17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Devlet Tıp Fakültelerine Gerek Var mı? ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1288 25 Kasım 2011 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul CBT 1288/ 3 25 Kasım 2011 Bu soruya, Sağlık Bakanlığı pratikte hayır diyor. 8 yıldır adım adım uygulanan Sağlıkta Dönüşüm, bugün tıp fakültelerini bitirme noktasına getirdi. * Üniversitelere gelen hastalara, sırtından para kazanacağın bir müşteri gibi bak, diyor bakanlık: Özel hastaneler gibi davran, mümkün olduğunca daha fazla hasta bak, ne kadar çok hasta bakar ve üzerinde işlem yaparsan, hem döner sermaye gelirlerini arttırırsın hem de sen maaşının miktarını yükseltir, para kazanırsın. * Bakanlık bunu yaparken, üniversite ve devlet hastanelerinde, doktorları ve hocaları, maaşını arttırmak için gereksiz binlerce işlem yapmaya, sağlık bütçesini şişirmeye teşvik ediyor. Hasta (müşteri) ve tıbbi işlem sayısının artması ile nitelik azalması atbaşı gidiyor. “Müşteri muayenesi”ne ayrılan süreler, hem “müşteri” yığılmasının getirdiği zorunluluktan, hem de hızlı muayene=fazla maaş denkleminin yürürlüğe girmesinden ötürü, kısaldı. * “Müşteri”nin çeşitli işlemler için ödediği katkı paylarının sayısı da durmadan arttırılıyor! * Tıp fakültesi hocaları, bu arada Prof. Dr. Raşit Tükel, diyor ki: Devlet , yani Sağlık Bakanlığı giderek “Sağlık Piyasasını Düzenleyici” bir role/kuruma doğru koşuyor. Bütün sağlık hizmet birimlerinin iplerini tek elde toparlayarak, devleti “hizmet sunucu” rolünden uzaklaştırıyor ve sağlık işlerini özel sektöre ve sözleşmeli hekimlere gördürme sürecine sokuyor. * “Kamu Hastaneleri Birliği”, tıp fakültelerini de, Sağlık Bakanlığı’na bağlamayı öngörüyor. Bu amaçla, tıp fakültelerinin ellerini kollarını bağladı, teknik altyapısını yenilemesini engelledi, tıp fakültelerinin borçlanmasını sağladı, şimdi hepsini Sağlık Bakanlığı yönetimine geçirmeye çalışıyorlar. Böylece devlet hastaneleri ile devlet üniversiteleri tıp fakültelerini aynı süreçlerde değerlendiriyor. * Oysa tıp fakülteleri öncelikle eğitim, bilim ve araştırıcı yönleri öne çıkan, problem çözücü yerlerdir. Tıp fakülteleri ne kadar uzmanlaşırsa, bilimsel nitelikleri yüksek mükemmeliyet yerleri haline gelirse, ülkenin sağlık / hastalık sorunlarına çözüm üretme ve nitelikli doktor yetiştirme yetenekleri de o derece artar ve evrensel merkezlere dönüşür. * Oysa Sağlık Bakanlığı, tıp fakültelerini dağıtıcı ve parçalayıcı, nitelikli hocaları küstürücü ve uzaklaştırıcı, uzmanlık yerleri olmaktan çıkartıcı politikalar uyguluyor. * Tıp fakülteleri bitirilmiş durumda neredeyse. Prof. Dr. Huri Özdoğan’ın açıkladığı bilgilere göre, Cerrahpşa Tıp’ta dahili bilimlerde akademisyen sayısında %65 fire verildi (228 kişiden 79 kişi kaldı). Cerrahi bilimlerde verilen fire oranı %50 (195 çalışandan 97’si kaldı). Özetle 422 akademisyenden 176 kişi orada kalmış durumda. Çapa’da (İstanbul Tıp’ta) ise dahili bilimlerde fire oranı yüzde 64; cerrahi bilimlerde ise yüzde 46. Cerrahpaşa göz hastalıklarında, aktif çalışan sayısı 21’den 7’ye düştü. Ortalama operasyon sayısı günde 24’ten 4’e. Ürolojide aktif çalışan 11’den 3’e düştü. Ortopedi ve travmatolojide aktif çalışan 11’den 2’ye.. Benzer şekilde diğer anabilim dallarında da büyük düşüşler görülüyor. *** Huri Özdoğan diyor ki: *Tıp fakültelerinde ekoller yıkılıyor. Karaciğer ameliyatları yapılamıyor. Ama hayatlarını tıbba, öğrenime adayan ve henüz üniversitede kalan hocalar, bakanlığın bütün karşı kararlarına rağmen, reçete yazmasa da hasta bakıyor! İki yıllık izne ayrılanlardan büyük bir kısmı, rektörlüğün isteği üzerine, derslerine girme sözü veriyor. Vizitelerine giriyor. *Ama, hekim yetiştirilmesinde birinci derecede önemli olan hasta üzerinde uygulamalı eğitim, araştırma projeleri, hasta izleme ve reçete yazımı gibi temel faaliyetleri yapamıyor. Böyle olunca, araştırma ve eğitimin bütünselliği kopmuş.; zor ve karmaşık hastaların problemleri üzerinde kafa yorma bitmiş durumda. *Ayrıca, “performans”a göre alınan paralar emekliliğe yansımadığı gibi, yıllık izinlerde de ödenmiyor. Performans, gereksiz işlem sayısını artırıyor, çalışanlar arasında barışı bozuyor; çalışanlar ayda tam ne alacaklarını bilemedikleri için yaşamlarını da planlayamıyorlar. * Uzman hekim olarak göreve başlamanın ücreti 1500 maaş + 1000 performans geliri= 2500 TL! Oysa bu uzman hekim, 6 yıllık eğitimle 24 yaşında tıp fakültesini bitiriyor; 2 yıl mecburi hizmet yaparak diplomasını alabiliyor; uzmanlık sınavına hazırlanarak 4 yıl eğitim daha alıyor ve iki yıl daha mecburi hizmet yaparak 32 yaşına varıyor ve hayatını kazanmaya başlayabiliyor. Eğer yan uzmanlık dalı yapmak isterse, 4 yıl ve + 2 yıl mecburi hizmetle 38 yaşına ulaşıyor! Böyle bir hekim eğitimde 20 yıl geçirmiş oluyor. Bakanlığın, 2500 lira maaşı ile köleliğe zorlanıyor! Hekimler direnmesin de kim dirensin! İstanbul Üniversitesi’nin açılışına başbakan davet edildi. Törende başarılı hocalara ödülleri de verildi. Ne rektör ne de hocalardan hiç biri, törende, tıp fakültelerinin karşı karşıya kaldığı sorunlar üzerine tek söz etmediler! Başbakanın otoritesi korkutucu! Ama tıp fakülteleri de bu otoriteye kurban ediliyor.. Rektör Yunus Söylet’in vicdanı rahat mı? [email protected] http://orhanbursali.blogspot.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle