Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NE “KAYIP HALKA”SI? Fosil kayıtlarında büyük boşluklar olduğu falan yok! Yaşam, aşağıdan yukarıya tırmanan hiyerarşik bir süreçten çok, farklı türlerin ayrışarak aynı anda var olmasından kaynaklanan dallı budaklı bir yapıdır. Maymunlarla insanlar 7 milyon yıl önce ortak bir atadan ayrıldır ve her iki tür de bugüne dek varlığını sürdürmekte. Benzer biçimde, mercan ve süngerler de 600 milyon yıl önce kendilerinden daha gelişkin canlılar ortaya çıktığında yok olmadı. Öyle ki, “eksik halka” kavramı yanıltıcı bir görüştür. Ancak her ikisine de özgü özellikler taşıyorlar. 3 BALIKFİBYENLER Geçişimsel fosillerin belki de en eksiksiz örneğini, Devon dönemi sırasında balıkların sudan karaya çıkış sürecini adım adım ortaya koyan “ayaklı balık” fosiller oluşturmakta. Bunların 1932’de ilk bulunan örneği Ichthyostega idi. 1936 yılına dek uygun bir betimlemesi olmayan bu türün bacakları ve kafatası hem suda hem karada yaşayabilen ikiyaşayışlıları andırırken, kuyruk ve solungaç örtüleri balığı andırmaktaydı. O tarihten sonra tüm geçiş dönemlerinin sergilendiği çok farklı örnekler bulundu. En son Kanada’da bulunan fishibian örneği Tiktaalik’in pulları, çene ve damağı balığı andırırken, yüzgeç kemikleri balık ile Achantostega türü arasında bir özellik sergilemekteydi. C harles Darwin “Türlerin Kökeni” adlı yapıtını 1859 yılında yayımladığında, fosil kayıtlarında evrimsel değişimle ilgili oldukça az kanıt vardı. Darwin kitabının iki bölümünde fosil kayıtlarının kıtlığından ötürü özür diliyor, ancak kayıtların eninde sonunda görüşlerini doğrulayacağına da dikkat çekiyordu. Darwin, anatomik özellikleri iki temel organizma topluluğu arasında kalan “geçişimsel” fosillerin yokluğundan yakınmaktaydı. O dönemde bu tür fosillere, en basit yapılı mercanlardan kuşlar, memeliler ve insanlar gibi çok daha karmaşık yapıdaki canlılara uzanan “büyük varoluş zincirinin eksik halkaları” gözüyle bakılmaktaydı. Artık bunun yanlış bir görüş olduğunu biliyoruz. Yaşam, aşağıdan yukarıya tırmanan hiyerarşik bir süreçten çok, farklı türlerin ayrışarak aynı anda var olmasından kaynaklanan dallı budaklı bir yapıdır. Örneğin, maymunlarla insanlar 7 milyon yıl önce ortak bir atadan ayrılmışlardır ve her iki tür de bugüne dek varlığını sürdürmektedir. Benzer biçimde, mercan ve süngerler de 600 milyon yıl önce kendilerinden daha gelişkin canlılar ortaya çıktığında yok olmamışlardır. Öyle ki, “eksik halka” kavramı yanıltıcı bir görüştür. Geçişimsel bir tür ille de bir canlı topluluğu ile öteki arasında doğrudan bir bağlantı oluşturmak zorunda değildir. Bu yalnızca bir soyun bir başkasından ayrılırken geçirdiği evrimsel değişimleri yansıtmak zorundadır. Bu türler fosil olmak zorunda da değildirler; günümüzün birçok canlı türleri geçişimsel özelliklere sahiptirler. mizde bir yığın kanıt var. Son zamanlarda eskivarlıkbilimciler (paleontologlar), bugün artık evrimle ilgili kanıtların zenginliğine dikkat çekmeye ve önemli geçişimsel biçimleri ortaya seren buluşlarını kamuya duyurmaya başladılar. Bunların birçok örneğine Donald Prothero’nun “What the fossils say and why it matters=Fosillerin anlattıkları ve bunların önemi” adlı yapıtında yer veriliyor. Aşağıda da bu örneklerden birkaçı yer alıyor. 4 SYNAPSİDLER Geçiş sürecinin bir başka kusursuz örneği memelilerin ataları olan synapsidlerden türeyişidir. Bu türe bir zamanlar “memeli benzeri sürüngenler” adı verilmekteydi. Ancak bu terim artık kullanılmıyor, çünkü synapsidler sürüngen değiller. Bu iki grup ortak bir atadan koşut olarak türedi. İlk synapsidler bir olasılıkla kertenkeleyi andırmakla birlikte, synapsidlere özgü bir özellik olan kafatasının arkasındaki daha basık temporal boşluğa ve karmaşık yapıda çene kaslarına sahiptiler. Permiyan dönemin başlarına gelindiğinde, daha çok memelileri andıran synapsidlere rastlandı. Bu dönemin sonlarında bir dizi köpekayı büyüklüğünde synapsid bulundu. Bu örnekler çiğneme yetisini kazandıran daha iri çene kaslarına ve memelileri andıran bir beden yapısına sahiptiler. Synapsidlerin evrim sürecinde meydana gelen en çarpıcı değişimlerden biri alt çenedeki değişimdi. Memelilerde yalnızca dişlerin olduğu tek bir alt çene vardır. Synapsidlerin evrim süreci boyunca dişle ilgili olmayan çene unsurlarının giderek yok olduğu, buna karşılık diş kemiğinin giderek geliştiği ve sonunda tüm çeneyi ele geçirdiği görülüyor. Evrimin son aşamasında diş kemiği genişleyerek kafatasıyla birleşir. Dişle bağlantısı olmayan kemiklerin çoğu yok olur. Ancak mafsal kemiği ve onunla bağlantılı olan kafatasındaki dördül kemik artık ortakulaktaki çekiç ve örs kemiklerine dönüşmüştür. Eskivarlıkbilimcilerin memeli oldukları konusunda artık ortak bir görüşe sahip oldukları en eski fosiller Trias döneminin sonlarından geliyor. Bunlar soreks boyutunda, diş kemiği ile kafatası ve ortakulaktaki üç kemik arasında tam gelişmiş bir ekleme sahip canlılardı. Neyse ki, fosil kayıtları sayesinde bu canlıların synapsidlerden nasıl evrildiklerini tüm açıklığıyla görebiliyoruz. 1 KÜTÜK AYAKLILAR DARWİN’İN KESTİRİMİ DOĞRULANDI Darwin’in geçişimsel türlerin keşfedileceği yönündeki kestirimi kısa sürede doğrulandı. 1861 yılında, dinozorlarla kuşlar arasındaki en kusursuz geçişimsel tür olan, Archaeopteryx’in ilk örneği bulundu. 1870’lerde de fosil atlar dizisi belgelendi. Darwin 1882 yılında yaşama veda ettiğinde, özellikle omurgasızlar sınıfından, evrimsel değişimi gözler önüne seren sayısız fosil ve fosil dizileri bulunmuştu. Fosil kayıtlarındaki evrimle ilgili kanıtlar o günden bu yana hızla arttı. Ancak, fosil kayıtlarının evrim konusunda yeterli kanıt sunamayacak denli yetersiz olduğu görüşü, yine geçerliğini koruyor. Bunun bir nedeni, yaratılış kuramının etkisinden kaynaklanıyor. Bu kuramı savunanların en önde gelen taktiklerinden biri evrimle ilgili kanıtları çarpıtmak, ya da göz ardı etmek; bu kişilerin en çok başvurdukları yalan “geçişimsel fosil” diye bir şeyin olmadığı. Böyle bir görüş açıkça geçersiz. Tüm temel hayvan türlerinin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde artık eli Kambriya dönemi (542488 milyon yıl önce) yaşamın tarihçesinde bir dönüm noktası, günümüzde bilinen çoğu hayvan türlerinin ilk kez ortaya çıktığı hızlı evrimsel yeniliklerin yaşandığı bir dönemdi. Bu türlerden bir tanesi Arthropoda (eklembacaklılar) idi. Böcekler, örümcekler, kabuklular ve bunların akrabalarını içeren bu tür belki de dünyanın bugüne dek bildiği en başarılı hayvan topluluğuydu. Kusursuz bir geçişimsel tür örneği eklembacaklıları Kambriyen döneminde ayrıldıkları tür olan nematodlara ya da yuvarlak solucanlara (iplik solucanlar) bağlıyor. Bu solucanlar “kütük ayaklılar” ya da Onychophora adıyla biliniyor. Birçok açıdan nematodları andıran kütük ayaklılar eklembacaklılara özgü özellikler de taşıyorlar. 2 BATRAKLAR Hayvanların evriminde bir başka temel dönüşüm de omurgalıların ortaya çıkışıydı. Bir yüzyılı aşkın süredir toplanan kanıtlar, omurgalıları da içeren Kordatların (sırt iplikliler) echinoderm ya da derisi dikenlilerden (deniz kestanesi, deniz yıldızı ve bunların soyundan gelenler) türediğini ortaya koyuyor. Elimizde bu dönüşümü gözler önüne seren bir dizi fosil ve canlı türü de var. Bunlardan biri günümüzde de varlığını sürdüren Hemichordata (yarım kordalılar) türü. Bunlar ne echinoderm, ne de kordat sınıfına giriyor, CBT 1105/ 14 23 Mayıs 2008 5 CERATOPSİANLAR Yaratılışçıların geçişimsel fosiller konusundaki mavallarından hiç biri dinozorlar arasında herhangi bir ara türden söz edilemeyeceği görüşüyle boy ölçüşemez. Oldukça zengin sayılabilecek dinozorlarla ilgili fosil kayıtları belleklerimizde iz bırakan tüm dinozor gruplarını Triyas döneminin ilk dinozorlarına ve sonunda da tüm dinozorların ortak atalarına bağlayan geçişimsel fosil ka