27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR YAŞLI SİNİRLER SANILDIĞINDAN ESNEK Bir ağacın taç dallarından biri kırıldığında onun yerini daha eski bir filiz alabilir. Sinirbilimciler şimdi benzer bir durumun sinirler için de geçerli olduğunu buldu. Araştırma sırasında olgunlaşmış “yaşlı” sinir hücrelerinde bile eskilerinin yerini alan yeni uzantılar saptanmış. MaxPlanck Nörobiyoloji Enstitüsü’nden Susana GomisRüth, Corette Wierenga ve Frank Bradke, sinir hücrelerindeki bu esnekliğin, örneğin sırt omuriliğindeki yaralanmaların tedavisinde işe yarayacağını söylüyor. Sonuçlar, bu tür süreçlerin özellikle de bedendeki engelleyici maddeler tarafından kontrolsüz sinir uzantısı oluşumunun önlenmesi için bloke edildiğini göstermekte. Normal bir sinir hücresi komşu hücrenin sinyalini kısa dendrit uzantılarıyla algılar ve bir tane uzun akson uzantısıyla iletir. Merkezi sinir sisteminden kopmuş bir akson normalde yeniden uzamaz. Oysa araştırmacılar laboratuvar ortamında olgunlaştırılan fare embriyolarının beyin hücrelerini incelediklerinde, yaşlı sinir hücrelerinin de çok genç sinir hücrelerinde görülen esnekliğe sahip olduğunu fark etmişler. Bir akson hücreden en fazla 35 mikrometre uzaklaştırıldığında sadece birkaç saat içinde bir dendrit büyümeye başlıyor, deniyor Current Biology dergisinde. Ayrıca dendrit için tipik olan moleküler donanımı da bir aksonunkine dönüşerek birkaç günde sinyal iletebilecek duruma gelmekte. Yaralanma aksonu 35 mikrometreden daha fazla uzaklaştırırsa, yeni bir akson büyümekte. Bu fenomenin nedeni, hücre iskeletinin tüpsü yapısında gizli. Söz konusu protein demetleri belli bir mesafeye kadar dayanıklı bir biçimde sıralandığı için bir akson karakterini körelmeden sonra bile korumakta. Araştırmacılar kültür hücrelerindeki mikrotubulleri etki maddeleriyle “sağlamlaştırınca” birden fazla aksonun geliştiğini görmüşler. KANSER VE HIV HASTALARI İÇİN YENİ BİR TEDAVİ UMUDU İtalya’daki Superiore di Sanita Tümör ve Moleküler Tıp Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı, tümör oluşumunu ve T lenfozitlerine virüs bulaşmasını önleyen bir moleküler “devre kesici” (interruptor) buldu. CXCR4 reseptörünün üretimini durduracak nitelikte olan minik birlikte genlerin etkisi kişinin on yedi yaşından önce düzenli olarak sigara içmesiyle ortaya çıkmakta. Konuyla ilgili araştırma yazısı PloS Genetics dergisinde yayımlandı. Sigara içmeye erken yaşta başlayanların yetişkinlik döneminde, geç başlayanlara göre daha fazla bağımlı oldukları daha önceki araştırmalardan zaten biliniyordu. Ayrıca bu kişilerin sigara bağımlılığından kurtulmaları daha zor. Salt Lake City Tıp Üniversitesi’nden Robert Weiss ve ekibi, halen sigara içmekte olan ve uzun süre içip bırakan 2877 kişinin sigara içme alışkanlığını inceledi. Standart bir testin yardımıyla nikotin bağımlılığının şiddetini kontrol eden araştırmacılar, bunun ardından DNA örneği alarak nikotin reseptörü geninin (nAChR) içindeki varyantları belirledi. Sonuca göre on yedi yaşından önce sigara içmeye başlayan ve genin belli başlı bir varyantına sahip kişilerin yetişkinlik dönemlerinde bağımlı olma riski 1,6 –5 misli daha yüksek. Aynı gen varyantına sahip olmalarına rağmen, sigara içmeye daha geç başlayan kişilerin bağımlılık riski bu kadar yüksek değil. Kükürt ve karbon tespit edildi AY’DA SU VAR Ay’daki volkanik cam küreciklerinde çok az miktarda su saptandı. Suyun volkanik etkinliklerle gökcismin içlerine ulaştığı tahmin edilmekte. Ay’ın derinliklerinde ve kutuplarında da su olabilir. Aslında 4,5 milyar yıl önce meydana gelen muazzam çarpışma sırasında örneğin hidrojen gibi tüm hafif ve uçucu maddelerin buharlaştığı sanılıyordu. Fakat Amerika’nın Apollo misyonuyla elde edilen örneklerinde araştırmacılar kükürt ve karbon gibi hafif elementler tespit ettiler. Sonuç gelişkin teknolojiler sayesinde elde edilebilmişti. Bilim insanları şimdi Nanoİkincil İyon Kütle Spektrometresiyle cam küreciklerde az miktarda su buldu. Bu yöntemde içinde yüklü parçacık bulunan örnek çarpıştırılıyor ve bu şekilde açığa çıkan diğer parçacıklar ise son derece hassas detektörlerle saptanabiliyor. Ve böylece en küçük miktardaki elementler bile belirlenebilmekte. Cam kürecikler en az üç milyar yıl önce oluşurken, magmaya ait suyun yaklaşık olarak yüzde doksan beşi buharlaşmış. Bilim insanlarının bu tahminine ve küreciklerin içindeki su oranına göre kayacın püskürmeden önce 750ppm (milyonda bir birimlik) su içerdiği hesaplanmış. Bu oran jeologların dünyamızın eski magmasında saptamış oldukları su miktarıyla örtüşmekte. Sonuç, Ay’ın içlerinde, Dünyamızın üst kayaç tabakalarındaki kadar su içerdiğine dayanan tahmine çok yakın, diyor Carnegie Enstitüsü’nden Eric Hauri. Ay’da bulunan su ile ilgili iki hipotez var: Çarpışmadan sonra suyun hepsi buharlaşmamıştı veyahut da su çarpışmadan 100 milyon yıl sonra meteoritlerle Ay’a ulaşmıştır. NASA araştırmacıları bundan sonra LunarReconnaissance Orbiter misyonuyla Ay’ın kutuplarındaki su varlığını araştıracaklar. RNA parçacığı miR146a olarak adlandırılmakta. Projeyi yönetin Cesare Peschle’ye göre bu parçacık, trombositlerin gelişiminde, metastaz oluşumunda ve Aids virüsünün yayılmasında etkili. Bu nedenle bulgunun yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde yardımcı olması bekleniyor. Peschle, trombosit üretimi sırasında miR146a’nın azalışı daha fazla trombosit üretimini tetikleyen CXCR4 reseptörünün çoğalmasına neden oluyor diyor. Tedavi için Antogamir gibi özel bir inhibitörden yararlanılabilecek. Ayrıca HI virüslerinin bloke edilmesi, manipüle edilebilir mikroRNA’nın kapılarını da açabilir. Bu gelişmenin RNA’nın kolesterol molekülleriyle birleştirilerek, hücreye girişini kolaylaştırmakla gerçekleşebileceğine inanıyor araştırmacılar. İtalyan bilim insanlarının araştırmayla ilgili sonuçları Nature Cell Biology dergisinde yayımlandı. YENİ BİR DEMANS VARYANTI Öldürücü yeni bir demans biçimi Amerikalı doktorların kafasını karıştırdı. New Scientist dergisindeki habere göre, daha önce bilinmeyen bu sinir hastalığı yüzünden en az on kişi yaşamını yitirmiş. CreutzfeldtJakob hastalığına (CJK) benzeyen bu rahatsızlık belki de yıllardan beri vardı, diyor Case Western Reserve Üniversitesi’nden Pierluigi Gambetti. Ancak daha önceki vakalara normal demans tanısı konmuş olabilir. Belirtileri CJK’ye benzeyen yeni hastalık bugüne kadar 16 kişide saptanmış. Belirtiler arasında düşünme, ko CBT 1115/ 4 1 Ağustos 2008 GENLER, SİGARA BAĞIMLILIĞI ÜZERİNDE DE ETKİLİ Bir gencin, yetişkinlik döneminde sigara bağımlısı olması genlere bağlı. Çünkü belli başlı bir gen varyantına sahip kişilerin nikotine bağımlı olma riski daha yüksek. Bununla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle