24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Her şeyi değiştirecek 12 olgu Bilim, evren ve insanların evrendeki konumları ile ilgili anlayışımızı değiştirdiği gibi, denetimimiz dışındaki değişimleri kavramamıza ve bu değişimlere ayak uydurmamıza da yardımcı olur. Görelilik, doğal seçilim, tohum kuramı, günmerkezlilik (helyosantrizm) ve doğal olgularla ilgili daha nice açıklamalar, insanların zekâya ilişkin ve kültürel anlayışlarını yeniden biçimlendirmiştir. Aynı durum internet, biçimsel mantık, mimarlık ve tekerlek gibi farklı buluşlar için de geçerlidir. Aşağıda 2050 yılına gelindiğinde yaşanması muhtemel 12 olguya ve bunların meydana gelme olasılıkları ile ilgili değerlendirmelere yer veriliyor. rekçe, tüm farklı parçacıkları tek bir grupta birleştirmeyi hedefleyen, süper bakışımlılık kavramıdır. Süper bakışımlılık ancak uzay toplam 10 boyuta sahip olursa bu amaca ulaşabilir. Ek boyutların keşfi yalnızca fiziği değil, ona bağlı disiplinleri de dönüştürebilir. Ek boyutlar kozmik ivme gibi gizemleri aydınlığa kavuşturabileceği gibi, boyutluluk kavramının yeniden ele alınması yönünde de bir ilk adım oluşturup, uzay ile zamanın uzamsız ve zamansız bir alanda tükendiği fiziksel ilkelerden ortaya çıktığı duygusunu daha da pekiştirebilir. TOKUŞ (olası değil) 4NÜKLEER DEĞİŞ KLONLANMASI (olası) 1996 yılında Dolly adlı koyunun dünyaya gelmesinden bu yana, insanın üreme amaçlı klonlanması da kaçınılmazmış gibi görünüyor. Ne var ki, öteki memelilerde elde edilen başarıya karşın, insanlarda bu sürecin çok daha zorlu olduğu su götürmez bir gerçek. Bir yumurta hücresinin çekirdeği yerine bir başka hücrenin çekirdeğini yerleştirmek suretiyle klonlar oluşturan bilim insanları bugüne dek çok sayıda insan dölütü klonlamış olmalarına karşın, bunların hiçbiri ilk aşamadan sonrasına geçmeyi başaramadı. İnsan klonlama yaşama geçirilirse, bu uygulamanın “dünyanın kısıtlı bir bölgesinde büyük olasılıkla varlıklı ve 1 İNSANIN 3DÜNYADIŞI ZEKÂ (olası değil) 1960 yılında, 29 yaşında genç bir gökbilimci olan Frank Drake 26 metre genişliğinde bir radyo teleskobunu yakındaki iki yıldıza yönelterek oradaki olası uygarlıklardan gelebilecek yayınların izini sürmeye çalıştı. Bu çabası boşa gitmekle birlikte, Drake’in Ozma Projesi dünya dışı zekâ arayışı (SETI) girişimini başlatmış oldu. Mayıs ayında 80 yaşına merdiven dayayan Drake halen Carl Sagan Evrende Yaşam Araştırma Merkezi’ni yönetiyor. Bir zamanlar gökbilimsel aygıtlarla sürdürülen çalışmalar artık bu amaçla geliştirilmiş Allen Teleskop Dizgesi (ATA) gibi araçlarla yürütülüyor. Bugüne dek gerçekleştirilen en kapsamlı kampanyalardan biri olan ve dünyanın en büyük teleskoplarıyla yakın yıldızları araştıran Phoenix Projesi kapsamında 9 yılda yaklaşık 800 yıldız incelendi. Samanyolu’nun yüzde birinin milyonda birinden azına eşit sayıdaki bu yıldızlardan bile sinir bozucu sayıda olası sinyal parametreleri elde edildi. Bu parametreler, dünya üzerindeki radyo gibi frekans, zaman, modülasyon türü vb. bilgileri içeriyorlar. Ne var ki, Yeryüzübenzeri dünyalarda bile teknolojik, radyo yayını yapan yaşam pek yaygın olmayabilir. Araştırmacılar mikrop ya da küf gibi daha basit yaşam biçimlerinin bulunması konusunda çok daha umutlular. 1 İNSANIN KLONLANMASI (olası) 2 EK BOYUTLAR (5050) 3DÜNYA DIŞI ZEKÂ (olası değil) 4NÜKLEER DEĞİŞ TOKUŞ (olası değil) 5ASTEROİT ÇARPMASI (olası değil) 6ÖLÜMCÜL SALGIN (5050) 7YAŞAMIN YARATILMASI (neredeyse kesin) 8 ODA SICAKLIĞINDA SÜPER İLETKENLER (5050) 9 MAKİNE FARKINDALIĞI (olası) 10KUTUPLARDAKİ ERİME (olası) 11PASİFİK DEPREMİ (neredeyse kesin) 12 FÜZYON ENERJİSİ (oldukça uzak bir olasılık) sıra dışı bir kişi üzerinde” deneneceği düşünülüyor. Hiç kuşkusuz, yaşam yaratmanın yeni yollarını geliştirmek insanları böylesine engin bir bilimsel güçten yararlanılmasının beraberinde getireceği sorumlulukları da enine boyuna düşünmeye zorlayacak. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve ABD, Rusya ve başka ülkelerin silahların denetlenmesi yönündeki girişimleri sonucunda küresel çapta nükleer yok oluş tehlikesi büyük ölçüde giderilmiş oldu. Ancak bozguncu uluslar ve bitmek bilmeyen gerilimler yerel nükleer silah değiş tokuşunu yaşamın bir gerçeği durumuna getiriyor. Gelgelelim, örneğin Pakistan ve Hindistan arasında bir değiş tokuş olması durumunda söz konusu olabilecek, küresel çapta bir etki ancak düzinelerce bombanın patlamasıyla meydana gelebilir. Bilim insanları bu etkileri örneklemeye çalışırlarken söz konusu ulusların tüm silah depolarını boşalttıkları, böylece Hiroşima boyutunda 100 kadar bombanın patlatıldığı varsayımından yola çıkıyor. Böyle bir savaşta ölen 20 milyon insanın yanı sıra, çatışmanın dışında kalan çok sayıda insanın da üst havaküreye yayılan yaklaşık 5 milyon ton is ve duman nedeniyle zamanla yaşamlarını yitirecekleri öngörülüyor. İklimsel etkilerle katı parçacıkların yaklaşık bir hafta içinde çevreye yayılacağı, iki ay içinde gezegeni kaplayacağı, kararan gökyüzü nedeniyle bitkilerin güneşten yoksun kalacakları ve bunun da besin zincirinde 10 yıllık bir etki yaratacağı, sonuçta yaklaşık bir milyar insanın açlıktan öleceği düşünülüyor. Ancak dünyayı tümden değiştirecek böylesine iç karartıcı bir olgunun asla yaşanmaması insanların elinde ve de sorumluluğunda. (olası değil) 5ASTEROİT ÇARPMASI Kolunuzu uzayın dördüncü bir boyutuna uzatmak müthiş bir duygu olmaz mıydı? O zaman kendinizi sıradan geometrinin boyunduruğundan kurtarmış olurdunuz. Arapsaçına dönmüş elektrik kabloları kolayca çözülüverir, diş hekimleri dişinizi oymaya, hatta ağzınızı açmaya bile gerek duymadan kanal tedavisi yapabilirlerdi. Yerçekiminin göreli güçsüzlüğünden görünürde birbirlerinden farklı parçacık ve güçler arasındaki yakın benzerliklere, çevremizdeki dünyanın çeşitli gizemleri bilinen evrenin daha yüksek boyutta bir gerçekliğin yalnızca gölgesiymiş izlenimini veriyor. Eğer gerçekten de öyle ise, Cenevre yakınındaki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nın (LHC) parçacıkları dağıtarak onların üç boyutlu kalmalarına neden olan engelleri ortadan kaldırmaya yetecek enerjiyi salması ve o akıllara durgunluk veren alana girmemize olanak tanıması da işten değil. Modern fizik kuramlarında ek boyutlarla ilgili temel ge 2EK BOYUTLAR (5050) Yakın bir zamanda tarihi yeniden yazdırmaya aday bir asteroit yok gibi görünüyor. Ancak önümüzdeki 200 yıl içinde havakürede küçük bir uzay taşının bir kenti yerle bir edebilecek bir güçle patlaması olası. Kısaca DYC olarak bilinen DünyayaYakın Cisimler, yörüngeleri günberi noktasında olup, gezegenimizin 195 milyon kilometre yakınına dek gelen asteroit ya da kuyruklu yıldızlardır. NASA çapı 1 kilometre ya da 1 kilometrenin üzerinde olan 940 DYC saptadı (bu boyuttaki toplam DYC’lerin %85 kadarı) ve bunların hiçbirisinin dünyaya çarpması beklenmiyor. Ancak, Ulusal Araştırma Konseyi’nin bu yılın başlarında yayımladığı rapora göre, asıl büyük tehlikeyi daha küçük göktaşları oluşturuyor. Sayıları 100.000 kadar olan bu asteroit ya da kuyruklu yıldızların, dünyanın sonunu getiremeyecek denli küçük olsalar bile, 300 megaton TNT’nin yaratabileceğine denk bir etki yaratabileceklerine dikkat çekiliyor. CBT 1217/8 16 Temmuz 2010 Yeni bir grip ya da herhangi bir hastalık virüsü, genç ve sağlıklı olanlar da dahil, milyonlarca kişinin ölümüne yol açabilir. Böylesi bir salgın durumunda büyük olasılıkla çok sayıda ülke sınır kapılarını kapatır. Bu da bireyler arasında ayrımcılığa, hükümetler arasında karşılıklı suçlamalara neden olur. Sonuçta uluslararası ticarette bir düşüş meydana gelir ve ülke ekonomileri ciddi ölçüde zarara uğrar. Salgın hastalık tehlikesi ortaya çıkar çıkmaz, politikacılar ve başka meslek yöneticileri yalan yanlış ya da eksik bilgilerden yola çıkarak birtakım katı kararlar almak zorunda 6ÖLÜMCÜL SALGIN (5050)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle