17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR ÖLÜMSÜZ POLİPİN KALITIMI ÇÖZÜLDÜ Neredeyse ölümsüz olan tatlı su polipleri, kendilerini yenileme yetileri nedeniyle her zaman bilimin ilgisini çeker. Uluslararası bir araştırma ekibi şimdi yaklaşık 20.000 gene sahip poliplerin neredeyse insan kadar karmaşık olduğunu buldu. Araştırmaya Avusturya’dan katılan İnnsbruck Üniversitesinden Bert Hobmayer, Polip DNA’sının yüzde elli yedisi virüslere uzanıyor, dedi. Birkaç milimetre büyüyen tatlı su polipinin yenilenme yetisi bilimi uzun bir süredir büyülemekteydi. Hayvanlar kesilip, parçalara ayrılsalar bile yeniden birleşebiliyorlar. Yenilenme yetisi, sürekli yeni oluşan kök hücreleriyle gerçekleşmekte ve hayvanlar genç kalmalarını da yine aynı hücrelere borçlu. Sinir hücreleri bile yenilenerek gençleşiyor. Oysa tatlı su polipleri en eski ve en basit çok hücreli organizmalar. Normalde sadece iki hücre tabakasından oluşan knidliler, yaklaşık 600 milyon yıldır dünyamızda yaşıyor. Birçokları serbest yüzen medüzler veya zemine tutunan polipler olarak denizlerde, hidra gibi küçük bir kısmı ise tatlı sularda yaşar. Yapılarının basitliği nedeniyle tatlı su polipleri bilimin en sevilen model canlılarından biri haline geldi. Hidra kalıtımının tekrarlanan parçalardan oluşan yüzde elli yedilik bölümün virüs kökenli olduğu ortaya çıktı. Hatta ayrıntılı karşılaştırmalar sonucunda, virüslerin geçmişteki saldırıları bile açıklanabilmiş. Virüs saldırısı üç dalga halinde gerçekleşmiş. Gerçi hayvanların etkili savunma sistemleri virüsleri zararsız hale getirmiş, ama kalıtımda kalıntılarının izleri var. İnsan DNA’sında da virüslerin kalıtımına ait çok sayıda izler bulunur. Hidra kalıtımında bakteri kökenli olduğu sanılan genler de saptanmış. Bundan sonra bu yabancı kalıtım parçalarının tatlı su poliplerinin biyolojisi üzerindeki etkileri araştırılacak. Son çalışmada, hücreler arasındaki yaşam kanallarının ne şekilde oluştuğu ve bunlarla ne şekilde iletişim kurulduğu da araştırılarak, kanalların oluşumundan sorumlu genler de saptanmış. Ayrıca hidranın, kas sistemi için gerekli olan en önemli bileşenlere de sahip olduğu görülmüş ki diğer hayvanlarda kas sistemini oluşturan üçüncü tabaka yani mezoderm, poliplerde bulunmaz. Hidralar tatlı suya uyum sağlarken bazı genlerini kaybederken, diğerlerini duplikasyon yoluyla kazanmışlar. Örneğin bağırsak epiteli gibi önemli doku türlerinin moleküler bileşimleri insanda ve hidrada 600 milyon yıl önce evrimsel olarak birbirinden ayrılmasına rağmen, iki türde de neredeyse hiç değişmemiş. Bilim insanları bunların ortak atada bu şekilde kabul gördüğünü sanıyor. CBT 1201/ 4 26 Mart 2010 Şimdiye dek büyük zahmetlerle özel amaçlarda kullanılan sistem artık “normal” alanlarda da kullanılabilir hale geldi. Göz hareketleri analizleri aslında yeni değil. Mesela günümüzde kullanılan “EyeTracking sistemleri” ile uygun yardımcı maddelerle birlikte bir deneğin göz hareketlerini kaydedip, çeşitli sorulara göre değerlendirilir. Sistem bu yüzden daha çok reklam kampanyalarının etkisini ölçmek için piyasa araştırma analizlerinde veya İnternet sayfalarının rahat kullanımını ölçmek için kullanılır. Bu tür “EyTracking sistemlerinden” artık bilgisayarların çalıştırılmasında da yararlanılıyor. Alman bilim insanları şimdi “Bright Eyes” ile bilgisayar kullanıcısının göz hareketlerini gerçek zamanlı olarak analiz eden ve ekrandaki dinamik bir sistem uyumu için kullanılan bir prototip geliştirdi. Bright Eyes sisteminde PC kullanıcısının göz hareketleri bir “EyeTracker” ile kaydediliyor. Ekran üzerindeki imleç bunun üzerine programları doğrudan doğruya gözüyle çalıştırabilen kullanıcının bakışını takip ediyor. Böylece bilgisayar faresi gereksiz kalıyor. Bright Eyes kullanıcının alışkanlıklarına uyum sağlayarak bunlara reaksiyon gösterebiliyor. çimi, beslenme ve genel sağlık durumlarıyla ilgili yeni bilgiler de edinmeyi umuyorlar. Öldürülen Vikingler tahminlere göre İskandinavya’nın çeşitli bölgelerinde yaşamışlardı. Hennemann. Araştırma çerçevesinde 50 heteroseksüel erkek kendilerine benzeyen ve benzemeyen kadınların çıplak resimlerini değerlendirmişler. Erkeklerin yarısı fotoğraflara bakmadan önce üç dakikalığına ellerini soğuk suya tutmak zorundaydı. Bu şekilde kalp frekansı, kan basıncı ve stres hormonu kortizol değerleri yükselmiş. Stres altında kalan bu erkekler, kendilerine benzemeyen kadınları daha çekici bulmuşlar. Oysa sakin bırakılan erkekler kendi yüz hatlarına benzer hatlara sahip kadınları seçmişler. Deney şimdilik sadece erkeklerle yapılmış ama bilim insanları kadınların da aynı şekilde reaksiyon göstereceklerine inanıyorlar. Sonuçlar, stresin, hayvanların normal zamanlarda tercih ettikleri eşlere ilgiyi azalttığını açıklayan araştırmayla örtüşmekte. RENKLERİ EN HIZLI GÖREBİLEN CANLI, ARI İngiliz bilim insanlarının Journal of Neuroscience dergisinde yayımlanan araştırmasına göre arılar ve yabanarıları dünyayı insandan daha hızlı görebilme yetisi dışında canlılar dünyasında da renkleri en hızlı görebilme yetisine sahip. Arıların renk duyu hücreleri omurgalılardan iki misli, siyah beyaz görme yetileri ise beş misli hızlı. Ancak böceklerin birçoğu sadece siyah beyaz görme yetisine sahiptir. Sadece arılar ve yabanarıları renkli görebilirler. Fakat arıların hızlı uçuşları sırasında da renkli görüp göremedikleri bilinmiyordu. Son araştırmayla bu konuya bir açıklık getirildi. İnsanlar hızlı uçan böcekleri takip edemezler ama onlar hızlı görme yetenekleri sayesinde birbirlerini izleyebiliyorlar diye açıklıyor Queen Mary Üniversitesi’nden Peter Skorupski. Birçok böcek insandan daha hızlı görebiliyor, bu yüzden de yakalanmaları zordur. Hızlı görebilen canlıların görme hücreleri örneğin sinyalleri hızlı bir şekilde aktarabilen güçlü zarlara sahiptir. Peki arılar farklı hızlarda reaksiyon gösteren reseptörlere mi sahip? Yani bazıları hızlı renk algılaması diğerleri yavaş algılamadan mı sorumlu, yoksa hepsi aynı hızda mı tepki gösteriyor? Bilim insanları bu soruları yanıtlayabilmek için yabanarılarının üç farklı görme hücresinde ışıkla oluşan sinyalleri kaydetmişler. Bu şekilde hızlı uçuş sırasında görüş keskinliğinden sorumlu olan yeşile duyarlı fotoreseptörlerin en hızlı reaksiyon gösterenler olduğu anlaşılmış. Bunlar insanın görme hücrelerinden beş misli hızlı tepki gösteriyorlar. Arılar renkleri, beyaz ışığa kıyasla yüzde elli daha geç algılıyorlar. Deneyler arıların renkleri daha çabuk görebilmek için daha fazla enerji harcadıklarını göstermekte. Nilgün Özbaşaran Dede VİKİNGLERDE TOPLU KATLİAM Haziran 2009 yılında İngiltere’de bulunan başsız iskeletlerin Vikinglere ait olduğu anlaşıldı. Elliyi aşkın iskeletin onundan alınan diş örnekleri bu kişilerin Britanya adasından daha soğuk olan bir bölgede yaşamış olduklarını göstermiş. Nottingham İzotop Jeolojisi Merkezinde görevli arkeolog Jane Evans ve Carolyn Chenery, kalıntıların İ.S. 910 ve 1030 yıllarına ait olduğunu saptamışlar ve Vikinglerin, Anglosaksonlar tarafından toplum önünde düzenli olarak katledildiklerine inanıyorlar. Toplu mezar 2009 yılında İngiltere’nin güneyindeki Dorset kontluğundaki bir yol çalışması sırasında bulunmuştu. Projeyi yöneten David Score, bu döneme ait bu kadar büyük bir toplu mezarın alışılmışın çok dışında olduğunu ve o tarihlerde Dorset’te nelerin yaşandığıyla ilgili bilgiler vereceğini söylüyor. Bilim insanları ayrıca Vikinglerin yaşam bi STRESİN EŞ SEÇİMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Araştırmalar birçok insanın göreceli olarak kendisine benzeyen kişileri eş olarak seçtiğini gösterdi. Ancak stres erkeklerde bu kuralı tersine çevirmekte. Çok gergin olan erkekler, dış görünüşü tamamen farklı olanları seçiyorlar. Bilim insanları bunu ilkel üreme baskısına bağlıyor. Stres hormonları zihinsel yetileri zayıflatarak insanın daha çok içgüdüsel davranmalarına neden oluyor. Stres altındayken, genetik açıdan iyi donanımlı bir canlı dünyaya getirme baskısı büyüyor diyor araştırmacılar. Proceedings B dergisindeki yazıya göre bu da farklı bir gen havuzundan olan bir kişiyle daha kolay. Birbirine benzer çiftler ise evrimsel açıdan başka bir avantaja sahip: Bu çiftler daha sadık ve güvenilir olarak algılanıyorlar diyor, araştırmayı yöneten JohannaLass Araştırma YAŞLILIKTA BİRAZ FAZLA KİLO, HAYAT KURTARIYOR Normal kiloya sahip insanlar genelde daha sağlıklıdır. Ancak özellikle de bakım evlerinde yaşayan yaşlıların biraz kilolu olmaları onları tehlikeli enfeksiyonlardan koruyabilir. Viyana Tıp Üniversitesi, Sosyal Tıp Enstitüsü araştırmacılarından Thomas Dorner, Viyana’daki büyük bir bakım evinde yaşayan 610 kişinin verilerini incelemiş. Yaş ortalaması 87,6 olan bu yaşlıların beden ağırlıkları ve enfeksiyona yakalanma sıklığı araştırılmış. Bir kişide yılda ortalama olarak %0,8 enfeksiyon meydana gelmekte. En sık görülen enfeksiyon, türü idrar yolu (ortalama %0,3) enfeksiyonu, bunu %0,19’la akciğer enfeksiyonu takip ediyor. Üçüncü sırada ishal (%0,12) ve diğer enfeksiyonlar (toplam %0,20) yer alıyor. Anlaşıldığı üzere hafif ve orta derecede kilolu olan yaşlılarda enfeksiyon görülme sıklığı daha düşük. Beden kitle endeksi yirmiden düşük olanlarda enfeksiyon görülme sıklığı beden kitle endeksi 24 ila 27,9 olanlara kıyasla %62 daha fazla. Beden kitle endeksi 28’i geçen yaşlılarda ise enfeksiyon tehlikesi %54 civarı. Buna göre, gerek aşırı zayıflık gerekse aşırı şişmanlık enfeksiyon riskini arttırıyor. Enfeksiyonlarla birlikte en sık görülen hastalıklar ise demans, kalp dolaşım ve akciğer hastalıkları. BİLGİSAYARI GÖZLE ÇALIŞTIRMAK Bilişimcilerin geliştirdikleri bir sistemle bilgisayar doğrudan doğruya gözle çalıştırılabilmekte. Bu durumda fare gereksiz kalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle