20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Yabancı dil öğretiminde başarısızlığımızın nedenleri Ülkemizde eğitimin birçok sorunu var. Laik eğitimin vazgeçilmezliği, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, eğitimin her düzeyinde niteliğin arttırılması, lise eğitimi, meslek eğitimi ayrımının belirlenmesi vb. bunların başlıcaları arasında sayılabilir. Prof.Dr. Ahmet Kocaman, Ufuk Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılığı Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk mühendislerince geliştirilip üretilen komuta kontrol, elektronik harp ve muhabere sistemleri, görev bilgisayarları, radar ikaz almaçları, dostdüşman ayırma vb. sistemlerle, yabancılara bağımlı olmaktan kurtulma yolunda. TSK'nin caydırıcılığı bu nedenle yüksektir. Bu caydırıcılık, ulusal kaynaklardan tedarik edilen özgün ürün ve teknolojilerin artmasına paralel olarak gelişecek. Aytekin Ziylan İ CBT1061/22 20 Temmuz 2007 kincil konular da daha az önemli sayılmaz. Araştırma yönelimli eğitim, nitelikli öğretici yetiştirilmesi, üniversiteye giriş sorunları bunlar arasında sayılabilir. Türkçenin öğretimi yanında yabancı dil öğretimi de bu sorunlardan birisi ve ne yazık ki konu yeterince tartışılmıyor, ya da asıl sorun bir yana bırakılarak yabancı dilde öğretim tartışılıyor. Oysa asıl sorun nitelikli yabancı dil öğretimidir.Yabancı dilde öğretim yanlıları nitelikli öğretimin ancak bu yolla olabileceğini savunuyorlar; yabancı dil öğretimini savunanlar ise nitelikli öğretimini gereklerini öne çıkarmadıkları için savları zayıflıyor. Konuya daha yakından bakabilmenin yollarından birisi de başarısızlığın nedenleri üzerinde durmak olabilir. 1. Temel sorunlardan birisi yabancı dil öğretiminde bütünlüğün gözden kaçırılarak dil öğretimi adı altında dilbilgisi, sözcük, terim vb.lerinin öğretimiyle yetinilmesidir. Başlangıç, orta ya da ileri düzeyde öğretim öncelikle dilbilgisi yapılarının yinelenmesiyle başlamakta, bu da öğrencilerde güdülenmeyi büyük ölçüde geriletmektedir. Bunlar dilin vazgeçilmez öğeleridir, ancak dil öğretiminin amacı bunların ötesine geçerek öğrencinin gereksinimlerine uygun bütünü (yazmayı, okumayı, konuşmayı) öğretmektir. 2. Öğretimin en başat özelliği öğrenilen bilginin, edinilen becerinin kullanımıdır. Dil kullanımı salt sınava indirgenemez. Dil yetileri olağan, gerçekçi dil kullanımına yönelme ile gelişebilir. İlk ve orta öğretimde büyük ölçüde iletişim amaçlı yabancı dil, üniversite düzeyinde ise akademik ve meslek ağırlıklı ama iletişim amacını da göz ardı etmeyen bir yaklaşım daha gerçekçi olacaktır. Türkçe kaynakların yetersiz olduğu durumlarda yabancı kaynaklardan bilgi toplamak, araştırma ödevini yabancı dilde hazırlamak, bilim ve meslek yaşamının gereklerine uygun yabancı dil öğretmek gerekir. Açıkçası öğrencinin etkin olduğu, kullanım temelli bir ders/öğrenme yöntemi geliştirmeyi önemsemeliyiz. 3. Ders kitabı ve öteki gereçlerin, özellikle üniversite/yüksek okul düzeyinde, bütünüyle bilimmeslek ağırlıklı, kullanım amacıyla bire bir örtüşen türde olması önem taşımaktadır. 4. Başarı için öğreticilerin uzmanlaşması da önem taşımaktadır. Üniversite hazırlık sınıflarından başlayarak üst sınıflarda daha da özgül olan konuları öğretecek öğretim elemanlarının, akademik ve meslek ağırlıklı metinleri öğretecek biçimde uzmanlaşmaları, belki zaman zaman, bu konuda bilim dalı araştırma görevlilerinin de yabancı dil öğretimiyle ilişkilendirilmeleri yarar sağlayabilir. Kısacası, çağdaş bilime ulaşmanın vazgeçilmez bir aracı olan yabancı dile harcadığımız emeklerin boşa gitmemesi için sürekli özdeğerlendirme yapmalı, öğretilecek yabancı dilleri çeşitlendirmeli, bilgi düzeyinin ötesinde amaca uygun kullanımı önemseyen bir yaklaşımı benimsemeliyiz. S avunma sanayinde teknoloji hızın ve hassasiyetin arttırılması yönünde gelişiyor. Modern savunma sistemleri en ileri teknolojilerin kullanıldığı entegre, karmaşık ve esnek sistemlerdir. Askeri sistemler artık yazılım kontrolunda çalışmakta, bu suretle insan hatası minimuma indirilirken sürat, hassasiyet ve etkinlik artırılmakta: Sistemlerdeki yazılımlar şunları amaçlıyor: savaşlarda hasmın durumu hakkında daha çabuk bilgi sahibi olmak, bu bilgiyi taktik sahada en küçük komutana kadar daha çabuk ulaştırarak manevra ve ateş desteğinin koordinasyonunu sağlamak, bunu yaparken hasmın aynı şeyleri yapmasına engel olmak, hedefte tam isabet sağlamak, dost birliklere yönelmiş füzeleri algılayarak hedeftekilere bildirmek, hedefi korumak için bazı önlemleri kendiliğinden almak, muharebe sahasında hedefleri saptayıp dost düşman diye ayırmak, özetle kendi birliklerimize muharebe sahasının tam bir resmini gösterirken hasmın bu resmi görmesini engellemek... Geleceğin savaşları elektronik alanda olacak. Dolayısıyla savunma sistemlerini amaçlarımız doğrultusunda kullanabilmemiz için “sistemleri çalıştıran yazılımlara hakimiyet esastır”. Alvin Toffler'in de dediği gibi “artık başkalarından alınan savunma sistemlerine güvenilemez.” Savunma sistemlerinin işlevlerini emniyetli ve güvenilir bir şekilde yerine getirebilmeleri bakımından yazılımın (software) hayati önemi, “bilgisayar emniyeti” (compusec) konusunu gündeme getirdi. Yazılımın milli olmasının, “yazılım emniyeti” dışında; başka çok önemli nedenleri de var. Savunma sistemlerinin yazılımları belirlenen hedef silahlara veya senaryolara göre yazılır. Ancak gerçek durum her zaman bu hedef ve senaryolara uygun değildir. Dolayısıyla, bütün silah ve askeri sistemlerin içindeki yazılımın değişen tehdide, hasmın silah ve sensör sistemlerinde her an olması muhtemel değişikliklere göre yeniden düzenlenmesi gereklidir. Örneğin 1.Körfez savaşında Amerikalılar, savunma sistemlerini oldukları gibi değil, bölgede yığınaklanma safhasında, yaptıkları elektronik istihbaratla elde ettikleri yeni verilere göre uyarladı, etkinliklerini artırarak kullandı ve başarılı oldu. Bu amaçla sistemlerin üreticisi ABD firmalarından Körfez Bölgesi'ne 4000'den fazla firma mühendisi getirdi. ları” sadece Sovyet Bloğu füze sistemlerini düşman olarak algılamaya programlanmıştı. Bu durumu saptayan İngiliz teknisyenleri İngiliz uçaklarındaki Radar İkaz Almaçlarında gerekli program değişikliklerini yaparak Arjantin füze sistemlerinin de düşman olarak algılanmasını sağladı, böylece İngilizlerin uçak zayiatları azaldı. Sistemlerin platform, motor gibi donanımlarında kayda değer bir değişiklik söz konusu değildir. Donanım olarak top yine aynı top, helikopter yine aynı helikopter, gemi yine aynı gemi. Çünkü yazılım kontrolunda çalışan sistemler, yazılımda yapılacak yeni düzenlemelerle daha etkin hale getirilmekte. IDEF2007 Konuyu ülkemiz açısından irdelersek, IDEF2007 fuarında sergilendiği gibi, savunma sistemlerinin üzerinde bulunan komuta kontrol, atış kontrol, dost düşman ayırma, hedef ve mesafe tespit, hedefe yönelen silahları ikaz ve önleme görevlerini vb. yapan “görev faydalı yükler” artık, çoğunlukla Türkiye'de Türk mühendisleri tarafından geliştiriliyor; ulusal savunma sanayii bünyesinde üretilmiş sistemler böylece son derecede güvenilir sistemlere dönüşüyor. Bu sistemler ileride oluşabilecek yeni tehditleri karşılamak için Türk mühendisleri tarafından kolaylıkla modifiye edilebilir ve/veya bu sistemler gelişen yeni teknolojilerle daha etkin bir duruma getirilebilir. Örneğin; IDEF2007 Savunma Sanayi Fuarındaki ASELSAN pavyonunda halen bazı ordularımızda ve NATO'ya tahsisli III. Kolordu'da kullanılmakta olan TASMUS Taktik Saha Muhabere Sisteminin ordumuz için yeni teknolojilerle üretilmekte olan versiyonu sergilendi. Yeni sistemin adı da TASMUSG, yani Geliştirilmiş TASMUS. TASMUS taktik sahada komuta kontrolun bel kemiğini teşkil eden bir muhabere sistemi. Tarihte hiçbir komutanın, bu güne kadar harekat sahasında istediği tüm silahlarını, aynı anda, istediği tek bir hedefe yönlendiremediği ve bilişim teknolojisi kullanılarak geliştirilecek yeni komuta kontrol sistemleriyle bunun yapılmak istendiği söylenmekte. İşte ASELSAN'da Türk mühendislerinin geliştirdiği TASMUS Türk Silahlı Kuvvetlerine bu olanağı sağlayacak. Bu sistem her zaman yeni tehditleri de karşılayabilecek, eskilerinin yerine yeni teknolojiler uygulanarak Türk mühendisleri tarafından her zaman ve her yerde sürekli olarak geliştirilebilecek. IDEF 2007, birçok ulusal savunma sanayii firmamızın, TASMUS örneğine benzer ikinci nesil özgün ürün ve teknoloji gösterimlerine sahne oldu. Milli gemi, milli tank projeleri, askeri helikopterlerin ülkemizde üretilmeye başlanılması, ülkemizin ulusal savunma sanayii hedefleri doğrultusunda yaptığı çalışmalardan sonuç alındığının görülmesi açısından önemlidir. DOST MU DÜŞMAN MI? Bu konuda bir başka örnek de Falkland savaşından verilebilir. Bu savaşın başlangıcında İngilizler normalin üzerinde uçak zayiatı vermekteydi. İngiliz uçaklarındaki Radar İkaz Almaçlarının, Arjantin'in elindeki füze radarlarını düşman olarak algılamadıklarını saptadılar. İngiliz uçaklarında bulunan, pilota uçağa yönelmiş bir füzeyi haber veren ve otomatik olarak önleme tedbirlerini alan “Radar İkaz Almaç
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle