24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Enerji kullanımında gelişmeler Milyonlarca yıldır yeryüzünün depoladığı güneş enerjisini sanayileşerek tüketmek ekonomiyi nasıl etkiliyor acaba? Kimi bilim adamları enflasyonun yenilenemeyen enerji kaynaklarının tüketilmesinden kaynaklandığını öne sürüyor. Ne dersiniz, bu savın dayandığı temellere bir göz atalım mı? Belki okurlardan biri böylece enflasyona bir çözüm bulur da kurtuluruz bu baş belâsından.. Ömer Kuleli, okuleli@gmail.com Viyana'da çöp yakıp sıcak su üreten bir fabrika. Bölgesel ısıtma boruları döşeniyor S anayileşmenin bedelinin sandığımızdan daha ağır olduğunu, üretirken çevremizi de kollamanın boynumuzun borcu olduğunu anladık. Şimdi sahip olduğumuz kaynakları iyice gözden geçirip çevreyi kollayarak diğer ekonomik etkinlikleri nasıl sürdüreceğimizi planlamanın zamanıdır. Çevreyi korumak için üretmeyi, söz gelimi sanayi etkinliklerini, durduramayız; bunun sonuçlarına kimse katlanamaz. Yapmamız gereken, elimizdeki sınırlı kaynakları nasıl kullanacağımıza karar vermektir. Kendimizi bir kaç zor soru ile sınayalım bakalım: • Hangi üretimlere kesinlikle gerek var, ne zaman, hangi kaynakları bu amaçla tüketebiliriz? • Tüketilen kaynakların yerine yenilerini koyabilir miyiz? • En az hammadde kullanarak, en az enerji tüketerek en çok işe yarar ürünü nasıl yaparız? • Atıklarımızı azaltabilir miyiz? ENERJİ ENFLASYON Özünde, tükettiğimiz tüm enerji türleri çok kısa, kısa, uzun ya da çok uzun süreçler içinde güneş enerjisinin başka biçimlere dönüşmesi ile ortaya çıkmıştır, çıkmaktadır. Bir örnekle açıklayalım: Güneş olmazsa bitkiler büyümez, ağaçlar olmazsa yakacak odun olmaz. İngiltere'nin ormanları yok edilmeseydi Sanayi Devrimi olmazdı. Her şeyin bedeli var, sanayileşmeninki de yenilenemeyen doğal kaynakların yok edilmesi. Kaynaklar tüketildikçe onları doğadaki stoklarından çıkarmak zorlaşır, işin maliyeti artar. Giderek daha az ve daha niteliksiz kaynaklar kullanılmaya başlanır, bunları dönüştürmenin zorlukları artar, maliyet daha da artar. Örneğin Rusya'da, Güney Afrika'da kimsenin yüzüne bakmayacağı kömürleri biz Afşin'de bulunca sevinir, üstüne elektrik üretmek için santral kurarız. Afşin'in %4550 küllü,1100 kcal/kg'lık kömürlerinden yapılan elektiriğin maliyeti, hele çevreye yapılan diğer zararları da gözetirsek, asla G.Afrika'nın %10 küllü, 6000 kcal/kg kömüründen az olamaz. Arapların 36 API yoğunluklu (hafif) petrolünü 1000 metre derinlikten çıkarmanın maliyeti, asla Garzan'daki 1520 API'lık (çok ağır) petrolümüzü 2000 metreden çıkarmaktan daha çok olamaz. Bir de bunların üstüne nakliye, dönüşüm, dağıtım ve atıkların giderilmesi ile ilgili masrafları koyun. Madenlerde kömür üretmek için daha derinlere gittikçe, tükenen kuyulardaki kalan petrolü yukarı çekebilmek için kuyulara buhar püskürtmek zorunda kaldıkça, 10 bin km’lik doğalgaz boruları döşedikçe, elektrik üretirken yakılan linyitlerdeki kükürtün baca gazından temizlenmesi yasalarla zorlandıkça... enerji üretim süreçlerinin verimliliği azalacak. Her dönüşümle birlikte, kullandığımız kaynağın önemli bir bölümünü bir daha geri kazanmamacasına yitiriyoruz. Entropi Yasası'nın öngördüğü gibi enerji üretmek için yatırılan paraların karşılığında ele geçen enerji sürekli azalacak; ekonomistler buna yatırımın getirisi azalıyor diyorlar. Ekonominin Sunum İstem yasaları (arztalep) gereği bir şey azaldıkça fiyatı artar, petrolün varil fiyatı 100 dolara çıktı diye dertlenip durmuyor muyuz şu günlerde? Yaşamımızdaki temel gereksinimleri enerji, besin (aslında o da enerji), barınak ve sağlık olarak tanımlarsak, bunların aile (ya da devlet) bütçesindeki payları hemen her yerde %70 den az değildir, bizim gibi enerjisinin %73'nü dışardan almak zorunda kalanlar için bu oran %8085 dolayındadır. Şu sonuçları hiç aklınızdan çıkarmayın: 1. Enerji üretim süreçleri azalan kaynaklar nedeniyle karmaşıklaşmakta ve maliyeti artmaktadır. Dolayısı ile enerji herkes için artık daha pahalı! 2. Pahalı enerji ekonominin tüm diğer üretimlerini daha pahalı yapıyor. 3. Enerji üretim ve tüketim süreçleri sırasında entropi artmaktadır. Çevre kirliliği de bir entropi artışıdır. (Günlük dilde çevre kirleniyor demenin bilim dilindeki karşılığı doğanın düzensizlik derecesinin bir daha geri dönülmemecesine arttığıdır, buna da entropi artışı deniyor). ENERJİNİN İYİ KULLANIMI Önce bütün enerji kaynaklarımızı ve enerjiyi kullandığımız yerleri belirleyelim, sonra araya dönüştürme süreçlerini ve kullandığımız enerji türleri koyalım, şeklimiz tamam : Fosil yakıtlar ve yenilenebilir kaynakların yanında atıkların da ikincil enerji üretiminde kullanıldığı bu büyük düzende hem enerji kullanım verimi artmıştır, hem çevre daha iyi korunmuştur (å). Bundan 3040 yıl önce kaynak olarak kullanmayı pek düşünmediğimiz atıkların başımıza açtığı dertler azaltılmış, onlar artık enerji bütçemizin önemli girdileri olmuştur. Elektrik üretimi ile ısı arasındaki dönüşümden yararlanarak yaz / kış süresince gereken enerji türleri arasında esneklik sağlanmıştır (ç, é, è kutularındaki süreçler). Süreç ç artık geleneksel teknolojilerdir. Süreç é ve è onların benzeridir, günümüzde giderek yaygınlaşıyor. Geleceğin temiz yakıtı olarak bilinen hidrojenin üretim ve tüketiminin de (ê, ë, í kutularındaki süreçler) gözetildiği bu ana planda birincil enerji kaynakları birbirlerini yedeklemekte ve tüketiciye (ì) her zaman istedikleri enerji türünü sağlamaktadır. Süreç ê, ë ve í henüz güvenilir, ticari olabilir teknolojilere kavuşamadı; günümüzde bu alanlarda çok yoğun ARGE etkinliği var. Sıcak su ve buhar enerjisinin bütünleşmesiyle enerji ver mliliğini arttırıp çevre kirliliğini azaltma BÖLGESEL ISITMA Enerjinin verimli kullanılmasının çevre kirliliğini de azaltmasını gösteren en iyi örneklerden birisi de Bölgesel Isıtma'dır. “Binlerce evde soba yanacağına bu işi bir tek yerde yapalım, her tür yakıtı en iyi tekniklerle yakalım, çıkan baca gazını da temizledikten sonra havaya atalım. Evlere bundan böyle yakıt girmesin, santraldan gönderilen sıcak su girsin, evi ısıtsın, soğumuş su tekrar CBT 1089/7 1 Şubat 2008 ısı santralına geri gönderilip ısıtılsın.. ve tekrar ısıtma görevine geri gitsin! Tıpkı bir apartmanın kalorifer düzeni gibi, ama semt, kent ölçeğinde bir ısıtma sistemi. Merkezi Isı Santralı'na da alabileceğimiz her tür ısı kaynağını bütünleştirelim, çok enerji kaynağı bulabilirsek sıcak suyun yanında elektrik de üretelim, ulusal şebekeye satalım” mantığı ile kurulan bölgesel ısıtma düzeninin ana öğelerini şöyle gösterebiliriz : Bu düzende kentin çöpleri önemli ölçüde azaltılır, çöp taşıma işi azalır, hava kalitesi düzelir, çevredeki sanayinin düşük kaliteli olduğu için yararlanamadığı atık ısı kaynakları (örneğin 150200oC deki gazlar) değerlendirilir, yaşayanlar yılda yalnızca bir kez ısınma sorununu anımsarlar. Nasıl mı? Evlerdeki ısısalarların (radyatörlerin) üzerine konan ısıölçerler okunup yıllık faturalar hesaplanırken... Kazan dairesi yok, soba yok, kömür/gaz alma, kül atma .. dertleri yok. Yalnızca yerin altından binaya giren / çıkan sıcak su boruları var, onların bakımı onarımını da sizden çok daha becerikli olan başkaları yapıyor. Kuzey ve orta Avrupa kentlerinde son yıllarda giderek artan Bölgesel Isıtma uygulaması kentlerde kitle taşımacılığına geçişle birlikte günümüzde enerjinin iyi kullanımının güzel bir örneğidir; bu ikisini birden kullanan kentleri kıskanmamak elde değil. Darısı İstanbul'un, Ankara'nın.. başına !
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle