Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ellinci yılda elli eser Cihat Uysal, Mimar Y. Müh., cihatuysal@yahoo.com İnşaat Mühendisleri Odasının 50. kuruluş yılı nedeni ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana gerçekleştirilen elli önemli proje seçilerek bir kitap halinde yayımlandı. Bu seçimde yer alan projeler, Türkiye Mühendislik Haberleri dergisinin 442443 No’lu sayılarında da ayrıca 50. Yılda 50 Eser başlığı ile özetlenerek yayımlandı. Bu duyarlılığı diğer meslek odalarının da göstermelerini diliyorum. Bu nedenle, İMO’nun bu çalışmasını kutlamak gerek. Projelerin seçimine katılan jüri üyeleri on kişiden oluşuyor. Dördü akademisyen, beşi ülkemizin tanınmış ve deneyimli mühendisi ile İnşaat Mühendisleri Başkanı olmak üzere on kişiden oluşan jüri tarafından seçimi yapılan elli eser; Karayolları ve Demiryolları, Köprüler ve Viyadükler, Havalimanları, Barajlar, SulamaİsaleArıtma, Limanlar, Enerji Tesisleri ile Sanayi Tesisleri olmak üzere sekiz gurupta ele alınmış. Derginin sunuş yazısında, yapılan çalışma sırasında kurumlarda ciddi boyutlarda arşiv eksikliğinin bulunduğu vurgulanmış. Tahmin edileceği gibi bu çalışmanın yapılmasında, ilgili kurum ve kuruluşların yapılarının nasıl bir pasif direnç gösterdiğini tahmin etmek zor değil. Ne var ki, erişilemeyen bilgilerin niteliği ve bütün içindeki oranı üzülmekle geçiştirilemeyecek kadar önemli. Aradan iki yıla yakın bir süre geçmesine karşılık, bu konuda yazılı bir eleştiri ile karşılaşmadığım için bu yazıyı hazırladım. Otuz yedi yıllık meslek hayatımda, özellikle betonarme kalıp ve iskele sistemleri konusunda hizmet verdiğim yirmi beş yıllık deneyimim süresince yaklaşık beş bin (5000) uygulama projesi ile karşı karşıya geldim. Bu yapılar, çoğunlukla köprü, viyadük, hidroelektrik santral, baraj, termik santral, termik santral bacası, arıtma tesisi... gibi altyapı projelerinden oluşuyor. Bu konudaki gözlemlerimi aylık mesleki dergilerde dile getiriyorum. En çok eleştirdiğim konu, altyapı projelerinin mimar eli değmeden yapılması idi. Yaygın bir eğilim olarak mimarlık, bu tür yapıların tasarımında gereksiz bir çaba olarak görülmekte. Ne var ki, Elli yılda elli proje çalışması ile benim değerlendirmemin ötesinde, konunun arkasındaki bir dizi gerçeğin ortaya çıktığını gördüm. Çünkü, seçilen elli yatırım projesinin yüzde yetmişinin (%70) mimarı, yüzde altmış sekizinin (%68) statikçisi ile ilgili bilgiye erişilemediğini gösteriyor. İlk bakışta acaba rasgele proje mi seçilmiş, dedirten bu durumun hiç de öyle olmadığı, proje adlarına bakılınca görülüyor. Ciddiyetsiz bir yaklaşım konunun tarih yazıcılığının sorunu olduğunu söyleyip geçebilir. Oysa, sorunun uygarlığın yazı ile başladığı gerçeğinden başlayarak, mühendislik projeciliğinin kimliksizleştirilmesine kadar bir dizi kirliliği içinde barındırdığı açıktır. Bu konunun, başta tasarımcılar olmak üzere bütün ilgililerin gündemine girmesi gerekmektedir. Olur da, bu yazı yetkili ve ilgili ellere ulaşırsa; yazımın AB yolunda(!) ülkemizce kabul edilen bilgi edinme hakkı başvurusu olarak değerlendirilmek üzere yanıtlanmasını bekliyorum. Memleketimizde zelzele neden oluyor? Torbalı havalisinde hemen hemen kabili iskân (oturulabilecek) bir binanın kalmaması, zelzelenin şiddetli olmasından ziyade inşaatının mukavemetsiz (dirençsiz) olmasından ileri gelmiştir. Hazırlayan: Osman Bahadır 8 Türkçe El Yazmaları Kataloğu Türkiye Bilimler Akademisi ile Macar Bilimler Akademisi, İsmail Parlatır ve György Hazai’nin ortak yayını olan “Macar Bilimler Akademisi Kütüphanesi’ndeki Türkçe El Yazmaları kataloğu” kitabını ortak olarak yayımladılar. Macar Türkologların 19. yüzyılda, Osmanlı el yazmalarını sistemli olarak toplamaya ve incelemeye başladıkları bilinmekte. Macar Bilimler Akademisi Kütüphanesi’ndeki Türkçe El Yazmaları koleksiyonu, bu bilimsel çabaların doğal bir uzantısı oldu. Söz konusu koleksiyona ilişkin katalog, Türk, Macar ve Alman bilim insanlarının karşılıklı çaba, işbirliği ve ekip çalışması sonucu ortaya çıktı. Katalog aynı zamanda Macar Bilimler Akademisi ve Türkiye Bilimler Akademisi arasında kurulmuş işbirliğinin ilk somut ürünü. 35 TL ye TÜBA’dan istenebilecek 530 sayfa kitabın sunumunda şöyle deniyor: “Dünyada Macarlar ve Türkler kadar sıkı ilişkiler içinde olan ve ortak tarihi paylaşan çok az halk vardır… Paylaşılan bu ulusal tarihle ilgilenen araştırmacılar ve tarihçiler, bu ilişkinin araştırılmasının ne kadar önem kazandığını kısa zamanda anladılar… El yazmaları kataloğu bu çabaların mükemmel bir örneğidir. Macar Türkologlar, 19.yüzyılda Osmanlı el yazmalarını sistematik olarak toplamaya ve incelemeye başladı. Elinizideki katalog bu bilimsel çabaların doğal bir uzantısıdır… CBT 1105/10 23 Mayıs 2008 Mayıs 1928 tarihli Cumhuriyet gazetesi, 31 Mart 1928 tarihinde Torbalı merkez olmak üzere civarında ve İzmir’de gerçekleşen ve yüzlerce binanın yıkılmasına yol açan depremle ilgili olarak bölgede araştırma yapan bilim insanlarının açıklamalarına yer vermiştir. “Memleketimizde Zelzele (Deprem) Neden Oluyor?” başlıklı yazıda şunlar söylenmektedir: “ İzmir’de vuku bulan zelzele hakkında fenni tetkikatta (incelemelerde) bulunmak üzere Darülfünun Divanı’nın kararıyla İzmir’e gitmiş olan Darülfünun Fen Fakültesi mevzi arziyat (jeoloji) muallimi Hamit Nafiz ve tabii coğrafya muallimi İbrahim Hakkı beyler, iki gün evvel şehrimize dönmüşlerdir. Hamit Nafiz ve İbrahim Hakkı beylerin arz tetkikatı, yakında neşredilecek ilmi bir broşürün esasını teşkil edecektir. Garbi Anadolu, Yunanistan ve Bulgaristan’da vuku bulan zelzeleler Avrupa’nın jeoloji mütehassıslarını da alakadar etmektedir. Bazı Avrupa mütehassısları zelzelenin tezahür sureti (görünümü) ve vuku tarzı (oluş tarzı) hakkında ilmi malumat cemine (toplanmasına) başlamışlar ve bu meyanda Darülfünun’a müracaat ederek zelzele hakkında tetkikata başlanıp başlanmadığını sormuşlardır. Darülfünun’ca yapılmakta olan tetkikat henüz bitmemiş ise de zelzelenin zuhur sureti (meydana geliş biçimi) hakkında umumi bir fikir hasıl edecek bir dereceye gelmiştir. Bu tetkikat Türk mütehassısları tarafından yapılan bu kabil tetkikatın birincisini teşkil etmek itibariyla şayanı dikkattir. Hamit Nafiz ve İbrahim Hakkı beyler dün bu hususta şu beyanatta bulunmuşlardır: ‘İzmir ve havalisinde zelzelenin azami Hamid Nafiz (Pamir) tesirde bulunduğu mıntıkaları gezerek arazinin jeoloji noktai nazarından bünyesini tetkik ve lazım gelen vesikaları cem eyledik. Doğrudan doğruya tetkikatta bulunmadığımız mahallerden usulüne tevfikan (uygun olarak), İzmir mıntıkası maarif emini vasıtasıyla matbu anketler vasıtasıyla malumat istedik. Tetkikatımız göstermiştir ki, İzmir, Torbalı zelzelesi, Garbi Anadolu’nun jeoloji bünyesinin tabii bir neticesidir. Hadise, elim olduğu kadar izam edildiği (abartıldığı) derecede değildir. Zelzelelerin sebepleri hakkında kati olarak söylenecek bir şey varsa, o da Adalar Denizi mıntıkasını, Garbi Anadolu’yu ve Balkan yarımadasını müteessir eden (etkileyen) bu zelzelenin hiçbir surette volkanizm ile alakadar olmadığıdır. Çünkü bu saha katiyyen volkanik değildir. Zeminin bünyesi ve tabiatı zelzelenin tahribatı üzerinde bariz bir surette tesir icra etmiştir. Kesretle (çoklukla) tesadüf edilen bataklık yerlerde bu şiddet azami dereceye vasıl olmuştur. Torbalı havalisinde hemen hemen kabili iskân (oturulabilecek) bir binanın kalmaması, zelzelenin şiddetli olmasından ziyade inşaatının mukavemetsiz (dirençsiz) olmasından ileri gelmiştir. Kanaatimiz zelzelenin orta şiddette bir zelzele olduğu merkezindedir. Bu nevi zelzelelerin büyük bir sahai şümulü (kapsam alanı) vardır. Garbi Anadolu’dan sonra Bulgaristan ve Yunanistan’ın bir kısmının sarsılması zelzelenin mevzi olmadığını göstermektedir. Tetkikatımızın neticesini Darülfünun emanetine (rektörlüğüne) bir rapor ile bildireceğiz.”