01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN K I S A MERKÜR GEZEGENİ KÜÇÜLMÜŞ NASA'nın Messenger sondası Merkür'ün bugüne kadar bilinmeyen kısımlarını görüntüledi. Fotoğraflarda görülen girintili ve çıkıntılı bölgeler Merkür'ün “büzüştüğünü” göstermekte. Merkür'ün kraterli yüzeyinde muazzam kabuk hareketlerine işaret eden izler saptanmış. Anlaşıldığı üzere gezegen o kadar küçülmüş ki yüzeyin bazı kısımları üst üste binmiş diyor araştırmacılar. Messenger sondasının üç yılı aşkın süren yolculuğu geçen pazartesi Orta Avrupa saatine göre 20.04'te tamamlandı. Messenger, Merkür yüzeyini, çevresini ve jeokimyasını araştıran sondadır. Messenger hedefine ulaştıktan sonra Merkür'ün gece tarafına sadece 200 km uzaklıktan geçerken, gezegenin çekim alanı tarafın H A B E R L E R bir saç telinin dört yüzde biri büyüklüğünde. Buluş özellikle de ışığın depolandığı güneş panelleri veya güneş hücrelerinde işe yarayacak. Nanotüplerin enfraruj veya morötesi ışığı da soğurup soğurmadığı henüz bilinmemekte. Şimdilik sadece görülebilir ışıkla deneyler yapılmış. Nanotüpler telsiz veya radyo dalgalarını da yansıttıkları takdirde donanım endüstrisinde de kullanılabilir. Bu şekilde dalgalar örtülebilir ya da en azından bloke edilebilir diyor araştırmacılar. Ajayan ve ekibi birkaç ay önce kâğıttan zar inceliğinde minik esnek piller üreterek, karbon nanotüpleri elektrot olarak bu yapının içine yerleştirmeyi başardılar. n i n DNA'da mutasyonlara yol açtığını saptadılar. Kanada'da trafiğin yoğun olduğu bir bölgede iki çelik fabrikası arasında tutulan farelerin spermasını inceleyen bilim insanları, sperma DNA'sında, sağlıklı farelere göre %60 daha fazla mutasyon tespit etmişler. Nature dergisindeki araştırma, zararlı maddelerin uzun vadeli etkisinin çok daha korkunç olduğunu gösteriyor. Hava kirliliğinden çok fazla etkilenen farelerde DNA metillenmesi görülmüş. Yani bir hücre kalıtımı yapıtaşlarının kimyasal açıdan değişime uğraması söz konusu. Bu durum teorik olarak gen ekspresyonunun değişmesine ve bu değişimin de gelecek kuşaklara geçmesine neden olabilir. Havadaki zararlı maddeler arasında en büyük sorunu ince toz partikülleri yaratıyor. Bir mikrometreden daha küçük olan partiküller en tehlikelileri diyor uzmanlar. Hava kirliliğinin insanlar üzerindeki etkileri daha ayrıntılı bir şekilde araştırılmaya devam edilecek. %99,9'unu yutan nanotüpler, bugüne kadar üretilen tüm yapıları geride bıraktı. Yeni malzeme bugüne kadar nikel ve fosfordan üretilen en koyu malzemelerden üç ila dört kat daha siyah. Rice Üniversitesi'nden Pulickel Ajayan, Rensselaer Polytechnic Enstitüsü'ndeki arkadaşlarıyla birlikte mutlak siyah nanotüp üretimine çok yaklaştı. Tüpler, hangi açıdan gelirse gelsin, ışığın sadece %0,045'ini geri yansıtıyor. Tüplerin yüzeyinin düzgün olmayışı da bu etkiyi güçlendirmekte. Karbon nanotüpler neredeyse HAVA KİRLİLİĞİ SPERMAYI BOZUYOR Baltimore John Hopkins Üniversitesi bilim insanları, hava kirliliği Gen Araştırmaları YAPAY BAKTERİ KALITIMI dan, Güneş’e daha yakın bir yörüngeye yönlendirilmiş. Sonda Merkür'e ulaşır ulaşmaz, iki kamera da devreye girmiş. Messenger, Merkür'ün gündüz/gece sınırına geldiğinde 18.000 km mesafeden, 210 km büyüklükteki Vivaldi kraterini görüntülemiş. Derinde kalan krater zemini gölgede iken, dışarı taşan krater kenarına güneş vurmakta. Fotoğrafta, krateri oluşturan çarpışmanın, kuzeydoğudaki daha eski ve daha büyük bir krateri bozduğu görülmekte. Kraterin batısındaki çarpışma izleri iyice azalmakta. Burada eski püskürtülere ait lav akıntılarının Merkür'ün gerçek yüzünü örttüğü sanılmakta. Bu durum, bazı büyük krater kenarlarının silik görünüşüyle de kanıtlanmakta. Bu bölgede ayrıca kabuğun üst üste bindiği de görülmekte. Merkür için tipik olan bu oluşumlar, tahminlere göre Merkür'ün merkezindeki büyük demir çekirdekle ilgili. Gezegen hacminin dörtte üçünü meydana getiren çekirdek milyonlarca yıl içinde gitgide daha fazla soğuyunca, gezegenin çapı birkaç kilometre küçülmüş. Amerikalı genetikçi Craig Venter ile çalışan bilim insanları, kimyasal olarak üretilen kalıtım yapıtaşlarıyla bir bakterinin tüm kalıtımını üretmeye başardı. Bu yapay kalıtım bugüne kadar bir araya getirilen DNA parçalarından çok daha büyük. Science dergisindeki habere göre, aynı teknikle kimyasal veya doğal ve yapay yapıtaşlarının kombinasyonlarıyla daha büyük DNA molekülleri üretmek mümkün. Büyük DNA moleküllerinin üretilmesi, yaşayan canlı bakteri üretimi için en önemli koşul olarak bilinmekte. Bu tür bakterilerin yardımıyla mesela biyolojik yakıt üretilebilecek, zehirli atıklar yok edilebilecek ya da havadaki karbondioksit temizlenebilecek. J.Craig Venter Enstitüsü araştırmacısı Hamilton Smith, tüm bir kalıtımın üretimi için Mycoplasma genitalium bakterisini örnek almış. M. genitalium JCVI1.0 olarak adlandırılan yapay bakteri genomu aslında protein üretebilen 485 geniyle bilinen en küçük kalıtım. Kalıtım malzemesinin temel yapıtaşları olan 580 076 baz çiftinin diziliş sırası zaten biliniyordu. Araştırmacılar ilk önce beş ila yedi bin baz çiftli kalıtım sekansları üretmişler. DNA'nın bu boydaki sentezi artık standart haline geldi diyor araştırmacılar. Bu parçalar daha sonra daha büyükleriyle birleştirilmiş ve bu işlem özgün kalıtımın yüzde dördünü meydana getirebilecek dört farklı parça elde edilene kadar devam etmiş. Bu aşamaya kadarki birleştirme işlemi deney tüpünde gerçekleştirildikten sonra araştırmacılar parçaları bakteri olarak çoğaltmışlar. Çeyrek kalıtım bira mayası hücresiyle tüm bir yapay kalıtım haline gelmiş. Bunun ardından, yapay kalıtımdaki yapıtaşlarının diziliş sırası belirlenmiş. Bu analizle de özgün kalıtımla bire bir uyum elde edilmiş. Venter Enstitüsü’ndeki araştırmacılar bundan sonraki çalışmalarında, bakteri kalıtımını iyice küçülterek, hangi genlerin bakterinin hayatta kalması için önemli olduğunu bulmaya çalışacaklar. Bundan önceki araştırmalarda, bakterinin çoğalması için yaklaşık olarak yüz genin gerekli olduğu öğrenilmişti. Bununla birlikte hangi gen kombinasyonlarının gerekli olduğu henüz anlaşılamadı. İNSANDAN ŞEMPANZEYE VİRÜS BULAŞABİLİYOR Alman bilim insanlarına göre insandan şempanzeye virüs bulaşabiliyor. Berlin'deki Robert Koch Enstitüsü (RKI) ve MaxPlanck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü bilim insanları ölmüş şempanzelerin doku örneklerini incelemişler. Bu analizler sırasında insanda solunum yolları hastalıklarına yol açan Respiratory Syntcitial virüs ve Metapneumo virüsün insandan şempanzeye bulaştığı görülmüş. Sonuç, insandan insansı maymuna virüsün bulaştığını gösteren ilk kesin kanıt. Araştırmayla ilgili sonuçlar Current Biology dergisinde yayımlandı. CBT1090/4 8 Şubat 2008 EN KOYU MALZEME ÜRETİLDİ Amerikalı bilim insanları dünyanın en koyu malzemesini üretti. Işığın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle