Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İLAÇ KULLANIMINDA KAFA KARIŞIKLIĞI: Kolesterolü nasıl düşürmeli? Kolesterol düşürücü ilaçlar konusundaki kafa karışıklığı hâlâ giderilmiş değil. Bugün gelinen noktada doktorlar, yüksek kolesterolün kalpdamar hastalıklarına neden olduğunu ve ilaç kullanarak seviyesinin düşürülmesi gerektiğini tartışmasız kabul ediyor. Oysa karşıt görüştekiler ilaç şirketlerinin, korkutma kampanyalarıyla sağlıklı insanları hastaya dönüştürdüğünü, kalp hastalıklarının ilaç kullanmadan, yaşam şeklini değiştirerek de tedavi edilebileceğini ileri sürüyor. Reyhan Oksay A) KOLESTEROLÜ LAÇLA DÜŞÜRMEK GEREKMEZ Kolesterol yüksekliğinin, ilaç şirketlerinin iddia ettiği gibi sağlığımıza zarar vermediğini savunanların sözcülüğünü üstlenen Shane Ellison, Uluslararası Kolesterol Karşıtları Birliği üyesi. “Bir Masalmış Normal arter Yağ birikimi Kolesterol” ve “Batı Tıbbı Sağlığınızın Altını Nasıl Oyar?” isimli kitapların da yazarı olan Ellison, organik kimyacı olarak bir dönem ilaç araştırmalarında fiilen çalışmış Kolesterol plakaları Daralmış arter bir bilim insanı. * Damar sertliği: Vücuttaki kan damarlarının bir kısmının Ellison “Kolesteveya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini kaybetmesi. Tıp dilinde ise arterioskleroz denir. Nedeni, kan rol düşürücü ilaçlar damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kay hakkında gizlenen bedip, zayıflaması veya kandaki yağlı maddelerin birikin gerçekler” başlıklı mati yaparak, damarı darlaştırmasıdır. kalesinde, çokuluslu ilaç şirketlerinin öncelikle kolesterolün insan sağlığına zararlı olduğu efsanesini yarattıklarını, daha sonra da kolesterol düşürücü ilaçları piyasaya sürerek büyük kârlar elde ettiklerini öne sürüyor. Ellison’a göre bu insanlık tarihinin en “ölümcül sağlık efsanesi”. Yüksek kolesterol ile ilişkilendirilen kalp hastalıklarının tedavisinde, kolesterol düşürücü ilaçların değil, diyet ve egzersizin daha etkili olduğunu savunuyor. Yazısında, kolesterol yüksekliğinin ölüm oranını etkilemediğini gösteren çok sayıda araştırma yapılmış olmasına karşın, bulguların sürekli olarak kamuoyundan gizlendiğini ileri süren Ellison, milyonlarca insanın kötü kolesterol olarak nitelendirilen LDL kolesterolün zararlı olduğuna ikna edildiğini belirtiyor. Bir diğer iddiası da bu efsanenin doğruluğuna inanan milyonlarca insanın, kolesterol düşürücü ilaçlara bağımlı hale gelmiş olması. %6.5’lik piyasa payına sahip olan bu ilaçlar, üretici şirketlere yılda 26 milyar dolar kazandırıyor. den ve şeker hastalığından korunmanın daha büyük yarar sağlayacağını söylüyor. Ellison’ın iddiası: “ laç şirketleri öncelikle etkili bir korku kampanyası yürüttü. Amerikan Kolesterol Eğitimi Programı (NCEP) tarafından desteklenen bu kampanya, yüksek kolesterole bağlı kalp hastalıklarını engellemek için dünya kamuoyunu LDLkolesterolün kötü olduğuna ve total kolesterolün 200 mg/dL seviyesinin üzerine çıkmaması gerektiğine ikna etti. NCEP’i oluşturan üyelere bir göz attığımızda bunların büyük ilaç şirketleri ile (Pfizer, Merck, BristolMyers Squibb, AstraZeneca) finansal bağlantıları olduğunu gördük. Sağlıklı insanları korkutarak hastaya dönüştürmek ilaç şirketlerinin sıklıkla başvurdukları bir stratejidir; başka bir deyişle iş modelidir. Bu model önce sorunu (kolesterol) yaratır ve buna karşı çözüm (kolesterol düşürücü ilaçlar) üretir. laç üreticileri ve beslenme destekleri üreten şirketler, kendi yanlarına çektikleri tıp doktorları aracılığı ile kolesterolün vücudumuzun en büyük düşmanı olduğu masalını yayarak, milyarlarca dolarlık kazançlar elde ettiler ve ediyorlar. Bunların iddiası, statin (yeni nesil kolesterol düşürücü ilaçlar) ilaçlarının (Lipitor, zocor, Pravachol, Crestor vb…) ve beslenme desteklerinin toplam kolesterol düzeyini 225’ten 180 mg/dL’ye düşürerek kalp hastalıkları riskini azalttığı yönünde. Ancak bu arada şeker riskini, obezite, insülin direnci ve aşırı yağlanma gibi sorunları bu tartışmaların dışında tutuyorlar.” Ellison ayrıca kolesterolün vücudumuz için ne denli önemli bir madde olduğunu şöyle açıklıyor: “Kolesterol belleğimizi ve bağışıklık sistemimizi güçlendirir, hormonlarımızın yeterli miktarlarda üretilmesini sağlar ve kanser riskini azaltır. Kolesterolün düşmesi durumunda düzensiz kalp atımı şikâyetleri rarlarını olduğundan az gösterir. ‘istatistiksel kıvırtma’ yalnızca statin ilaçlarına özgü bir yaklaşım değil. Özellikle kemoterapi ilaçlarında ve aşılarda da bu yöntemlere başvurulduğu oluyor” diyor. Uluslararası Kolesterol karşıtları Birliği son söz olarak, statinlerin günümüzün yeni aspirini olmadığını, tam tersi, ilaç sanayinin “sorunlu çocuğu” olma yolunda hızla ilerlediğini düşünüyor. Ellison, kolesterol düşürücü ilaçların insanları kalp hastalıklarından korumadığını, ömrünün uzamasına katkı sağlamadığını, tam tersi yan etkileri nedeniyle başka sağlık sorunlarına zemin hazırladığını öne sürüyor. Bir adım daha da ileri giderek, kalpdamar hastalıklarından korunmak için doğal yöntemlerle obezite SAĞLIKLI NSANLARI HASTAYA DÖNÜŞTÜRMEK YAŞAMSAL ÖNEM VAR NE ZAMAN ZARARLI OLMAYA BAŞLAR? Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genel Dahiliye Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Tunçkale, kolesterol düşürücü ilaçlarla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı: Kolesterol bir seviyeye kadar yararlı bir maddedir deniyor. Ne zaman zararlı olmaya başlar? Öncelikle kolesterol yüksekliğinin bir hastalık değil bir risk faktörü olduğunun bilinmesi gerekir. Kolesterolün zararlı olabileceğine ilişGrafik 1. Kolesterol düzeyi ile koroner kalp hastalığı kin veriler epidemiyolojik (KKH) insidensi arasındaki ilişki çalışmalardan elde edilen sonuçlara bağlıdır. Genel olarak kolesterol seviyesi arttıkça koroner kalp hastalığı riskinin arttığı söylenebilir (Grafik 1). Ancak değerlerin 250 mg/dL’nin üzerine çıkması durumunda risk artışı daha da belirgin hale gelir. Bu ilaçların mutlaka alınması gereken durumlar nedir? Kolesterol KKH (Koroner Kalp Hastalığı) açısından bir risk faktörü olduğuna göre KKH açısından riskli tüm kişilerin kolesterol düşürücü ilaçları kullanması gerekir. Bu anlamda kişileri sınıflandıracak olursak; Koroner kalp hastalığı olanlar, Beyin damarı hastalığı olanlar, Periferik arter hastalığı olanlar, Tip 1 ve Tip 2 diyabeti olanlar, Toplam kolesterol/HDL (YYL:yüksek yoğunluklu lipoprotein) oranı ?6 olanlar, Hipertansiyonu olup uç organ hasarı gelişenler, Kronik böbrek hastalığı bulunanlar, Kalıtsal dislipidemisi bulunanlar, Metabolik sendromu olanlar, 10 yıllık KKH riski >10 olanlar şeklinde sıralayabiliriz. Sonuç olarak buradan çıkarılacak mesaj risk altındaki kişilerin ilaç kullanmasının özendirilmesidir. Türkiye’de bu ilaçların doktorlar tarafından gerekli gereksiz tavsiye edildiğini düşünüyor musunuz? Yoksa tam tersi bu ilaçlar Türkiye’de Batı’ya göre daha mı az tüketiliyor? Batı’da bu ilaçlar kullanması gerekli hastaların ancak %25’i tarafından tüketiliyor. Bu oranın ülkemizde daha da düşük olduğu tahmin ediliyor. Buna ek olarak bu ilaçları kullanan hastaların da ancak 2/3’ünde kolesterol seviyeleri istenen düzeylere indirilebiliyor. Ayrıca bu ilaçların etkilerini yalnızca kolesterolü düşürerek yapmadıklarını, bunun dışında doku düzeyinde de direkt yararlı etkileri olduğunu unutmamak gerekir. İlaç kullanmadan yaşam şeklini değiştirerek kolesterolü düşürmek mümkün mü? Bu hangi koşullarda öneriliyor? İlaç kullanmadan yaşam tarzı değişikliği (uygun beslenme CBT 1259/ 10 6 Mayıs 2011 CBT 1259/ 11 6 Mayıs 2011 KAYNAKLAR: The multipl risc factor intervention trial research group. Mortality rates after 10.5 years for participants in the multipl risc factor intervention trial. Finding results to a prior hypothesis of the trial. JAMA 1990;263:1795801 Grundy SM, Cleeman JI, Merz CN ve ark. Implications of recent clinical trials for the National Cholesterol Education Program Adult Treatment Panel III guidelines. Circulation 2004;110:22739 Parris ES, Lawrence DB, Mohn LA ve ark. Diabetes Care 2005;28:5959 Valdez CA, Ulrich H. J Manag Care Pharm 2005;11:499504 Krauss RM, Eckel RH, Howard B ve ark. Dietary Guidelines: revision 2000: a statement for healthcare professionals from the nutrition committee of the American Heart Association. Circulation 2000;102:228499 A. Tunçkale. Statinlerin kolesterol düzeyini düşürmelerinin ötesindeki (pleiotropik) etkileri. Endokrinolojide Yönelişler 2003;12(1):2831 A. Tunçkale. Lipid bozukluklarına güncel yaklaşım. Hipokrat Kardiyoloji 2008;42:3243. M. Kanat, Ö. Yıldız, A. Tunçkale ve ark. Intensive lipid reduction and proinflammatory markers in the MODEST study. Jem 2010;14:314. ve düzenli egzersiz) yaparak da kolesterol düzeyleri düşürülebilir. Yaşam tarzı değişikliği yaş, cinsiyet ve var olan hastalıklar göz önünde bulundurulmaksızın herkese önerilir. Birçok beslenme programı olmasına rağmen Basamak I (toplam yağ <%30, doymuş yağ asitleri %810, kolesterol<300 mg/gün) ve O Basamak II (toplam yağ r mega 3 hapları kalp d unları için koruyucudamar so<%2535, doymuş yağ asitu r. leri %7, kolesterol<200 mg/gün) programları temel olarak alınır. Bu programlardan Basamak I ile kolesterol düşüşü ortalama %10, Basamak II programı ile de ortalama %13 düzeylerindedir. başlar. San Diego Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden (UCSD) araştırmacılar, 75 yaşının üzerindeki kişilerde yüksek kolesterolün zararlı olmaktan çok koruyucu bir rol üstlendiğini belirtiyor. Journal of the American Medical Association isimli tıp dergisinde yer alan bir araştırmaya göre Framingham Çalışması’nı 30 yıl boyunca izlemeye devam eden bilim insanları, 50 yaşının üzerindekilerde, yüksek kolesterol ile yüksek ölüm oranları arasında dikkate değer bir ilişki bulamadı.” Ellison kolesterolün 5 temel işlevini şöyle sıralıyor: 1 Vücudumuz kolesterolden yararlanarak steroid veya kortizonbenzeri hormonlar üretir. Bunların arasında testosteron, östrojen vb…gibi seks hormonları da vardır. 2 Kolesterol karaciğerin safra asitlerini üretmesine yardımcı olur. Bu asitler yağların sindirilmesini ve vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırır. 3 Kolesterol lipid moleküllerini birbirine bağlar. Dolayısıyla hücre zarını stabilize ettiği için tüm dokular için yaşamsal bir öneme sahiptir. Vücudumuzu bir eve, kolesterolü de yapı taşlarını sabitleyen çivilere benzetirsek, birkaç çiviyi yerinden söktüğünüz zaman ev başınıza yıkılır. 4 Kolesterol, miyelin kılıfının önemli bir parçasıdır. Bakır tellerin üzerini kaplayan koruyucu kılıfa benzeyen miyelin, elektriksel uyarıların (impuls) geçişini kolaylaştırarak beynin doğru çalışmasını sağlar. Miyelin kılıfında bir bozulma olduğu zaman bellek de hasar görür. 5 Kolesterol bağışıklık sistemine de katkı sağlar. Yüksek kolesterol düzeyine sahip erkeklerin bağışıklık sistemi, düşük kolesterollülerden daha güçlüdür. Bu insanların lenfositleri, toplam Thücreleri ve CD8+ hücreleri daha fazladır. Doktorlar kolesterol düşürücü ilaçlar konusunda Ellison gibi düşünmüyor. Görüştüğümüz uzmanlar şu iki noktada birleşiyor: Kolesterol bir masal değil, kalp ve damar hastalıkları için ciddi bir risk faktörüdür. Yüksek kolesterol ilaçlarla düşürülmeli. Kolesterol düşürücü ilaçlar kalp damar hastalıklarını ve buna bağlı ölümleri azaltma etkisine sahiptir. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hakan Tezcan, kolesterolün damar sertliğine* yol açan en önemli unsur olduğunu söyleyerek, yüzlerce araştırmanın ortaya çıkarttığı bu gerçeği reddetmek yanlıştır, diyor: “Kolesterol ile mücadelede, ilaçlara karşı olan bireylerin görüşlerine değil, saygın kurumların değerlendirmelerine kulak vermek gerekir. Bireysel çıkışlardan çok Türk kardiyoloji Derneği, Amerikan Kardiyoloji Derneği gibi kurumsal otoritelerin görüşleri geçerli olmalıdır.” Tezcan, uzman doktorun uygun görmesi durumunda hastanın ilaçları kesinlikle kullanması gerektiğini ve bu noktada ilacın alınıp alınmasının değil, hangi ilacın hangi dozda alınmasının tartışılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca ilaç kullanımına karşı çıkanların önerdiği diyet ve egzersiz benzeri yaşam tarzı değişikliklerinin kolesterol düzeyinde yeterli (yaklaşık üçte bir oranında) bir düşüş sağlamayacağını, yüksek kolesterolde genetik yatkınlık faktörünün önemli bir rol oynamasına bağlı olarak, ilaç kullanımının kaçınılmaz olduğunu savunuyor. B) YÜKSEK KOLESTEROLÜ LAÇLA DÜŞÜRMEK GEREK R! Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sedat Tavşanoğlu ise uzmanların kolesterol düşürücü ilaçları önerirken, sigara kullanımı, genetik yatkınlık, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği gibi global risklerin tümünü göz önünde bulundurmaları gerektiğini söylüyor: “Bu riskler söz konusu değilse, LDL kolesterolün 190 md/dL’yi geçmediği durumlarda biz bu ilaçları önermeyiz. Oysa ülkemizde uzmanlar kolesterolün biraz yüksek çıkması durumunda bu ilaçları risk faktörlerine bakmaksızın gerekli gereksiz tavsiye ediyor. Bence ilaçlar Türkiye’de gereğinden fazla kullanılıyor. Global risklerin söz konusu olmadığı durumlarda diyet ve egzersiz önermek ve iki üç ay hastayı izlemek daha doğrudur.” ‘GEREĞ NDEN FAZLA KULLANILIYOR!’ Endokrinoloji uzmanı Prof. Dr. Sema Akalın ise bu ilaçların ülkemizde gerektiğinden daha az kullanıldığına inanıyor. Akalın’a göre Türkiye’de bu ilaçların kullanımı Batı’dakinden daha düşük seviyede. “LDL kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı ile birlikte görülürse, bu ilaçların kullanması gereklidir” diye konuşan Akalın, ilaçların yan etkileri konusunda da gereksiz endişelere yer verilmemesini öneriyor. Adale ağrıları gibi yan etkilerin çok nadir görüldüğünü, karaciğer enzimlerinde yükselmelerin de tedavinin normal bir sonucu olduğunu söylüyor. ‘HAYIR, YETERL M KTARDA KULLANILMIYOR!’ Kaynaklar: www.cholesterolandhealth.com/HiddenTruthAboutCholesterolLoweringDrugs.html www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=376 www.truthaboutabs.com/cholesterolmyths.html http://totalhealthforall.com/physicalhealthfitness/whatischolesterolthegoodandthebadpart1/ www.uspharmacyzone.com/products.php http://selfpublishingstories.com/2011/01/07/newreleasedebunksprevailingtheoriesofcholesterol%E2%80%99sroleinheartdiseasebookbyernestncurtismd/ L’Oréal’den 6 bilim kadınına burs ödülü L’Oréal Türkiye tarafından düzenlenen ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından desteklenen “Genç Bilim Kadınlarını Destekleme Bursları” 2011 yılı ödülleri sahiplerini buldu. Ankara Üniversitesi, Boğaziçi, Gazi Üniversitesi, Koç ve Yeditepe üniversitelerinden 6 genç bilim kadını, araştırmaları ile L’Oréal Türkiye’den 15’şer bin dolar değerinde bir yıllık burs kazandı. şe Başak Kayıtmazer “ laçYağ gibi Kapsüllerin Mikron Boyutunda Kapsüllere Dönüştürülmesi”, Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. lkay Erdoğan Orhan “Alzhemier ve Parkinson”, Koç Üniversitesi’nden Yardımcı Doç. Dr. Seda Keskin Avcı “Hidrojen Enerjisi”, Koç Üniversitesi’nden Yardımcı Doç. Dr. Gül Ayşe nce Dunn “Beyin Gelişimi” ve Yeditepe Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gamze Torun Köse “Sinir Rejenerasyonu” araştırması ile ödüle değer görüldü. “Statin ilaç deneyleri” adı verilen çalışmaların (deneyler ALLHAT, ASCOTLLA, AFCAPS, WOSCOP, LIPS, GREASE, 4s, HPS, LIPID ve PROSPER gibi isimlerle anılıyor) sonuçlarının değerlendirilmesinde maksatlı olarak başvurulan yanıltmacaları şöyle özetliyor: * Araştırmalarda maksatlı olarak orta yaşlı beyaz erkekler denekler kullanılmış. Kadınlar, yaşlılar, çocuklar ve bazı etnik gruplar dahil edilmemiş. Dolayısıyla bu araştırmalardan elde edilen bulgular yalnızca orta yaşlı beyaz erkeKler için geçerli olmuş oluyor. * Araştırmalardan elde edilen bulgular, istatistiksel yöntemlerden yararlanılarak önceden belirlenen sonuçları destekleyecek şekilde düzenlenmiş. laç kullanımı ile mortalite oranı arasındaki bağlantıyı ortaya çıkartmak için mutlak toplam mortalite yerine, görece risk azalması oranı (relative risk reduction) kullanılmış. Ellison, “Görece risk azalması ilacın yararlarını abartır, za MAKSATLI YANILTMALAR G enç Bilim Kadınlarına Destek Bursları programı, L’Oréal Türkiye tarafından L’OréalUnesco ortaklığındaki, uluslararası “For Women In Science” programının bir uzantısı olarak uygulanıyor. Türkiye’de 2003 yıldan bu yana gerçekleştirilen program, bilimin yaygınlaşması ve bilimsel alandaki çalışmaları teşvik etmeyi amaçlıyor. Araştırmalar, Yaşam Bilimleri alanında Prof. Dr. Aslı Tolun, Malzeme Bilimleri alanında ise Prof. Dr. Türkan Haliloğlu’nun başkanlık ettiği iki ayrı komite tarafından seçildi. Seçimde, araştırmaların bilimsel yeniliği ve bilime sağlayacakları katkı ölçüt alındı. Genç Bilim Kadınları Destekleme Bursları programına, doktora derecesi almış ve doktora sonrasında araştırmaları devam eden 40 yaşını aşmamış genç bilim kadınları katıldı. Genç Bilim Kadınlarını Destekleme Bursları ödül töreni, L’Oreal Türkiye Genel Müdürü Claudio Cavicchioli, TÜBA Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tarık Çelik, L’Oreal Türkiye Bilim Direktörü Fügen Soykut ile jüri üyeleri, üniversiteler ve bilim dünyasından çok sayıda konuğun katılımıyla gerçekleşti. Ankara Üniversitesi’nden Dr. Seda Tığlı Aydın “Göğüs Kanseri”, Boğaziçi Üniversitesi’nden Yardımcı Doç. Dr. Ay Ülkemizde, bütün akademik pozisyonlarda kadınların oranının yüzde 37 olması ve son 5 yıl içinde, kadın akademisyenlerin sayısında yüzde 8 oranında artış görülmesini, Türkiye’nin bilim insanları profili açısından olumlu bir gösterge olarak değerlendiren TÜBA Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Tarık Çelik konuşmasında, dünyada ve Türkiye’de, bilim kadınlarına ilişkin bazı verilere dikkati çekti. Prof. Dr. Tarık Çelik’in verdiği bilgiye göre, dünya bilim akademilerinde kadın üye sayısı, yüzde 5’ler düzeyinde kalıyor. TÜBA ise, üye mevcudunun yüzde 14’ünü oluşturan kadın üyeleri ile, dünya akademileri arasında bu konuda ön sıralarda yer alıyor. TÜBA’nın GEB P programında (Genç Bilim Adamları Programı), genç kadın bilimcilerin oranı yüzde 28’e, doktora ve doktora sonrası burs programlarında ise yüzde 54’lere çıkıyor.