02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DUYURU BİLİM VE SİYASET Tıpta yan dal uzmanlık sınavı nasıl yapılmalı? Ülkemizde uzunca bir süredir tıp alanında yan dal uzmanlık eğitimi (yan dal ihtisasıYUS) verilemiyor. Gerekli düzenlemelerin yapılamayışından kaynaklanan bu durumun acil olarak düzeltilmesi gerekmekte. Uzmanlık derneklerinin önerisi... Kemalizm ve Demokrasi “Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.” K. Atatürk. 29 Ekim 1933. Osman Bahadır [email protected] Y an dal uzmanları, altı yıllık tıp eğitimi üzerine, beş yıllık zorlu bir İç Hastalıkları ihtisası ve onun da üzerine üç yıllık bir üst ihtisas eğitimi; araya girenzorunlu devlet hizmetleri ile son derece uzun ve yorucu bir süreç sonrası yetişiyorlar. Şu anda ülkemizde yan dal ihtisası programları teorik olarak kapalıdır. Son 2 yıldır yeni eleman alınamadığı ve en erken bugün eleman alınsa bile bunların 3 yılda yetişeceği düşünülecek olursa, Türk Tıbbında 5 yıllık bir “ara” dönem yaşanacağı açıktır. Bunun sonuçları, hasta bakımından, öğretim üyesi yetişmesine kadar geniş bir alanda, derinden hissedilecek ve geleceğimize ipotek koyacaktır. İç Hastalıkları alanında yan dal uzmanlık eğitimi, öğretim üyeliğine giden yolun son halkasıdır. Bu sebeple eğitim verilecek adaylar son derece özenli ve titiz bir yöntemle seçilmeli. Bu aşamada tek bir teorik sınav, yalnızca kuru bilgiyi ölçen bir yaklaşımdır. Bunun yerine, bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de bu aşamaya başlamak için, adayın liyakat, bilim insanı olmaya yatkınlık, çalışma arzusu, yetenekler, geçmişinde yaptığı çalışmalar gibi özelliklerinin de göz önüne alınabildiği, merkezi bir eşik sınavı sonrası yüz yüze görüşme (mülakat) yöntemi benimsenmeli. Merkezi sınavla öznel etkiler ortadan kaldırılarak adalet ve eşitlik, mülakatla da uygun adayın uygun ortamda eğitim alması sağlanmış olacaktır. Bu durum hem aday, hem de eğitim veren kurum açısından verimliliği arttıracak, ülkemiz tıbbına daha fazla katkı sağlayacaktır. T.C. Ziraat Bankası'na eleman alınırken uygulanan yöntem (KPSS sınavı sonrası sözlü sınav), Türkiye'de bilim insanı ve öğretim üyesi olarak yetiştirilecek kişilerin belirleneceği aşamadaki seçmelerden esirgenmemelidir. Aşağıda imzaları olan bizler, bu alanda çalışan uzmanlık derneklerinin başkanları olarak, yönetim kurullarımızda alınan kararlara göre: Yan dal ihtisasına başlamak için, sakıncalı olduğunu düşündüğümüz, tek bir yerleştirme sınavı yerine, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi merkezi eşik sınav(lar)ının ardından yüz yüze görüşme (mülakat) yönteminin benimsenmesini ve bu yönde düzenlemelerin acilen yapılmasını önermekte ve bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmekteyiz. Akademik Geriatri Derneği Prof. Dr. Servet Arıoğul Anadolu Tıbbi Onkoloji Derneği Prof. Dr. Taner Demirer Türk Gastroenteroloji Derneği Prof. Dr. Ömer Özütemiz Türk Hematoloji Derneği Prof. Dr. Muhit Özcan Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Prof. Dr. Hasan Yazıcı Türk Nefroloji Derneği Prof. Dr. Kamil Serdengeçti Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Prof. Dr. Ayfer Tuncer Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmunoloji Derneği Prof. Dr. Fahrettin Keleştimur S Elektrik Enerji Piyasası ve AB Entegrasyon sorunları CBT 1069/16 14 Eylül 2007 Doğuş Üniversitesi kuruluşunun 10. Yılını kutlama etkinlikleri kapsamında 1920 Eylül 2007 tarihlerinde GüneyDoğu Avrupa ülkelerinde Eleketrik Piyasaları ve Özelleştirme Sorunları başlığı altında bir uluslararası çalıştay düzenliyor. Başta Türkiye, Yunanistan, Sırbistan, İspanya, Almanya, Slovenya, Bulgaristan, Kosova, Bosna Hersek, İtayla ve Norveç olmak üzere AB ülkelerinden 40'a yakın uzmanın katılacağı çalıştayda elektrik enerjisi piyasalarında üretim, dağıtım, entegrasyon, piyasa düzenlemeleri konularının teknik, hukuksal, sosyal ve eğitim boyutları tartışılacak. on zamanlarda kemalizmin demokratik bir muhtevasının ve demokrasinin geliştirilmesine yönelik bir eğiliminin bulunmadığını öne sürenler oldu. Bu tür düşünceleri öne sürenler, bir kanıt olarak da, demokrasi ilkesinin altı ok içinde yer almamasını gösterdiler. Kemalizm gerçekten de bazılarının iddia ettikleri gibi demokrasi fikrine uzak mıdır? Altı okla gösterilen ilkeler, genç cumhuriyetin o günkü tarihsel koşullarda en çok önem verdiği yönelişlerden bazılarıdır. Demokrasinin yanı sıra bilim ilkesi de altı ok arasında yer almamıştır. Aynı mantıkla cumhuriyet yönetiminin bilime de öbür ilkeler kadar önem vermediği sonucunu çıkarabilir miyiz? Atatürk'ün onuncu yıl söylevinden yukarıya aldığımız sözler onun bilime ne kadar büyük bir önem ve öncelik verdiğini göstermiyor mu? Demokrasiye verilen önem için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Gerçekte ise bilim ve demokrasi ilkeleri, kemalizmin ve cumhuriyetin temel ilkeleridir. Kemalizm, ulusun egemenliği ideolojisidir. Ulus, iradesini ve egemenliğini seçilmiş temsilcileri aracılığıyla gerçekleştirir. Bu nedenle cumhuriyet, ulusun egemenliğini gerçekleştirmesi rejiminin adıdır. Kemalizm dönemi, cumhuriyetin, bilim ve demokrasi yoluyla sürekli olarak geliştirilmesi dönemi olmuştur. Cumhuriyetin, ulusun egemenliğini gerçek anlamda ve bütünüyle temsil edebilmesi için, tüm yurttaşların eşit, özgür ve bilinçli insanlar düzeyine yükselmiş olması gerekir. Özgür ve egemen bir ulus, ancak özgür ve egemen yurttaşlardan oluşan bir ulustur. Böyle bir ulusun gelişimi, ancak ve ancak, bilim ve bilimsel düşünce ile demokrasinin sınırsız bir gelişimi ile mümkün olabilir. Kemalizm, yüzyıllarca bilimden ve demokrasiden mahrum kalmış bir ülkede bilimi ve demokrasinin temellerini geliştirmeye çalışmıştı. 1924'teki tevhidi tedrisat (eğitimin birleştirilmesi) kanununun çıkarılması, 1928'de millet mekteplerinin ve 1932'de halkevlerinin kurulması, 1933'teki üniversite reformu, bilimin ve bilimsel zihniyetin ülke çapında yaygınlaştırılması düşüncesinin ve politikasının en önemli uygulamaları olmuştu. 1924'te Anayasa'nın kabulü, 1925'te âşar vergisinin kaldırılması, 1926'da Medeni Kanun'un kabulü ve 1928'de harf devriminin yapılması da, demokrasinin temellerinin atılmasının ve geliştirilmesinin en önemli uygulamalarıydı. Daha cumhuriyetin ilk yıllarında köylünün durumunu iyileştiren, kadın ile erkeği ve tüm yurttaşları yasalar önünde eşit haklara kavuşturan ve yine tüm yurttaşları çok kısa sürede okuryazar duruma getirerek bilinçli davranışlar gösterebilmesine imkan sağlayan bu girişimler, ülkemizde daha sonra sağlanan demokratik gelişmelerin de en sağlam temellerinden ve itici güçlerinden birini oluşturmuştur. Bilimin ve bilimsel düşüncenin yaygınlaşmadığı ve demokrasinin temellerinin hala zayıf olduğu günümüzde de kemalizmin tüm ulusu birleştirecek ve ileriye götürecek bir öğreti niteliğini koruyor olmasının temel nedeni de onun işte bu özellikleridir. Kemalizme, sosyalistlerin de sahip çıkması gerekir. Çünkü kemalizmin temel ilkesi olan bilimin ve demokrasinin sürekli geliştirilmesi sürecinin en son aşaması, doğal olarak sosyalizmdir. Günümüzün dünya koşullarında, gerçekte sosyal nitelikteki problemler, eskisine göre daha fazla bilimin konusu haline gelmiştir ve gelmektedir. Ulusun gerçek egemenliğini sağlamanın, bilimi ve demokrasiyi sürekli geliştirmekten başka hiçbir yolu yoktur. Fakat bu yolda bilimin ve demokrasinin eşzamanlı ve eşyoğunlukta geliştirilmesi gerekmektedir. Bilim olmadan, bilimsel bilgiler ve bilimsel düşünce tarzları toplumsallaştırılmadan demokrasi geliştirilemez. Demokrasi olmadan da, bilim gelişme imkânı bulamaz ve belirli ölçüde gelişse bile seçkin bir zümrenin faaliyet konusu ve egemenlik alanı olmaktan çıkarılamaz. Kemalizm, demokrasiyi yok edebilecek güçlerin gelişmesine fırsat vermemeye çalışarak bütün hatalarına ve eksikliklerine rağmen demokrasiyi ileriye götürmeye çalışmıştır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu yöndeki girişimleri, onun demokratik muhtevasını açık olarak göstermektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle