24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Üniversiteler ve Silkelenme “Manevi Mirasım Akıl ve Bilimdir!” “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia ekmek, aklın ve ilmin gelişimini inkãr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İÜ. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1105 23 Mayıs 2008 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Güray Öz GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul obursali@cumhuriyet.com.tr CBT 1105 / 3 23 Mayıs 2008 Üniversiteler rektörlük seçimleri nedeniyle hareketli. Birinci olgu, AKP’nin üniversitelerin yönetimlerine kendine yakın insanları getirme gayretidir. Böylece tıpkı devlet kurumlarında yaptığı, hukuk ve yargının bütün alanlarındaki gibi, üniversitelerde de artık şimdi 22 rektör seçimi ile “meyve toplama” zamanının geldiğine inanıyor. İktidar olmak böyle bir şeydir: Eninde sonunda “armut sepete düşecek”tir! Üniversiteler armut mudur, AKP’nin sepetine düşmesi mümkün müdür, bu ayrı konu! Ancak, zamanın, işleri “halledici” özelliğini unutmayalım! İnsanlar sonunda “düzen” yanlısıdır! Huzursuzların, gerçek entelektüel varlığın tarhisel –kültürel olarak azınlıkta olduğu ülkemizde (temel sorun!), “işini yürütme” anlayışı ve duruşu çoğunluğun tercihidir... Şüphesiz, yine de üniversite bir entelektüel birikim yeridir ve orada işler her zaman umulduğu ve sanıldığı gibi “düzen içinde” yürümez! Entelektüel birikimin etkisi ise, bağımsız, özgün ve özgür bilimsel bir odak olma düzeyi ile yakından ilişkilidir. Bilim kültürü “sepetimizdeki” tarihsel varsıllığın azlığı ise, gerektiğinde, İtalya’da Papa olayında görüldüğü gibi, “başkaldırma” potansiyelini düşürür. Üstüne üstlük, bizde “devlet hiyerarşisi” geleneği ve siyasetin üniversiteler üzerindeki büyük olumsuz etkileri de, üniversiteleri baskılamıştır! İkinci olgu ise, varolan yönetimlerden duyulan hoşnutsuzluklardır. Bu nedenle, pek çok kimse, “AKP öcüsü” ile, keyfi, üniversitenin evrensel anlayışlarına aykırı, bilimsel kriterleri dikkate almayan, “benden”ci yönetimleri hoş görmeye haklı olarak yanaşma yanlısı değildir! *** Bu köşede ve dergide, her zaman “bilimden yana” bir kamplaşmanın, üniversitelerin ve ülkenin büyük yararına hizmet edeceği görüşü savunuldu! Üniversitelerde geçerli esas kriter “bilim”dir, siyasi görüşlerin çeşitliliği niteliği değildir. Şüphesiz, yine bu köşeye göre, bilim, doğanıntoplumun devinimini izlemegözlemeanlama gayreti içinde, tutucu olamaz! Çünkü gelişmelere açık olmayan bir bakış, her zaman çok şey kaybedergözden kaçırır! Bilimin kriterleri, bilimci niteliğinde herkes için ana birleştirici olabilmeli üniversitelerde! Bu bakımdan, yönetim olarak, bu kriterleri geliştirecek, bu kriterlere göre davranacak ve birleştirici olacak bir yapıyı yerleştirmeye yönelik tutumlar bütünü, her zaman tercih konusu olmalı! Bilim insanının, üniversite yönetim söz konusu olduğunda, kişisel çıkar ve ikbal beklentilerinden çok, herkesin mümkün olduğunca eşit yararlanacağı ortak bilimsel yönetim ilkelerinden yana tavır koyan olması, arzu edilmeli! *** Yazarımız Hayrettin Ökçesiz, nisan ayında dergimizde yayımlanan makalesinde, rektörlük seçimleriyle ilgili olarak, “içimizdeki direnen üniversiteyi ön plana çıkartalım ve YÖK’e tek aday gönderelim” çağrısında bulunmuştu! Ökçesiz, orada, “Atatürk’ün gençliğinin önemli bir kesimi bu çatının altında yaşama hazırlanmaktadır. Bu yaşam ülkenin de yaşamıdır. Bu çatının altında bilim kendi yasalarıyla hüküm sürmek durumundadır,” diyor ve üniversitelerin çeşitli baskılar altında bir rant alanına çevrildiğine işaret ediyordu: “Tüm bunlara direnen bir başka üniversite de var içimizde. Bu direnen üniversitenin önümüzdeki karanlık yıllara karşı yapabileceği şeylerden söz etmek istiyorum. Bu yılın 22 seçim üniversitesinin bu çığırı açabileceğini düşünüyorum”.. Ve üniversitelere şu çağrıyı yapıyordu: * YÖK’e tek isim gönderin. Oyların çoğunluğunu alamayan adayın rektörlüğünü tanımayın. * Bir “2008 seçim üniversiteleri adaylar kurultayı” düzenleyerek görüş ve güç birliği oluşturun. * Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti tasarımının ülkenin tek çıkış yolu olduğunu içselleştirerek kamuoyuna iletin. * Üniversitenizin akademik, idari ve fiziksel yapısını öğrencilerin hocalarıyla birlikte bilim yapabilmesine imkân verecek biçimde tasarlayın. “Üniversitede Köy Enstitüsü Felsefesi” tasarımına alıcı gözüyle bakın. Öğrencilerinizi tarikat evlerinden kurtarın. Kütüphanelerinizi haftanın her günü, gece gündüz açık tutun...” *** Üniversiteleri yönetsel anlayış olarak “bilimselleştirme” direncine her zamankindan çok gereksinim var. Eğer bu “direnme ruhu” egemen olursa, dinci tasarımlara karşı da en iyi yanıt verilmiş olur ve üniversiteler ülkemizin ve bilim kültürümüzün geleceği açısından büyük tarihsel görevini de başlatmışbaşarmış olur! Gelecek cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle