26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

zırlandı. vi Bu özellik, makalelerin yayımlanma olasılığını sine çevirmektir. Nitekim Çin, 19902005 döneminde yüksek teknolojiye dayalı ihracatını %5’ten %30’a yükseltti. arttıran bir faktördür. 2) Uygulamalara günübirlik tercihler değil, öncelikli Çin nanoteknoloji alanındaki bilimsel yayınlar açısından ABD’den sonra ikinci sıradadır. 2005 yılında yal somut hedefler içeren plan ve programlar yön veriyor. 3) Yurtdışına eğitim amacıyla gönderilenlerin geri dönızca Çin Bilimler Akademisi’nin ürettiği 14.051 bilimnüşlerinin sağlanmasına, en azından bilgi ve birikimlerisel makalenin 2.916’sı nanoteknoloji üzerinedir.i Çin, Hindistan ve Rusya’nın bilimsel üretimleri fizik nin ülkeye aktarılmasına yönelik politikalar geliştiriliyor. 4) Ekonomik alanda olduğu gibi bibilimleri, kimya ve mühendislik alanlarında limsel ve teknolojik alanda da yoğunlaşırken Brezilya’nın öncelikleDünyanın kontrol devletin, bir başka ri daha çok sağlık, yaşam bilimleüretim atölyesi olduğu ifadeyle Çin Komünist ri, tarım ve çevre araştırmalarıkadar ürünlerinin çoğunun “taklit, Partisi’nin elindedir. dır. 20 yıl önce bilimsel araşDolayısıyla, uygulanan tırmaları, Çin, Hindistan ve ucuz ve dayanaksız” olmasıyla da politikalarda süreklilik Brezilya’nın toplam araştırtanınan Çin, yüksek teknolojiye dayalı ve istikrar vardır. malarından daha fazla olan ihracatını artırarak bu algıyı tersine 5) Eşitliği amaçlayan Rusya’nın zaman içinde gerilebir ideolojiyi biçimsel de olyerek dördüncü sıraya düştüğü göçevirmeyi amaçlamaktadır. sa hâlâ koruyan ülkenin bilim rülmektedir. Bu gerilemede, ve teknoloji politikalarında da siSovyetler Birliği’nin dağılmasının aryaset ve ekonomide olduğu gibi seçicilik ve dından araştırma geliştirme kaynaklarındaki seçkincilik egemendir. Herkese ücretsiz eğitim, herkese en kayda değer düşüş etkili olmuştur. Londra Kraliyet Topluluğu (Royal Soceity) bilimsel po iyi eğitimi vermek, her eğitim kurumunu ve sektörü deslitika müdürü James Wilsdon’a göre, Çin’in bilimsel teklemek yerine, kaynakları “öncelikli olan”a yönlendiraraştırmalarda gösterdiği gelişimin geri planında üç ana et mek ana politikadır. Bu nedenle, bir yanda eğitim, bilim ve teknoloji alamen var: 1) Hükümetin, okullardan mezuniyet sonrası araştır nında görece etkileyici bir değişim yaşanmaktadır; ama dimalara kadar sistemin her aşamasına yaptığı büyük ölçekli ğer yanda eğitim, özellikle de nitelikli eğitim giderek bu kaynak yatırımı. 2) Temel bilimlerden ticari uygulamalara doğru bilgi hizmeti “satın alabiBilim lecek” kesimlerin akışının iyi örgütlenmesi. ve teknoloji 3) Çin’in Kuzey Amerika ve Avrupa’daki çok geniş bi erişimine açık politikalarına seçicilik limsel diyasporasını ülkeye çekme konusunda izlediği et hale geliyor. kili ve esnek yol. Çin, kariyerlerinin ortasında olan bilim Devletin eğitive seçkincilik egemendir; insanlarına çalışma yılının bir kısmını Batı’da diğer kıs min tüm yükükaynakları “öncelikli mını da Çin’de geçirme olanağı tanıyarak, onları yerleşik nü üstlenmekolan”a yönlendirmek oldukları Batılı ülkelerden koparmadan birikimlerinden ten vazgeçmex siyle doğan mali yararlanmaktadır. ana politikadır. açık, öğretim ücretBİLİM VE TEKNOLOJİ POLİTİKALARININ leri ve borçla kapatılANA ÖZELLİKLERİ maya çalışılıyor. Bu da üniÇin’in 1980’lerden itibaren uyguladığı bilim ve tek versiteleri giderek bir işletmeye dönüştürmektedir. noloji politikalarının temel özellikleri şöyle özetlenebilir. Son olarak, artış hızı açısından bilim ve teknoloji ala1) Ülke bir yandan ucuz, korumasız, niteliksiz ve ka nındaki bu etkileyici göstergeler yaklaşık 1,5 milyarlık nülabalık işgücü ile devasa bir fusa oranlandığında Çin’in dünya sıralamasındaki yerinin pazara sahip olmanın hâlâ gerilerde olduğu belirtilmeli. Ancak, devletin öncüBilim avantajlarını kullan lüğünde, uzun vadeli planlara ve somut hedeflere dayalı ve teknoloji dı; ülkeye giren ya kararlılığı, Çin’in gelecekte bu açığı kapatabileceğini bancı sermayeden düşündürüyor. uygulamalarına i S. Sezen, Çin’in İkinci Uzun Yürüyüşü, TODAİE, Ankara 2009, teknoloji transgünübirlik tercihler s. 219. fer yaptı ama dii değil, öncelikli somut OECD Reviews of Innovation Policy: China, Synthesis Report, ğer yandan da OECD and The Ministry of Science and Technology of China, Paris hedefler içeren plan hem işgücünün 2007, s. 23; OECD Reviews of Innovation Policy: China, OECD, Paris ve programlar yön niteliğini arttır 2008, s. 49, 322. iii Y. Yao, “In search of balance: technological development in maya hem de kendi vermektedir. China”, in: Competitiveness, FDI and Technological Activity in East teknolojisini yaratAsia, (Ed. S. Lall, S. Urata), Edward Elgar, CheltenhamMassachusetts, maya yöneldi. 2003, s. 254. iv Günümüzde “dünyanın üretim J. Yu, R. R. Stough, P. Nijkamp, “Governing Technological atölyesi” olduğu kadar, ürünlerinin çoğunun “taklit, ucuz Entrepreneurship in China and the West”, Public Administration , Vol. 69, Supplement 1, December 2009, s. S97. ve dayanaksız” olmasıyla da tanınan Çin’in hedefi, yük Review v R. P. Appelbaum, R. A. Parker, “China’s Bid to Become a Global sek teknolojiye dayalı ihracatını arttırarak bu algıyı terNanotech Leader: Advancing Nanotechnology Through Stateled Programs and International Collaborations”, Science and Public Policy, Vol. 35/5 June 2008, s. 327. v OECD Science, Technology and Industry Outlook, OECD, Paris 2008, s. 168. vi Örneğin, yüksek faizli banka kredileri yüzünden mali krize giren Jilin Üniversitesi, 2007 yılında öğrenci ve personeline bir duyuru yaparak onlardan öneri ve çözüm istemiştir. Bkz. A. Halachmi, K. Ngok, “Of Sustainability and Excellence: Chinese Academia at a Crossroads”, Public Administration Review, Vol. 69, Supplement 1, December 2009, s. S14. viii C. Cookson, “China scientists lead world in research growth”, http://www.ft.com/cms/s/7ef3097e09da11df8b2300144feabdc0,dwpuuid=0a8cf7,(27.01.2010). ix OECD Reviews of Innovation Policy: China, Synthesis Report, s. 39. x C. Cookson, a.g.k. Osmanlılarda astrolojinin yeri Osmanlı dünyasında, özellikle de devlet yönetiminde astrolojinin hemen her zaman önemli bir rolü oldu. Ancak Osmanlılarda astroloji konusundaki iki farklı tutum da hep varlığını korudu. Osman Bahadır [email protected] Kâtip Çelebi, Keşfü’zZunun adlı eserinde, birçok İslam düşünürünün astrolojiyle (ilmi nücumla) ilgili yorumlarından örnekler vererek, astrolojiye karşı İslam dünyasındaki yaklaşımların ikiye ayrılmış olduğunu gösterir. Buna göre, yaklaşımlardan biri, astrolojinin bütünüyle dine aykırı olduğunu savunan yaklaşımdır. Gezegenlerin ve yıldızların hareketleriyle, takvim yapmak, yön bulmak ve namaz vaktini hesaplamaktan öte ilgilenmemek gerekir. Yıldızların biçimlerine, renklerine, bulundukları yere vb. başka anlamlar vererek bunlardan dünyadaki olaylar için sonuçlar çıkarmak şeri hükümlere aykırıdır ve Tanrı’nın iradesine ortak çıkarmaktır. Diğer yaklaşımda ise, müneccim (astrolog), gerçek etkili gücün Tanrı olduğuna inanır da, dünyadaki olayların gerçekleşmesinde Tanrı’nın etkisinin, yıldızların durumlarına ve hareketlerine göre geçerli olduğunu varsayarsa, bu kayıt altında astrolojik hükümlere varmanın dini bakımdan bir sakıncasının olmadığına inanılmaktadır. Astrolojiye ilişkin bu iki farklı yaklaşım, Osmanlı devletinin doğuşundan batışına kadar her zaman bir arada var olmuştur. Ancak iktidarlarda yer alan çeşitli güç odaklarının dengelerindeki farklılaşmalara ve büyük astrolojik kehanetlerin yanlış çıkması gibi nedenlere bağlı olarak bazen birinci yaklaşımın öne çıktığı durumlara rastlansa da, ikinci tür yaklaşımın Osmanlı devletinde daha etkili olduğunu söylememiz gerekir. Osmanlı padişahlarının hemen hepsi devlet yönetiminde (özellikle de savaşa başlama tarihlerinin ve savaş taktiklerinin belirlenmesinde) astrolojik gözlem ve hükümlerden yararlandılar ve hatta bu tür gözlemlerin yapılmasını ve bu gözlemlerden sonuçlar çıkartılmasını teşvik ettiler (Birinci Abdülhamit astrolojiye kesin olarak karşıydı, astrolojiyi Allahın işine karışmak olarak görüyordu. Fakat o da devlet işlerindeki geleneksel astroloji uygulamalarını engellemeye kalkışmadı.) Müneccimlik kurumu devletin resmi bir kurumuydu ve Osmanlı devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar varlığını korudu. (Osmanlı devletinin son müneccimbaşısı Karlovalı Hüseyin Hilmi Efendi, 1924 yılında öldü.) Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi sırasında harekete geçme zamanının belirlenmesinde müneccimlere danışmıştı. Ali Kuşçu’yu Otlukbeli Savaşı’na (1473) götürmesinin nedeni de, çok büyük olasılıkla, Kuşçu’nun savaşın gidişini astrolojik gözlem ve çıkarsamalarla yorumlaması içindi. Takiyüddin’in İstanbul rasathanesi de astrolojik amaçlar için kurulmuştu (1577). Osmanlılarda eşref saati (uğurlu saat) düşüncesine ve uygulamasına inananların çokluğu, astrolojinin sadece devlet işlerinde değil, halk arasında da ne kadar yaygın olduğunu gösteren (halk astrolojisine) bir örnektir. Biraz daha ileri giderek diyebiliriz ki, astroloji Osmanlılarda, 19. yüzyılın sonlarında modern bilimin etkili olmaya başlamasına dek, doğaya ilişkin determinizm düşüncesinin de adeta tek kaynağı olmuştur. Astrolojiye inananlarla onu dine aykırı gören düşünce sahipleri arasındaki ilişki ve gerilim ancak 19. yüzyılın sonlarında ve özellikle Salih Zeki Bey’in çalışmalarının ve yayınlarının etkisiyle modern astronominin ortaya çıkmasıyla önemini yitirmiştir. Klasik dönem Osmanlı astronomisi, gerilimli egemen astroloji yatağında kendisine ancak sınırlı bir alan açabilmişti. Grafik 3. Çin’in Yüksek Teknolojiye Dayalı İhracatının Gelişimi (milyar $) Kaynak: OECD Reviews of Innovation Policy: China, Synthesis Report, s.13. CBT 1201/9 26 Mart 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle