Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zürafalar uzun boyunlarına nasıl sahip oldular? Bu soru, 18.yüzyılın başlarında zürafaların atalarının yiyecek bulmak amacıyla boyunlarının uzadığı ve bu edinilmiş özelliği soyundan gelenlere aktardığı gibi yanlış bir görüşü ortaya atan doğabilimci JeanBaptiste Lamarck’tan bu yana bilim insanlarının Denizayıları: Çene kemiklerinden Kulak kemiklerine kafalarını kurcalıyor. Memeliler sürüngenimsi synapsidlerden evrilirlerken, alt çenelerinin bir bölümü kulaElimizdeki zengin zürafa fosilleri ğa doğru yer değiştirerek çekiç ve örs kemiklerine dönüştü. Fosiller bu olaylar zinciriMiosen dönemine uzanıyor. Bu örnek ni yansıtıyor ler garip boynuzlu bir dizi canlıyı gözler önüne geçişler fosil kayıtlarının dizilişi konusunda bizlere çok Açık Deniz Kertenkeleleri sermekle birlikte, tümünün kısa boyunlu iyi bir kanıt sunmaktadır. Aynı durum memeliler için Ichthyosaurlar adıyla bilinen deniz sürüngenleri kertenkeleyi andıran atalarından Triassic döolduklarını ortaya koyuyor. Yalnızca geç de söz konusudur. Balinaların hipopotamlarla bağlantınemde evrildiler. Fosil kayıtları bunların zaman içinde giderek yunusu andırdıklarını ortaya koMiosen dönemde uzun boyunlu fosillere lı kara memelilerinden evrilmeleri son yıllarda ateşli taryuyor rastlanıyor. Günümüz zürafaları gibi, bu tışmalara konu olmuştur. Bunun daha az bilinen bir örUtatsusaurus hataii canlıların boyunlarında fazladan bir omur neği de yüzgeçayaklıların, ya da fok, deniz aslanı ve de(245 milyon yıl önce, erken Triassic) bulunduğu ve boyun omurlarının uzamış niz aygırlarının evrimidir. olduğu görülüyor. Yıllardır elimizde yüzgeçayaklıların ilkel ayılardan Bugüne dek uzun boyunlu zürafaları türedikleri yönünde somut kanıtlar bulunmaktaydı. Kısa kısa burun yüzgeçsiz kısa boyunlu akrabalarına bağlayan kanıt bir süre önce bulunan erken Miyosen döneme ait fosil niteliğinde bir fosil yoktu. Ancak, New bu iki grup arasında eşsiz bir ara tür olarak karşımıza çık2,5 metre uzunluk York Teknoloji Enstitüsü’nden Nikos tı. Foku andırmasına karşın, Enaliarctos günümüzün yüzChaohusaurus geishanensis Solounas kısa bir süre önce geç Miosen geçayaklılarının suda yaşamalarına olanak tanıyan ka(245 milyon yıl önce, erken Triassic) Kuyruk hafifçe eğimli erken Pliosen dönemden bir zürafa fosili fatası, kulak ve burun özelliklerinden yoksundu. buldu. Bu fosilde boynun kısa boyunlu züDeniz aygırlarının fosilleri daha da çarpıcıydı. Erken rafa ile uzun boyunlu zürafa arasında ku Miyosen döneminin en ilkel biçimleri deniz aslanlarını sursuz bir köprü oluşturduğuna dikkat çe yakından andırmakla birlikte, daha büyük ve daha güçYüzgeci andıran ayaklar kiliyor. lüydüler. Bunu izleyen Imagotaria azı dişini andıran bü85 santim uzunluk Mixosaurus cornalionus (235 milyon yıl önce, orta Triassic) neminde at, gergedan ve tapir soylarının nasıl ayrıldıklarını gözler önüne seriyor. Örneğin, tapirler yaklaşık yarım metre boyundaki Homogalax gibi hayvanlardan, yaprak yemeye uyumlu dişleri olan ve burunlarında tipik bir çentik bulunan daha büyük hayvanlara dönüşüyorlar. Bu çentik giderek gelişerek sonunda günümüz canlılarında görülen biçimine ulaşıyor. Gergedanlarla ilgili belgeler ise çok daha eksiksiz. Eosen dönemin başlarındaki Hyrachyus gibi, köpek iriliğinde canlılar olarak ortaya çıkan bu yaratıkların ilk tapir ve atlardan pek de farklı olmadıkları görülüyor. Bunların bir bölümü zamanla büyüyüp aygırı andırıyor, kimilerinde de koşmaya elverişli ince uzun bacaklar gelişiyor. Bu “koşucu gergedanların” bir bölümü dev boyutlu indricotherlere dönüşüyor. Bu ilk gergedanların hiç birinde boynuz bulunmuyor. Avrasya’da yaşamlarını sürdüren türler günümüzde yaşayan beş farklı türün atalarını oluşturuyor. 7 ZÜRAFALAR 8 ICHTHYOSAURLAR CBT 1105/ 16 23 Mayıs 2008 Mesozoik dönemde karada yaşayan sürüngen türlerinin büyük bir bölümü sulaKısmen eğik kuyruk ra yönelerek, zamanla tümden suya dönük Çanak göz bir yaşam biçemini benimsedi. Yunus benzeri ichthyosaurlar, “Loch Ness canaUzun burun varı” gibi plesiosaurlar ve mosasaurlar Tam gelişmiş yüzgeç adıyla bilinen yüzen dev kertenkeleler bu 80 santim uzunluk canlılar arasında yer alıyordu. Fosil kayıtları bu dönüşümlerin her birini belgeliyor. Ichthyosaurların bilinen en eski örneTam eğik kuyruk Ophtalmosaurus icenicus ği Trias döneminde Çin’de yaşayan, inceEtli kanat lobu (160 milyon yıl önce, orta Jura) likli kafatası ve onu ichthysaurlara bağlayan hortumu dışında, tümden bir kertenkeleyi andıran Nanchangosaurus. Bunu, Japonya’dan gelen ve bedeni yunustan çok ichthyosauru andıran, daha kısa hortumlu Utatsusaurus izliyor. Ayakları kü3.6 metre uzunluk reği andıran, omurgası hafifçe aşağıya eğik Chaohusaurus türün daha gelişmiş bir biçimi olarak karşımıza çıkıyor. Trias döneminin ortalarında Nevada’da yaşayan Cymbospondylus’da ilkel el ve ayak yapısına ve kısa hortuma yine rastlanmakla birlikte, omurgadaki eğiklik çok daha belirginleşiyor. Son olaGünümüz gergedan ailesi Eosen dönemin ortaların rak, Trias döneminin ortalarına uzanan Almanya’nın da Teletacera gibi ilkel yaratıklar olarak ortaya çıkıyor Mixosaurus’u, uzun hortumu, çanak gözleri, ön ve arka lar. Bu canlılar, çağdaş türe özgü bir özellik olan keski bacaklarındaki tam gelişmiş kanatlarıyla nerdeyse tümye benzer üst azı dişi ve sivri alt azı dişi dışında, koşan den bir ichthyosauru andırıyor. Ancak, hafifçe aşağıya gergedanları andırıyor. Çağdaş gergedanların dişleri ev eğik kuyruğuyla, yine de Triyas ve Jura döneminin tipik rim süreci boyunca sayısız değişimlerden geçiyor ve iki ichthyosauruna kıyasla geçişimsel bir özellik taşıyor. bağımsız değişim aşamasında burundaki boynuzlar, üç bağımsız aşamada da şişman yapılı, kısa bacaklı hipopo 9YÜZGEÇAYAKLILAR Mesozoik dönemin balıkfibyenleri ve su sürüngentamsı türler ortaya çıkıyor. Bu türlerin büyük bir bölümü Miosen dönemin sonunda yok oluyor. Afrika ve lerinde gördüğümüz gibi, sudan karaya ve yeniden suya yük dişlere ve günümüz deniz aygırlarındakine benzer kancamsı avurt dişlerine sahipti. Çağdaş deniz aygırları Miyosen döneminin sonlarında ortaya çıktı. Bunlar, üst çenesinde büyük azı dişleri olan ve alt çenesi azı dişsiz Alochtherium ile, tonozlu damağın ilk örneklerini taşıyan Valenictus türlerini içermekteydi. Günümüzde deniz aygırları tonozlu damak ve pistonumsu dili denizin dibindeki yumuşakçaları çekmek amacıyla kullanırlar. Ardından kancamsı dişleriyle kabukları ezerler. Fosilleşmiş deniz aygırları tüm bu anatomik uyarlamaları en ince ayrıntısıyla gözler önüne sererler. 10DENİZAYILARI Son örnek olarak, sığ sularda otlanarak yaşayan ve aralarında denizayılarının, dugonların ve onların yeryüzünden silinmiş akrabalarının da yer aldığı sirenianlara (deniz inekleri) yeniden dönelim. Bunlar nereden geldiler? Elimizde çok farklı ilkel sirenian fosilleri olmakla birlikte, bunların en çarpıcı olanı Jamaika’da bulunan 50 milyon yıllık Pezosiren fosilidir. 2001 yılında betimlenen bu fosil, aşağıya dönük burnu, arkadan yükselip öne yayılan garip dişleri, kalın kaburga kemikleriyle tipik bir denizayısının tüm özelliklerine sahip. Ancak bu canlıda yüzgeç yerine, karada yürümesini sağlayan dört ayağı ve dört bacağı var. Pezosiren iskeletinin öteki tüm özellikleri denizayılarının tipik özelliklerini yansıtıyor. Bir olasılıkla, bu canlı hipopotamı andıran yarısuda yaşayan bir canlıydı. Bu da tümden suda yaşayan denizayıları ile onların karada yaşayan ataları arasındaki bağı açıkça ortaya koyuyor. Yaratılışçılar çürütülmesi olanaksız bu tür somut kanıtlar karşısında söyleyecek bir şey bulamıyorlar. Bu tür örnekler evrim sürecinin yaşandığı ve yaşanmakta olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Rita Urgan, Kaynak: New Scientist, 1 Mart