17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

QUO VADIS BOĞAZİÇİ? stanbul Boğazı üzerine bir dizi yayın ve bize hatırlattıkları Nezih Başgelen A vrupa’yla Asya’yı birbirinden ayıran, Karadeniz ile Marmara Denizi’ni birbirine bağlayan stanbul Boğazı, 30 km.’lik benzersiz bir doğal su yoludur. Dört mevsim farklı güzellikleri sergileyen koruları, baharda erguvanları, buraya has balıkları ve tarihi eserleriyle Boğaziçi, Altın Boynuz Haliç ile birlikte stanbul’un tarihi peyzajının da en karakteristik parçasıdır. Karadeniz’in tek çıkış yolu olan stanbul Boğazı aracılığıyla Karadeniz’den Marmara Denizi’ne yıllık 660 milyar m3 su aktığı düşünülmektedir. Boğaz’da iki denizin sularının tuzluluk oranlarının farklı olmasından dolayı Karadeniz’den gelen daha az tuzlu sular yüzeyden Ege’ye doğru akarken onun altında Akdeniz’den gelen daha tuzlu sular ise dipten Karadeniz’e doğru akmaktadır. Boğaz’da artık görülmeyen kılıçbalıkları 1950’ler İstanbul’unda sırt hamalıyla Eminönü’nden Karaköy’e Galata Köprüsü üzerinde sepet içinde taşınırken. Çağlar boyunca Boğaz bölgesi ve Haliç balık türlerinin beslenmesi ve üremesi konusunda önemli bir merkez olmuş, kurulduğu günden bugüne Akdeniz ile Karadeniz arasında iki kez balıkçıların “büyük göç” dediği balık geçişlerinin tüm bereketini yaşamıştır. Ege ve Akdeniz’den gelen uskumru, kolyoz, palamut, lüfer, kılıç ve orkinos gibi göç eden balıklar beslenmek ve üremek amacıyla Mart sonuHaziran arasında stanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e sürüler halinde geçmektedir. Bu geçişe balıkçılar arasında “anavaşya” denilmektedir. Aynı balık türleri Ağustos sonuEkim arasında tekrar Boğaz’dan Marmara Denizi’ne ve oradan de Ege ve Akdeniz’in sıcak sularına dönmektedir. Bu ters göç olayına ise “katavaşya“ denmektedir. 1970’lere kadar biyolojik çeşitlilik açısından son derece zengin ve balıkçılık açısından oldukça bereketli olan Boğaz 1980 sonrasında artan kirliliğin etkisiyle burayla özdeşleşmiş balık çeşitleri büyük ölçüde azalmış ya da yok olmuştur. SK ’nin hazırladığı raporlara göre 70’li yılların sonlarında stanbul Boğazı’nda yaşayan balık türü 60 iken, günümüzde bu sayının 20’nin altına düşmesi çok acıdır. Ne yazık ki Boğaz’la özdeşleşmiş orkinos ve kılıç balığı gibi türler de tümüyle ortadan kalkmıştır. Boğaz’ın önde gelen simge balığı lüferin (Po1 matomus saltatrix) bile geleceği bugün risk altına girmiştir (1). CBT 1259 / 15 6 Mayıs 2011 Buna karşılık her türlü kirliliğin artmasına paralel olarak sadece denizanalarının popülasyonunun her geçen yıl çoğaldığı gözlenmektedir. Boğaz sularının artık görülmez olan bir başka sakini de foklardır. 1960’lara dek Türkiye’nin tüm kıyılarında yaşayan foklar, stanbul’da genellikle Adalar ve Tuzla kıyılarında yavrular, Boğaz’ın sakin koylarında ve eski yalıların kullanılmayan kayıkhanelerinde barınırlardı. Günümüz Boğaziçi’nde artık ne sakin koy ne kayıkhane ne de foklar kaldı. Antik stanKandil kandil gelen çaparilerin mazi olduğu günümüz Boğaziçi’nde istavrit çaparisinde artık tek bul’un simgelerinden balık bile yakalamak sevinç kaynağı. balıkçıların “mübarek hayvanı” yunuslara gelince başladığımız bir süreçte ne yazık ki bilinçsizçe 1980’lere değin bilinçsiz avcılıkla sayıları azalsa da bu sevimli müdahalelerle parça parça yitirilme tehlikesiyle Boğaz sakini şimdilik üst Boğaz’da, Karadeniz girişinde karşı karşıyadır. sürüler halinde yaşamını sürdürebilmektedir. Bunların yanı Bozduğumuz dengelerin değerini ve önesıra stanbul Boğazı’nda biyolojik çeşitlilik açısından tehlike mini ancak doğa bize kaybedilenlerin bedelialtında olan ve mutlaka korumamız gereken toplam 33 ni fazlasıyla ödetmeye başladığında anlamaya deniz bitkisi ve hayvanı bulunduğu belirtilmektedir. başlıyoruz. Boğaziçi ve stanbul bizim tüm stanbul Boğazı’nın bu zengin biyolojik çeşitliliğine karşın hoyratlığımıza karşın hâlâ güzel. Çevremizdebunlar üzerine Türkçede yayımlanmış eserler oldukça sınır ki bu eşşiz değerlerin ve çevrenin lıdır. stanbul ve Boğaz balıkçılığı hakkında ilk önemli e sürdürülebilmesi için hâlâ biraz olsun şanser Karekin Deveciyan’ın 1915’te stanbul’da yayımladığı sımız var. Bunu atacağımız yanlış adımlarla bir Balık ve Balıkçılık adlı kitabıdır (2). 1910’da stanbul daha geri gelmemecesine yitirmememizi diliBalıkhanesi Merkez Müdürlüğü’ne, 1917’de Balık şleri yorum. Başmüfettişliği’ne, 1922’de Balıkçılık Başkontrolörlüğü’ne *Quo Vadis, Türkçe‘ye “Nereye gidiyorsun?” oatanan Ortaköylü Karekin Deveciyan’ın (18681964) larak çevrilebilecek Latince cümle. 1. H. Hoşsucu, T. Ceyhan, O. Akyol, V. günümüzde de önemini koruyan bu kitabının Pêche et A. Ayaz, U. Özekinci, Lüfer Balığı (PomatomusÜnal, saltaPêcheries en Turquie (Türkiye’de Balık ve Balıkçılık) adı trix)’nın Sürdürülebilir Avcılığı ve Bazı Populasyaltında genişletilmiş bir Fransızca basımı da yapılmış ve yurt on Özellikleri Üzerine Araştırmalar, E.Ü. Bilimsel dışında büyük ilgi görmüştür. stanbul Boğazı balıklarına i Araş. Proje Kesin Raporu, Proje No: 03/B L/023, 74 zmir, 2005. lişkin diğer bir önemli yayın da E. Slastenenko’nun Karadeniz 2. K. Deveciyan, Türkiye’de Balık ve Balıkçılık Havzası Balıkları (The Fishes of the Black Sea Basin) adlı (Fransızca’dan çev. E. Üyepazarcı), stanbul, 2006 (Oskitabıdır (3). manlıca ilk baskı: 1915, FransızAntik dönem kaynaklarının bu konuda değerlendirilmesi ca baskı: 1926). açısından Oğuz Tekin’in “Eskiçağ’da stanbul’da Balık ve 3. E. Slastenenko, Karadeniz Balıkçılık” adlı eseri (4) yararlı bir başvuru kaynağıdır. Havzası Balıkları (The Fishes of Boğaz’ın antik tarihi açısından Petrus Gyllius’un (5) ve onun the Black Sea Basin), Et ve Balık Kurumu Umum Müdürlüğü büyük ölçüde yararlanıp aktardığı Byzantion’lu Dionysios’un Yayını, stanbul 1955. 4. O. Tekin, Eskiçağ’da sünlü Anaplous Bosporou (6) adlı eserlerinin son yıllarda tanbul’da Balık ve Balıkçılık, Türkçeye kazandırılmış olması da önemlidir. stanbul 2010. 1950 sonlarından 1980’lerin ortalarına değin Karadeniz 5. Petrus Gyllius, Bosp. (De girişinden Adalar’a, Boğaz’ın her yerinde balık avcılığı yap Bosporo Thracio Libri Tres: mış değerli dostum Asaf Ertan’ın önerimizi kırmayıp kendi Quibus Reliqua Anapli Fragmenta in Latinum Versa Continentur) Petrus Gyllius, stanbul deneyimleri çerçevesinde kaleme aldığı, Arkeoloji ve Sanat Türkçe çevirisi:ve Petrus Gyllius, Ed. K. Boğazı, çev. E. Özbayoğlu, stanbul, 2000 Müler, Geographi Graeci Yayınları’ndan 2010’da yayımlanan çalışması ise (7) Boğaz Minores, vol. II. Paris 1990 (tıpkıbasım). 6. Dionysios Byzantios, Anaplous Bosporou (Boğaziçi’nde bir Geziçi’nin bu döneminden günümüze yitip giden canlılarını gösterinti), çev. M. F. Yavuz, stanbul 2010. Aynı eserin diğer bir tercümesi mesi açısından önemli bir belgelemedir. için bkz. Dionysios Byzantios, Per Bosporum Navigatio: Deniz Yoluyla Osmanlı döneminde özellikle 18. ve 19. yüzyılda karak Boğaz, çev. E. Özbayoğlu, stanbul 2010. teristik köyleri, inci gibi sıralanan yalıları, sahil sarayları ile 7. A. Ertan, stanbul Boğazı’nda Balıkçılık, stanbul 2010. 8. Bu konuda Rumeli ve Anadolu yakasındaki yerleşimlerin, esgravürlere ve fotoğraflara yansıyan ki fotoğraflardan tarihi kartpostallara yansıyan görünümlerinin görünümleriyle (8) tüm dünyada ünlenen, yaşadığımız toplu bir seçkisi için bkz. N. Başgelen, Tarihi Kartpostallarda Boğazcoğrafyanın bu benzersiz köşesi tam farkında olmaya içi, stanbul 2010.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle