25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONGRELERDEN Romatizma sadece diz ağrısı değil! 15 Eylül 2007 tarihlerinde Fethiye Ölüdeniz’de yapılan Romatoloji Kongresi’nde romatizma ve alt grubunu oluşturan 200’e yakın diğer romatizmal hastalıkların içinde en sık görülen romatoid artrit, osteoporoz, ailesel Akdeniz ateşi, Behçet hastalığı, gut hastalığı gibi bazı hastalıkların belirtileri, tanı ve tedavileri ele alındı. Tüles Hasdemir omatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Meral Çalgüneri, romatizmal hastalıkların tanımını şöyle yapıyor: “Vücudumuzun hareket etmesini sağlayan kaslar, kemikler, eklemler ve bu yapıları birleştiren bağlarda öncelikle ağrı ve hareket kısıtlılığına, bazen de şişlik ve şekil bozukluğuna sebep olan hastalıklara, genel olarak romatizma adı verilmektedir. Romatizma tek bir hastalık değildir. 200’e yakın hastalık bu sınıfa girer. Eklem Romatoloji Türkiye romatizmaları (osteoartrit, roiçin son 20 yıl matoid artrit), yumuşak doku içinde gelişen bir romatizmaları (fibromiyalji, boyun ağrısı, bel ağrısı) ve kemik dal. 150’yi aşkın erimesi (osteoporoz) bunlar araromatolog sında en sık görülenlerdir.” romatizma ve ve alt Romatizmal hastalıklar genel olarak kadınlarda daha sık grup romatizmal görülmekte ve yaş ilerledikçe hastalıkların sıklığı artmakta. Bununla birliktedavisi için görev te erkeklerde daha sık görülen (gut, ankilozan spondilit) ya da yapıyor. ön planda gençlerde görülen (sistemik lupus eritematozus) hastalıklar da vardır. Romatizmal hastalıklar çocukluk çağında da görülebilir. Romatizmal hastalıkların önemli bir bölümünün kesin nedeni bilinmemektedir. Çoğunlukla bulaşıcımikrobik değildir. Kalıtsal özellikler bazında önem taşır. Eklemlerin yükünü arttıran şişmanlık ya da damar yapısını bozan sigara kullanımı gibi dış etkenlerin engellenmesi romatizma için de yararlıdır. Bütün sağlık sorunlarında olduğu gibi romatizmal hastalıklarda da en uygun tedavinin yapılabilmesi için, ilk aşamada hastalığa doğru tanının konması gereklidir. Ve her hasta için kişisel bir tedavi planı yapılmalıdır. Bazı romatizmal hastalıklar sık görülürken bir kısmı daha seyrek görülür ama hastaya verdiği zarar açısından da önem kazanır. Vaskülit dediğimiz damarın iltihabı, vücudumuzda bulunan tüm damarları içerir. Bir kısım vaskülitteki sendromlarda büyük damarlar tutulur, bir kısmında orta çaplı damarlar tutulur, bir kısmında ise küçük çaplılar tutulur. Vücudumuzda damar ağının ne kadar büyük olduğu düşünülürse, her organın en küçük parçası damarlarla besleniyor. Beslenememe durumunda, iltihap olması vaskülitlere yol açıyor. Bu paralelde vaskülitik sendromlar öncelikli olarak söylenecek olursa tuttuğu damara göre çok ağır olabilir, ölümcül hastalık dediğimiz tedavi edilmezse süratle hastanınölümüne kadar yol açabilen bir seyir gösterebilir. Bir kısmı da R daha hafiftir ama genelde, hastayı gerçekten hasta edecek boyutta seyreder. Bu hastalıkların bugün hepsinin tedavisi vardır, bağ dokusu hastalıkları için de aynı şeyi söylemek gerekir. TÜRKİYE’YE ÖZGÜ HASTALIKLAR Bizim ülkemize özgü bazı romatizmal hastalıklar vardır, bunların başında Behçet hastalığı gelir, Hulusi Behçet tarafından ilk defa tanımlanmıştır ve bu özelliği ile Türkiye'yi ilgilendiren bir tarafı vardır. Ağızda veya genital bölgelerde yaralara, gözde iltihaba yol açan kronik bir hastalıktır. Bugün bu da çoklu sistem tutulumu hastalığı olması sebebiyle bazı hastalarda ağır, bazılarında daha hafif seyreder ve tedavisi mümkün olabilen hastalıklar içerisindedir. Bir başka hastalık da ailesel Akdeniz ateşi. Türkiye, Kuzey Afrika ülkeleri, Ermeni, Arap ve Yahudilerde sıkça görülen, tek bir ilaçla tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastalığın ana karakteri tekrarlayan akut, kısa süreli , ağrılı peritonit (karın zarı iltihabı), plörit (Akciğer zarı iltihabı) ya da artrit (eklem iltihabı) atakları olmasıdır. Ancak tedavi edilmediği zaman amiloidoz denilen böbrekleri etkilen bir komplikasyonla organ kaybına neden olabilir hatta bazı hastalarda ölümcül olabilir. Prof. Dr. Ayhan Dinç: Romatizma ilaçları neden pahalı! “Türkiye'de romatizma denince sadece fizik tedavi ile tedavi edilir gibi bir izlenim var. Biz romatologlar önce iç hastalıkları uzmanı olup, daha sonra 3 yıl üzerine romatoloji eğitimi alan uzmanlarız. Bu nedenle sadece eklemler ya da hareket sistemleri değil tüm sistemleri takip ediyoruz. Sayıca az olduğumuz için maalesef herkese erişemiyoruz. Ancak şunu vurgulamak gerekir ki; problemli vakaların bizim tarafımızdan takip edilmesi gerekir. Çoğu kez bu hastalıklarda sakatlık söz konusu ve erken tedavi ile engellenebilir. Mesela “ankilozan spondilit” bir omurga romatizmasıdır ve şekil bozukluğuna yol açar, sakat bırakır. Ama bugün, elimizdeki tedavi olanaklarıyla hiçbir hastamızda sakatlık gelişmiyor diyebiliriz. Kullandığımız ilaçlar çok pahalı olmasına rağmen hastalara biz bu umudu veriyoruz; ömrünüzün sonuna kadar, sakat kalmadan yaşayabileceksiniz diyoruz. Kullandığımız ilaçlar hakikaten pahalı. Ülkemizin ekonomik şartları göz önüne alınınca ilaç kullanımında birtakım kısıtlamalar yapılıyor. Sağlık Bakanlığı yeni yeni meslek örgütleriyle, koordineli olarak bu işi götürmeye başladı. Umarız böyle devam eder ve gereksiz tedavileri uygulamaktan kaçınarak ama gerekli tedaviler konusunda da bir maliyet ne kadar olursa olsun hastanın sakat kalmaması pahasına ödenmesi sağlanır. Her piyasaya çıkan pahalı ilaç hastaya uygulanmalı mıdır, uygulanmamalı mıdır? Bu konuda dünyada da tartışmalar var. Sağlık Bakanlığı sadece bu ilaçların maliyetlerini değil aynı zamanda yan etkilerini “farmakovijilans” denilen bir yöntemle takip ediyor. Bu yöntem tüm dünyada yeni çıkan ilaçlarda uygulanan bir sistemdir ama bizim bazı hastalarımız bu uygulamaları tedirginlikle karşılıyor. Hasta acaba ben kobay mıyım! diye kuşku duyuyor; bu doğru değildir. Hem derneğimizin değişik komiteleri hem Türkiye'deki bilimsel merkezlerin, üniversitelerin etüt merkezleri hem Sağlık Bakanlığı’nın etüt merkezleri onay verdikten sonra bu çalışmalar yapılmaktadır. Romatizmal ilaçların, pahalı olmasının nedeni araştırmalarının maliyetli olması, uzun süre tedavi ve yakın izlem gerektirmesinden dolayı. Ve bunlar yapılırken de çalışmaya alınan hastaların parasız bu hizmete alınması. Yurtdışında yapılan araştırmalarda, o ülkenin insanları bu araştırma imkânlarından faydalanabiliyorlar ve o ilacın maliyetinin üstüne binen bu yükü daha sonra bizim gibi sadece kullanıcı olan ülkeler ödemek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle yeni yeni ülkemizde de bizim Faz3 Faz2 Faz1 çalışma dediğimiz ilaçların piyasaya çıkmadan önceki çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar özel kontroller, özel izinler, özel ön incelemelerle yapılmaktadır.” CBT 1069 / 10 14 Eylül 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle