02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BELLEK ARAŞTIRMALARI SAĞLIKDEVAM Kilo alma sorununa çare ararken belleği canlandırdılar Kanadalı bilim adamları obeze hastaların iştahını baskılamak için beyne yerleştirdikleri elektrotların eski anıları canlandırdığını keşfettiler. Şimdi bu müdahalenin erken evre bellek kayıpları için potansiyel bir tedavi yöntemi olarak kullanılıp kullanılmayacağını araştırıyorlar. Fiziksel etkenlik, şeker hastalıkları ve hipertansiyon Baştarafı 2. sayfadan zersizin kan yağları bozukluğundan koruma yönünde ipucu bulmamamız, fiziksel etkenliğin KKH riski üzerindeki etkisinin sınırlı kalmasıyla ilgili olabilir. Günümüzde (haftada 5 gün yarımşar saat yürüyüş tavsiyesinin verildiği 1) düzenli, fakat hafif egzersizin de korumada yararlı olduğu görüşü benimsenmiştir ve çalışmaiçi fizik aktivitenin ihmal edilmesinin, aktivite bütünlüğünün tahmininde, özellikle kadınlarda ve daha düşük sosyoekonomik tabakaya mensup bireylerde hatalara yol açabileceği belirtilmiştir. Yürüme ve bisiklete binmenin etkilerini değerlendiren 8 çalışma kapsamındaki 173 bini aşkın katılımcıyı içeren yeni bir metaanalizde, KKH, inme, hipertansiyon ve diyabetten oluşan hedef nokta için kalpdamar risk azalması %11 olarak hesaplanmıştır (4). Çalışmamızda diyabetten korunma ölçüsü, bir metaanalizle (2) ileri derecede uyum içindedir. T oronto Western Hastanesi'nde görevli doktorlar derin beyin uyarısı (Deep Brain StimulationDBS) adı verilen teknikle obeze bir hastanın iştahını baskılamaya çalışırken, 50 yaşlarındaki hastanın 30 yıl önceki anılarının canlandığını keşfettiler. Ayrıca bu teknikte hastanın beynine yerleştirilen elektrotlar aylarla ölçülebilecek bir süre beyinde bırakıldığı zaman hastanın spesifik bir bellek fonksiyonunda kayda değer bir gelişme olduğunu ortaya çıkarttılar. Söz konusu fonksiyon eşyalar veya mekânlar arasında ilişki kuruyordu. Annals of Neurology isimli tıp dergisinde yayımlanan bu ilk bulgulardan esinlenen doktorlar, DBS tekniğinin Alzheimer hastalığının erken evresinde belleği güçlendirip güçlendirmeyeceğini araştırmaya başladılar. lamakla birlikte kilo kaybına yol açmamış. Dr.Lozano bu durumu şöyle açıklıyor: “Hasta açlık hissinin azalmasına rağmen yemeğe devam etti. Ancak biz ekip olarak bu tekniğin belleği güçlendirip güçlendirmediğini araştırmaya devam etme kararı aldık.” Çalışma ekibinden nöropsikiyatrist Mary Pat McAndrews, bu rastlantısal keşfin gerçek olamayacağını düşünmüş: “Çalışmayı tek bir kişi üzerinde yürüttüyseniz, bu sonuçta başka etmenlerin de rolü olabileceği varsayımını göz ardı edemeyiz. Ancak aynı sonuçları aylar süren birkaç çalışmadan da alınca bu tekniğin belleği güçlendirdiğini anladım.” HİPERTANSİYON RİSKİNİN AZALMASI Hareketliliğin MetS ve şeker hastalığından koruması çerçevesinde, göbekliliği, kan basıncını, düşük yoğunluklu kronik yangıyı veya kan yağlarını düzeltmekten hangisinin aracılık ettiği sorulabilir. Çalışmamızda, riskin bel çevresinden bağımsız bir şekilde gerilemesi ve de kanda CRP değerlerinin analize sokulmasından neredeyse hiç etkilenmemesi, elde edilen yararın, göbeklilik veya yangının azaltılmasının aracılık etmesinden çok veya bu aracılığın ötesinde, kan basıncı üzerinden cereyan ettiğini düşündürmektedir. Bu görüşü, fiziksel etkenliğin gelecekte hipertansiyon gelişme riskini bu iki süreçten bağımsız ve anlamlı bir şekilde azaltması kuvvetle desteklemektedir. Sonuç olarak, Türk yetişkinlerinde fizik aktivitenin çeşitli metabolik bozukluklardan korumasına yönelik öne dönük biçimde incelenmesinde, şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği ve MetS'un yeni gelişme riskleri, cinsiyet, yaş, bel çevresi ve CRP düzeyinden bağımsız olarak, aktif grupta oturgan gruba kıyasla %25 ila %30 oranında düşüktü. Kadın ve erkekler fizik aktiviteden benzer ölçüde yararlanmaktaydı. Fizik aktivitenin sağladığı korumanın, göbeklilik ve yangı sürecinin ötesinde, esasta kan basıncı üzerinden cereyan ettiğine dair delil sağlandı. Buna karşılık, kan yağlarında bozukluk riski ile KKH'nın gelişme riski konularında, düzenli egzersizin etkili olduğuna ilişkin bu çalışmada kanıt bulunmadı. Kaynaklar 1. Tanasescu M, Leitzmann MF, Rimm EB, ve ark. Exercise type and intensity in relation to coronary heart disease in men. JAMA 2002; 288:1994 2. Jeon CY, Lokken RP, Hu FB, van Dam RM. Physical activity of moderate intensity and risk of type 2 diabetes: a systematic review. Diabetes Care 2007; 30:744 3. Lee IM, Paffenbarger RS Jr. Associations of light moderate, and vigorous intensity physical activity with longevity. The Harvard Alumni Health Study. Am J Epidemiol 2000; 151:293 4. Hamer M, Chida Y. Active commuting and cardiovascular risk: A metaanalytic review. Prev Med 2007, doi:10.1016/j.ypmed.2007.03.006 5. Onat A, Hergenç G, Küçükdurmaz ve ark. Fizik aktivitenin Türk yetişkinlerini metabolik bozukluklardan koruduğuna ilişkin ileriye dönük kanıt. Türk Kardiyol Dern Arş 2007;35:46774 PİLOT ÇALIŞMA Bilim ekibi bu tekniğin erken evre Alzheimer hastaları için de yararlı olup olmadığını ortaya çıkartmak için şimdi bir pilot çalışma gerçekleştiriyorlar. Bugüne dek altı hastaya elektrot takılmış McAndrews amaçlarının bu kişileri bir yıl boyunca izlemek olduğunu belirtiyor. Bu arada hastaların belleklerinde bir düzelme olup olmadığını ve bu düzelmenin kalıcı olup olmadığını inceleyecekler. McAndrews, “Eğer söz konusu teknik yalnızca geçici bir düzelme sağlıyorsa bu kadar pahalı ve invazif bir tekniğin kullanılmasına gerek olmayacağına karar vereceğiz” diyor. 30 YIL ÖNCEKİ ANILARIN YENİDEN CANLANMASI Western Hastanesi'nden nöroşirurji profesörü Dr. Andreas Lozano'nun önderliğinde yürütülen çalışmada obezite tedavisi gören hasta elektrotlara bağlandı. Hastanın bu müdahaleden hemen sonra 30 yıl önceki bir anısını tüm ayrıntılarıyla hatırlaması bilim ekibinde büyük heyecan yarattı. Dr. Lozano olayı şöyle anlatıyor: “Bu bir 'evreka' anıydı. Çünkü biz aslında bu tekniğin hastanın iştahı üzerindeki etkisini araştırıyorduk. Ancak birdenbire çok önemli bir keşif üzerinde olduğumuzu fark ettik. Kaldı ki insanlar beklemedikleri bir sonuçla karşılaştıklarında önyargılı davranmazlar. Bence en iyi bilimsel keşifler beklenmedik buluşlardan çıkar.” Kimliğinin açıklanmasını istemeyen hasta yaklaşık 200 kg. ağırlığında ve obezite ile çocukluğundan beri mücadele ediyor. Diyet, ilaçlar, grup terapisi, psikolojik müdahale gibi yöntemlerden yarar sağlamayan hasta, gastrik bypass ameliyatına da sıcak bakmadığını açıklıyor. Hasta son çare olarak DBS uygulamasına başvurmuş. Dr. Lozano ve ekibi elektrotları hastanın hipokampus bölgesine implant etmeye karar vermişler. Bu bölge uzun vadeli anıların depolanmasından sorumludur. Dr. Lozano bu bölgenin ayrıca iştah ile de ilgili olduğunu düşünüyor. Denemede DBS yöntemi hastanın iştahını baskı DERİN BEYİN UYARISI Derin beyin uyarısı veya DBS (Deep Brain Stimulation) metodu, bir tedavi değildir. Bu, sadece hastalığın rahatsız edici tesirlerini baskılayarak, hastanın normale yakın bir hale dönmesine yol açan bir tekniktir. DBS'nin en büyük faydası, ilâç tedavisinin cevap vermediği durumlarda başvurulması ve daha riskli olan diğer beyin ameliyatlarının yerine geçmesidir. DBS beyin ile ilgili çok sayıda hastalıkla ilgili bir uygulamadır ve hangi hastalıkları tedavi ettiği bugün kesin olarak bilinmiyor. Bu teknikte elektrotları yerleştirmek için kafatasında matkapla bir delik açılır. Elektrotlar makarna kalınlığında tellerdir. Bu elektrotlar beynin spesifik bir kısmını, hastanın göğsündeki kalp piline benzer cihaza bağlar. Cihaz beynin içine elektrik akımı gönderir. Yaklaşık 30 bin Parkinson hastasına bugüne dek DBS uygulandı. Burada amaç, hastalığın yaşam kalitesini düşüren belirtilerini azaltmaktır. Aynı zamanda kronik ve majör depresyon hastalarına da bu yöntem uygulanıyor. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: www.thechronicleherald.ca www.thewhig.com CBT 1090/10 8 Şubat 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle