Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP “Din ve bilim” yazısına eleştiriler Hayalkırıklığı! First Christian Scientist Church C BT'deki "Din ve Bilim" başlıklı yazınızı, maalesef hayal kırıklığı ile bitir(ebil)dim. "Din tam anlamı ile bir bilimdir" sözünü doğru bulmuyorum. Teoloji (Tanrıbilim) diye bir bilimdalı olması ile yukarıdaki cümleniz aynı şey değildir. Aydınlanma öncesi "dini, verilerini kabul ederek inceleme" ile günümüzün "dinsel konular ile ilgilenme" arasındaki fark üzerinde düşünmek gerekir. "Bilim insanları dinden uzaklaştıkça (mı..), "din merkezli insanlar bilim insanlarını ve bilimi önemsiz gösterme çabasına girmişlerdir"? Ne büyük haksızlık bilimlere ve bilimsel anlayışa! Bilim insanlarının görevi "aman şunların suyundan gideyim de üzülmesinler..." yaklaşımı ile dindarları pohpohlamak mıdır ki... Bilim insanı "verileri" değerlendirir, gördüğünü söyler.."Cahil"se muhatabı, söyler.. Yaa, bunu böyle yapmayana nasıl "bilim adamı" diyeceğiz ki!! Haa.. "toplum bilimciler", toplumsal özelliklere göre nasıl yaklaşılması gerektiğini inceler, önerir; ilgililer uygular. Son bölümdeki, "(..) din ile bilim de sağ el ile sol el gibidir." sözünüz de doğru bir anlatım değildir.. Dinin dogmatik (sorgula(na)maz) tavrı ile, bilimin "sorgulayıcı" yapısını bu tür "şirin" anlatımlarla barıştırmak mümkün müdür? Bünyamin Yüksel, byuksel4588@hotmail.com D in ve Bilim isimli yazıyı okudum. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Nedeni şu: First Christian Scientist Church'un bilimle, bilim adamıyla herhangi bir ilişkisi yok. Ama yazı bu temel eşleştirmeye, Hıristiyan Müslüman bilimadamı ikilemine dayandırılıyor. Öncelikle o kilisenin doğru adı olsa olsa Birinci Hristiyan Bilimi Cemaati Kilisesi olur. Çünkü Christian Science bilimi dışlayan, duayla insan iyileştirme üzerine kurulu boş bir Hiristiyan mezhebi. Özellikle televizyon dizileri ve filmlerde de yer yer dalga gecilen; Tom Cruise'un meşhur Scientology Tarikatı gibi uç bir grup. Christian Scientist de dolayısıyla Hıristiyan Bilim adamı değil, Hıristiyan Bilimi denilen bu metafizik saçmalamanın mensubu demek. Birinci (First) olmaları bahsedilen yöredeki cemaatin ilk kilisesi olmasından. Bu yazıyı gazeteme hiç yakıştıramadım. Hadi bilim doktoru bu bayan bunu bilmiyor. Ama bu yazıya Cumhuriyet'te yer vermişsiniz. Nasıl olur? Dikkat ederseniz yazarın fikirleriyle ilgili (katılmadığım halde) hiçbir görüş belirtmedim. Tolga Seyhan savvuf (İslamiyetin mistik boyutunu inceler). Görüldügü gibi İslam teolojisi (ilahiyat) de maddesel değil manevi değerler üzerinde yoğunlaşmıştır. Yine Hande Hanım'ın yazısında söz edilen The First Christian Scientist Church, "Christian Science" (Hristiyan Bilimi) adı verilen, Mary Baker Eddy tarafından oluşturulmuş bir düşünce ve ibadet biçimidir. Kilisenin resmi internet sitesinde (http://www.tfccs.com/index.jhtml ) yer alan açıklaması şöyle: "Mary Baker Eddy tarafından oluşturulan Hıristian Bilimi, herkese açık, evrensel, dua tabanlı ruhsal tedavi yöntemidir." Yine sitede bulunan bilgilere göre bu tedaviler duygusal, fiziksel ve zihinsel olabilmektedir (Duayla fiziksel tedavi olacağına inanmak ne kadar bilimseldir?). Yukarıdaki bilgilerden benim anladığım, "Hıristiyan Bilimi" denen ve söz konusu kilisede öğretilen uygulamaların bizdeki karşılığının "üfürükçülük" olduğudur. Bu kuruluşun din ve bilim arasındaki ilişki/mücadeleyi anlamak/açıklamak için doğru bir örnek olmadığı ortada. Doğası gereği din itaat etmeyi, bilim de şüphe duymayı, merak etmeyi öğütler. Din kuralları eleştiriye, deneye açık değildir, oysa bilimsel her tür gerçek deneye açıktır. Örnek olarak yerçekimiyle ilgili bir şüpheniz varsa yüksekçe bir yere çıkarak aşağıya bir cisim bırakabilirsiniz. Dini bir konuyu deneye tabi tutmanız dinsizlikle suçlanmanıza neden olabilir. Bilim insanlarıyla dinin uzaklaşmasının ana nedeni, birbirlerini küçük görmeleri değil, birbirlerinin öğretilerini benimsemelerinin mümkün olmamasıdır. Bu nedenle "İlk Müslüman Bilim adamları Camisi" olanaksız bir kavramdır. Neyse ki İslam dinindeki ilahiyat dalları yüzyıllar boyunca tam olarak oturmuştur ki bu şekilde sonradan, zorlamayla icad edilmiş hurafeler ilahiyat biliminin içinde yer almaz. Bu nedenle de "Müslüman Bilimini uygulayan ilk cami" diye bir şey göremezsiniz. Medeniyetin başından beri gelişen bilim ve teknoloji sayesinde artık hayata dair birçok konuyu aydınlatabilmiş durumdayız. Tabii ki yaşam sonsuz bir bilgi potansiyelidir, tamamını çözebilmemize belki Dünyamızın ömrü yetmeyecek. Çözemediğimiz, yanıtlayamadığımız sorular için din bizlere yol gösterici olabilir. Ama dinin bin yıllarca küçük çakıl taşlarıyla oluşturduğumuz bilgi duvarını yerle bir etmesi mümkün değildir. Bilim ve dinin birlikte yaşayabilmelerinin tek yolu birbirinden ayrı durmalarıdır. Bilim maddeyi, din ruhu ele almalıdır, birbirini yok etme çabasına girmemelidir. Ancak bu şekilde çağdaş, yenilikçi ve ahlaki değerlere sahip nesiller yetişebilir. Kıvanç Doğan Makine Mühendisi, Istanbul Çıkış yolu, çağdaş bilim ve teknolojide, geçmişte değil! gibi düşünenler sizin yazınızda suçlar bir ifadeyle belirttiğiniz şekilde bir ayrım yapma durumunda değiliz. Dindar olmak bir zenginlik değildir. Size göre Atatürkçülük sağ elimizse, inancımız da sol elimiz. Benim inancım olmadığından ben tek elli, eksikli miyim?.. Çağlar boyunca bilim ve dinin çatışmasını çok okuduk… Sizin düşündüğünüzün aksine, ülkemiz aydınlarının yeterince olgun ve sağduyulu olduklarını düşünüyorum. Biliyorsunuz ki Atatürk dini Tanrı ile insan arasında bireysel konuma indirmeye uğraşmıştır. Türkiye (bu nedenle) ilk 30 yıl içinde dünyanın yükselen yıldızlarından olmuştur. Dünya tarihinde bu dönemden Türk mucizesi diye bahsedilmektedir. Sonra yükselen dini eğitimle birlikte ülkede zihinler ve sistem değişmeye başlamıştır. Tabii ki din tek etken değil ama önemli bir faktördür. Bugün ekonomik bağımlılık, dış borçlar, dünyadaki ülke saygınlığı gibi yönlerden Osmanlının son dönemini andırır durumdayız. Umarım düzeliriz. Özetle söylemeye çalıştığım o ki, geleceğin iyileşmesi için, 1500 yıl öncesinin öğretilerinden medet ummayınız. Çağdaş bilim ve teknoloji neyi gösteriyorsa çıkış oradadır. A.Hakan Eren S CBT1091/20 15 Şubat 2008 ayın Özdinler, bilim insanlarının dinden uzaklaşmasının ayrışma sebeplerinden biri olduğunu yazmışsınız. Bu bizim ülkemize özgü değil, evrensel gerçektir. Çünkü bilimsel düşünme yetisini alan kişi bir şeyi kabullenmeden önce sorgular. Amerikan ve İngiliz Bilimler Akademisi Üyeleri içinde (bu statüdekilerin bilimsel niteliğini sorgulamazsınız herhalde) kaç kişinin bir Tanrı'ya inandığını araştırın bakalım. (Bkz. Tanrı Yanılgısı, Richard Dawkins, Kuzey Yayınları) "...en ilerici, en yeni dine inanan olmanın verdiği ayrıcalık.." Bir Tanrı, önce bir din öğretisi gönderip (Musevilik), sonra "hay allah olmadı" diyerek ikinci bir din gönderip (Hıristiyanlık), sonra "hay Allah yine olmadı" deyip üçüncü bir din (İslamiyet) gönderir mi? Bu kadar başarısız bir Tanrı nasıl olup da koca evreni yaratabilmiş sizce? Tesadüfen mi? Üstelik bu dinlerden herhangi birine mensup olmak neden bir ayrıcalıkmış? Yahudi de, Hıristiyan da, siz gibi Müslüman da kendinin ayrıcalıklı olduğunu sanıyor. Gördüğünüz gibi Tanrı üçüncüsünde de başarısız. Dördüncüsü de gelse bir şey değişmez. …1400 yıl öncesi için önemli bir reformdu. Benim Din ve bilim birbirinden ayrı durmalı D in ve bilim arasındaki mücadeleyi anlayabilmek için öncelikle kavramları tam olarak yerlerine oturtmak gereklidir. Iddia edildiği gibi din bir bilim değildir. Yazıda söz edilen teoloji "tanribilim" demektir. Köken olarak Yunanca theos:tanrı, logos: bilim sözcüklerinden gelmektedir. Hristiyan teolojisinin alt dallarından bazıları şunlardır: Angelology (melekbilim), Bibliology (vahyin dogası ve vasıtaları), Hermenötik (kutsal metnin yorumu) vb. Dikkat ederseniz pozitif bilimle ilgili değildir. Tamamıyla İncil ve Hz. İsa'yı anlamaya ve anlatmaya yöneliktir. İslamiyetteki ilahiyatın dalları da şunlardır: Tefsir (Kur'anı Kerim'in yorumu), Hadis (Hz. Muhammed'in söz ve davranışlarının araştırılması), Fıkıh (İslam hukuku), Kelam (İslami esasların mantıklı deliller kullanılarak anlatılmasını ve kanıtlanması üzerinde çalışılır), Ta