02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör duğu düşüncesinden uzaklaştıysa da çeşitli türlerin gerçekte ne kadar hızlı hareket ettikleri tartışmalıydı. İngiliz bilim insanları şimdi bilgisayar simülasyonlarıyla, iki ayak üzerinde yürüyen etçil Theropoda dinozorlarının yürüyüş hızını belirledi. Bunlardan biri insandan bile hızlı. Manchester Üniversitesi'nden William Irvin Seller ve Phillip Lars Manning, Emu, devekuşu ve insanın iskelet yapısını ve kaslarını bir bilgisayar programına yükleyerek, programın doğru işleyip işlemediğini kontrol etmişler. Daha sonra ise bunlara dinozorların iskelet yapıları ve kasları eklenmiş. Araştırmacılar dinozor kaslarının ağırlığı ve yapısının çok zor belirlenebildiğini söylüyorlar. Yeni bilgisayar modeline göre dinozorların yürüyüş hızı boylarıyla ters orantılı. Yürüyüş hızı 28,8 km/s olan Tyrannosaurus rex kısa mesafelerdeki yürüyüş hızı ortalama olarak 28,4 km/s olarak hesaplanan insandan hızlı. Trex'ten seksen milyon yıl önce yaşayan ve onun kadar büyük olmayan Allosaurus yürüyüş hızı ise 33,8 km/s olarak hesaplanmış. Altı metre uzunluğunda fakat hafif yapılı Dilophosaurus araştırma sonuçlarına göre saatte 40 km. hızla yürüyebiliyordu ki kendisinden çok daha küçük olan Veliciraptor ile neredeyse aynı hızdaydı. Hızlı yürüyüşte rekor sahibi günümüzden 150 milyon yıl önce yaşamış olan tavuk büyüklüğündeki Compsognathus. Saatte 64.1km. hızla hareket eden bu canlı insandan iki misli hızlıydı. görevini üstlenecek şekilde değiştirilebilmiş. Araştırmacılar bu yöntemin gelecekte Multiple Skleroz, Alzheimer veya Parkinson gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabileceğini umuyor. Pützer, kök hücrelerin bugüne kadar beden dışında programlandıktan sonra beyne aşılandığını söylüyor. Oysa yeni yöntemde hücreler doğal ortamlarında kaldıkları için yeni görevlerini daha kolay üstlenebiliyor. Kök hücreleri uzmanlaşmamış hücrelerdir, beden bu hücreleri ihtiyacı olduğu yerde kullanır. Nature'un ilan ettiği rezâlet, Türkiye'yi içten kemiren bir olgunun mini mini bir göstergesidir. Bu tür olaylar daha pek çoktur ve yakalanıp teşhir edilenler giderek artacaktır. Nature’un Haberi ve Düşündürdükleri Darwin kuramıyla akıllı tasarım zırvalığını bir arada düşünebilen ve yaradılış masalının biyoloji ders kitaplarına konmasını önerenleri bilim adamı sayabilecek düzeyde bir zat, 60. hükümetin Millî Eğitim Bakanı olarak atandı. Bu zatın 59. Hükümette aynı görevdeyken yaptıkları yabancı gazete sütunlarını bile işgal etmiş, kendisi, bir suçsuz rektörün hapse atılması, bir suçsuz üniversite sekreterinin intiharıyla neticelenen pek korkunç bir skandalın içinde olduğunu imâ eden uluslararası şöhretli gazetedeki imzalı yazıya hiçbir cevap vermemişti. Okullarımız bu feci muameleye maruz bırakılırken, bilimin uluslararası en şöhretli dergisi Nature 6 Eylül sayısında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nde epey bir zamandır işlenmekte olan bir intihal (bilimsel hırsızlık) suçları zincirini haber yapıverdi. Bilimsel ahlâktan vazgeçtik, bilimin ne olduğunu hiç öğrenememiş, en basit ahlâk kurallarını özümseyememiş bir zavallılar grubu Türkiye'nin adını gene iki paralık ediverdi. Nature, haberi, “bazı ülkelerde, intihal esef edici olarak bile görülmüyor” spotuyla vererek, imâ yoluyla Türkiye'nin ahlâk düşüklüğüne bir de gönderme yaptı. Nasıl yapmasın ki? Böyle bir rezillik ülkemizde ilk kez mi oluyor? Bundan önce yapanlar ne oldu? Söyleyeyim: Başbakanlık Müsteşarı oldu ve Sayın Başbakan Tayyip Bey kendisinin kıymetli bir vatan evlâdı olduğunu ulusumuzun yüzüne haykırarak, onun üniversitelerin vereceği unvanlara ihtiyacı olmadığını beyan eyledi. Aynı başbakan, TÜBİTAK'a yasa dışı atamalar yaptı. Mahkemeler bunun yanlış olduğunu, geri alınmasını söyleyince tınmadı bile ve koca bir TÜBİTAK'ı Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla yasa dışı duruma düşürdü. Arkadan bir üniversiteye, rektörüne haber bile vermeden bir dinci toplantının daveti üzerine gitti. Bu ve benzeri utanç verici olaylar bu yazıda saymakla bitmez. Peki biz ne yaptık? Kendini liberal ve demokrat sanan bir sürü zevat bu kişiye methiyeler düzüp ona ve hempasına tepki gösteren ordumuza küfretmekle meşguller. O ordu ki içinde ahlâk dışına en minik bir sapma yaptığına kanaat getirdiği or'luk rütbesine varmış bir komutanını ordudan attı, bir askerin şerefi olan kılıcını elinden aldı, haksız elde ettiğine kanaat getirdiği mallarına el koydu ve kendisi hapsetti! Peki bir paragraf önce bahsettiğim alenen ahlâk dışı işleri öven, kanun dışı işler yapan başbakanımız için ne yaptık? Kendisine ve partisine olan güvenimizi ciddî bir oy artışıyla gösterdik. O kadar ki, neredeyse Türkiye'deki her iki kişiden biri ona oy verdi. O da gitti Hüseyin Çelik Bey'i gene karşımıza Milli Eğitim Bakanı olarak dikiverdi. İşte bu, sevgili okuyucularım, demokrasinin iflâsıdır. Nasıl ki Nature'un haberi ve o haberi verirken yaptığı imâ, ülkemizde ahlâkın iflâsını haber veriyorsa, benzer bir habere konu olan bir zatı devletin bürokrasinin tepesinde “kıymetli vatan evlâdı” diyerek savunup, onu cezalandıran üniversiteye hakaret etmek cüretini kendinde bulabilen birisini oy artışıyla gene başbakan yapmak da düpedüz demokrasinin iflâsıdır. Fakat ne üniversite, ne Akademimiz bu zata ve hempasına ünversite ve bilim hakkındaki tasarruflarından ötürü gereken reaksiyonu göstermiştir. Nature'un ilan ettiği rezâlet, Türkiye'yi içten kemiren bir olgunun mini mini bir göstergesidir. Bu tür olaylar daha pek çoktur ve yakalanıp teşhir edilenler giderek artacaktır. Türkiye'de kavramlar alt üst olmuş, ayaklar baş olmuştur. Organların yeri şaşırılan bir varlık yaşamını sürdüremez. Aklımızı, yerini doğru tespit edeceğimiz başımıza alalım. DÜNYANIN EN ESKİ ELMASI Münster Üniversitesi Mineraloji Enstitüsü bilim insanları Batı Avust KÖK HÜCRELERİ BEYİNDE PROGRAMLANDI Alman bilim insanları, beyin hastalıkları tedavisinde önemli bir gelişme kaydettiler. Rostock Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre kök hücreleri gen transferiyle ilk kez beyinde programlanmış. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler çerçevesinde Brigitte Pützer ile çalışan ekip, nezle virüsü yardımıyla genleri beyinde bulunan kök hücrelere aşılamış. Bu şekilde kök hücreleri beyinde onarım CBT 1069/5 14 Eylül 2007 ralya'da dünyanın en eski elmasını buldu. Thorsten Geisler'in açıklamasına göre elmas parçaları 4,25 milyar yıllık, yani neredeyse dünyamız kadar eski. Araştırmacı, dünyamızın sanıldığından daha önce soğuduğunu dolayısıyla da sert kabuğun da daha önce oluştuğunu düşünüyor. Bu açıdan bakıldığında ilk kıtalar ve yaşam da bilinenden daha önce gelişmiş olabilir. Bugüne kadar bulunan en eski elmaslar yaklaşık olarak 3,3 milyar yıllıktı. Karbon, gezegenimiz üzerindeki yaşamın temel yapıtaşıdır. Yeni bulunan elmaslar içindeki karbon türlerinin (izotoplar) incelenmesi ile 4,2 milyar yıl önce dünyamızda yaşamın var olup olmadığı anlaşılabilir. Araştırmacılar laboratuvarda Avustralya'dan getirilen ve çok uzun süre dayanan bir mineral olan zirkonu incelerken 10 ila 60 mikrometre büyüklüğünde elmas damarları görmüşler. Elmasın aksine zirkonun yaşı belirlenebilmekte. Söz konusu elmaslar çıplak gözle görülemese de Raman tayf analiziyle saptanabiliyor. Mineraller bu amaçta lazer ışınıyla ışınlanmakta ve farklı ışık sinyalleri sayesinde madde hakkında bilgi edinilmekte. Her madde, parmak izi gibi kendine özgü eşsiz bir Raman tayfına sahip diyor Geisler. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle