayarlanabilecek. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma KANSER HÜCRELERİNİN HEPSİ ÖLÜMSÜZ DEĞİLMİŞ Sanılanın aksine ölümsüz olmayan birçok kanser hücresinin, engelsiz olarak çoğalıp, bedende yayılma yetisine sahip olmadığı ortaya çıktı. Londra St.George’s Üniversitesi’nde Dot Bennett ile çalışan ekip, otuz yedi cilt kanseri örneğinden sadece dört tanesinin tahmin edilen özelliklere sahip olduğunu söylüyor. Biz hepsinin ölümsüz olduğunu sanıyorduk ama bunun doğru olmadığını gördük, diyor araştırmacı NewScientist dergisinde. Laboratuvarda büyümekte olan kanser hücrelerinin moleküler profilinin incelenmesi sırasında hücrelerin telomer krizine benzer bir kriz yaşayarak bölünmeyi durdukları görülmüş. Kromozom uçlarını koruyan telomerler, her hücre bölünmesinde kısalır. Hücreler kriz sırasında, DNA’da bozulmaların meydana geldiğini sanarak, onarmaya çalışıyor. Ve bu şekilde ölen ya da etkinliği kaybolan, değişmiş hücreler yaratıyorlar. Bilim insanları, az sayıdaki ölümsüz kanser hücresinin telomeraz ters transkiptazını (Telomerase Reverse Transciptase /TERT) etkinleştirerek, krizi önleyebilmek için telomerleri yeniden ürettiklerini saptamışlar. TERT normalde sadece sperma veya yumurta hücrelerinde etkindir. Bir tümör saptandığında, hücrelerin ölümsüz ve yayılabilir olup olmadıkları tahmin edilebiliyor. Cancer Research UK geçen haftalarda, TERT parçaları içeren bir aşı maddesinin yardımıyla pankreas kanserinin ne şekilde önlenebileceğini gösterecek bir araştırma başlattı. Bağışıklık sisteminin TERT’i “yabancı” olarak algılayarak savaşması bekleniyor. Bu şekilde etkin TERT’li tüm kanser hücreleri hedef tahtasına dönüşebilirler diyor uzmanlar. Benzer şekilde işleyen diğer bir aşı maddesi şu sıralar Geron tarafından akut miyeloid lösemiye (AML) karşı deneniyor. Ayrıca meme kanseri sırasında etkin olan TERT etkinliğini ve küçük hücreli olmayan akciğer karsinomunu bloke etmesi beklenen İmetelstat ilacı da deneme aşamasında. Konuyla ilgili ayrıntılı rapor Pigment Cell & Melanoma Research dergisinde yayımlandı.