17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Kurtlara tasması takıldı T urkcell, KuzeyDoğa Derneği ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) arasındaki ortak protokol ile ülkemizde ilk defa bir “Kurt Takip Projesi” hayata geçirildi. Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı’nda yakalanan iki kurda, KuzeyDoğa Derneği tarafından Turkcell hatlı tasma takıldı. Kuzey ve Doğa adı verilen kurtlara takılan vericiler, Turkcell’in kapsama ağı ve mobil iletişim altyapısı yardımıyla detaylı ve gerçek zamanlı yakın takip yapılmasını sağlıyor. Vericiler istenirse kurtların GPS koordinatlarını KuzeyDoğa Derneği Başkanı Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu ve dernek bilim koordinatörü uzman biyolog Emrah Çoban‘a saat başı SMS olarak da yolluyor. KuzeyDoğa Derneği Başkanı ve ABD Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu da projeye ilişkin şunları söyledi:”Kurt Takip Projesi ile Anadolu doğal hayatının ayrılmaz parçası olan kurtların yaşama alanlarının büyüklükleri, mevsimsel olarak kullandıkları alanların belirlenmesi ve insanlar ile ne kadar yakın yaşadıkları ortaya çıkacak. Kurtların hareketleri gözlemlenerek, milli parkta hangi alanları kullandıkları ve ne sıklıkla yerleşim yerlerine geldikleri tespit edilerek, bölgede insankurt çatışmasının azaltılması da amaçlanıyor. Proje için Kars’ta kurtları yakalamak için gerekli teknik ekipmanların temini, kontrolleri ve pratik kullanımları konusunda son 3,5 ayı yoğun olmak üzere 2 yıllık bir hazırlık süreci yaşandı. Vericiler 7 ve 11 Ekim’de takıldı. Daha şimdiden her kurt yaklaşık 200 km yürüdü ve neredeyse SarıkamışAllahuekber Milli Parkı kadar bir alanı gezdi. Türkiye’nin İlk Yaban Hayatı Koridorunun haritasını bakanlığın ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü yetkilileri ile 2011 bahar aylarında hazırladık. Bakanlık koridorun gerçekleşmesi için çalışmalara başladı. Kurtların takibinden elde ettiğimiz bilimsel veriler, Türkiye’de doğa koruma için diğer bir ilk olan ‘Türkiye’nin İlk Yaban Hayatı Koridorunun’ gerçekleşmesinde de çok önemli katkılar sağlayacak.” Baha Kuban [email protected] Toplumun enerji gereksinimi, kuşkusuz mevcut toplumsal sistemin özelliklerinden soyutlanamaz. Bugün içinde yaşadığımız toplumun esas meselesinin doymak bilmez bir tüketim ve onun gereklerini yerine getiren bir üretim makinesi olduğuna kuşku yoktur. Güneşten Elektrik; Kaygı ve İmkân Dolayısıyla herşeyden önce dünyayı yıkıma götüren bu kilitlenmiş mantığı sona erdirmenin gerekliliğine işaret ettikten sonra, özellikle enerji alanındaki seçeneklerimize bakalım. Enerji alanında da güç üretimi alanına odaklanarak temiz enerji seçenekleri arasındaki en güçlü adaylardan bir olan güneşten elektrik üretimini masaya yatıralım. Güneşten elektrik üretmek için birden fazla teknoloji mevcut ve amacımız bunların bir envanterini çıkarmak ya da kıyaslama yapmak değil. Buna karşılık, teknikler listesinde bize göre diğerlerine göre en ilginç olasılıkları içeren fotovoltaik teknolojisi (FV) ile ilgili bazı değerlendirmeler yapmak yerinde olabilir. Geçen yılın sonunda dünyada FV kurulumları 35 GW’ı aştı. Bugün FV sektörü zor zamanlar geçiriyor olsa da, artık gigawatlarca üretim yapan, yüzbinlerce çalışan istihdam eden ve hatırı sayılır ölçekte katma değer yaratan bir sanayi dalı haline gelmiştir. Teknolojilerin toplumsal alana etkileri ile ilgili geçen yazılardaki tartışmalarımızı şimdilik bir kenara bırakarak, güneşten elde edilecek elektriğin ekolojik ve ekonomik etkilerine odaklanalım. Gerçekten de bu teknoloji, özellikle yararlanabileceği kaynağın büyüklüğü nedeniyle, tartışmasız tüm temiz enerji teknolojileri içinde fosil çağını sona erdirebilecek potansiyele sahip yegâne teknik gibi görünüyor. Önce imkânlarımıza bakalım, güneşten elektriğin yararları saymakla bitmez; • güç üretimi esnasında gürültü, zararlı salım ya da gaz çıkarmaz • hareketli parçası bulunmaz • yakıt güneşten ve maliyeti sıfır • ürün güvenirliği ve güvenliğine ilişkin sınavları geçmiş durumda • üreteçlerin ortalama ömrü, verimlilik kaybı olmakla birlikte en az 25 yıl • içindeki malzeme ve komponentlerin gerikazanımı mümkün • kurulumu kolay ve bakım ihtiyaçları asgari düzeyde • tüketimin bulunduğu yerde güç üretimi için (güneş bulunduğu takdirde) en ideal yöntem • mimari entegrasyona olanak verdiği için kentsel alanlarda ve inşaa edilmiş çevrede kullanıma elverişli • imal edilirken harcanan enerjiyi 6 ay ile 2 yıl içinde üretiyor • birim kurulu güç başına (örneğin megawatt) en fazla sayıda istihdam yaratıyor • iklim değişikliği ile mücadelede potansiyel olarak en etkili güç üretim tekniklerinden biri • henüz teknolojik olgunluğun çok uzağında olması itibarı ile gerekli kaynakların geliştirmeye ayrılmasıyla kısa sürede önemli teknik performans artışları kaydedeceğine kesin gözüyle bakılıyor. • dünyada henüz elektrik yüzü görmemiş 1.6 milyara yakın insan için temel yaşam gereksinimlerinin en etkin maliyetle karşılanabileceği seçeneği oluşturuyor Kaynak elverişliliğinden sözetmiştik, gerçekten de dünya üzerine düşen güneş ışını potansiyelinin mevcut gereksinimin binlerce kez üzerinde olduğu biliniyor. Kaygılarımıza gelirsek; toplumsal yararları yüksek tekniklerin yaygın kullanımı ile istenmeyen etkilerin ortaya çıktığı biliniyor. FV teknolojilerinin gelişimi ve yaygın kullanımı ile üç farklı konuda sıkıntı yaşanabileceği söylenebilir; üretimde toksik kimyasalların kullanılmaları nedeniyle bu maddelerin kullanımının aşırı derecede artması olasılığı, pek çok FV teknolojisinde eser miktarlarda kullanılan bazı hammaddelerde rezerv kısıtları ve son olarak yerkürenin ‘albedosu’ (yansıtılabilirliği) olarak da adlandırılan değerin yasıtmasız FV yüzeyler tarafından düşürülerek ‘radyatif’ etkileşim yoluyla küresel sıcaklıkları yükseltmesi olasılığı. Tüm elektronik cihazların üretiminde olduğu gibi FV panellerin üretiminde de çeşitli toksik gazlar ve asitler kullanılıyor. Elektronik üretiminin şimdi, geçmişe çok daha fazla kontrol altında olduğu söylenebilirse de panellerin içindeki toksik malzemelerin, üreticiler tarafından toplanıp yeniden kazanımı programları ile bu sorunun bertaraf edilmesi mümkün görünüyor. D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ Dünyanın en yenilikci şirketleri Bilgi sağlayıcısı ve haber ajansı Thomson Reuters’in patent analiz sonuçlarına göre dünyanın en yenilikçi sanayileri yarıiletken ve diğer elektronik parça üreten şirketlerdir. Thomson Reuters’ın “Top 100 Global Innovators” raporu (http://www.top100innovators.com/home), şirketleri şu kriterlere göre değerlendiriyor: Aldıkları patentlerin orantısı “Dörtlü patent” (Çin, Avrupa, Japonya ve Amerika) sayısı Diğer şirketlerin patentlere atıfta bulunma sıklığı Patentlerin yeni teknik ve buluşlarla ilgisinin olup olmadığı Var olan patentleri iyileştirici, geliştirici bir nitelik taşıyıp taşımadığı Bu yaklaşım, başvurulan veya kazanılan patentlerin sayısından yararlanılarak yapılan yenilikçi şirket değerlendirmelerinin eksikliklerini tamamlıyor. Listedeki 100 şirketin içinden 40 kadarı ABD’den, 27 tanesi Japonya’dan ve 11 tanesi Fransa’dan. Bunların arasında Çinli şirketlerin bulunmadığı dikkat çekiyor. Raporda bu konuda şöyle deniliyor: “Çin, patent sayısı açısından dünya lideri olmasına karşın, nicelik nitelik anlamına gelmiyor. ” aynı adı taşıyan oyun metninin; III. Perde, II. Sahnesi’nde oyunculara seslenirken Rönesans’ın katkıları ile şekillenmiş bir oyunculuk poetikası yazdığının elbette farkındadır, “Verdiğim parçayı ne olur dediğim gibi rahat ve özentisiz söyle…” (Hamlet/ Çeviri: S. Eyüboğlu.) Rönesans’ı algılamak, ruhunu kavramak sanatını tanımak, sanatçısı ile buluşmak önemlidir. Sanatın, sıradanlığın ötesinde deha gerektirdiği apaçık ortadadır. Rönesans sanatı deha örnekleri ile doludur. Deha kavramının gelişmesinde en önemli adım; (* “Yirminci Yüzyılda Oyun Yazarı Olmak” www.tiyatronline.com, “Tarihe Düşülen Kayıt” Yeni Tiyatro Dergisi sayı: 10 modernmodern sonrası sanat üzerine içerikli, ** “Kitle Kültürü” Yeni Tiyatro Dergisi sayı: 14 ikame kültürsanat üzerine içerikli daha önce yayımlanmış Okday Korunan’ın araştırmalarına ait yazılardır. Bu bilgi notu yazar tarafından, bu yazının içeriğini derinleştirmek isteyen okura sunulmuştur.) CBT 1288/15 25 Kasım 2011 edimden edimi yaratma yeteneğine, yapıttan sanatçının kişiliğine, mutlak ve somut başarıdan isteğe ve düşünceye atılan adımdır. Kültürün olumlu yanlarıyla olgunlaşamamış (** “kitle kültürü”) seviyesi uygarlık önünde engeldir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle