Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJ POL T K Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Bilim işlikleri hareketi Hollanda’da; üniversitelerde odaklanan bilimsel ve teknolojik gelişme çalışmalarını büyük çıkar gruplarının ve ‘parasını verenin’ kontrolünden kısmen de olsa çıkarılıp, bu hizmete ulaşamayan sıradan insanlara ve toplumun, engelliler, göçmenler v.s. gibi dezavantajlı kesimlerine sunma amacıyla ortaya çıkmıştı. uçurtma yerine sabit kanatlı planörler kullanma düşüncesindedir. O’na göre uçurtmanın ömrü ultraviyole ışınlar nedeniyle kısa olabilir ve aşınabilir. Planör ilk başta pahalıya gelebilir ama m2 ’de üreteceği enerji daha fazla olabilir. * Bir başka proje talya’da geliştirilmekte K olan ‘KiteGen’ projesidir. Yerde yerleşik bir daireye, çelikten yapılmış bir kafese bağlı olarak gökyüzünde her biri 4 uçurtmadan oluşan 12 sıralı bir sistem söz konusudur. Her sıranın kapladığı alan 500 m2’dir. Üretilmesi düşünülen enerji miktarı 1 GW olup 400 rüzgâr türbinine eşdeğer enerjidir. * Bir diğer proje ise sviçre’de EMPA çalışanlarının geliştirdiği hava dolu yastık şeklinde olan uçurtmadır. Hava dolu olması uçurtmayı daha istikrarlı kılar. Jeneratöre bağlı bir vinç sistemini harekete geçirirler. Uçurtmanın genişliği 8 metre, ağırlığı 2,5 kg. olup 4000 metreye kadar çıkabilir. çi helyum dolu (az rüzgâr olduğunda) 40 metre genişliğinde bir başka uçurtma projeleri de var. Bu tür projeler, az bir maliyetle az gelişmiş ülkelerde açılacak kuyuların çalışması ve sulama için rahatlıkla kullanılabilir. *Ayrıca yine enerji üretmek için yapılan değişik ve ilginç projeler de var. Örneğin MARS (Magenn Air Power Rotor System) projesi pervane kanatlarına sahip helyum dolu balon/uçurtmayı 150300 metre yüksekliğe bırakmak ve rüzgârın etkisiyle kendi çevresinde dönmesini sağlamaktır. Bu dönüş yere iletildiğinde elektrik sağlanacaktır. SKYW ND projesi ise bir helikopteri andırır ama uçurtma biçimindedir. Birkaç helikopter rotorunun birbirine bağlı şekilde, bir aradaama helikopter gövdesiz uçtuğunu düşünün. Rotorları döndürecek olan rüzgâr sayesinde yine enerji üretilecektir. Joby Energy ise 10.000 metre yükseklikte birbirine bağlı 96 pervanenin yer aldığı devasa bir uçurtmadır. Gördüğümüz gibi artık gökyüzüne çıkarak bizi eğlendiren ve hoşça, ailece zaman geçirmemizi sağlayan uçurtmalar temiz, yenilenebilir enerji konusunda yakın zamanda hak ettiği yer alacak gibi görünüyor. Yakın gelecekte artık uçurtmamızı eğlenmek için değil evimizin elektriğini sağlamak için kullanacağız. Yararlanılan kaynaklar: enerzine.com; faiteslepleindavenir.com; internaute.com; courrierinternational.com; energiegratuite.biz; miztral.free.fr; mondedurable.scienceetvie.com; buzzecolo.com; jouernaldunet.com; hydro.blogim.com; electriclove.info; parlonsenergie.wordpress.com. D Ü NY A G Ö S T E R G E L E R İ 2100 yılında Dünya nüfusu Dünyanın nüfus piramidi şekil değiştiriyor. Birleşmiş Milletler’in (BM) son tahminlerine göre bu yıl ekim ayının sonlarında dünya nüfusu 7 milyara ulaşacak. BM, ilk kez 2100 yılı gibi uzak bir tarih için nüfus tahminlerinde bulundu. Bunun için üreme hızı ve ölüm oranları gibi değişkenlerin yıllara göre nasıl bir trend izleyeceği ile ilgili varsayımlar üretti. Bu tahminlerin ortalaması 2085 yılında küresel nüfusun 10 milyarı aşacağını gösteriyor. 2100’de ise nüfusun %22.3’ü 65 yaş ve üzerinde olacak. Oysa bu oran 2010’da %7.6 idi. Nüfus artışının büyük bir kısmı gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşecek. 2100 yılında Afrika nüfusu, 2010’daki 1 milyardan 3.6 milyara çıkacak. 1950 yılında dünyadaki insanların %32’si bugünün zengin ülkelerinde yaşıyordu. 2100’de yalnızca %13’ü zengin ülkelerde yaşama ayrıcalığına sahip olacak. CBT 1262/ 7 27 Mayıs 2011 1968’lerin büyük sistemkarşıtı dalgasının üzerinde yeşeren bu akım, Avrupa üniversitelerinde hızla yayılmış, ancak kamu alanını her yönüyle küçültmeyi hedefleyen neoliberal küreselleşme karşısında geri çekilmişti. 2000’li yılların başında, bu kez de iklim değişikliği, genetik modifiye ürünler ve Çernobil’in de katkısı ile nükleer enerji ile ilgili kamuoyu tepkisi, mevcut teknolojik sistemlerin tökezlediğinin yaygın kabul görmesine yol açarak, teknolojik gelişmenin üzerinde toplumsal denetim gereksinimini yeniden merkezi öneme sahip kıldı. Böylece bilim işlikleri hareketi de taze bir nefes ve ivme kazandı. Zira, hareketin felsefesinin ekseninde ‘uzmanlık’ kurumu ve bilimsel, teknolojik uzmanlığın dokunulmazlığının eleştirisi yer almaktaydı. s Uzmanlığın “saydamlığı”(transparency), “hesap verebilirliği”(accountability) ve “toplumsal denetimi”(social control) kavramlarına bu dönemde Avrupa Birliği dokümanlarında sıkça rastlanmaktadır. Teknolojik gelişmenin yol açtığı ekolojik sorunlar bağlamında “ihtiyat ilkesi”(precaution principle), “belirsizliklerin yönetimi”,(uncertainity management) “risk algısı”(risk perception) ve “erken uyarı”(early warning) terimleri literatüre yerleşti. AB Komisyonu 2001’in Mayıs ayında “Uzmanlığın Demokratikleşmesi ve Bilimsel Referans Sistemlerinin Oluşturulması “ başlıklı bir rapor yayımladı. Zaten, bilim, teknoloji ve toplum teması, AB Araştırma ve Geliştirme Çerçeve Programlarına ilk kez 19982002 arasında yürütülen 5. Çerçeve Programı ile girmişti. İşte bilim işlikleri hareketinin SCIPAS kısaltmalı proje ile AB ana akımına dahil olması da böylece gerçekleşti. SCIPAS (Study Conference on Improving Public Access to Science through Science Shops) 1999’da AB Komisyonu tarafından fonlanmaya karar verildi. Hollanda, Almanya, Avusturya, Kuzey İrlanda, Danimarka, İsrail, Romanya, Güney Afrika ve ABD’nin katılımı ile yürütülen SCIPAS projesi, 7 rapor ve Yaşayan Bilgi (Living Knowledge) isimli bir uluslararası konferans ile sonuçlandı. Bu proje sonunda, Bilim İşliklerinin uluslararasılaşması, iletişim mekanizmaları, olumluolumsuz derslerin paylaşılması, öğrenilmesi ve yaygınlaştırılmasına ilişkin stratejiler oluşturuldu. Bilim İşlikleri Hareketinin ana akıma dahil olması AB bünyesinde ardı ardına yürütülen ISSNET, INTERACTS ve TRAMS projeleri ile bir hayli yol aldı. Kamusal teknoloji geliştirme faaliyetlerinin hızla ticarileştiği, üniversitelerin öğrenci yetiştirmek yerine müşteri ağırladığı bir dönemde, Bilim İşlikleri Hareketini nasıl değerlendirilmeli? Üniversiteleri de önünde sürükleyen neoliberal küreselleşme ve bilimin ticari çıkarlara tabi kılınması yolundaki ezici eğilimlere karşılık, özellikle AB’de karşıt bir eğilim şeklinde biçimlenen Bilim, Teknoloji ve Toplum programlarının, desteklenmesi ve yaygınlaşması nasıl açıklanabilir? Bu soruların yanıtını son dönemlerin moda kavramları ‘yönetişim’ , ‘sivil toplumculuk’ ve ‘projecilik’ konularındaki gelişmeleri göz önüne almadan verebilir miyiz? Esasen neoliberal dönemin alameti farikaları olan bu kavramları ve yaklaşık 30 yıldır biçimlenen kurum, pratik ve ilişkileri, sistemkarşıtı toplumsal mücadelelerin akıtıldığı ve massedildiği, evcilleştirildiği mecralar olarak anlamak ve açıklamak hem olası hem gerçekçidir. Fransa’daki ‘Yurttaş Bilimi Vakfı’nın (Fondation Sciences Citoyennes) AB Araştırma ve Geliştirme Çerçeve Programlarına ilişkin değerlendirmesi en güncellemiş biçimiyle AB teknoloji programlarının röntgenini çekmektedir. Desteklerin dağılımını inceleyen Vakıf, öncelikle tüm kaynakların %50’nin üzerinde firmaları desteklemekte kullanıldığını, biyoteknoloji, nanoteknoloji ve nükleer enerjiye 70’e yakın referans varken, bu rakamın halk sağlığı, temiz enerjiler ve sürdürülebilir tarım konularında 10’u bile bulmadığını saptamış. Vakfın incelemesi, yenilik ve araştırma politikalarının, sürdürülebilir toplumsal gelişme ve kamu yararı öncelikli olarak yeniden yapılandırılması, farklı seçeneklerin değerlendirilebilmesi için tüm oluşum ve kurullara geniş toplumsal kesim temsilcilerinin dahil edilmesi ve tüm önceliklerin ve bütçelerin yeniden gözden geçirilmesi çağrısı ile son buluyor. Bilim İşlikleri Hareketinin Uluslararasılaşması