Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kıllı sürüngen ve tüylü dinozoru bilmemenin bedeli yüksek Bir zaman makinemizin olduğunu farzedelim... Bu makineye binip, hedef 'vitesimizi,' keyfe keder, 290 milyon yıl öncesine ayarlayalım. Makinemiz hedefine vardığında kapıyı açıp inince kendimizi hiç tanıdık olmadığımız bir dünyada bulacağız. A. M. C.Şengör İTÜ Avrasyayerbilimleri Enstitüsü ve Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü varlıkların yelkenlerini en çok güneş alabilecek yöne çevirmiş olduklarını fark ederiz. Hayvanların sırtındaki bir yelken değil, bir güneş pili gibi çalışan bir ısı organıdır. BirFalcarius utahensis den aklımıza memelilerin sıcak kanlı oldukları, yani ısılarını kontrol edebildikleri gelir. Sürüngenler ise bunu yapamazlar. Belli ki bu hayvan da vücut ısısını kontrol edememektedir, ama ısınmak için diğer sürüngenlerden daha verimli bir yol bulmuştur. Ve bu diğer sürüngenlerden biraz farklı olan hayvanın bazı özellikleri bize benzemektedir: Kafası, dişleri .... Şaşırmış bir halde makinemize geri dönüp, zamanda biraz ileri giderek belki bu hayvanın ne olabileceği sorununu çözebileceğimizi hayal ederiz. Makineye doğru yürürken ayağımızın altında bugünkü kertenkelelere çok benzeyen minik hayvanların da dolaştığını fark ederiz. 'Acaba bunların da garip organları var mı?' diye durup baktığımızda, tüm dikkatimize rağmen, hayvanın cinsini tayin edememekle beraber, onu bildiğimiz normal bir sürüngenden ayıracak herhangi bir özelliği göremeyiz. Makinemize kurulup, kafamızı hayretle sallarken, bu sefer 'vitesimizi' yuvarlak hesapla 260 milyon yıla ayarlayarak yeni bir seyahate çıkarız. Geldiğimiz dünyada artık o dev eğreltiotlarının yerini yüksek yerleri işgal eden çam benzeri kozalaklı ağaçlar almıştır. Ancak bir önceki durağımızda gördüğümüz orman bolluğu yoktur artık. Etrafta kafası yelkenli hayvanınkine benzeyen, ondan biraz daha büyükçe, kılıç gibi koca azı dişleri olan hayvanlar dolanmaktadır (Viatkogorgon). Önce bunları bir nevi kaplan sanarak saklanacak bir yer aramak üzereyken birden gözümüz hayvanın ayaklarına takılır. Ayaklar ve yürüyüş tarzı bir sürüngeninkine benzemektedir. Ama bu nasıl mümkündür? Sürüngen ayaklı, kaplan dişli hayvan olur mu? Sonunda merakımız, emniyet hissimize galebe çalar ve tüm cesaretimizi toplayarak güneşlenmekte olan garip varlığa yaklaşırız. Ama o ne? Sürüngen kılıklı bu hayvanın vücudu seyrek, kıl benzeri, bir dokuyla kaplıdır, ama yanındaki yumurtalardan yumurtlayarak ürediği belli O rmanlar bugün artık olmayan kocaman, ama sporları vasıtasıyla çoğalan ağaçlarla doludur. Bu ormanlarda kanat açıklıkları neredeyse bir metreye varan dev helikopter böcekleri dolaşmaktadır. Ayaklarımızın altında da boyları bir metreye varan azman tespih böcekleri kımıldanmaktadır. Burada birden daha rahat nefes aldığımızı hissederiz: Zira atmosferdeki oksijen oranı bugünkü yüzde yirmi birden çok yüksektir. Elimizde bir aletimiz olsa atmosferdeki oksijen miktarının yüzde otuz beş olduğunu görerek hayrete düşeriz. Ormandaki bir hışırtı, dikkatimizi ilerlemekte olan garip bir hayvana çekmiştir: Sanki kocaman bir kertenkele, fakat sırtında bugün hiçbir hayvanda görmediğimiz koca bir yelken (Dimetrodon). Küçük bir timsah boyundaki bu hayvana dikkatle baktığımızda, vücut yapısından sürüngen olduğuna hiç şüphe etmediğimiz bu varlığın dişlerinde aynen kendi ağzımızda görmeye alıştığımız diş farklılaşmasını hayretle müşahade ederiz: Azı dişleri, molarlar... Ona doğru birkaç adım atınca, hayvan geldiğimizi görüp yavaşça uzaklaşır. Fakat ortalıkta bir benzerinin iyice çürümüş bir leşi vardır. Dişleri dikkatimizi çektiği için leşin kafatasına yaklaşıp incelemeye başlarız. Etleri neredeyse tamamen dökülmüş olan yanak ve şakak kısımlarına baktığımızda hayretimiz bir kat daha artar. Hayvanın kafatası kemikleri aynen bir memelininkine benzemektedir. Vücudu, ayakları ve yürüyüşüyle tam bir sürüngen olan bir hayvanın dişleri ve kafatası nasıl memeli olsun? Ya sırtındaki kertenkele derisine benzer bir dokudan yapılmış o koca yelken? O neyin nesi? Lystrosaurus. YELKEN ŞEKLİNDE ISI PİLLERİ Ormanın biraz açıldığı bir yere geldiğimizde yelkenli hayvanların bir grup halinde güneşlendikleri dikkatimizi çeker. Ama ne hikmetse hepsi aynı yönde uzanmışlardır. Bu garipliği anlamaya çalışırken birden bulutların ardından sıyrılan güneş yelkenlere vurur ve hepsinin kocaman gölgelerinden, bu garip olmaktadır. Lisede öğrendiğimiz biyoloji bilgimizin tamamen dışına çıktığımızı fark etmeye başlamışızdır. Nedir bu sınıflayamadığımız garip varlıklar? Göklerde ise böcekten başka uçan hiçbir hayvana rast gelmememiz dikkatimizi çekmiştir. Ama bunlar bir önceki seyahatimizde karşımıza çıkan dev böcekler değildir. Boyları günümüzdekilere benzemektedir. Ancak bu dünya kuşların, yarasaların olmadığı bir dünyadır. Çaresiz bir seyahat daha yapmaya karar veririz. Ama daha az bir zaman sıçraması yaparak bu sefer daha az değişim göstereceğini umduğumuz bir dünya seçmeye karar vermişizdir. Gene yuvarlak hesap vitesi Buradaki hayvanlar 250 milyon yıla ayarlayarak da lisede öğrendiğiharekete geçeriz. Bıraktığımımiz biyolojik sınıflaza benzer bir dünya bulacağımanın hiçbir yerine mızdan emin, zamanda yolculuğumuzun bitmesini bekleoturmamaktadırlar. meye başlarız. Makinenin Hayvanları tanımagöstergesi vardığımızı gösterip makla kalmamakta, de kapıyı açıp karşımızda bulacağımız dünyaya adım athangi sınıfa ait olmaya hazırlanırken, birden duklarını bile bilearacımızın alarmı çalmaya memekteyiz. başlar. Dışarı çıkmamamızı ihtar etmektedir. Dışarıda atmosfer zehirlidir! Şok, sürpriz, hayret! Dünyanın atmosferi ne zaman zehirlenmiştir? Nasıl? Peki yaşayan hayvan ve bitkilere ne olmuştur? Süratli bir helikopter özelliği de olan aracımızı havalandırıp geldiğimiz dünyayı aracın penceresinden seyretmeye karar veririz. Açtığımız pencereden gördüklerimiz insanı dehşete düşürecek şeylerdir. Altımızda göz alabildiğine uzanan bir çöl, yer yer, öbek öbek ölü ormanlar ve etraflarında çürümüş hayvan leşleri vardır. Her taraf sanki mantarlarla kaplıdır. CBT 1087 / 9 18 Ocak 2008 OKSİJENE GÖRE GELİŞEN HAYVANLAR Helikopterimiz hareket ettikçe gösterge dışarıdaki havada atmosfer bileşiminin değiştiğini gösterir. Aracı oksijenin arttığı yönde hareket ettirmeye karar verdiğimizde güneye doğru gittiğimizi fark ederiz. Saatlerce yaptığımız yolculuk sonunda tek tük yerde Yazının devamı arka sayfada microraptor PALEONTOLOJİ