26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim ve ulusal teknoloji: Niçin ve nasıl? Ülkemizde bilimsel araştırmaya son yıllarda çeşitli mekanizmalarla aktarılan yıllık yüzlerce milyon doları bulan mali desteğe rağmen gelişmiş ülkelerden halen teknoloji veya doğrudan ürün/hizmet satın almaya ve hala ağır bir bedel ödemeye devam ediyoruz. Prof. Dr. Serdar S. Çelebi, Hacettepe Üniversitesi Kimya Müh. Bölümü Emekli Öğretim Üyesi, [email protected] eknoloji nedir? Sözlük anlamı "Bilginin, insan refahı için sistematik bir yöntem olarak uygulamaya konulması" demek olan teknoloji; özellikle insanın ihtiyaçlarını karşılamak ve refah düzeyini yükseltmek üzere eldeki bilgi ve tecrübenin etkin ve verimli bir biçimde kullanıma sunulmasını kapsayan süreçteki faaliyetlerin tümüdür [1]. Gelişmiş Ülkelerdeki Durum: Gelişmiş ülkelerde yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda geliştirilen yeni teknolojiler ve bu teknolojilerin yeni üretim ve ürün teknolojilerine dönüşmesi süreçleri, kısa sürede iç içe ve birbirini izleyen süreçler olarak ortaya çıkmaktadır. Teknolojik bilgi birikimi ve son derece mükemmel teknolojik aygıtlar, bilimsel araştırma olanaklarını giderek ve hızla arttırmaktadır. Artık bilim hızla teknolojiyi, teknoloji de aynı hızla bilimi çoğaltmaktadır. Böylece “BilimTeknoloji Sarmalı” [1,2] ortaya çıkmıştır. Bilim ve teknoloji bu sarmalda el ele koşmakta, hatta “Üniversitesazaman zaman teknoloji ihtiyacını ortanayi işbirliği” ya koyarak bilime yön göstermektedir. neden gerçekÖrneğin; son yıllarda petrol/enerji fileştirilemiyor yatlarındaki hızlı artış, bilim dünyasında yakıt hücreleri ve fotovoltaik pilsorusunun celerle ilgili malzeme bilimine yönelik vabı çok açıktır. araştırmaların artmasına neden oldu. Desteklenen bi T ülkelerde bu sayılar yüzler mertebesinde olmakta, örneğin Japonya 214, Almanya 221, İngiltere 350, hatta A.B.D. binler mertebesinde 3572 araştırmacı ile bu listede yer almaktadır [7]. Bu tür değerlendirmeler ülkelerin nüfusu dikkate alınarak yapıldığında tablonun ülkemiz için daha da üzücü olduğu açıktır. Ayrıca bilimsel araştırma sonuçlarının teknolojiye aktarılmasının doğrudan ölçüsü olan ve teknolojik gelişme açısından çok önem arz eden milyon kişi başına patent sayısı bazında yapılan değerlendirmede ise; ne yazık ki Türkiye’nin adına rastlanılmıyor [8]. Bu nedenlerle, sözü edilen yayın sayısındaki sıçrama ile bilimde geldiğimiz düzeyi abartmamak gerekir. AKTARMA YAPILAMIYOR Ayrıca daha önemlisi; bilim adamlarımızca uluslararası düzeyde üretilen bu bilgi ve beceriler, hem özellikleri hem de ülkemizde ürüne/prosese dönüştürecek mekanizmaların ve sanayi altyapısının gelişmemiş olması nedeniyle, maalesef ulusal teknolojimize aktarılamadı ve insanımızın hizmetine sunulamadı. Yani üretilen bilimsel bilgi Türk sanayi ve teknolojisinin olmamış ve kısaca Türk bilimteknoloji sarmalı oluşturulamadı. Sonuçta, ülkemizin ihtiyacını duyduğu teknolojilere ve ürünlere sahip olması yine eskiden olduğu gibi gelişmiş ülkelerden "teknoloji transferi" ve yoğun ithalat ile mümkün olmaktadır. Bugün ülkemizdeki çelişkili manzara maalesef budur ve toplumumuz bilimsel araştırmaya son yıllarda devlet aslında millet tarafından çeşitli mekanizmalarla aktarılan yıllık yüzlerce milyon doları bulan mali desteğe rağmen gelişmiş ülkelerden halen teknoloji veya doğrudan ürün/hizmet satın almaya ve hala ağır bir bedel ödemeye devam etmektedir. Ülkemizde yıllardır gördüğümüz ve son zamanlarda hızlı bir artış gösteren milyarlarca doları bulan cari açığın temel nedenlerinden biri de budur. Çünkü ithal kalemlerine bakıldığında en büyük ağırlığın sanayi ara mal ve nihai ürünlerinde olduğu görülmektedir. Bu niçin böyle? Bu soruya cevap verebilmek için; öncelikle ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaların düzeyi ile ülkemiz sanayinin ihtiyaç duyduğu bilgi ve teknoloji düzeyinin karşılaştırılmasında yarar var. Akademik yükseltmelerde istenen bilimsel kriterlerin yerinde olarak son yıllarda yükseltilmesi nedeniyle, gerçekten bilimsel araştırmaların kalitesi uluslararası bilim düzeyine ulaştı. Zaten son yıllarda SCI kapsamındaki yabancı bilim dergilerinde yayımlanan makalelerin sayısındaki ve bu yayınlara yapılan atıflardaki artışlar bunu gösteriyor. Ancak bu nitelikteki bilimsel çalışmalar Türk sanayiinin ihtiyacına cevap verebilmekte mi? Kesinlikle hayır. Çünkü bilimsel çalışmaların konuları ulusal teknolojimizin ihtiyaç duyduklarından çok farklı ve daha yüksek düzeyde: limsel araştırmaların konuları ve Türk sanayiinin ihtiyaçları nitelik olarak çok farklıdır. ÜLKEMİZDEKİ DURUM CBT 1099/ 22 11 Nisan 2008 Bilimsel araştırmalar açısından bakıldığında ülkemizde de bilim insanlarımız çeşitli uluslararası programlar kapsamında zaman zaman gelişmiş ülkeler ile işbirliği içinde oluyor. Ayrıca son zamanlarda TÜBİTAK’ın, DPT’nİn ve üniversite araştırma fonlarının bilimi proje bazında finansal olarak desteklemeleri sonucu, dünya bilimsel yayın sıralamasında ülkemizin bir sıçrama yaptığı ve bunu sürdürdüğü de bir gerçek. ISI Web of Science veritabanına göre SCI kapsamındaki dergilerde bir yılda yayımlanan makale sayısına göre; 1985’te ülkemiz 43. sırada iken, 1997’de 27. sıraya yükseldi, 2001’de 25, 2003’te 21 ve 2005 yılında ise 17188 yayınla 19. oldu [3,4]. 19812006 yıllarını kapsayan yirmi altı yıllık toplu değerlendirmede ise; yayın sayısı bazında dünya bilimine % 0,6’ lık katkı oranı ile sıralamamız 21 iken, yayınlara yapılan atıf sayısı bazında 4.37’ lik etki değeri ile Hindistan’ın ardında 27. sıradayız [5]. Ancak bu tür sıralamalar yayın başına düşen kişi bazında yapıldığında; örneğin 2001 yılında Türkiye 8988 kişi/yayın oranı ile Avrupa ülkeleri içinde maalesef son sıralarda Malta’dan sonra, Romanya ve Litvanya’dan önce yer almakta [6]. Diğer taraftan yayın kalitesi açısından 19811999 yılları arasında en çok sayıda atıf alarak dünya bilimine yön vermiş araştırmacı sayısına bakıldığında; bu sayı maalesef Türkiye için 1 iken, Yunanistan için 3, Macaristan için 4, İrlanda, Güney Afrika ve Tayvan için 7’şer, İspanya için 17, İsrail için 44’tür. Gelişmiş nolojisine katkıda bulunan ve ne yazık ki kendi toplumunun teknolojik seviyesinin, dolayısıyla refahının yükseltilmesine katkıda bulunmayan bir “bilim yapma biçimi” oluştu. Bu durum, bilimin tanımı –yeni ve özgün olması– dikkate alındığında; bir zorunluluğun doğal sonucu olarak görülebilse de; ortadaki eksikliği ve uygulanan araştırma destekleme politikalarında değişiklik yapma gerekliliğini ortadan kaldırmaz. • Ülkemizde, yıllardan beri süregelen “Üniversitesanayi işbirliği” neden gerçekleştirilemiyor sorusunun cevabı çok açıktır. Desteklenen bilimsel araştırmaların konuları ve Türk sanayiinin ihtiyaçları nitelik olarak çok farklıdır. Bu durum birbirini anlamayan “bilim adamlarımız ile Türk sanayii” arasında yapıcı bir etkileşim olmasını engellemekte hatta karşılıklı güven eksikliklerine yol açmaktadır. • Ulusal teknolojimize yönelik çalışmaları teşvik eden yeni düzenlemeler [Teknokentler, TÜBİTAK bünyesinde TEYDEB ve ÜSAM, ayrıca MAM’deki yeni yaklaşımlar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın SANTEZ Programı ve KOSGEBTEKMER vb.] son zamanlarda sayıları az da olsa bazı bilim adamlarımızı tetikledi ve genellikle yeni yayın yapma zorunluluğunda olmayan profesör düzeyinde olan bu bilim adamlarını kısmen sanayimizin sorunlarına yöneltti. Ancak kendi laboratuvarlarında münferit olarak bilim çok sayıda bilim adamı, teknoloji geliştirmeye çalışan bu kesimi zaman zaman “bilim adamının saygınlığına gölge düşürüyorlar, tek amaçları gelir elde etmek vb.” şeklinde eleştirmekte. Türk Sanayii ile işbirliği yapan kesim ise, “kendi bilimsel meraklarını tatmin etmek ve SCI kapsamındaki dergilerde yayın yapmak uğruna ülkemizin kaynaklarını kullanarak gelişmiş/zengin ülkeler bilim ve teknolojisine katkıda bulunmakla” suçlayabiliyor. Ayrı kulvarlardaki iki kesim bu tür kısır tartışmalar sonucu birbirine soğuk bakmakta ve birlikte çalışıp daha fazla artı değer yaratma şanslarını da yitirmekte. Bu tablo karşısında, Türk bilim adamlarıyla ortak araştırmalar yürüten yabancı bilim adamları dahi şaşkınlıklarını “Bu kadar bilgili, uluslararası düzeyde bilim üreten bilim adamlarınız varken, nasıl oluyor da gelişmiş ülkelerdeki klasikleşmiş teknolojileri, ürünleri hâlâ satın alıyorsunuz, niçin bunları sizler yapmıyorsunuz” şeklinde dile getiriyor… Bu konuyu bir başka boyutuyla sürdüreceğiz. Kaynaklar [1] Mehmet Zaim, “Savunma Sanayiinin Ülkemizin Bilim ve Teknoloji Altyapısına Etkileri, Aselsan Dergisi Eylül 1997” http://www.aselsan.com.tr/DERGI/eylul97/altyap.htm. [2] Aykut Göker, “Bilimsel ve Teknolojik Gelişmeler ve Türkiye, Bilkent Üniversitesi/ Ankara, 1990” http://www.inovasyon.org/html/AYK.Ucleme06.htm. [3] ULAKBİM, Ülkelerin Yayın Sıralaması SCI20012005 http://www.ulakbim.gov.tr/servisler/yayinveatiftarama/siralama/ulk esci20012005.html.. TÜBİTAK, http://www.tubitak.gov.tr/tubitakcontentfiles/BTYPD/istatistikler/08.pdf [4] YÖK, http://www.yok.gov.tr/ sayfası 19962005 Dünya Sıralaması ve 1999 Yılı Eğitim Raporu, Bölüm 9 Araştırma ve Yayın Faaliyetleri. [5] TÜBİTAK ULAKBİM (Editörler: İ.H. Demirel, C. Saraç, E.A. Gürses), “Türkiye Bilimsel Yayın Göstergeleri (I) 19812006”, s.16 Tablo1.1, Ankara, 2007. [6] Kamuran Zeren, Hürriyet Gazetesi 22 Eylül 2002 Pazar Eki, “Bilim Karnesi” http://egitim.emo.org.tr/semp03/belgeler/bilimKarnesi.html. [7] http://www.isihighlycited.com [8] Nüket Yetiş, “Geçmişten Geleceğe Türk Bilim ve Teknoloji Politikaları”, ss.7584, Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları, Sıra no:10, Ankara İHTİYACA CEVAP VERMİYOR • Milletimizin parasal desteğiyle bilimsel düzeyimizi yükselten, ancak sonuçta uluslararası yayın yoluyla dolaylı olarak sadece ileri ülkeler bilim ve tek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle