Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÖNÜLDEN BİLİME Ahmet İnam insanları ile konu tekrar masaya yatırılacak. Yine yetkili devlet kurumları bilgilendirilecek ya da uyarılacak. Umarız bu kez biraz daha yol kat edeProjemiz dahilinde balıkçılar tarafından canlı yakalanarak tekrar riz. dopaya bırakılan farklı bir tür olan (A. Stellatus) mersin balığı Türkiye Kırfotoğrafı mızı Listede olan mersin balıklarını Uluslararası Sözleşmeler ile koruyacağına söz verdi. Ancak o günden bu güne kadar çok nadir de olsa Mersin Balıkları avcılığı kalkan, hamsi gibi balıkların avcılığı sırasında konulan yasağa rağmen yakalanabilmekte ve balığın tekrar sulara geri bırakılması gereği göz ardı edilmekte. Gizlidir güzel! Biz görmezsek görünmez. Gözümüzden gelmez, gözümüze gelir. Bize geldiğinde görebileceğimiz gözümüz varsa. Hazırsa gözümüz. “Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa” dediğiniz güzel, sizin en azından “on para” olmanıza bağlıdır. Güzelin Yüzü Kaç paraysanız gördüğünüz güzel en fazla o kadar paradır. Çirkinseniz nasıl güzel görebilirsiniz? Yanılsamadır gördüğünüz. Çirkinliğinizi örtmeye çalıştığınız varsanılardır. Güzel, güzele gelir. Güzele hazır olana. Güzele açık olana. Çirkinliğinin ayırdında olana. Güzel uğramıyorsa nasıl güzelleşebiliriz? Göz hazır. Hamlığını süzmüş, elemiş. Hamlığından acı çekmiş. Hamlığının verdiği acıyla kendine güldükçe gülmüş. Hamlığının tam olduğunu nasılsa anlamış. Çirkinliğini. Çirkinliğin, çirkinliğinin çilesini çekmemişe güzel nasıl ulaşabilir? Güzel önümüzde apaçıktır. Apaçık gizli. Güzeli görmek için göz Çirkinliğini keşfe çıktı. Çirkinliğimizden geçmeyen güzel yok mudur? Hazzın, tadımının verdiği. Güzeli yaratan sanatçılar çirkinliklerinin ayırdında mıydılar? Hiç çirkinlik yaşamamış, “anadan doğma” güzel olan yok mudur? Burada temel sav şu: İnsan çirkin güzel, güzel çirkindir. Şöyle bir kolaycılığın tuzağına düşmemeli: “Güzel ve çirkin bizim bakışımıza bağlı, çağdan çağa, kültürden kültüre değişen kavramlardır.” Öyle değildir. Güzel keyfî değildir. Güzel, bir anlamda size bağlıdır: Görebilmeniz için, gözünüze. Gözünüzün hazırlığı, evrenseldir. Güzel, sizin gözünüzün uyduğu değildir. Sen kimsin ki güzel dediğin güzel olsun? Güzel adına bugün ne yaptın? Ne işledin? Ne kadarını öğüttü içindeki değirmen sendeki güzellik tohumlarının? Çirkinliklerinden yüreğindeki kalbur ne kadarını ayıkladı? Gözümün güzele hazırlığı. Gönlümün. Yaşadığım iklimin. Sevdâmın. Bilgimin. İnsan oluşumun. Güzele nasıl hazırlanır? Eskilerden başlamalı. Bir avcı olarak, güzel görme, güzeli görme, güzel yaşama, güzeli yaşama. 11411209 yılları arasında yaşamış Azerbaycan ilinin büyük şairi Genceli Nizâmî'nin Farsça yazmış olduğu dörtlüğün Âzerî diliyle ifâdesi şöyle: Gece halvetce bize sevgili yar gelmiş idi Üzü aydan da gözel Nigâr gelmiş idi Ona ben göz yetirip halvetî baktım Ovçunun ovlağına körpe şikâr gelmiş idi. Yüzü aydan da güzel sevgiliye gizlice baktığımda avlağa körpe bir av gelmiş sandım. Neden? Gözüm, güzellik avcısı. Gözüm hazır. Gözüm güzele odaklı. Yine Nîzâmi tek bir dizeyle gözünü aydın kılan güzelden söz ediyor: Gözüm aydın, gözüme sureti cânân görünür Ancak aydın göz, gözüm aydın diyebilir. Ancak aydın göz, çirkin görebilen, çirkini ayırt edebilen, içindeki çirkini yenebilmiş, dışındaki çirkinlikleri yenmeye hazır göz, kendine gözüm aydın diyebilir, cânândaki güzelliği yaşayabildiği için. Güzeli avlayabilen, güzel tarafından avlanmaya da hazırdır. İşte budur karşılıklı avlanma, karşılıklı avlaşım. Av ve avcı sözle etkileşim, iletişim içindedirler. Öldürme yoktur. Ölüm değil dirim vardır. Güzel doğadadır. Doğada var olur (Kant!). Av, bildiğimiz av değildir. Avlayınca avlanıyor, avlanınca avlıyorsunuz. Buna avlaşma deniyor. Güzele değme, karşılıklı değme anlamında değişme. Güzel gizlidir. Nizâmî'nin baktığı gibi “hâlveti” bakabildiğinizde çıkabilir karşınıza. Hazırlıklı göz bakabilir halvetî. Tenhâya çekilmiş bakmadır çünkü. Tenhâdan korkulan bir çağdayız. Yürek ister, tenhâ. Yokluğa teslimiyet ister. Yokluğa dayanacak güç ister. Halvetî durur göz güzele değince. Sırnaşmaz. Sırnaşmak yasaktır güzel ilinde. Yâr ile halvet, sıcaktır. Yâr, güzeldir, güzelliktir. Eflatun, güzel bedenden, güzel bedenlere, güzel bedenlerden güzelliğe doğru yolculuk yapmayı söylemişti Şölen'inde. Güzel'e, güzel insanlardan, güzel doğadan, güzel yapıtlardan geçerek varılıyor. Adım adım. Soruyorlar yolda: “Nereden gelir, nereye gidersin?” “Çirkinden gelir güzele giderim. Güzellerden güzele yolculuğum.” “Yolun açık olsun!” “Buyurun birlikte gidelim. Güzel paylaştıkça güzelleşir.” Peki, kiminle? Nasıl? Güzel olanla. Güzelin değerini bilerek. İncitmeden. Saygıyla. Paylaşmaya karşı çıkmayı göze alarak. Güzele isyan etmeyi, kokuşmaya yüz tutmuş güzelin, çirkinden yeniden geçilerek tâzelenmisine çabalayarak. Güzel tâzedir. Her dem. Yenidir. Çirkinle bitip tükenmek bilmeyen etkileşimle yenilenir. Güzel gizlidir. Devingendir. Dönüşendir. Elimizin altında, denetleyebileceğimiz nitelikte olmayandır. Şimdilik güzele yakışmayan çağda yaşıyoruz. Güzel! Bizi vaslına şâyân kıl! Ankara, Eylül 2007 YİNE MERSİN BALIĞI KATLEDİLDİ Geçen yıl bu zamanlar Bulgar balıkçılarının yakaladığı mersin balığına ait bilgiler sınırlarımızın dışından bize ulaştığında ne kadar sevinmiştik. 2006 Temmuz ayında ortalama 23 kg ağırlığında 500 adet mersin balığı, İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından Sakarya Nehrinden Karadeniz'e markalanarak bırakılmıştı. Yaklaşık 6 ay sonra Bulgar balıkçılarının ağına takılan balığımıza ait bilgiler, marka üzerindeki Fakültemize ait telefon numarası ile ulaştırılmıştı. Oysa bu yıl Beşiktaş balık pazarında iki adet yaklaşık 95 kg olan mersin balığı başlangıçta 50 bir kaç gün sonra 30 YTL/kg fiyatla, hepimizin gözleri önünde satıldı. İstanbul Tarım İl Müdürlüğüne bu durum bildirildi, resmi işlem yapıldı. Balıklar yakalandıklarında doğaya geri bırakılsaydılar yaşama şansları olabilirdi. Tezgahta bir de göremediklerimiz var. Tüm Karadeniz'de önemli illerde özellikle Samsun'da balığın tüketildiği bilgileri bizlere ulaşıyor. Türkiye'nin canlı kaynaklarını bir bir kaybediyoruz, genetik kaynaklarımız yok oluyor. Karadeniz'de yaşayan bu balıkları bırakın çocuklarımız, bizler bile artık göremiyoruz. 2627 Aralık 2007 tarihinde İstanbul, Sinop ve Rize Su Ürünleri Fakülteleri, Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü ve Karadenizde Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerinde çalışanlar ile “Mersin Balıkları Populasyonlarını Mevcut Durumlarının Belirlenmesi ve Yetiştiricilik İmkânlarının Araştırılması” konulu Proje değerlendirme toplantısı yapıldı. Mersin balığı bilgilerine yeterince ulaşamadığımız için çaresiz bilim insanları olarak kara kara düşünüyoruz. Tüm çabalar sonucunda gönüllü balıkçılar ve proje çalışanları ile birlikte iki yılda ulaşılabilen, yaklaşık 30 mersin balığı markalanarak tekrar doğaya bırakıldı. Oysa bu zaman zarfında daha niceleri restoranlarda tüketildi. Bu balıkların geriye kalan varlıklarını mevcut yasalara rağmen nasıl koruruz? Yumurtalı balığı gizli saklı restorantlara gitmeden nasıl canlı elde ederiz ki onlardan kültür koşullarında yavru elde edelim? Bir sürü soru işareti tüm bunların yanıtı aslında çok basit ama bu ancak “yaşadığımız çevrenin tüm değerleri ile bize soluk aldıracağını hep birlikte idrak etmekle” olacaktır. Araştırma Projesi çerçevesinde 2007 de Karadenizde yakalanıp daha sonar markalanarak yeniden bırakılan doğal Rus mersini. CBT 1089 / 11 1 Şubat 20008