Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Saldırgan köpek beslenmesi yasaklanmalı.. Son bir aylık sürede, pitbull (Pit Bull Terrier) ırkı köpeklerin insanlara saldırılarıyla ilgili iki haberi basında dehşetle izledik. Sonuncusu, bir hastane koridorunda bekleyen bir kadına yönelikti. Geçen yıl da iki küçük çocuk başka cins evcil (sahipli) köpeklerin saldırısıyla yaşamlarını yitirmişlerdi. Uzm.Dr. Sami Eren, seren@novagenix.com Dünya kadınlarının yazgısı değişmiyor “ Kucağında yavrusuyla, yağmur demeyip, sıcak demeyip cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, o ilahi kadınlarımız olmuştur. Onun için hepsini büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, analarımızı, şükran ve minnetle ebediyen taziz, takdis edelim.” M.K. Atatürk Prof. Dr. Yıldız Tümerdem, Çocuk ve Toplum Hekimi Uzmanı ew York Amerika Birleşik Devletlerinin en kalabalık, adı her yerde anılan en büyük kentlerinden biri. Çok sayıda tekstil fabrikasında binlerce yoksul kadın çalışıyor bu kentte. Yoksul mahallelerde yoksullukları ile başa çıkmaya çalışan bu kadınların hiçbir sosyal güvenceleri yok. Günde en az 15 saat çalışıyorlar. Çalıştıkları iş yerlerinin koşulları çok yetersiz ve sağlıksız. Köleler gibi çalışmalarına karşın çok düşük ücret alıyorlar. Erkek işçilerin de çalışma koşulları ve ortamları kadınlardan farklı değil. Ancak kadınlara göre iki kat fazla ücret alıyorlar. Bu durum yalnızca Amerika’da, New York kentinde görülmüyor. Avrupa ülkelerinden özellikle İngiltere ve Fransa’da da kadınlar sömürülüyor benzer yöntemlerle.. Tarih 8 mart 1857... İnsanca yaşama hakkını almaya karar vermiş olan 40 bini Tarih 8 Mart 1857... aşkın dokuma işçisi kadın sözü edilen haksızlığa “dur” diyebilmek, seslerini duyuraİnsanca yaşama bilmek için sokaklara çıkıyor. Belki de hakkını almaya kayalnız kendileri için değil, evrenin var rar vermiş olan 40 oluşundan bu yana, yaşama şansı bir anlamda elinden alınmış, değeri bilinemebini aşkın dokuma miş, emeğinin karşılığını alamamış, horişçisi kadın sözü lanmış, itilip kakılmış, yeteneğini bir türlü kanıtlayamamış, eğitimden yoksun, kimliedilen haksızlığa ği olmayan, aşkına sevgisine sahip çık“dur” diyebilmek, mak için haksızlığa baş kaldırmış, kumalığı kabul etmeyen kadınların hakları ve özseslerini duyurabilgürlükleri adına da sokaktalar. mek için sokaklara Cinsel istismara uğramış, töre cinayetine kurban gitmiş kadınlar adına sokaktaçıkıyor. Belki de lar. Anadolu insanımızın söylediği gibi eryalnız kendileri için keklere; “yetti artık, inceldiği yerden kopsun, ne haliniz varsa görün” demek için değil, kimliği olmasokaktalar. Yalnız kendileri için, geçmiş yan, haksızlığa baş için, o gün için değil, gelecekteki kadınlar ve kucaklarına alıp sevemedikleri çocuklakaldırmış, kumalığı rı, benzer kaderi paylaşacak olan torunları kabul etmeyen kaiçin sokaktalar. Tek sözcükle; “zengin fadınların hakları ve kir, gençyaşlı, sağlıklıhastalıklı, tüm kadınların hakkını aramak için” sokaktalar. özgürlükleri adına “Eşit işe eşit ücret, iş yerlerinde, günde 8da sokaktalar. 10 saatten fazla çalışmamak, erkekle eşit haklara sahip olmak” için sokaktalar… Eylem sırasında kadınlar dövülüyor, hırpalanıyor, yerlerde sürükleniyor. İş yerlerinde çıkan yangında pek çok kadın yanarak, dumandan boğularak yaşamlarını yitiriyor. Üstüne üslük, son anda ölümden dönen kadınlar tutuklanarak ceza evine yollanıyorlar. İş yeri koşulları sağlıksız olduğu için sokaklara dökülen kadınların alın yazıları değişmiyor. Bu kez de ceza evlerinin korkunç koşullarına ister istemez katlanıyorlar. Günümüzde de böyle olmuyor mu? Kadın yada erkek farkı gözetmeden, hakkını arayan herkes, ama herkes, benzer olaylarla karşı karşıya gelmiyor mu? A.B.D.’de eğitimim sırasında, 1970li yıllarda, polis, kız öğrencileri üniversitenin bahçesinde saçlarından tutarak Devamı 22. sayfada T ehlike bu kadar büyük, yakın ve süreklilik göstermeye başlamış iken, söz konusu olaylara neden engel olunamıyor ya da pitbull ve benzeri “saldırgan/tehlikeli” köpek türlerinin (rottweiler, tosa, vb.) mevcut yasalarımıza (5199 Sayılı Kanun, Madde 14, l bendi) karşın kolayca edinilmeleri, kentlerde barındırılmaları nasıl mümkün olabiliyor? “Genetik agresivite” ve “ayrım yapmaksızın parçalayıcılık” özellikleri bulunan köpek türlerini (ırklarını) beslemek; dahası insanlar arasında dolaştırmak büyük bir yanılgıdır. Bu köpeklerin ülkemizde ve dünyada neden olduğu yaralama ve ölümler nedeniyle, konu bir yaşam biçiminin ya da hobinin tartışılması boyutunu aştı, yaşamsal bir sağlık sorunu halini aldı. Hemen tümü yapay koşullarda oluşturulmuş tehlikeli köpeklerin beslenmelerinin engellenmesi gerektiği görüşüne karşı çıkanların iki temel karşı görüşü var. Birincisi; kötücül ya da saldırgan mizaçlı olan köpekler değil onların sahipleridir; bu hayvanları beslemek isteyenlerin yeterlilik, köpeklerinin ise mizaç testlerinden geçirilmesi gereklidir; eğitilmeleri çok önemli olduğundan, saldırgan köpekler doğumlarından itibaren uygun bir eğitime tabi tutulmalıdır... İkincisi; bütün gelişmiş Batı toplumlarında, tehlikeli türler de dahil, köpek beslemek çok yaygın; hayvanseverlik ve evcil hayvan tutkusu oralarda bir yaşam biçimidir... Bu görüşlere bir çok noktadan itiraz etmek mümkün: 1. Suçlunun köpekler değil sahipleri olduğu savı, mevcut durumun sürmesine ve sorunun çözümsüz hale gelmesine neden olur. Her yönüyle vahşet öğeleri barındıran olaylarla karşı karşıyayız. Bunlar ister “suçlu” ister “suç aleti” olarak tanımlansın, barındırılmalarına ciddi yasaklar getirilmesi birincil önlem olmalı. 2. Tehlikeli köpeklere sahip olmak için yeterliliğin belgelendirilmesi, köpeklerin mizaç testlerinden geçirilmesi, vb. ülkemiz koşullarında olasılıkla asla tam anlamıyla uygulanamayacak, ve kağıt üzerinde kalacak önlemlerdir. Zaten, 5199 sayılı kanunun ilgili maddelerinin açık olmasına rağmen, hâlâ pitbull saldırılarının olması mevcut yasaya uyulmadığını en somut kanıtıdır. 3. Batı toplumlarında hayvan besleme tutkusunu, insanlararası ilişkilerindeki samimiyet, sevgi, özgecilik, paylaşımcılık ve iletişim derecesiyle (yoğunluğuyla) karşılaştırmalı olarak değerlendirmek gereklidir. Örneğin, bir köpeğe bu denli düşkün olan insanların ve onların ülkelerinin yıllardır Irak’ta her yaştan ve cinsiyetten insanlara yaptıkları ya da yapılanlara tümüyle seyirci kalışları bu bağlamda irdelenmeli. 4. Sorunun yeterince bilinmeyen ya da belki önemsenmeyen çok önemli bir boyutu da aşı ve aşılamayla ilgili. Aşılı bile olsalar, sahipli köpekler veya sokak köpekleri tarafından yaralanan bireylere her durumda mutlaka kuduz aşısı (bazen gerektiğinde ek olarak kuduz antiserumu) ve tetanoz aşısı uygulanır. Diğer tüm aşılar gibi kuduz aşısını da (yani dünyada yaygın olarak kullanılan ve insan hücre kültürlerinden rekombinan DNA teknolojisi ile hazırlanan kuduz aşısını) dışalımla sağlamaktayız. Hem dışarıdan hazır aşı edinmenin yüksek maliyeti, hem de yerli üretime ve sürekli ARGE’ye dayanan ulusal bir aşı etkinliğimizin olmaması ülkemiz için çok büyük yaşamsal bir eksiklik, dahası tehdittir. Sonuç olarak, başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere, tüm yurttaşlarımızı tehlikeli köpekler karşısında korunmalı. N Sadece farklıyız, o kadar! Tınaz Titiz, Sık sık, hayvan dostlarımızın beyinleri ve oralarda duramayıp akıl fikirleriyleilgili yargılar dile getirilir. Bunları hep merak etmişimdir; hakkında yeterli veri ve bilgiye sahip olmadan nasıl bu denli emin olabiliyorlar diye. Hayvanların içgüdüleri, insanların ise akıllarıyla hareket ettikleri, suç tanımlamalarına kadar girmiştir: "?.. hayvani dürtülerine hakim olamayan filanca?." gibisinden. Bunu düzeltmek gerekir: "insani dürtülerine hakim olamayan?." demek lazım; gözlemler bunu daha fazla doğruluyor. Aşağıda bir film parçası var. Bebekliğinde bir aile tarafından beslenip sonradan çevrecilerin baskısıyla bir başka kıtadaki milli parka salıverilen bir aslanın, uzun yıllar sonra özleyip görmeye gelen ailesine karşı sergilediği "hayvani dürtüleri" göreceksiniz. Hayvan diye aşağıladığımız dostlarımızın sadece "farklı" ihtiyaçları olan "birileri" olduğunu tam idrak edene kadar çok acı çekeceğiz gibi görünüyor. Ne dersiniz? Lütfen tıklayınız! www.tinaztitiz.com/film.php?id='friendship.w mv' CBT 1096 / 21 21 Mart 2008