20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM TARİHİ Osmanlı Bilimi Araştırmaları Adnan Adıvar özel sayısı İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü içerisindeki Bilim Tarihi Anabilim Dalı tarafından ve Prof. Dr. Feza Günergun'un editörlüğünde 1995 yılından beri muntazaman yayımlanmakta olan Osmanlı Bilimi Araştırmaları dergisinin yedinci cildinin ikinci sayısı Adnan Adıvar özel sayısı olarak yayımlandı. (Osmanlı Bilimi Araştırmaları, cilt VII, sayı 2, 2006, [II]+221 ss.+ bir portre Adnan Adıvar Özel Sayısı ISSN: 13033123, fiyatı 21,00 YTL; öğrenciye 16,80 YTL) Prof. Dr. Celal Şengör adam gördüm» başlıklı yazısıyla başlıyor. Bu enfes yazı ile, bu eşsiz insana hemen bir sıcaklık duyuyorsunuz. Özel Sayı’nın ikinci makalesi, Prof. Dr. Erdal İnönü'nün bir konferans metni olan «Adnan Adıvar'ın Bilgi Cumhuriyeti haberleri adlı eseri üzerine izlenimler» başlıklı yazısı. Erdal Bey bu yazısında şahsen tanıdığı Adıvar'ın aslında halka hitaben yazdığı yazılarında önemli bulduğu temaların altını çizmiş: 1) Bilimsel araştırmanın ne olduğunu anlamış bir tabip, hoca ile araştırmacıyı dikkatle birbirinden ayırıyor. 2) İnönü, C. P. Snow'un fen bilimleri ile sosyal bilimler ve san'atı birbirinden ayıran iki kültür tezinin ilk kez Adnan Bey tarafından dile getirildiğini, ancak Adnan Bey'in bu ikiliğin aşılarak fen ve hümanizmanın tek bir kültür içinde eritilmesi fikrini savunduğunu söylüyor. 3) Fikir özgürlüğü. 4) İlim vakıfları. Adnan Bey, bilime eğitim kurumlarının dışında bu tür vakıfların da destek olmasını tavsiye ediyor. 5) San'atın önemi. Adnan Adıvar'ın gazetelerde (bilhassa Cumhuriyet gazetesinde) yayımlanmış yazılarından seçmeleri içeren üç kitabını ben de okuduydum, hâlâ da bazan onlara döner, bazı makalelerini tekrar tekrar okurum. O yazılar bugün de, büyük yazarlarını artık ne yazık ki unutmuş olan toplumumuza okutulmalıdır. Bu nedenle Prof. Dr. Remzi Demir'in artık baskıları kalmamış olan ve yalnızca sahaflardan temin edilebilen bu üç kitaptan makale derleyerek oluşturduğu Denemeler: Bilimin Sarp Yolunda Cüretkâr Adımlar adlı kitabını hararetle tavsiye ederim. «Hafızai beşer nisyan ile maluldür» sözü bilhassa biz Türkler için çok geçerlidir. Hele bilim insanlarımız, yaşadıkları zamanda toplumun pek dikkatini çekmedikleri gibi, ölümlerinden sonra toplumun hâfızasından, kendi alanlarıyla ilgili birkaç kişininki dışında, tamamen silinip giderler. Bu acıklı kader ne yazık ki yakın Türk tarihinin kanımca en büyük isimlerinden biri olan Abdülhak Adnan Adıvar'ca (18821955) da paylaşılmış, toplumuna Atatürk Doğu ve insanlığa çok çeşitli alanlarda büyük hizkültürü ile Batı metler yapmış olan bu kültürünün önemli kişinin anısı ansiklopedi sahifelerine sentezini bu iki hapsolmuştur. Atakültürü birbiriyle türk'ün çağdaşı ve bir zamanlar yakın çalışma çelişki içerisinde arkadaşı olan Adnan gördüğü için her Adıvar gerek Osmanlı İmparatorluğu dönezaman reddetti... minde tıp adamı ve siAdnan Bey, yasetçi olarak, gerekse de Cumhuriyet döneAtatürk minde tabip, siyasetçi, Türkiye’sindeki entelektüel ve bilim insanı olarak son derece Batılılaşma hızını önemli ve etkili işler çok fazla bulmuş, başardı. Anısının artık bunun Türk ruhunu hatırlanmaması, kendisinin değil, Türk toplutahrip munun son elli yıl içinedeceğinden de sergilediği yozlaşma ve cahilleşmenin kabakorkmuş. hatidir. Bu acı tablodan toplumu adına üzüntü duyan Sayın Prof. Dr. Feza Günergun ve arkadaşları, Adıvar'ın ellinci ölüm yıldönümü vesilesiyle 28 Kasım 2005 tarihinde İstanbul'da bir günlük bir sempozyum düzenledi ve o toplantıya sunulan makaleleri, Osmanlı Bilimi Araştırmaları dergisinin elimizdeki sayısında bir araya getirerek bir Adnan Adıvar Özel Sayısı oluşturdu. Özel Sayının 118 sayfası, yani yarısından biraz fazlası, Adnan Adıvar hakkındaki beş makaleden oluşuyor. Özel sayının ilk yazısı ise Adnan Adıvar'ın 1947 yılında Albert Einstein'i ziyaretini anlatan «Bir ADIVAR'IN ESERLERI AŞILMADI Feza Günergun Adnan Adıvar'ın bilim tarihi çalışmalarını özetleyen makalesinde bizlere bu ilk Türk bilim tarihçisini tanıtıyor (matematikçi Salih Zeki {18641921}, yalnızca kendi konusunun tarihini yazdığından Adıvar türü bir bilim tarihçisi addedilemez). Ben Adıvar'ın «Osmanlı Türklerinde İlim» ve «Tarih Boyunca İlim ve Din» adlı önemli eserlerini henüz lise çağlarımda okumuştum. Daha sonra bilim tarihine ilgim arttıkça bu iki kitaba çeşitli vesilelerle (en son Pirî Reis çalışmalarımda) dönmem icap etti. Türkiye'de bilim tarihi literatürünü okudukça da şu kanım giderek kuvvetlendi: Adıvar'ın eserleri hâlâ Türk bilim tarihi literatürünün en önemli eserleridir ve özellikle Osmanlı Türklerinde İlim adlı kitabının Osmanlı'daki bilim fakirliğini vurgulayan temel tezi, kitabın ikinci baskısının (yani Adıvar'ın bizzat üzerinde çalıştığı son baskısının) 1941 yılında yayımlanmasından bu yana yapılmış sayısız yeni araştırmaya rağmen geçerliliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Ülkemizde Adıvar'dan sonra gelen bilim tarihçilerinin bazılarının Türkçülük, Osmanlıcılık, İslâmcılık gibi ideolojik görüşlerle, yazdıklarını bilimsel olarak çürütemeden, onun tezini «eksiklik ve hatâları bulunduğu» gibi üstünkörü cümlelerle eleştirdikleri, ancak o hatâ ve eksikliklerin neler olduklarını bir türlü söyleyemediklerini görüyoruz. Hele hele bu tür sözlerle onun eserini eleştirmeye yeltenenlerin, onun gerçek hatâlarını aynen kopya etmeleri insanı çileden çıkarıyor. Örneğin, yukarıda tırnak içinde verdiğim sözlerin yazarı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Adıvar'ın Piri Reis'in haritasının Kristof Kolomb'dan alınmış bir kopya olduğu fâhiş ve gerçekten anlaşıl Adıvar siyaset yıllarında. ması güç yanlışını, Osmanlı Coğrafya Tarihi Literatürü adlı kitapta hem de kaynak göstermeden aynen tekrarlamıştır! Türkiye'de ilk bilim doktorası yapan kişi olan Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı (19131993) ise, Adıvar'ı görmezlikten gelmeyi tercih edecek kadar gafilane bir davranış sergilemiştir. Harvard'da George Sarton'un yanında edindiği çok güzel tahsile rağmen Aydın Sayılı, Adıvar'ın büyük dehâsı ile geniş kültür ve tecrübesinin mümkün kıldığı kapsama ve sentez düzeyine yaklaşamamıştır. Günergun'un makalesinde Adıvar'ın daha önce bilmediğim pek çok bilim tarihi araştırmasıyla karşılaştım. Bu makalenin en yararlı taraflarından biri de Feza Hanım'ın makalenin sonunda Adıvar'ın bilim tarihi yayınlarının bir listesini vermiş olması. Ancak Feza Hanım 49 maddelik bu listenin eksik olduğunu vurguluyor. Hayatının yarısından fazlasını hekim ve politikacı olarak geçirmiş bir insanın CBT 1066 / 8 24 Ağustos 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle