Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör aşağı yukarı yüzde yetmiş ila yetmiş beşinin karanlık enerjiden oluştuğunu biliyorlar. Yerçekimine karşı etkiyen karanlık enerji evrenin genleşmesini hızlandırmakta. Simülasyonlar sayesinde bilim insanları, karanlık enerjinin etkileriyle evrenin değiştiğini saptadılar. Evrenin erken dönemlerinde madde ve ışın ses dalgalarına benzer bir salınım dizisi gibi hareket ettiğinden karakteristik bir dalga yapısının izi kalmış. Hesaplamalardan anlaşıldığı üzere günümüzde evrende izlenen yapıdaki dalga boyu, karanlık enerjinin doğasına bağlı. Bu bilgi sayesinde, karanlık enerjiyi daha iyi anlamak isteyen araştırmacıların neyi nasıl gözlemlemeleri gerektiği açıklanmış old u . I C C simül a s yonları evrenin üç boyutlu haritasını çıkarmak için yardımcı olacak diyor uzmanlar. Elde edilebilecek bir haritanın simülasyonlarla karşılaştırılması sayesinde karanlık enerjinin doğası nihayet aydınlatılabilecek. Simülasyon ICC'nin bilgisayar sistemli kozmoloji makinesinde (COSMA) gerçekleştirilmiş. Sistem yaklaşık 870 işlem çekirdeğine sahip ve 1.500GB RAM ile çalışmakta. En yüksek çözünürlükteki üç simülasyon her biri on bir gün içinde tamamlanabilmiş. Konuyla ilgili araştırma yazısı Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlanacak. AKP hükümeti yeni bir genel müdür yardımcısı atadı TPAO'ya. Bilin bakalım kimi? Ocak 2005 tarihli bir Cumhuriyet Bilim Teknik dergisindeki Zümrütten Akisler köşemde ben adını vermeden kendisini şu sözlerle tanıtmıştım: TPAO’ya Atanan Yeni Genel Müdür Yardımcısı Kim? Ayrıca enerji kaynağı olarak da akasya karıncalara nektar sunar. Karıncalar da buna karşılık akasyayı zararlı böceklerden korurlar. Peki zürafalar akasya ağacındaki yaprakları yemediklerinde neler oluyor? İlginç bir şekilde ağaçlar daha az diken ve nektar üretiyorlar. Bu durumda karıncalar da geçitlerinin yerlerini değiştiriyorlar. Böylece ağaçlar böceklerden daha fazla zarar gördükleri gibi daha yavaş büyümeye devam ediyorlar. Otçul hayvanların yokluğunda daha az diken ve nektarın üretilmesini, araştırmacılar akasya ve karınca arasındaki ilişkinin sadece otçul hayvanlar sayesinde mümkün olduğunu gösteren bir kanıt olarak görüyorlar. BESİN DEĞERİ YÜKSEK PİRİNÇ ÜRETİLDİ Bilim insanları on yıllık bir uğraştan sonra yaygın olarak ekilen bir pirinç türünün protein oranını yükseltmeye başardılar. Amerikalı ve Hintli araştırmacıların konuyla ilgili yazıları Journal of Agricultural and Food Chemistry dergisinde yayımlandı. Dünya genelinde yaygın olarak kültüre alınan bir pirinç türü ve yabani bir pirinç türünün melezleştirilmesiyle elde edilen yeni türün protein oranı %18 daha fazla. Pirinç yaklaşık üç milyar insanın temel g ı d a maddesi.. Columbia Üniversitesi'nde Hari Krishnan yönetiminde çalışan araştırmacılar, bilimin neredeyse elli yıldan bu yana yüksek proteinli pirinç üretmek için çalıştığını söylüyorlar. Besleyici pirinçten milyonlarca yoksul insan yararlanacak. Araştırma çerçevesinde yaygın olarak ekilen IR64 Oryza sativa türü buna yakın olan yabani Oryza nivara pirinciyle melezleştirilmiş. Melez pirincin protein içeriği yaklaşık olarak %12,4. Yani IR64'ten %18, yabani pirinç türünden ise %28 daha fazla protein içermekte. Nilgün Özbaşaran Dede ZÜRAFALAR KARINCALARA NASIL YARDIM EDİYOR? Afrika savanlarındaki karıncalar ve akasya ağaçları arasındaki ilişki, zürafa ve fil gibi otçul hayvanlar tarafından ayakta tutulmakta. Bu hayvanlar ağaçlardan uzak kaldıklarında bu düzen bozuluyor ve akasyalar üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmakta. Science dergisindeki habere göre Florida Üniversitesi'nde Todd Palmer ile çalışan bilim insanları uzun vadeli araştırma çerçevesinde 1700 akasya ağacını çitle çevirerek, bölgeye zürafaların ve diğer otçul hayvanların girmesini önlemişler. Akasyanın üzerindeki dikenlerde karıncalar yuvalarını kurabiliyorlar. CBT 1089/5 1 Şubat 2008 «Pek çok petrol şirketi ve üniversite mensubunun Paleozoyik'ten Kuaterner'e kadar değişen zaman aralıklarını kapsayan çalışmalarını dinledik, posterlerini gördük. Bu tür çalışmaların bilime olduğu kadar karşılıklı teknik ve ticari ilişkilere de yaptığı katkılar büyüktür. Bunlar şirketlerin bilimsel becerilerinin ve güçlerinin reklamını yaptıkları fırsatlardır. Ne hikmetse TPAO, Libya'da bir yan kuruluşu olduğu halde tebliğ veren veya poster sunan kuruluşlar arasında temsil edilmiyordu. Sebebini de oradaki şirketimizin jeolojik istikşaf müdürünü tanıyınca anladım. Bu zat sorumlu olduğu Libya'nın jeolojisi hakkında hemen hiçbirşey bilmediği gibi, genel jeoloji bilgisi de beni şoke edecek derecede zayıftı. (Kratonla orojen farkını bilmemek derecesinde! Hani bir tabibin kafayla midenin farkını bilmemesi gibi). Kendisinin, Sayın Başbakanımızı hapisteyken ziyaret etmiş olduğunu anlatması, oradaki mevkiinin de sebebini anlamama yardımcı oldu. Eh, bakanı Mehmet Ali Şahin Beyin 26 Aralık akşamı Endonezya'daki deprem hakkında televizyonda konuşurken uluorta "Bu Maldiv Adaları nerededir?" diye soracak derecede cehalet sergilediği bir hükümetin Libya'ya da daha bilgili bir jeologu jeolojik keşif müdürü olarak ataması beklenemez ya! » İsmi Yurdal Öztaş olan bu zatı AKP, şimdi Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının hem de çok sağlam bir jeoloji bilgisi gerektiren Arama ve Araştırma işlerinden mesul genel müdür yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi yaptı! Bu şirket bir kamu kuruluşu olup bizlerin vergileriyle çalışır ve her kamu kuruluşu gibi her şeyden önce vergi mükelleflerine karşı sorumludur. Bu arada hükumetin de kendisine oy veren ve devletine vergi veren vatandaşlarına karşı tüm yaptıklarından sorumlu olduğu açıktır. Görevleri bizler ve ülkemiz için en iyisini yapmaktır, kendi yandaşlarını, maharetlerine hiç bakmadan en tepe mevkiyere atayıp yüksek maaşlarla ödüllendirmek değil. Şimdi, jeoloji olan kendi konusunda uluslararası hatırı sayılır bir şöhretin sahibi olacak derecede marifetli ve konusu gereği petrol şirketlerinin faaliyetini yakından izleyen birisi olarak Bay Öztaş'ın bu mevkiye atanmasının çok ciddi bir soruşturma gerektirecek düzeyde bir bir hata olduğunu sanıyor ve TPAO'nun bağlı olduğu Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanın’dan ve Sayın Başbakan’dan şunu öğrenmek istiyorum: Mesleği jeolog olan Yurdal Öztaş Bey hangi jeolojik veya genelde arama konusundaki marifeti nedeniyle bulunduğu mevkiye gelmiştir? Libya'daki TPAO veya diğer TC kaynaklı yatırımlar kendisinin istikşaf sorumlusu olduğu dönemde hangi yeni kaynakları bulmuşlar veya hangi verimli kaynaklara ortak olmuşlardır? Libya'daki TPAO veya diğer TC kaynaklı yatırımların son üç yıldaki kârları ne olmuştur? Bay Öztaş'ın meslek yaşamının geri kalan süresinde mesleğine ve TPAO'nın arama faaliyetine yaptığı katkılar nelerdir ve bunlardan şirket ne neticeler almıştır? Bu soruları, Sayın Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ve Sayın Başbakan ARŞİV BELGELİ olarak cevaplandırmak zorundadırlar, yoksa Tayyip Bey'in âdet haline getirdiği gibi «vatana ve millete hayırlı bir kişidir» gibi tamamen temelsiz ve kontrolü mümkün olmayan laflarla veya geçimi ve geleceği kendi ellerinde olan memurların şahadetiyle değil. Sayın Bakan ve Sayın Başbakan her önüne gelenin sorusuna cevap vermek zorunda değiliz diyebilir. Ümid ederim ki bu yazımı okuyan TBMM üyelerinden en az biri bu soruları meclis genel kuruluna götürür ve aldığı cevabı bizlerle, cevabın tatminkârlığını kontrol etmek amacıyla paylaşır. Zira «bundan sonra bizden olacak» kararlılığı ile yapılan iş, enerjinin en temel sorunlardan biri olan günümüzde, yenilir yutulur cinsten değildir. En büyük arzum, aldığım cevapların beni mahcub etmesi, beni hem sayın meslekdaşımdan, hem Sayın Bakan’dan hem de Sayın Başbakan’dan herkesin önünde, bu sütunda özür dilemek zorunda bırakmasıdır. Bunu temin edecek olan kendileridir. Beklemekteyim, hem de tüm vatandaşlarımla birlikte beklemekteyim! Eğer yukarıda söylediğim doğru ise, herhalde Sayın Bakan’ın bakanlık koltuğunda daha fazla oturmaması ve tüm AKP atamalarının bağımsız kişi ve kurumlar tarafından benzer kıstaslarla gözden geçirilmesi gerekir.