23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap göre sıralanmış olduğu dizinler ve envanterde kullanılmış olan kısaltmaların açıklamaları da klasöre eklendi. • Klasörlerin arkasında, Demir Çağı'na ait seçilmiş buluntu yerlerini içeren bir harita da yer almakta. “Anadolu ve Trakya'da, Demir Çağı'yla (MÖ 1200330) birlikte ortaya çıkan yeni siyasal tabloda Geç Hitit Kent Devletleri, Urartular, Frigler, Lidyalılar ve Likyalıları görmekteyiz. Bu dönemde Anadolu yarımadası, çeşitli topluluklara ait büyüklü küçüklü beyliklerin yönetimi altındadır. Güneydoğu Anadolu, Doğu Akdeniz ve kısmen İç Anadolu bölgelerinde olmak üzere Geç Hititler, Doğu Anadolu'da Hurrilerin devamı olan Urartular, Orta Anadolu'da Frigler, Batı Anadolu'da Lidyalılar, Güneybatı Anadolu'da Likyalılar ve Ege'de İyonyalılar yüksek uygarlıklar kurmuşlardır. Bu topluluklar, Mısırlılar, Fenikeliler ve Babillilerle birlikte daha sonraki Hellen uygarlığı üzerinde büyük ölçüde etki yaparak, bugünkü dünya kültürünün oluşmasında önemli katkılarda bulunmuştur.“ HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz hayret@akdeniz.edu.tr Bireyi kullaştıran dinci siyaset yoğunlaşmaları, hukuk devletinin yurttaş bilinci ve cesaretiyle önlenebilir. TAY DEMİR ÇAĞI ENVANTERİ TAY Projesi, (Türkiye Arkeolojik yerleşmeleri) Anadolu ve Trakya'nın en önemli uygarlık süreçlerinden biri olan Demir Çağı yerleşmelerinin envanterini 2 klasör halinde yayımladı. TAY Demir Çağı envanteri, Gülriz Kozbe, Alpaslan Ceylan, Yasemin Polat, Taciser Sivas, Hakan Sivas, Işık Şahin, Duygu Akar Tanrıver ve 10'un üzerinde bilim insanının katkısıyla, 3 yılda oluşturuldu. • Envanterde, 7 bölgeden toplam 2343 yerleşme yer alıyor. • Bu 2343 yerleşmenin 182'si Büyük Fiş; yer tarifleri ve araştırma bilgileri dışında yeterli veriye sahip olmamaları nedeniyle 2068'sı Mini Fiş ve il, ilçe bazen de köy bilgileri dışın Hukuk Devletinde Demokratik Sorunlar Ankara Barosu'nun bu yılki Uluslararası Hukuk Kurultayı'nda (811 Ocak 2008) sunduğum “21.Yüzyılda Adalete İlişkin Temel bir Sorun: Hukuk Devleti” konulu bildirimde ayrıntılı biçimde değindiğim gibi, günümüzde, hukuk devleti düşüncesinin ve dogmatik kurgusunun sınandığı önemli sınır durumlarla karşı karşıya bulunmaktayız. Bunlardan ilki terör olgusu karşısında güvenliközgürlük çatışkısıdır. Bir diğeri, çağdaş hukuk devleti hukukunun dayandığı çağdaş yasa anlayışından teknokratikbürokratik çizgide yoğunlaşan yasa anlayışına doğru kayıştır: Yeni endüstriyelteknolojik toplumun, insanlık onuru ve ulusal egemenlik gibi modernhümanist meşruluk kaynaklarından koparak, yasayı yerel/küresel güç odaklarının etkileşimleriyle belirginleşen bir düzenleme yetki ve kurgusuna saptırdığı fiili bir döneme geçiyoruz. Bu tarz yasama etkinlikleri sonucunda, etnisitelerin, dinsel ideolojilerin, ekonomik çıkar gruplarının (birbirleriyle iç içe geçerek oluşturdukları siyasal örgütlenmeleriyle) ülke yönetimini ele geçirerek, hukuk devleti temelinde vücut bulan bir demokrasi düzenini otoriter bir yönetim tarzına kolaylıkla dönüştürebilecekleri tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu niyetle kurgulanmış ve herhangi bir kesime, kendi çıkarları doğrultusunda hükmetme olanağını veren bir seçim/siyasi parti yasası ve yasama usulü normu bu nedenle demokratik değildir. Demokratik olan, ilkönce, tüm kesimlerden yurttaşların oy verebileceği parti programları tasarlayabilmektir. Bu programlar yurttaşların adil biçimde temsil edilebilecekleri bir demokrasi mevzuatı sözünü ve güvencesini veren, yasama etkinliğinde salt çoğunluk ilkesine sadık kalınacağını söyleyen bağlayıcı metinler olmalıdır. Bu yüzden hukuk devletlerinde bu kaygıların önemsendiği birtakım siyasi parti yasakları belirli çerçevelerde yer alırken, temsilde adalet ilkesinden ve çağdaş yasa kavramından taviz verilmemektedir. Siyasi partilerin çoğulcu demokrasilerde, radikal olmamak koşuluyla, ancak mülkiyet felsefesi üzerinden farklılaşabileceklerini, etnisiteye veya dinciliğe dayalı olarak yönetime talip olabilmelerinin bir başkaldırı örgütlenmesine ve başarmaları durumunda baskı düzeni kurmaya karşılık geleceğini söyleyebiliriz. Öte yandan, siyasal yaşamın varlık koşulu olan ‘düşüncenin doğruluğunun kanıtlanabilmesi için ileri sürülebilme özgürlüğünü, siyasi parti olarak örgütlenerek iktidar talep etme hakkından ayırmalıdır. Her düşünce ileri düzeyde özgür kılınmalıdır. Anayasal düzeni bertaraf etmeye yönelik bir düşünce dahi ifade edilebilmek bakımından böylesine geniş bir özgürlükten yararlanmalıyken, aynı düşünce bir siyasi parti biçiminde örgütlenerek iktidar talep etme niyetinde aynı derecede özgür bırakılamamalıdır. Doğruluğun tartışılmasıyla siyasal iktidar savaşı aynı şeyler değildir. Her birinin doğası ve yasaları farklıdır. Kamuoyunda siyasal partileşmesinin meşruluğuna dair bir konsensus oluşuncaya değin bu tür bir düşünceye ancak açıklanmasıyla ilgili eylemlerde başkalarıyla eşit özgürlük tanınabilir. Bu özgürlük kişilik haklarının dışında hemen hiçbir engele takılmamalıdır. Ülkemizde bunun tersi yapılagelmiştir. Düşünceler acımasızca yasaklanmış, ama anayasal düzene ters düşen düşüncelerin siyasi parti olarak devlet aygıtını ele geçirmelerine izin verilmiştir. Terör olgusu karşısında sürüklendiğimiz güvenliközgürlük çatışkısında da buna benzer bir durum söz konusudur. Hukuk devleti özgürlükçüdür. Bu ruhunu yine insanlık onurundan ve ulusal egemenlikten almakta, özgürlükleri bu temelde kurgulanan çağdaş yasa kavramıyla korumaktadır. Son yıllarda hukuk ve devlet felsefelerinde özellikle Almanya'da kurgulanmaya başlanan “Bürgeropfer” (yurttaşın hayat fedakârlığı), “Feindstrafrecht” (düşman ceza hukuku), “Unperson” (kişi olmayan) gibi kavramlarla toplumun nasıl hukuk devleti dışı, insansız bir topluma dönüşmeye başladığının ön haberlerini aldığımızı söyleyebiliriz. Terör karşısında güvenlik böylesine sinsi bir tuzaktır. Hukuk devletinin özgürlükçülük boyutunu yeterince önemseyerek bu tuzağa düşmemeye çalışmalıyız. 12 KLASÖR TAY klasörleri, kullanıcılar tarafından gruplanabilir, sınıflandırılabilir, birbirinden bağımsız fişlerden oluşmaktadır. Proje tarafından bugüne kadar 12 klasör yayımlanmıştır: Eski/Orta Taş Çağı (Palelolitik/Epipaleolitik) (Nisan 1996), Yeni Taş Çağı (Neolitik) (Mayıs 1997), BakırTaş Çağı (Kalkolitik) (Haziran 1998), İlk Tunç Çağı (2 klasör) (Mayıs 2002), Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri 14C Veri Tabanı (Kasım 2003), Türkiye Mağaralar Envanteri (2 klasör) (Nisan 2006), Yunan Roma Dönemi, Pisidia ve Karia Bölgeleri (Şubat 2007), Bizans Dönemi, Marmara Bölgesi Yapı Envanteri (Nisan 2007), Demir Çağı (2 Klasör) (Ocak 2008). Tümü bilgisayar ortamında hazırlanan TAY klasörleri, kullanıcı tarafından gruplanabilir, sınıflandırılabilir ve buluntu yeri temelinde birbirinden bağımsız fişlerden oluşmaktadır. Proje yürütücüleri tarafından, arkeolojik çalışmaların devingenliğine uygun olarak fişler gerekli sürelerde internet üzerinden güncellenmektedir. Ege Yayınları . Aslanyatağı Sok. Sedef Palas 19/2 CBT 1091/15 15 Şubat 2008 da hiçbir ayrıntıya ulaşılamadığı için 93'ü Liste olarak yayımlandı. • Demir Çağı araştırmalarına ait 1686 yayın da envanterin kaynakçasında yer alıyor. • Yerleşme planı, mimari ve buluntuları içeren 185 adet görsel malzeme de klasöre eklendi. • Klasörün içinde, 146 kelimelik bir “Meraklısına Mini Demir Çağı Sözlüğü” de yer alıyor. • Klasörde, araştırmacı yazarlar tarafından kaleme alınan, “Trakya ve Doğu Marmara” (Işık Şahin), “Ege Bölgesi” (Yasemin Polat), “İç Anadolu Bölgesi” (Taciser Sivas Hakan Sivas), “Karadeniz Bölgesi” (Hakan Sivas Gülriz Kozbe Alpaslan Ceylan ), “Doğu Anadolu Bölgesi” (Alpaslan Ceylan Yasin Topaloğlu ) ve “Güneydoğu Anadolu Bölgesi” (Gülriz Kozbe) bölümlerinden oluşan “Türkiye Demir Çağı Araştırmaları Üzerine Değerlendirmeler” başlıklı bir yazı da bulunuyor. • Ayrıca, tüm yerleşmelerin hem isim, hem de bulundukları bölgeye
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle