23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör çekten de iki farklı nöron türünün bulunduğu saptanmış. Birinci türde aksonlar yassı spiraller oluştururken diğerinde kıvrımlı bir taç biçimlenmekte. Sağ beyin yarısında kıvrımlı taçlı nöronların sayısı az yassı spiral şeklinde uzantıları bulunan nöronların sayısı ise çok daha fazla. Sol beyin yarısında ise tam tersi bir durum söz konusu. Böylece üç deney sayesinde, şempanzelerin, sosyal sorunları çözerken ve yabancıları gözlemleyerek tanımaya çalışırlarken esnek davrandıkları ortaya çıkmış. Sonuçlar, şempanzelerin, gözlemle, bireylerin karakterlerini ve davranışlarını çözebildiklerini kanıtlamakta. Yeni bir haber: İngiliz bilim insanları insan ve inek genlerinden melez bir canlı yaratarak bunun Parkinson’s, Alzheimer’s gibi korkunç hastalıkların tedavisinde ümit olabileceğini duyurdular. Kilise İnsanlık Suçu İşlemekten Bıkmadı mı? Parkinson denen o korkunç hastalığın pençesine aldığı insanları görenler, çekilen o korkunç acıyı, perişan olan hayatları ve üstelik hastalığa tutulanların yakınlarının duçar oldukları ızdırap ve fiziksel zorlukları iyi bilirler. Çok sevgili hocam ve dostum JeanPaul Schaer’in eşi Julie Schaer, hayat dolu, ömrünün önemli bir kısmını içinde yaşadığı topluma hayır yapan kurumlarda çalışarak geçirmiş muhteşem bir insandı. Julie’yi oturduğu yerde görmek mümkün değildi. O faal, yüzünden gülümseme eksik olmayan insanı bir gün Parkinson’a yakaladı ve ben Julie’nin günden güne çöküşünü İsviçre’ye yaptığım seyahatlerde içim sızlayarak görmek zorunda kaldım. Eşinin yardımı olmadan yürüyemeyecek hale geldiğinde bile beni misafir etmek ısrarındaydı. Ancak artık çoğu işi Prof. Schaer yapıyordu evde, ama eğer ben onlarda kalmazsam bunun Julie için ağır bir psikolojik darbe olacağını bildiğimden, Prof. Schaer’in de ricasıyla buna devam ettim. Ta ki bir gün Prof. Schaer beni arayıp artık Julie’nin aramızda olmadığını söyleyene kadar. Eğer İngiliz tedavisi daha önce geliştirilebilmiş olsaydı, belki Julie kurtulacak, çevresine neş’e ve fayda saçmaya devam edebilecekti. Dün akşam annem aradı. Alzheimer’ın pençesine düşmüş bir kuzeniyle telefonda konuşmuştu. Kendisini tanıyabilmiş olması annemi çok mutlu etmişti. Ama annem biliyordu ki, pek yakında bu mutluluk da bitecektir. İngilizler çabuk davranırlarsa, ömrünü ulusunun hizmetinde bir amiral eşi olarak geçirmiş olan İsmet Teyzemiz için bir ümit olabilir. İngiltere’den gelen haber beni tüm dünyada korkunç genetik hastalıkların acılara boğduğu insanlar adına çok mutlu etti. Bilim insanı olmakla bir kez daha iftihar ettim. Ama bunun hemen karşısında kapkara bir haber de vardı. Bir insanlık suçunu haber veren bir gazete sütunu: Katolik kilisesi insanlık düşmanı kararlarına bir yenisini etkileyerek, İngiltere’de yapılanı kınamıştı. Nedeni, bunun «tabiatın işine karışmak olacağı» olarak ilan edilmişti. Yani Katolik Kilisesi kendini tabiat yerine koyup böyle bir karar vererek, insanların acı çekmeye devam etmelerini istiyor. Öyleyse mesela aspirine niçin karşı değiller? Aspirin tabiatta var mı? Fakat Katolik Kilisesinin söylediğinin temeline ininiz: Karşınızda acı çekmenizi istiyen, sırf sizin değil, hasta olmanız halinde etrafınızdakilerin ve toplumun ızdırap içinde yaşamasını isteyen bir kurum var. İstiyor ki, acz anınızda onların safsatalarına sığınasınız, onlara el avuç açasınız. Bu insanlık düşmanlığı değildir de nedir? Ama Katolik kilisesi bunu yeni mi yapıyor? Bir önceki Papa, nüfus fazlalığı ve AIDS pençesinde açlık ve acılarla kıvranan Afrika’ya gidip prezervatif kullanmanın günah olduğunu, dolayısıyla kullanılmaması gerektiğini söyleyerek büyük bir insanlık suçu işlememiş miydi? (Malum bizde de bir benzeri nüfus çokluğu nedeniyle çekilen sıkıntıların gözünün içine baka baka hababam çoğalın tavsiyeleri dağıtıyor!) Ya daha önce, aynı kilise Galileo’yu mahkum etmemiş miydi? Darwin’in evrim kuramına karşı çıkmamış mıydı. Düşünen insanları direklere bağlayıp yakmamış mıydı? Veba’nın nedenini bir fahişeye yıkıp onu da yakmaya kalkmamış mıydı? (Venedik’te bahsi geçen bu fahişeyi, müşterisi olan üst düzey yöneticiler, eşine insanlık tarihinde pek az rastlanılan bir dürüstlük ve cesaret örneği sergileyerek engizisyonun kanlı pençelerinden kurtarmıştı). Bütün bu insanlık düşmanlığı niçin, ne adına? 2000 sene evvel Roma’nın Judea eyaletinde yaşamış ve o zaman aklı başında kişiler tarafından meczup olduğu düşünülmüş bir gencin iddiaları ve bunların Tarsuslu bir başka zat tarafından şişirilip, bunlara yenilerinin ilavesiyle ortaya çıkmış bir dinin, kendisine ta Sümerler zamanından kalma efsaneleri de temel kabul etmesiye oluşturulan kitabı adına! İnsaf ki ne insaf! Julie gibi insanlar bu tür, kendilerini tarife yasal işleme neden olmayacak kelime bulamadığım kişilerin hezeyanları uğruna acı çekmeye ve ölmeye devam mı etsinler? Artık yeter! Bitsin insanlığın bu safsata gölgesinde yaşama kâbusu! Roma’da La Sapienza’nın yaptığını yaparak bu tür safsatanın temsilcilerini toplumumuza sokmayalım. ŞEMPANZELER GÖZLEMLE KARAKTER TAYİNİ YAPABİLİYOR ELEKTRİKLE DAHA VERİMLİ BİTKİLER Amerikalı bilim insanları, bitkilerdeki yararlı maddelerin üretimini arttırmaya yarayan basit bir yöntem keşfetti: Bitkilere elektrik veriyorlar. Üç saat boyu 10 miliamperlik elektrik akımı sonucunda örneğin bezelye bitkilerinde mantarı önleyici doğal bir maddenin üretimi on üç misli artıyor. Araştırmacılar bu yöntemle tıbbi ilaçların, tarım ilaçlarının veya önemli ticari bitkisel maddelerin daha ucuza üretilebileceğine inanıyor. Bilim insanları yöntemin zararsız olduğunu ve elektroterapi deneyleri sırasında hiçbir bitkinin bozulmadığını söylüyorlar. Bitkiler, çevrede meydana gelen değişimler için ikincil bitki maddeleriyle reaksiyon gösterirler. Mesela bir bitki, güneş ışığındaki UV oranının Şempanzelerin, farklı durumlarda sergilenen davranışları ve hareketleri izleyerek yabancıları tanıyabildikleri anlaşıldı. Maymunlar gözlemler sonucunda yabancının belli başlı özelliklere sahip olup olmadıklarını tahmin edebiliyorlar. Amerikalı bilim insanlarının araştırma yazıları Animal Cognition dergisinde yayımlandı. Karakterin değerlendirilmesi insanlar arası etkileşimlerin temelini oluşturur. Özellikle de olası davranış biçimlerinin tahmin edilmesi gerektiği durumlarda önemlidir. Şempanzeler çok gelişkin sosyal yeteneklere sahipler ve primatların üçüncü kişinin etkileşiminden yararlandıkları kanıtlanmıştır. George Washington Üniversitesi’nden Francys Subiaul ve arkadaşları çeşitli deneylerle, şempanzelerin bir yabancıyı dolaylı gözlemlerle veya deneyimlerle ne şekilde tanımayı öğrendiklerini araştırmışlar. İlk testte şempanzeler, yabancı insanların, tanıdıkları insanlara veya şempanzelere yiyecek sunuşunu izleyerek kimin egoist kimin cömert olduğunu bulmaya çalışmışlar. Bu deneyler sonucunda şempanzeler gerçekten de bu iki özellikten birini tercih etmeyi öğrenmişler. İkinci bir deneyde, bilim insanları şempanzelerin uzun gözlemler ve doğrudan deneyimlerle hiç tanımadıkları insanların karakterini öğrenip öğrenmeyeceklerini görmeye çalışmışlar. Bu deneyde cömert insanı tercih eden şempanzeler hangi insanın cömert olduğunu doğru tahmin edebilmişler. Üçüncü bir deneyde doğrudan doğruya bencil ve cömert insanlarla karşı karşıya getirilen şempanzeler, yine pozitif özelliklere sahip olanları seçmişler. artışı ya da bakteri veya mantar nedeniyle strese girdiğinde özel koruyucu maddelerin üretimini arttırır. Üreticiler uzun bir süredir önemli ticari bitkilerin üretimini arttırmak için bu sistemden yararlanmaya çalışıyorlar fakat, aşamadıkları birçok sorun var. Mesela bazı bitkiler zamanla etkenin varlığına alışıyor ve reaksiyon göstermemeye başlıyor. Etkenlerden birçoğu ise zehir etkisi yaparak bitkiye zarar veriyor. Tüm bunların dışında etkenin ve istenilen bitkiden ayrıştırılması çok zahmetli ve zordur. Evans Kaimoyo ve ekibinin sonuçları bu yüzden düşük elektrik akımının uygun bir alternatif olabileceğini göstermekte. Deneyler sırasında elektrik verilen bezelye bitkilerindeki mantara karşı etkili olan pisatin maddesinin önemli ölçüde arttığı saptanmış. Ayrıca darı, yonca ve nohut gibi bitkilerde de çeşitli maddelerin elektrik terapisine reaksiyon gösterdiği görülmüş. Bilim insanları bundan sonraki araştırmalarda, elektrik terapisi sırasında bitkilerin içinde tam olarak nelerin yaşandığını öğrenmeye çalışacak. Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1099/ 5 11 Nisan 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle