22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYLAK B LG Tahir M. Ceylan tahirmceylan@gmail.com Mazohizm insanın kendine zarar vermesi ve bundan zevk alması olarak bilinir. Söz konusu patoloji uzun zaman önce tanımlanmış olmakla beraber, altındaki nedenler sistemli biçimde ortaya konulamamıştır. Örneğin genel olarak “sapıklık” için geçerli olan psikodinamik çözümlemeler mazohizme çok uymaz. Çağan Şekercioğlu National Geographic Kaşifi Seçildi National Geographic, 2011 yılı için genç, öncü ve vizyon sahibi 14 kaşifini belirledi. Bu 14 yeni kaşifin arasında bir astrobiyolog, bir Ortadoğu barış çalışanı ve kültür eğitmeni, bir atık su mühendisi, bir film yapımcısı ve bir bilim girişimcisi de var. National Geographic’in Yeni Kâşifler Programı, henüz kariyerlerinin başlarında yaptıkları keşiflerle dünyayla ilgili bilgilerimize önemli katkılarda bulunan, eşsiz yeteneklere sahip ve ilham veren maceracı, bilim insanlarını keşfediyor ve onları destekliyor. Çalışmalarında kullanmaları ve yeni keşifler yapmaları için yeni kaşiflerin her biri 10,000 ABD doları ile ödüllendiriliyor. 2004 yılında başlayan bu program, başlangıcından bu yana Catherine B. Reynolds Vakfı tarafından destekleniyor. 2011 yılının Yeni Kaşifleri ise şöyle: Kültür eğitmeni ve Ortadoğu barış çalışanı Aziz Abu Sarah, çevre bilimci Jennifer Burney, yerbilimci ve astrobiyolog Kevin Hand, paleontolog Jørn Hurum, yaban hayat araştırmacısı Paula Kahumbu, biyomühendis Kakani Katija, ekolog Sasha Kramer, çevreci Juan Martinez, entomolog Dino Martins, atık su mühendisi Ashley Murray, ornitolog ve doğa koruma ekoloğu Çağan Hakkı Şekercioğlu, yaban hayatı ekoloğu ve film yapımcısı Adrian Seymour, bilim girişimcisi Hayat Sindi ve doğa korumacı Tuy Sereivathana. Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi, Kars KuzeyDoğa Derneği Başkanı, kuş bilimci (or Mazohizm ve KumToplumlar Mazohistik davranış gerçeklik ilkesini geliştirmek sırasında ortaya çıkar, bu sırada dışlaşma (nesneye ulaşma ve onunla doyma) sürecinde nesneye karşı içgüdüsel hamlenin nesne tarafından kırılması ve bunun benlik tarafından algılanması söz konusudur. Mazohistik, nesneden gelecek darbeyi hayal edip ondan daha fazlasını kendine uygulayarak nesnenin darbesine karşı önceden kendini dağlamış olur. Bu bir çeşit bağışıklama işlemidir. Nesnenin uygulayacağı darbe kişinin kendine uyguladığı darbenin yanında hafif kalsa da, darbenin şiddet ve zaman olarak belirsiz konumdan çıkarılıp belirli hale sokulması, dolayısıyla kontrol altına alınması bu aşamada benliğin önemli bir kazanımı olur. Böylece nesnenin vereceği dışsal cevap, içsel bir tepki haline getirilerek, dış dünyanın yaratacağı kontrolsüz etki, kontrollü bir düzenekle soğurulmuş olur. Mazohistik davranış yalancı bir dışlaşma sağlarken, gerçekte kişinin dışlaşmamasına ve bir “iç” olarak kalmasına da neden olur. Mazohistik davranış olgunlaşmamış nesne bilgisi ve tamamlanmış içsel tepki içerir. Bu yapı çocuklarda gördüğümüz somut düşünce kapsamına benzer bir tarzdır. Çocuk nesneden gelecek darbeyi bedenine somut ve o ölçüde korkutucu biçimde zarar verecek darbe olarak görür. O nedenle nesneye karşı ortaya çıkacak korkulu tepki, olgunlaşmamış bir nesne bilgisinden köken alır. Korkulan nesne tepkisi yerine geçirilen olgunlaşmamış ama korkulmayan kendilik tepkisi sayesinde ortak benlikten nesne benliğine doğru kayan, dönüşen halkalar, bu dönüşümü gerçeklik bilgisine uygun olmadan yerine getirmiş ve dış dünya için yetersiz bir tarzda yapmış olur. Patolojik biçimde dışlaşmış benlik halkalarının sonraki yıllarda geri döndürülmesi ve sağlıklı bir konum kazanması özel bir psikoterapötik çabayı gerektirir, çünkü bir kez yetersiz biçimde dönüşmüş ve katılaşmış olan benlik halkalarının tekrar dönüştürülmesi kolay değildir. Bu durum, güçlü bir ortak benlik katkısını ve uygun dış koşul varlığını gerektirir (Ortak benliğin her kişiye aktardığı kişisel ortak benlik gücü farklıdır. Bu gücün yanı sıra dış koşullarda ödül ve ceza pekiştiricilerinin yoğunluğu dönüşümün hızını ve miktarını belirler). Mazohizmle benlik sapkın bir yönde ama nesneye karşı kısmen dirençli biçimde dışlaşmış olur. Mazohizm ortak benliğin nesneyle çok az ilişki kurarak kendi kendine gerçekleştirdiği sahici olmayan bir işlemdir, bir “iç”in kendini bir “dış”tan koruyarak hatta saklayarak yaptığı “dışlaşma” işlemidir. Kişinin nesneye çıkamadığı, yeterince dışlaşamadığı durumda, saldırganlık içgüdüsü boşalım aracı ve haz kaynağı olarak kendi bedenini seçebilir, eğer başka nesne ve kişiler üzerinden boşalım aranırsa bu sefer de sadist bir yönelim söz konusu olur. Dolayısıyla kendisinin ve başkasının bedeni mazohist kişi için aynı şiddete maruz kalır. Kişinin kendi bedenini haz ve şiddet kaynağı olarak kullanmaya başlaması içgüdülerin dur durak bilmeden boşalımına yol açarak nesne temelli dışlaşmaya ayrılacak enerjiyi azaltır ve dış dünyadaki nesneye dönük rekabet bu cılız enerjili ucu kolayca gerileterek kapatır. Günümüzde nesneye yönelik somut dışlaşmanın ortadan kalkmak üzere olduğunu görüyoruz. İnsanlar fanteziler ve sanal nesneler üzerinden dışlaşma arıyor. Somut bir nesne bulup onun üzerinden doyum sağlamak hayal olmaya başladı. Kitleleri sanal yollarla doyurmak ucuza geliyor, gelecekte gerçek nesneler üzerinden doyum az sayıdaki azınlığın kullanabildiği bir lüks araç olarak kalacak. İşte bu durumda özellikle atomlaşmanın daha da hızlı olacağı ve kişilerarası gerçek ilişkilerin biterek üyelerinin birbiriyle bağı ve yapışıklığı olmayan kum taneleri haline döneceği, ve benim “kum toplumlar” diye isimlendirdiğim bu topluluklarda kişilerin kendini nesne olarak kullanıp yaygın biçimde mazohistik davranışa başvurması olasıdır. Bu durumda mazohistik davranış yukarıda belirtildiği gibi nesne korkusundan değil, nesne yokluğundan gelişecektir. Bugünün toplumları nesne korkusundan, “kum toplumlar” nesne açlığından mazohizme girecektir. Ve her mazohistiğin sadistik bir yüzü de bulunduğuna göre geleceğin “kum toplum”larında çoğu ikili ilişkinin sadistik bir eylemle sonuçlanması da şaşırtıcı olmayacaktır; nesneye aç kişiler ilk nesneyi bulduklarında sadistik davranacaktır. nitolog) ve ekolog Doçent Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu, kuşların soylarının tükenmesinin nedenlerini ve sonuçlarını küresel düzeyde araştırıyor ve gelişen dünyada elde ettiği bulguları Kars’ta kurduğu ve yürüttüğü çevre derneği KuzeyDoğa aracılığıyla yerel tabanlı doğa koruma çalışmalarına uyguluyor. Şekercioğlu bilimsel araştırmalarıyla bu yüzyılın sonuna kadar tüm kuş türlerinin %25’inin soylarının tükenebileceğini belirledi. Bunun en önemli sebepleri, doğal alanların yok olması ve küresel ısınmanın giderek artan etkisi. Şekercioğlu, arazi çalışmaları ve literatür taramalarının sonuçlarını tüm gezegende kuş türlerinin hangilerinin tehdit altında olduğunu göstermeye yarayan bir veritabanında topluyor. Buna ek olarak Türkiye ve diğer ülkelerin yöre halklarıyla beraber çalışarak, nesli tehlike altında olan kuş türlerini ve onların yaşam alanlarını korumak için öncü projeler yürütüyor. Malzeme ve Yapıların Hasarsız ncelenmesi Uluslararası Sempozyumu Hasarsız inceleme (NDT) ve değerlendirme (NDE) genel anlamda malzeme veya yapıya kayda değer bir hasar vermeyen teknikler kullanarak, bazı fiziksel malzeme özelliklerinin belirlenmesi veya malzeme/yapı içindeki bazı aykırılıkların varlığının ve yerinin tespit edilmesi olarak tanımlanabilir. Tüm dünyada mevcut mühendislik yapılarında görülen dayanıklılık problemlerinin verdiği kaygılar ve yapı malzeme ve sistemlerinin durum tespitine duyulan gereksinim, bu tekniklerin geliştirilmesi ve uygulanmasını bir gereklilik haline getiriyor. NDT metotlarının mühendislik uygulamaları ile ilgili araştırma etkinlikleri 60 yılı aşkın bir süredir devam etmesine rağmen ilk zamanlardaki araştırmalar genellikle metal malzeme ve elemanlar üzerine yoğunlaşmıştı. Teknolojik gelişmeler ve mühendislik yapılarındaki sayısal artış üzerine, NDT metotları kullanılır hale geldi. Metalurji, tıbbı tanılama, havacılık ve uzay endüstrisi ile jeofizik uygulamalarında kullanılan birçok NDT tekniği, uyarlanıp daha da geliştirilerek inşaat malzeme ve yapılarının durum tespitinde kullanılmaya başlandı. NDT tekniklerindeki gelişmeler, bilgisayarların hız ve hafızalarındaki artış, görüntüleme algoritmalarının geliştirilmesi, NDT’yi bugün gelinen noktaya taşımış oldu. NDTMS2011 Sempozyumu, inşaat ve diğer mühendislik alanlarında etkinlik gösteren mühendisler, araştırmacılar ve profesyoneller için bilgi ve fikir alışverişine olanak oluşturdu. Bu sempozyumun ayırt edici bir özelliği, uygulamacıların saha gözlemlerini doğrudan yansıtabilme şansını yakalamalarıydı. Sempozyumda 36 ülkeden toplam 473 yazarın katkı verdiği 175 makale yer aldı. ki ciltlik sympozyum bildiri kitabı RILEM Bookseries olarak Springer tarafından yayımlanacak. Sempozyumun, malzeme bilimi ve sürekli ortamlar mekaniğine katkıları yanında malzeme ve yapılar için hasarsız inceleme metotları geliştirilmesine dayanak teşkil eden temel çalışmaları nedeniyle Prof. Dr. M. Cengiz Dökmeci’ye ( TÜ) ithaf edildi. Sempozyumda ele alınan konular: Yapı ve malzeme karakterizasyonu için NDT metotları; malzeme ve özelliklerinin belirlenmesi için NDT; metalik malzemelerin nitelendirilmesi için NDT; metal ve kompozitlerin hasarsız incelenmesi; NDT amaçlı teorik modelleme ve simülasyon çalışmaları; inşaat mühendisliği yapılarında NDT uygulamaları; geoteknik ve jeofizik NDT uygulamaları; yapı sağlığı izleme; tarihi yapı ve anıtların NDT ve değerlendirmesi; NDT planlama, uygulama, güvenirlik, standart ve yönetmelikler. CBT 1262/8 27 Mayıs 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle