17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sarsıyor, uyanın! örneğini oluşturan bir akışkanlar mekaniği harikası sayesinde ayakta durmaktadır. Bu altyapı, farklı yoğunlukta iki deniz arasında oluşan iki tabakalı akımda, az yoğun taraftaki eşik (Karadeniz çıkışında) ile, daha yoğun taraftaki daralmanın (Akıntıburnu kesiti) sağladığı hidrolik kontrollerle belirlenen nadir bir durumdur. şte ‘maksimum değişim’ adı verilen bu fiziksel rejim sayesinde Karadeniz ile Akdeniz’in arasında su ve bilgi alışverişi, olabilecek en büyük değerlerle sınırlıdır. (Not: Hidrolik kontrol hem baraj ya da regülatörlerde, hem de harika bir buluş olan ince belli bardaklarımızdan çay içerken akımı kontrol ederek, ağzımızın yanmamasını sağlayan mekanizmadır). Boğaz akımlarında hem kuramsal olarak hem de sayısal modellerle, ayrıca sayısız ölçüm ve gözlemlerle yeterince ortaya konmuştur. ki tabakalı iki yönlü akımın niteliği, dünyanın ilk oşinografi ölçümlerini ve akışkanlar mekaniği modelini, başka yerde değil, stanbul Boğazı’nda gerçekleştiren genç Marsigli’nin 1681 tarihli eserinde ortaya konmuş, ondan ancak yüzyıllar sonra gelen araştırmacılarca doğrulanmıştır. Yine de boğaz akımları, karmaşık ve gerçek anlamda çokölçekli bir fiziksel problem olarak önemini yitirmemiş, elde edilen her yeni bilgi ile bilimcileri şaşırtmayı sürdürmektedir. şte bu nedenle Karadeniz ve Marmara arasındaki ortalama 3040 cm. seviye farkı ile stanbul Boğazı iki yönlü akımları, sık sık ekstremlere kayabilen dinamik bir dengede tutulabilmektedir. 25 m. derinlikteki geniş bir kanalla bu iki denizi birbirine bağlarsanız, *gerçek boğazdaki gibi iki yönlü fakat “maksimum değişim”e uymayan bir rejim tesis edilecek, *iki yönlü akımlar her iki boğazda da azalacak, önceki seviye farkı korunamayarak, denge altüst olacaktır. Tasarlanan kesite göre yapacağınız basit bir hesap, ikinci boğaz yüzey akıntılarının en az asıl boğazdaki kadar hızlı olacağını, eğer Panama Kanalı gibi kontrol yapıları tasarlanmazsa, navigasyona olanak vermeyeceğini gösterecektir. Bunca mühendis acaba hiç böyle bir hesap yaptı mı? Eğer varsa varsayımlarını ve hesaplarını açıklamaları gerekir. Yine, doğru dürüst bir fizik eğitimi bile almamış kimseler sık sık stanbul Boğazı’ndan elektrik üretmeye kalkmakta ve politikacıları da inandırarak yaygara kopartmaktadırlar. Oysa basit bir hesabı yapabilseler, bu üretim potansiyelinin en iyi koşullarda 10MW civarında kalacağını göreceklerdir. Bunun yanında enerji elde edeceğiz derken yaptıkları hasarı, elektrik üretimi de dahil hiçbir gelir karşılayamayacaktır. Ama burada asıl önemli konu, bölgesel ölçekte büyük zararı olacağını düşündüğümüz Karadeniz su bütçesinin bozulmasıdır. Karadeniz’in su dengesi yukarıda bahsedilen hidrolik kontrollerin varlığı sayesinde sürdürülmektedir ve bin yıllardır niteliksel bir değişim göstermemiştir. Son defa değişim gösterdiğinde ise (yaklaşık 7500 yıl önce) Nuh tufanı söylencelerine kaynaklık edecek büyüklükte değişimlere yol açmış olduğu paleoiklim ve jeoloji kayıtlarıyla sabittir. Yine bu kayıtlar 300400 yıllık bazı önemli doğal salınımlara işaret etmekte, sistemin ne kadar duyarlı olduğunu kanıtlamaktadır. Türk Boğazlar Sistemi’nin yapısını değiştirecek çılgın proce’nin aşağıdaki hasarlara yol açacağını öngörebilmek için fazlaca hesap ve öngörü yapmaya da gerek yoktur, ama istenirse modeller ve var olan veri analizleri ile gösterilebilir: * stanbul ve Çanakkale boğazlarındaki su alışverişini düzenleyen hidrolik kontrol ve maksimum değişim rejimi saf dışı kalacağından, su seviyesi farklarının azalması ile, üst ve alt tabaka akıntılarında önemli değişimler olacak, Karadeniz’in su bütçesi ve dolaylı olarak dikey karışımı, atmosferle yüzey etkileşimi değişecek, bunun sonucunda sadece Türk Boğazlar Sistemi değil Avrasya bölgesel iklimi etkilenebilecektir. Nehir sularının engelsiz olarak dışarı atılmasıyla Karadeniz’in tuzluluğu, dolayısıyla su kütlelerinin dikey karışımı artabilecek, bu da ekosistemin en duyarlı olduğu suboksik ara tabakanın ve hidrojen sülfür seviyesinin değişimine neden olabilecektir. * Şu anda Karadeniz ve Akdeniz’e kıyasla sürekli yüksek plankton konsantrasyonları sergileyen Marmara’da, üretim fazlası ile oluşan yapışkan detrital malzeme “deniz karı” olarak çökelmekte ve derin Marmara çukurlarında oksijeni tüketmektedir. Yüzeyden keskin bir tabakalaşma ile ayrılan alt suların şu anda tümüyle anoksik hale gelmemiş olması, Çanakkale Boğazı’ndan giren alt akıntı sayesindedir. Karadeniz sularının açılan kanalla daha çok ve engelsiz olarak Marmara’ya ulaşması, buna karşıt alt akıntının azalması, hem daha çok ötrofikasyona ve şu anda da gözlenmekte olan alg patlaması, red tide, kaykay, müsilaj olaylarında artışa neden olarak daha fazla organik madde çökelmesine yol açacak, alt su kütlesi oksijen yetersizliği’nden (hypoxia) oksijensiz koşullara (anoxia) doğru hızlı bir şekilde evrilebilecektir. * kinci boğazdan yeni giren suyun, kıyıya daha yakın bölgeden çekilmesi ile, mevcut stanbul Boğazı akıntısına göre (biyolojik ve kimyasal açıdan) çok daha kirli olacağı ve miktar olarak artacağı açıktır. Artan Karadeniz etkisi ile pelajik canlıların, balık göç yol ve davranışının, kışlama alanlarının etkilenmesi, Marmara’nın hemen hemen yarısını kaplayan sığ bölgelerde taban canlılarının yok olması kaçınılmaz olabilir. Olumsuz etkiler sadece Karadeniz ve Marmara ile sınırlı kalmayıp Çanakkale Boğazı’nı ve Kuzey Ege’yi de tehdit edebilecektir. Bu tehditler, toplu olarak ele alındığında, halen nefes darlığı yaşayan ekosistemin tümüyle allak bullak olması demektir. * Tarihte ‘öküz geçidi’ (bosforos) olarak adlandırılmış olan stanbul Boğazı’na rakip yeni geçidin varlığı, canlıların göç olanaklarını arttıracak, bu durumda daha fazla Akdeniz kökenli türler Karadeniz’e girecek, halen de gözlenmekte olan Karadeniz’in Akdeniz’leşmesi süreci hızlanacaktır. Birçok göçmen balık türünün Karadeniz’e geçmesi şu an çeşitliliği az ama ekonomik değeri büyük türlere dayalı Karadeniz balıkçılığını olumsuz etkileyebilecektir. * stanbul’un atık sularının Karadeniz’e iletilmesi için gerekli sistem boğazdaki keskin tabakalaşmadan yararlanılarak tasarlanmış, tasarımın etkinliği 1990’larda SK için ODTÜDBE tarafından R/V B L M ve R/V ARAR araştırma gemileri ile yapılan, yüzlerce kez tekrarlanan profiller, akıntı ölçümleri, boya dispersiyonu deneyleri ile gösterilmiştir. Akıntı rejiminin değişmesi halinde arıtma sistemi etkisiz kalabilir, Marmara yüzey sularının daha da fazla kirlenmesine yol açabilir. Bütün bu konular ciddi inceleme gerektirir, ancak denizbilimciler olarak bizler, büyük rant için yapılan bu projenin olası etkileri konusundaki ilk ‘çevre etki değerlendirme’ öngörülerimizi ücretsiz olarak proce sahiplerine ve bilgi edinilmesi amacıyla halkımıza sunuyoruz. (Not: Denizbilim’de ÇED gibi uyduruk para kapısı yöntemlere zaten yer olmadığını ve kararların daha sağlam bilimsel araştırmalara dayanması gerektiğini her zaman savunuyoruz). Umarız proce sahipleri objektif bilimsel çalışmaları desteklerler de, belki proce’nin proje haline gelerek değerlendirilebilmesini sağlayabilirler. B L MSEL ÇALIŞMALAR ŞART KARADEN Z’ N SU DENGES Son olarak bu yazıdaki bilgileri, görüşebildiğimiz denizbilimcilerin ortak öngörüleri doğrultusunda ve bugün bilinenlerin ışığında sağlamaktayız. Verdiğimiz bu bilgiler sonucunda yaptığımız yorumlar ise kişisel görüşlerdir ve uzun yıllarda elde ettiğimiz deneyimlerimize dayanmaktadır. Gündeme getirdiğimiz soruların kesin yanıtlarına sadece objektif bilimsel araştırmalarca ulaşılabileceğini burada yinelemek istiyoruz. Benzer duyarlılığın nükleer santral yapımında da gösterilmesini, kararın şimdiki gibi zorlama ile değil, halkın güvenliğini ve doğanın sağlığını göz önüne alan ve halen de yapılmamış olan araştırmalar sonucunda verilmiş olmasını (iyi niyetle, hâlâ!) bekliyoruz. Ç Ç hesa sapla lı tas O 200m yalım tına i hafri talam saya B derin sit ed kesit 5 gore PROJEYE MİZAHLA KARIŞIK BAKIŞLAR! Evde sıkıldım ve bir proje de ben yapıverdim. Elime mi yapışacak?... Başımın gözümün sadakası olsun, projemi halkın yararına hibe ediyorum. 1 Kanal Trabzon: Trabzon’dan başlayarak İskenderun Körfezi’ne uzanacak. Akdeniz’de hamsi avlanacak. 2 Kanal Güdül: Karadeniz ile Akdeniz’in birleşmesinde Ege dışlanmayacak. Gâvur İzmir ıslah olacak. 3 Ankara adası: Ankara’ya deniz getirilmek suretiyle, Sakarya Caddesi sahilinde bira içilip, üst geçitten olta sallandırmak mümkün olacak. 4 İki Karadeniz: Bu kanallardan çıkan topraklarla Kara 1) En Çılgın Proje! YOL AÇACAĞI HASARLAR CBT 1259/ 7 6 Mayıs 2011 deniz doldurulup Rusya’yla birleşecek, iki ülke arasındaki ziyaretler kolaylaşacak. Bilahare, burada “ Kanal Moskova” açılması ile ilgili araştırmalar başlayacak. 5 Eskişehir’in Akdeniz’le buluşması: Eskişehir’e suni denizler yapmaktansa; Eskişehir, Akdeniz’e nakledilecek. 6 Karadeniz’in Yeşil Adası Kıbrıs: Ada’yı, Akdeniz’den Karadeniz’e sevk etmek suretiyle, Kıbrıs sorununa kesin çözüm bulunacak. 7 Yozgat Gölü: Van Gölü boşaltılarak, Yozgat’ta yeniden oluşturulacak. Her projeye gerekçe şart değil! Van Gölü milyonlarca yıldır aynı yerde, hareket olsun… Lüzumu halinde “Konya Ovası ile Ağrı Dağı’nın yerlerini değiştirme” projesi de geliştirilebilir.” Proje sahibi: Nafiz Şahin Devamı Arka Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle