Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu fon aracılığı ile sohbet etme olanağına da erişebiliyorsunuz. Bu arada ikinci cihaz Looj, uzaktan kumanda ile kontrol ediliyor. Bunun görevi evin dışındaki oluk ve saçakların içini temizlemek. Dolayısıyla merdiven üstlerinde cambazlık yapma sıkıntısından kurtuluyorsunuz. TanolTurkoglu@Gmail.com SUDAN HİDROJEN, HİDROJENDEN SU ELDE ETMEK Otomobillerde hidrojen enerjisinden yararlanmak fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltır. Hidrojenin de en bilinen kaynağı sudur. Ve sudan hidrojen, hidrojenden su elde etmek mümkündür. Ancak bugüne deki bu teknoloji ekonomik bir çözüm oluşturmuyordu. Şimdi yeni bulunan bir yarıiletken, güneş ışığından yararlanarak bu sorunu çözüyor. Sudan hidrojen elde etmenin en yaygın yolu, su moleküllerini elektrik akımı ile ayrıştırmaktır. Ancak bu yöntem hem pahalıdır, hem de verimli değildir. Bilim insanları yıllardır, fotosenteze benzer bir yöntem ile bu işi güneş ışığından yararlanarak yapmaya çalışıyor. Işığa duyarlı bazı yarıiletkenler bu işi yapabilir, ancak bunların verimli olmaması yaygın kullanımlarını engelliyor. Şimdi Almanya, Mülheim'daki Max Planck Enstitüsü Biyoinorganik Kimya Bölümü'nden Martin Demuth, güneş ışığı ile verimli bir şekilde çalışan bir “su ayrıştırıcısı” geliştirdi. Bu yeni yarıiletken, üzerine düşen ışığın yalnızca % 4'ünden yararlanıyor ve ürettiği hidrojeni emiyor. Dolayısıyla gazın üretildikten sonra nasıl depolanacağı sorusu da çözümlenmiş oluyor. Demuth'un ekibi suyun içinde asılı duran yarıiletken titanyum disilisit'i (TiSi), ışığa tutarak hidrojen ve oksijen üretmeyi başardılar (Angewandte Chemie, DOI: 10.1002/anie.200701626). Bu iki gaz ilk başka TiSi tarafından emilir, ancak ısıtılınca dışarı salınır. Hidrojen daha düşük sıcaklıklarda salınabildiği için az bir ısı ile saf halde ayrıştırılır. Imperial College London'dan fotokimyacı James Durrant, bu tekniğin çok önemli bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, büyük miktarlarda hidrojen üretiminin yolunun açıldığını söylüyor. Bir web sitesine yasak getirmenin kendimize etkisi nedir? Bence bu sayede güç kazanmamızı engellemiş oluyoruz. Güç kazanamadıkça, güçsüz kaldıkça muhtaç olma, muhtaç kalma durumumuz da devam ediyor. Kime ya da neye muhtaç olma? Bizim yerimize karar veren makamlara, süreçlere. Çok Yalnızım Be Atam! Interneti gözünde büyütenlere hep aynı örneği vermeye çalışıyorum. Aslında internetle ilgili herşey gündelik hayatımızın içinde de var. O halde interneti yorumlarken onun bildik, gündelik hayatımızdaki muadilini bulup onu değerlendirmek yardımcı olabilir. Mesela “Çocuğum internetin, bilgisayarın başından saatlerce kalkmıyor” diyen bir ebeveyne şu soruyu sormak gerekir: Çocuğunuz piyanonun başından saatlerce kalkmıyor olsaydı yine aynı şekilde yakınır mıydınız? İlk bakışta bu analoji sağlıklı görünmeyebilir. Neden? Çünkü piyano çalmak “rüştünüz ispat etmiş” bir faaliyet. Hem de her yaştan, her sosyoekonomik yapıdan insan için. Piyano çalmak bir şekilde “kurtarılmış bölge”. Eğer bir çocuk oraya geçmek isterse sorun yok. Ama bilgisayar ya da internet hâlâ öyle değil. Çünkü ebeveyn yaşındaki kişilerin pek çoğu için bunlar hâlâ “teknolojik zamazingo”. Ebeveyn konuya hakim olmadığı şeyi itici bulur ya; bilgisayar, internet henüz o kategoriden kendisini kurtaramadı. Gündelik hayatımızla irtibatlandırılması gereken son günlerin flaş internet olayı ise şu ünlü video paylaşım ortamı olan www.youtube.com web sitesinin ikide bir kapatılması. Önce bir Ankara mahkemesinin aldığı karar nedeniyle bir kaç gün kapalı kaldı. Bu yazının kaleme alındığı sırada ise Ankara mahkemesinin kararına neden olan video klibi siteden kaldırıldığı için karar değiştirildiği halde bir Sivas mahkemesinin almış olduğu karar nedeniyle site açılır açılmaz yine kapatıldı. Gelelim bu tür mahkeme kararlarının ortaya çıkardığı durumu gündelik hayatımızla irtibatlandırmaya. Şu özlü söze ne demeli: Pire için yorgan yakmak! Aslında pire için yorgan yakmak hiç de fena bir özellik değil. Neden derseniz, size şu soruyu sormak isterim: Kimin yorganı? Eğer başkasının yorganını yakacaksam, neden yakmayayım ki! Benim görevim pireleri yok etmek, başkalarının yorganlarını korumak değil(se eğer). Peki şöyle bir şey uygun olur mu? Birisi bana küfür ediyorsa, geçici olarak kulaklarımın duyma özelliğinden feragat edeceğim. Yani sağır olacağım. Madem bana küfür eden kişi çok uzakta elim ona uzanamıyor; o zaman sağır edeyim kendimi. Hiç bir şey duymayayım! Şuna ne derseniz? Dünyanın herhangi bir yerinde yayın yapan bir gazete bana küfür ederse ve o gazete ülkemize de ithal ediliyorsa, tüm ithalatı durduralım. Ki gazetenin gelmesi de garantili bir şekilde engellensin. Yine zorlama oldu değil mi? Bana da öyle geliyor. Bu yazıyı kaleme alırken aslında bu tür bir uygulamaya çok uygun muadil örnekler bulabileceğime inanıyordum. Oysa şimdi görüyorum ki bunu başaramıyorum. Yoksa internet dünyasına yeni bir soluk mu getiriyoruz? Eşi benzeri olmayan, ama yine de kendi içinde bir mantık düzeyini tutturan yaklaşımlar, uygulamalar icat ederek. Faydacı açıdan baktığımızda şunu sormamız gerek: Bir web sitesine yasak getirmenin kendimize etkisi nedir? Bence bu sayede güç kazanmamızı engellemiş oluyoruz. Güç kazanamadıkça, güçsüz kaldıkça muhtaç olma, muhtaç kalma durumumuz da devam ediyor. Kime ya da neye muhtaç olma? Bizim yerimize karar veren makamlara, süreçlere. Bu sayede ülke sınırları içinde kaldığımız sürece çelişkili bir durum çıkmaz ortaya. Yönetenlerle yönetilenler ebeveynçocuk ilişkisi içinde mutlu mesut yaşar giderler. Ancak öte yandan bizi bir türlü anlamayan AB, bize bir türlü haklı davamızda destek olmayan ABD gibi çelişkiler de yanıbaşımızda varlığını sürdürmeye devam eder. Ah be Atam! Sen bütün bu kısır döngüleri ortadan kaldırmak için çabaladın durdun ama galiba sen göçüp gittikten sonra ardından gelenler o son 15 yılda yaptıklarını bile görmezden gelerek “yok yok biz beceremeyiz”ci oldular. Biz de şimdi onların torunlarının kanatları altında delinin birisi sana küfür etti diye kafamızı kuma sokup, problemlerimizi çözmüş oluyoruz. Çok yalnızım be Atam! Çok yalnızız! UZUN UZAY YOLCULUKLARINDA RADYASYONA KARŞI ÖNLEM Uzun uzay uçuşlarında mürettebatın güvenliği uzay aracının şekline bağlıdır. NASA'dan Ram Tripathi adındaki mühendise göre ideal uzay aracı, uç kısımlarında küçük küreciklerin olduğu kürdanların saplı olduğu greyfurt şeklindedir. Bu tuhaf şekil, uzaydaki radyasyonun neden olduğu kansere karşı mürettebatı en iyi şekilde koruyabilir (Advances in Space Research). Uranyum ve demir gibi ağır metal iyonları, elektronlar ve protonlar kansere yol açar ve bunlara karşı alüminyum gibi metallerden yapılan kalkanlar kullanılmayacak kadar ağırdır. Tripathi kapsülün üzerinden her yöne doğru uzanan çubuklara artı veya eksi elektrik yüklü metal küreciklerin yerleştirilmesinin yüklü parçacıkları saptıracağını ve bunun da mürettebatı radyasyondan koruyacağını söylüyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1089/19 1 Şubat 2008