Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİNİRBİLİM İlericilik ve gericilik doğuştan mı? Son günlerde ortaya atılan bir iddiaya göre insanların siyasi duruşu büyük ölçüde biyolojisi tarafından belirleniyor. İlk olarak ABD'de filizlenen bu iddia, Amerikan siyasetinin ters kutuplarında yer alan muhafazakâr ve liberal görüşü örnek alıyor. Oysa siyaset bilimi terminolojisinde bu görüşler ifadesini ilericilik ve tutuculuk kavramlarında buluyor. İki zıt uçta yer alan, birbiriyle uyuşmaz gibi görünen siyasi görüşlerin, doğumdan sonra da büyük bir inatla değişime direndiği ileri sürülüyor. Bu iddiayı destekleyen bilimsel kanıtların her geçen gün artması, iddiayı ciddiye almayanları bir kez daha düşünmeye zorluyor. lericilik ve tutuculuk olarak siyasi yelpazenin iki ucunda yer alan siyasi görüşlerin beynimize doğuştan kazınmış olduğunu bilimsel bulgulara dayanarak kanıtlamaya çalışan Teksas'taki Rice Üniversitesi'nden siyaset bilimcisi John Alford iddiasını şu çarpıcı örnekle açıklıyor: “Muhafazakâr bir insanı ilerici olması için zorlamak, bu insanı mavi gözlü olması için ikna etmeye benzer. Siyasi görüşleri ikna yoluyla değiştirme konusunda biraz daha düşünmemiz gerekiyor.” Bu görüşü destekleyen “Muhafazakâr bir kanıtlar giderek güçleniinsanı ilerici olması yor. Örneğin ikizler üzeriniçin zorlamak, bu de yapılan deneylerde, okullardaki din derslerininsanı mavi gözlü den nükleer enerjiye ve eşolması için ikna cinsel haklarına dek pek etmeye benzer. Siyasi çok konudaki görüşlerin güçlü bir genetik yanı olgörüşleri ikna yoluyla duğu görülüyor. Hatta sedeğiştirme konusunda çim günü oy verme veya biraz daha düşünmemiz vermeme kararının bile gerekiyor.” genlerle ilişkisi olduğu söyleniyor. Konuyu inceleyen sinir bilimciler, işi bir adım daha ileri götürerek, liberal ve muhafazakârların beyinlerinin farklı çalıştığını ileri sürüyor. İ Frank Sulloway, kalıtsallığın siyasi görüşleri etkilediğini kabul etmekle birlikte, ortaya atılan iddiaların “tuhaf” ve “zor kabullenilir” olduğunu itiraf ediyor: “Komünistlerden hoşlanmama geni gibi bir gene sahip olduğumuzu sanmıyorum. Burada önemli olan bazı genlerin kişiliğimizi şekillendirmesi ve bu kişilik özelliklerinin de siyasi görüşlerle bağlantılı olması.” 2003 yılında New York Üniversitesi'nden psikolog John Jost ve ekibi, 12 ülkeden 20.000 kişiyi kapsayan 88 araştırmayı kişilik özellikleri ve siyasi eğilimler arasında bir korelasyon olup olmaması açısından inceledi (American Pschologist, vol 61, p 651). Aşırı sağ ile ilişkilendirilen yabancı düşmanlığı gibi bazı özelliklerin açıkça siyasetle bağlantısı olduğu düşünülüyor. Ancak Jost akla gelmeyen başka bağlantıları ortaya çıkartıyor. Örneğin ölüm korkusunu şiddetle yaşayan insanların tutucu görüşlere sahip olma olasılığının dört misli fazla olduğunu ortaya çıkardı. Dogmatik tipler ayrıca daha tutucuyken, yeni deneyimlerden çekinmeyenlerin ise daha ilerici olduğu bulunuyor. Jost'un raporunda bunların yanı sıra muhafazakârların basit ve karmaşık olmayan resimleri, şiirleri ve şarkıları sevdiği belirtiliyor. KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE SİYASİ GÖRÜŞLER ARASINDAKİ İLİŞKİ Jost, bu sonuçlardan yola çıkarak varolan kişilik modellerine uygun bir yapıyı ortaya çıkartıyor. Pek çok psikoloğa göre kişilik başlıca beş kategori altında incelenebilir. Bunlar: • Vicdanlı olma • Açıklık • Dışa dönüklük • Geçimli olma • Nevrotiklik Sonuncu özelliğin siyasi eğilimle bir bağlantısının olma olasılığı çok düşük. Oysa vicdanlı olma ölçeği üzerindeki puanlama ile siyasi spektrumun neresinde durduğunuz arasında yakın bir ilişki olduğu görülüyor. Daha güçlü bir korelasyon, açıklık ve siyasi eğilimler arasında göze çarpıyor. Psikologlar açıklığı yeni düşünceleri kabullenme, belirsizliğe karşı tolerans ve farklı kültürlere ilgi duyma olarak tanımlıyor. Bütün bu özellikler bir araya getirildiğinde, açıklık ölçeğinde yüksek puan alanların ilerici olma olasılığının iki misline yükseldiği görülüyor. Kişilik üzerindeki genetik etkiler ile farklı kişilik tiplerinin siyasi eğilimlerini birleştirdiğiniz zaman, genetiğin siyasi eğilimleri şekillendirmesi iddiasının pek de yabana atılmaması gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu beş kişilik tipi büyük ölçüde kalıtsaldır (Journal of Research in Personality, vol 32, p 431). Çok sayıda araştırma, açıklık puanların yarısının genetik farklılıklarının bir sonucu olduğunu gösteriyor. Sosyallik gibi açıklık ile bağlantısı olan bazı özelliklerin beyindeki nörotransmiter düzeyinden etkilendiği biliniyor. Bu kimyasalların düzeyi de kısmen genler tarafından kontrol ediliyor. Dolayısıyla komünistlerden hoşlanmama gibi bir gen bulunmasa bile, açıklığı etkileyen bir dizi gen siyasi eğilimleri de etkiliyor olabilir. OY VERME KARARI GENETİK Araştırmacılar, bu tartışmadaki boşlukları doldurmak için bir sonraki aşamada siyasi görüşleri şekillendiren genleri ve beyin bölgelerini tespit etmek zorunda. Örneğin bugüne kadar kimse tutuculuk veya ilericilik ile ilgili bir gen bulmuş değil. Ancak San Diego'daki Kaliforniya Üniversitesi'nden siyaset bilimcisi James Fowler, seçim günü evde oturup oy vermeme veya oy verme kararının tek genden kaynaklandığını ileri sürüyor. Oy verme eylemi kaçınılmaz olarak duygusal bir boyut içerir. Seçmenler genel olarak seçtikleri adaya karşı belirli bir ölçüde güven beslerler. Bu da ayrıntılarıyla bilinen 5HTT ve MAOA genlerinin bu eylemde etkin olduğu anlamına geliyor. Bu iki gen serotonin düzeyini kontrol eder. Serotonin güven ve sosyal ilişkilerle ilgili beyin bölgelerini etkiler. Bu gen versiyonlarına sahip olan bireylerin daha sosyal oldukları gözleniyor. Fowler'in varsayımına göre bu kişilerin oy verme olasılığının daha yüksek olması bekleniyor. Fowler, sonuçları The Journal of Politics isimli dergide yayımlanan araştırmasında bu varsayımının doğruluğunu kanıtlamaya çalı YENİ BİR GÖRÜŞ DEĞİL Siyasi görüşlerimizin genlerimiz tarafından şekillendirildiği fikri aslında yeni değil. Fakat son yıllarda siyaset bilimcilerinin ilgisini çekme şansını yakalamış. Alford, 2005 yılında davranış genetiği konusunda yirmi yıl boyunca sürdürülen çalışmaları inceleyerek, elde ettiği sonuçları bir bilim dergisinde yayımladı. Bu çalışmalar 30.000 ikizin siyası görüşlerini içeren veri tabanına dayanıyor (American Political Science Review, vol 99, p 153). Alford, tek yumurta ikizlerinin siyasi sorulara verdiği benzer yanıtların, çift yumurta ikizlerine oranla, daha fazla olduğunu keşfetti. Bütün bu sonuçlar Alford'a göre siyasi görüşlerin genlerden etkilendiğini gösteren somut birer kanıttır. Bu sonuçlar pek çok bilim insanı için şaşırtıcıydı. Çünkü evrimsel değişim, yüzyılları kapsayan çok yavaş bir süreçtir. Oysa siyasi görüşler evrime oranla çok daha hızlı değişim geçirir. Bu durumda insanların, siyasi görüşleriyle ilgili genlerle donanmış olmasının evrim açısından ne gibi bir avantajı olabilir? Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'nden psikolog CBT 1091/ 8 15 Şubat 2008 İlericiler, muhafazakârları sürü psikolojisi taşımakla eleştiriyor.