Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Devletten ARGE yardımı alan firmalar tedirgin! Türkiye ve firmaları, AB’ye üye devletler ve firmalarıyla aynı gelişmişlik düzeyinde değildir. Kim ne derse desin, ortada bir yarış var. Ama bu yarışı, bizden önde koşanların kendi gelişmişlik düzeylerine göre belirledikleri şartları kabul ederek sürdüreceksek, bilelim ki biz hep arkalarda kalacağız. Obezite tedavisinde Hotamışlıgil’in büyük başarısı Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gökhan S. Hotamışlıgil, araştırma ekibiyle birlikte, genetikleriyle oynanmış sıçanların “sağlıklı yağ hücreleri”nden aldıkları yeni bir hormon ile obezite kaynaklı hastalıkların tedavi edilebileceğini keşfetti. “Palmitoleate” adlı hormon, ensülin direnci ve “karaciğer yağlanması” gibi sorunları durdurabilir hatta iyileştirebilir. ARGE Yardımlarında AB’ye Uyum! Devletten ARGE yardımı alan firmalar tedirgin. Çünkü devletin TÜBİTAK eliyle yürütülen ARGE yardımlarına ilişkin yönetmelik esaslarının AB’nin müktesebâtı paralelinde yeniden düzenlenmekte olduğunu ve bu bağlamda destek oranlarının düşürüleceğini duymuşlar... Bu tür düzenlemeler gizli kapaklı yapılacağına, konunun tarafları bilgilendirilerek, görüşleri alınarak yapılsa tedirginlik olmaz; ama bu, yabancılardan çok duydukları için “yönetişim” ve benzeri sözcükleri dillerinden düşürmeyenlerin, gerçekteki “yönetim” anlayışlarıyla ilgili bir mesele olduğu için, konunun bu yönünü şimdilik bir yana bırakalım. Öğrenebildiğim kadarıyla, AB müktesebâtına uyum sürecinin bir gereği olarak, bizim yardım mevzuatımızın da, 30.12.2006 günlü Avrupa Birliği Resmî Gazetesi’nde yayımlanmış olan, “AraştırmaGeliştirme ve İnovasyonda Devlet Yardımları için Avrupa Topluluğu Ana Çerçevesi” ile uyumlu hâle getirilmesi isteniyor. Bu ana çerçeve, Avrupa Komisyonu’nun anılan yardımlar konusunda benimsediği esasları ortaya koyuyor. Üye devletlerin, kendi mevzuatlarını 1 Ocak 2007’de yürürlüğe giren bu esaslara göre bir yıl içinde uyarlamaları öngörülmüş (ki bu süre 2008 başında doldu). 31 Aralık 2013’e kadar uygulamada kalacak olan esasları, Komisyon, üye devletlere danışarak, Topluluğun rekabet ya da araştırma politikasına ilişkin mülâhazalarla ya da yine Topluluğun diğer politikaları ya da uluslararası taahhütlerini dikkate alarak, bu tarihten önce de değiştirebilecek. Komisyon ayrıca, 2010’da uygulamayla ilgili genel bir değerlendirme yapma niyetinde... Söz konusu esaslara göre ‘ARGE ve inovasyon faaliyetleri’ üç kategoride toplanmış: “Temel araştırmalar, sınaî araştırmalar, deneyimsel geliştirmeler”. ‘Temel araştırmalar’ malum. Diğer iki kategori için verilen tanımlarsa, Türkiye’nin de altında imzasının olduğu Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması’nın ekindeki Sübvansiyonlar ve Telâfi Edici Tedbirler Anlaşması’nda yer alan ‘sınaî araştırma’ ve ‘rekabet öncesi sınaî geliştirme faaliyeti’ terimlerinin tanımlarıyla örtüşüyor. Bu tanımları bu köşede birkaç kez verdiğim için yinelemeyeceğim. Faaliyet türleri ve firma büyüklüklerine göre belirlenen hibe biçimindeki destek oranlarınıysa, proje bazındaki toplam ARGE harcamalarının yüzdesi olarak aşağıdaki tabloda özetlemeye çalıştım. FİRMA ÖLÇEĞİ Temel araştırmalarda destek oranları Sınaî araştırmalarda... Ortak sınaî araştırmalarda... Deneyimsel geliştirme faaliyetlerinde... Ortak deneyimsel geliştirme faaliyetlerinde... KÜÇÜK % 100 % 70 % 80 % 45 % 60 ORTA % 100 % 60 % 75 % 35 % 50 BÜYÜK % 100 % 50 % 65 % 25 % 40 Ş işmanlık, tip 2 diyabet ve metabolik sendromun moleküler mekanizmaları üzerindeki çalışmalarıyla tanınan Profesör Dr.Gökhan Hotamışlıgil, Harvard Halk Sağlığı Bölümü’ndeki (HSPHHarvard School of Public Health) bilim adamları ile birlikte obezite ve obezitenin yol açtığı hastalıkların yeni bir hormon sınıfı ile tedavi edilebildiğini keşfetti. Araştırma, 19 Eylül 2008 tarihli ünlü tıp dergisi “Cell”de yayımlandı Hotamışlıgil, daha önceki çalışmalarından elde ettiği bilgilerin ışığında, genetikleriyle oynanmış farelerin yağ dokusunda tanımlayamadıkları bir faktörün, karaciğer ve kas dokularındaki metabolizmayı düzenlemek için sinyal gönderdiğini biliyordu. Dolayısıyla son günlerde ekip çalışmalarını bu mekanizmanın üzerinde yoğunlaştırdı. “İlk başta bu mekanizmanın ardındaki faktörün bir protein veya peptid hormonu olduğunu düşündük ve bunu aramak için yanlış yerlerde uzun zaman harcadık” diye konuşan Hotamışlıgil, “Derken bunun gözümüzün önünde durduğunu fark ettik. Bu, yağ hücreleri tarafından kan serumuna salgılanan binlerce yağ asidinden biriydi” diyor. Hotamışlıgil, araştırma ekibinden Haiming Cao, bu özel yağ asidini ayrıştırmak için, “Lipomiks”* adını verdikleri (Lipomiks, genlerin incelendiği genomiks, proteinlerin incelendiği proteomiks gibi yağları (lipidleri) inceleyen bilim dalı) yepyeni bir teknoloji platformu oluşturdu. Lipomiks aynı anda yüzlerce lipidi tanımlayabiliyor. Lipomics Technologies şirketinden Michelle Wiest ve Steven Watkins’in işbirliği ile çalışan Harvard ekibi, bu mekanizmaya Prof. Dr. Gökhan S. sahip olduğu düşünülen farelerin karaciğer, kas, yağ dokusundaki ve kanındaki lipidlerin haritasını uzun Hotamışlıgil ve titiz bir çalışmanın sonucunda çıkarttılar. Çok büyük miktardaki verileri eleyen bilim insanları genetikleriyle oynanmış farelerin yağ dokularında lipokin’i keşfetti “C16:ln7” veya “palmitoleate” adı verilen hormonun, kas ve karaciğere giderek hücrelerin ensülin duyarlılığını dengelediğini ve karaciğerde yağ birikimini engellediğini ortaya çıkarttılar. Ayrıca palmitoleate’nın enflamasyonu baskıladığı da gözlemlendi. Hotamışlıgil ve ekibi daha önce enflamasyonun metabolik hastalığa yol açan ana etmen olduğunu ortaya çıkartmıştı. CBT 1123/ 6 26 Eylül 2008 Firmalarımızı asıl tedirgin eden de bu destek oranlarıdır. Bizim firmalarımız için geçerli olan faaliyet türü daha çok deneyimsel geliştirmelerdir ve bizim ortak ARGE pratiğimiz de zayıftır; örnekleri azdır. Demek ki, AB paralelinde bir mevzuat uyarlaması yapıldığında, özellikle büyük firmalarımız, tek başlarına yürüttükleri ‘deneyimsel geliştirme’ faaliyetlerinde, kabaca söylersek, bugün alabildikleri hibenin yarısını alabileceklerdir. Küçük ve orta ölçekli firmaların kayıplarıysa büyüklerinki kadar olmayacaktır. Bilindiği gibi, bugünkü mevzuatımızda, firma büyüklükleri dikkate alınmamakta, ölçekleri ne olursa olsun bütün firmalara aynı destek oranı uygulanmaktadır. Büyük firmalarımızın kaybı, AB’nin yaptığı gibi bir kademelendirmeye gidildiğinde ortaya çıkacaktır. İlk bakışta, AB’nin uygulaması hakkaniyetli bulunabilir ve devletin asıl elinden tutması gerekenlerin küçük firmalar olduğu söylenebilir. Ne var ki Türkiye ve firmaları, AB’ye üye devletler ve firmalarıyla aynı gelişmişlik düzeyinde değildir. Kim ne derse desin, ortada bir yarış var. Ama bu yarışı, bizden önde koşanların kendi gelişmişlik düzeylerine göre belirledikleri şartları kabul ederek sürdüreceksek, bilelim ki biz hep arkalarda kalacağız. “EN İYİ YAĞ KENDİ YAĞINIZDIR” Hotamışlıgil ve Cao ayrıca genetikleriyle oynanmış sıçanların, besinlerinden aldıkları yağları depolayamadıklarını gözlemledi. Buna tepki olarak yağ hücreleri kendi yağlarını üretiyordu. Buna /de novo/lipojenez adı veriliyor. Kendi kendine üretilen bu yağ palmitoleate üretimini hızlandırarak tüm vücut metabolizmasının sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlıyor. Bu keşfi “En iyi yağ kendi ürettiğiniz yağdır” diyerek değerlendiren Hotamışlıgil, şimdi bu bulgulardan tedavi amaçlı nasıl yararlanabileceklerini araştırıyor. Bunun için vücudun palmitoleate üretiminin uyarılması gerektiğini söyleyen Hotamışlıgil, “Bizler hücrelerin kendi ‘iyi’ yağlarını üretebilmeleri için kimyasal olarak uyarılabileceklerini umut ediyoruz. Bu iyi yağlar, palmitoleate’ın sinyal becerisini artırarak metabolizma üzerinde yararlı etki yaratabilirler” diyor. İleri çalışmalarla farelerdeki palmitoleate etkisinin insanlarda da aynı derecede etkili olduğu tespit edilebilirse, potansiyel bir tedavi yolu açılmış olacak. Hotamışlıgil, palmitoleate’ın doğal ürünlerde de bulunabileceğini, fakat hâlihazırda saf halinde bulunmadığını söylüyor. Derleyen: Reyhan Oksay