16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BT 1096sayfa 9 18/3/08 16:38 Page 2 (1,1) düşünmeleri gerek. Heykelleri yok, resimleri de pek yok. Bizim asker ressamlarımız İtalya'daki sokak ressamları kadar bile resim yapamıyorlardı. Birkaç ad dışında resim heykel Cumhuriyetin uygarlık adımıdır. Sanat tarihine Türk resmi diye geçen şey bir kitap sanatı olan minyatürdür. 'Tanrı çizdiklerinizi canlandırın diyecek' diye korkutuldukları için Müslümanlar resim yapmamışlardır. Bereket minyatürlerdeki insanları canlandırma cezası olmuyor. Yoksa garip yaratıklarla dolu olurdu dünya. “Tamgün Yasası seçim yatırımı olmasın” Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği'nin (TİHUD) 13 Mart 2008 tarihinde düzenlediği toplantıda, Sağlıkta Dönüşüm Projesi'nin bir parçası olarak gündeme gelen tamgün yasa tasarısı tartışıldı. Toplantıya katılan doktorlar, tamgün yasasından seçim yatırımı olarak yararlanılmamasını ve tasarının hazırlanmasında kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin de görüşlerinin alınmasını talep ettiler. Reyhan Oksay SORULACAK SORU Türkiye'de uygar olmayan sözde kültürlülerin kendilerine sormaları gereken bir soru var: Avusturyalılar bu koca binaları, resimleri, heykelleri, mineralleri, taşları, dinosor kemiklerini, doldurulmuş koca koca hayvanları, balıkları bir araya getirmek için böyle çaba sarf ederken biz neden yapmamışız? Acaba Avusturya'nın bugünkü adam başına ulusal geliri ile Türkiye'ninki arasındaki fark böyle bir ilgisizliğe bağlanabilir mi? Sanatla bilim yoksulluğu Osmanlı'ya bir şey kazandırmamışsa bugünkü yoksulluk da öyle bir boşlukla bitebilir mi? Belki kentlileşemeyenlerin soracakları bir gün gelir. Bu karşılaştırmayı uygarlıkla kaldırım yapmak arasındaki bir ilişkiyi göstererek bitirmek istiyorum. Viyana kaldırımları yol yüzeyinden 10 cm yukarıda. Kaldırımlar bizdeki gibi 1540 cm arasında değişmiyor. Bunu kaldırıma arabalar park etmesin diye yapıyoruz. Fakat bazen engel olsa bile, park yapmak isteyenler onları kırıyorlar. Peki, 30 cm yüksekliğinde bir kaldırımdan yaşlı bir insan inip çıkabilir mi? Kaldırımların yaya geçidi ile birleşmesi kaldırımı uzunca bir mesafeden hafifçe yola doğru düşürerek oluyor. Ve bu noktada kaldırım neredeyse bir heykeltraş duyarlığı ile geniş bir alanda yolla birleştiriliyor. Bu akıllı ve basit ayrıntının adı uygarlık. İstanbul'dan son yıllarda arabalılar ve yayalar içini kaldırımla yol arasına böyle eğik planlı bölümler yapıldı. Fakat kaldırımlar yüksek olduğu ve bu rahat ve insani geçişler herkes için düşünülmediğinden bunlar yağmurda su oluğu gibi çalışıyor. Buz tutunca da üzerinde kayılıyor. Başka bir deyişle insana saygı ve konfor isteği amacıyla yapılan bir uygulama doğru anlaşılmadığı için, bir çirkinlik ve kötü işlev aracına dönüşüyor. Bu yarım işin adı uygarsızlık. Uygarlık bir bilgi ve insana saygı göstergesi, taklit edilemiyor, ancak özümseniyor. U zun süredir gündemde olan hekimlerin kamu kuruluşlarında tamgün çalışmalarını öngören düzenlemeyle ilgili Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr.Hasan Yazıcı'nın başkanlık ettiği toplantıya, Yazıcı'dan başka Prof. Dr. Armağan Altun, Uz.Dr.Erdal Eskioğlu, Prof. Dr.Bülent Tıraş ve Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın konuşmacı olarak katıldı. Daha sonra katkılar ve tartışmalar bölümünde Dr.Aydın katılımcıların sorularını yanıtladı. Genel olarak sokaktaki insan, “öğleden sonra hastaneleri terk eden” doktorları mesai saatleri içinde hastane çatısı altında tutacağı için tamgün yasasına olumlu bakıyor. Ancak doktorlar, özellikle üniversite ve eğitim hastanelerinde çalışanlar, bu yasanın sağlık hizmetlerini büyük ölçüde aksatacağını, hastaların hekim seçme hakkını ortadan kaldıracağını, hekim açığı oluşmasına yol açacağını ve devleti ciddi bir maddi külfet altına sokacağını ileri sürüyor. Görüldüğü üzere ne hastaların ne de kamu hastanelerinde çalışan doktorların, tamgün tasarısının yasalaşması halinde kendilerine ne gibi avantajlar/dezavantajlar getireceği konusunda fazla bir fikri yok. Kaldı ki Aydın'ın açıklamalarına göre 2007'nın ortalarında hazırlanmaya başlayan Sağlıkta Dönüşüm Projesi, ancak 2008'in ortalarında taslak halinden tasarı haline dönüştürülecek ve yasalaşması 2009'u bulacak. Aydın şu anda taslağın kesin şeklini almadığını ve projenin ana hedefinin tamgün yasasını çıkartmak olmadığına da dikkat çekiyor. Bu arada doktorlar tasarının, yasalaşmasından en az bir ay önce incelemeleri için kendilerine verilmesini ve görüşlerinin de dikkate alınmasını talep ediyorlar. olmayacağına dikkat çeken Yazıcı, Batı'daki tıp hizmetlerinin dününü irdelemeden salt bugünün görmenin yanlışlığına da değinerek şöyle konuştu: “Ülkemizde tamgün çalışmaya geçmekte esas mantık, Batıda olduğu gibi araştırmaya ve araştırıcı yetiştirmeye yönelik olmayıp, salt daha iyi hasta bakımı ve eğitim amaçlarını gütmektedir. Bir yandan araştırma geleneği çok az gelişmiş, bir yandan da mali kaynakları oldukça kısıtlı bir ülkede, eğiticileri salt Batıda öyle yapılıyor diye, zorunlu tam gün çalıştırmanın sağlam bir mantığı yoktur.” Tamgün çalışma için bir öneri de getiren Yazıcı, halen üniversite dışında kalan eğitim hastanelerinin yeni düzenlemede üniversite hastanelerine bağlanmasının (affiliation) çok uygun olacağını belirterek, bu şekilde bilimsel hizmette bir rekabet ortamı yaratılacağını söyledi. 'AMAÇ ÖZEL SERMAYE HASTANELERİNİ DESTEKLEMEK Mİ?' Toplantının tartışmalar bölü Prof. Dr. Bülent Tıraş münde, tamgün yasanının amaçlarından bir tanesinin özel sermaye hastanelerini desteklemek olduğu yönündeki söylentilerden kaygı duyduğunu belirten katılımcılardan birinin bu görüşünü Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın şöyle yanıtladı: “Sağlık kurumlarının belirli sermaye gruplarının eline geçmesinden duyduğunuz kaygıya katılıyorum. Bu tehlikeli bir durum. Ancak bir kurum kârlıysa satılır. Kaldı ki bu, kamuda rekabeti tetiklediği sürece yararlıdır”. Aydın, ayrıca tamgün tasarısının yasalaşmasıyla kamu hastanelerinden pek çok doktorun ayrılması durumunda sorun yaşanıp yaşanmayacağı sorusuna da şu yanıtı verdi: “Üniversite hastanelerinde 10.000'e yakın uzman hekim çalışıyor. Bunların önemli bir kısmı öğretim görevlisi. Şu anda üniversite hastanelerinde öğrenci başına düşen hoca sayısı bakımından Türkiye tüm Avrupa Ülkeleri içinde başı çekiyor. Dolayısıyla bazılarının ayrılması çok büyük bir sorun yaratmayabilir” SAĞLIK VE TIP HİZMETLERİ ARASINDAKİ AYIRIM Toplantıda açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Hasan Yazıcı, “Özellikle otoriter rejimler, tarih boyunca sağlıktıp ayırımını kasıtlı olarak göz ardı edip, tüm sağlık hizmetlerini hekimlerin üzerine yıkmaya çalışmışlardır” diyerek hekimliğin sağlık hizmetlerinin yalnızca bir parçası olduğunu, sağlığın korunmasında hekimler kadar mühendislere, çevrecilere, yatırımcı tüccara ve sanayiciye de iş düştüğünü belirtti. Yazıcı ayrıca tamgün yasasının yürürlüğe girmesi durumunda üniversite hastanelerinin rutin hasta bakımı yerleri gibi görüleceğini, “yan dallaşmak”, “bilim üretmek”, öğretim elemanı ve uzman yetiştirmek gibi işlevlerinin ihmal edilebileceğini ileri sürdü.Ayrıca tıp hizmetlerinin doğası gereği sermaye birikimi gibi bir amacı CBT 1096/9 21 Mart 2008 SAĞLIK VE TOPLUM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle